Çözüm süreci aynen devam!

Bakan Arzu, Kürt meselesiyle ilgili 'Çözüm sürecinin' aynen devam ettiğini öne sürerek, Kürt sorunun çözümüyle ilgili başlattıkları çalışmalarda bir eksık olmadığını söyledi.

Çözüm süreci aynen devam!

Muhammed YILDIZ/Ahmet DEMİR

Diyarbakır-Diyarbakır'da bulunan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu, kentte görev yapan gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıda Bakan Arzu'ya, Vali Hüseyin Aksoy ve Emniyet Müdürü Adnan Taşdan eşlik etti. gazetecilerin çok zor şartlar altında çalıştığını anlatan Bakan Arzu, bölgede nefes almanın bile bir bedelinin olduğunu ifade etti. Bakan Kutbettin Arzu, şöyle dedi:

"Bu bölgede yaşayan işadamı, emekçi, gazeteciler, herkes ağır bedeller ödüyor. Çünkü çok sıkıntılı şartlarda yaşıyorlar. Bu görevini başka bir yerde yapsa, belki daha rahat bir ortamda işini sürdürecek. Ama tüm bunlara rağmen burada kalıyorsa bu, takdire değer bir yaşam biçimidir. Tabii bunların içinde en zor olanı ise, basın mensubu olmaktır. Hem camiden, hem de kiliseden oluyorsunuz. Ne İsa'ya, ne de Musa'ya. Her an bir şiddet ortamı içinde, hayatınızı da riske ederek, vatandaşlarımızın doğru habere ulaşması konusunda büyük çaba sarf edeceksiniz."

"SURİYE VE IRAK'TA DA KÜRT SORUNU VAR"

Bakan Arzu, aynen devam ettiğini ifade ettiği 'Çözüm süreci'nde muhatabın millet olduğunu anlatırken şöyle konuştu: "Kürt sorunun çözümü herhangi bir örgüt, ya da partinin tekelinde değil, bütün vatandaşlarımızın ortak sorunudur. Yani bir Türkiye sorunundur. Türkiye sorunu olmasının ötesinde bir Ortadoğu sorunudur. Bugün Kürt sorunu uluslararasılaşmıştır. Türkiye gibi, Suriye ve Irak'ta da Kürt sorunu var. Türkiye'nin Kürt sorunu var ama ayrıca Ortadoğu'nun bir sorunu var. Hükümetimiz ilk günden beri, Kürt sorununu 76 milyonunun sorunu olarak gördü ve '76 milyonla beraber çözelim' dedi. İşin bir de terör boyutu var. Tabii terör boyutu, terör örgütünün bir an önce silahları bırakması ve bir barış ortamının oluşmasıydı. Hükümetimizin yapmış olduğu çalışmalarda İmralı, Kandil ya da HDP ile görüşmelerin sürdürülmesi terör boyutuyla ilgiydi. Bunun da şartı; silahların bir an önce susmasıydı. 2013 yılının Mayıs ayında silahlar susacak ve terör örgütü mensupları Türkiye dışına çıkacaktı. Bugün çözüm süreci aynen devam ediyor. Vatandaşlarımızla Kürt sorununun çözümüyle ilgili yaptığımız çalışmalarda bir aksaklık yok. Ancak terör örgütünün yapmış olduğu saldırılara karşı, kamu güvenliğini sağlamak, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak için bir görevimiz var. Bunu da demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerden taviz vermeden, güvenlik ve asayiş sorununu demokrasi içerisinde çözme konusunda çabamız var. Birileri çıkıp, şehrin bir bölgesini özerk ilan edip, orada barikat kurup, vatandaşlarımızın yaşama şartlarını engellerse, kamu görevi de buna engel olmaktır."

"ÜLKENİN BATISINDA ÇÖZÜM SÜRECİNDEN DOLAYI ELEŞTİRİ ALDIK"

'Çözüm sürecinin' başlaması ardından, ülkenin batısında eleştiriler aldıklarını kaydeden Bakan Arzu, Türkiye'nin batısında, "Çözüm sürecinde örgütün yaptığı bir sürü eyleme göz yumdunuz. Onlar bu süreçte silah bırakmadılar, yığınaklar yaptılar, vatandaşlara baskı uyguladılar, vatandaşlardan vergi adı altında paralar topladılar" gibi eleştiriler aldıklarını kaydetti. Bakan Kutbettin Arzu, buna ilişkin şöyle dedi:

"Bu süreç içerisinde örgütün yapmış olduğu çalışmalara karşı hükümetin, sırf barış süreci sekteye uğramasın diye, olayları daha serinkanlı takip etmesinden kaynaklı süreç yaşandı. Ancak öyle bir hale geldi ki, vatandaşlarımızın bu bölgede özgürlüklerinin önünde çok engeller oluştu. Örgüt, barajların yapılmasını bile, çözüm sürecine karşı bir eylem diye nitelendirerek savaş ilan etti. Silvan Barajı'nın yapılmasıyla ya da barış sürecinin engellenmesi, yeniden bir çatışma sürecinin başlamasıyla hiçbir ilgi ve alakasıyla olmayan bir görüştür. Dolayısıyla buna karşı hükümetimizi yapmış olduğu çalışma, vatandaşımızın hak ve özgürlüklerini korunmasıyla ilgili bir çabadır. Çözüm sürecinde Kürtler, Kürt diliyle ilgili geçmişte yapılan bir çok yanlış uygulama düzeltildi. Halen de düzeltilerek, devam ediyor."

TARIM BakanLIĞININ YATIRIMLARI

Kendisinden önceki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker döneminde Türkiye'de devrim niteliğinde çalışmalar yapıldığını belirten Arzu, bölgede ilk Besi Organize Sanayi Bölgesi'nin Diyarbakır'da kurulduğunu söyledi. Eker'den önce Türkiye'de hayvancılığa verilen destek miktarının 83 milyon dolar olduğunu ifade eden Arzu, şöyle konuştu: "Bakanımız bu yıl görevinden ayrıldığı zaman hayvancılığa verdiğimiz destek 3 milyar liradır. Hayvancılığa verilen destek sayesinde Türkiye'de süt üretimi 8,5 milyon tondan 19 milyon tona, kırmızı et üretimi 450 bin tondan 1 milyon tonun üzerine, beyaz et üretimi ise 640 bin tondan 2 milyon tona yükseldi. Türkiye'de hayvancılıkta çok ciddi bir değişim, dönüşüm başladı."

Arzu, tarımın diğer alanlarına da ciddi destek sunulduğunu belirterek, "Biz dünyada 11. tarım ekonomisi iken 7. tarım ekonomisi olduk, Avrupa'da 4. büyük tarım ekonomisi iken 1. tarım ekonomisi olduk. Yani İtalya, İspanya ve Fransa'yı geçtik" ifadesini kulandı.

Diyarbakır'da 10 yıllık sürede tarım sektörüne 2,9 milyar dolar hibe verildiğini kaydeden Arzu, şöyle devam etti: "Diyarbakır'da yaşanan bu değişim ve gelişimin içinde çok büyük katkısı var. Diyarbakır'da tarımsal gayrisafi milli hasıla 1 milyar liraydı, bugün  ise 4 milyardır. Türkiye'deki tarımsal gayri safi milli hasıla 23 milyar dolardı, bugün 61 milyar dolar tarımsal gayrisafi milli hasılamız oldu. Yani 76 milyonu beslemenin dışında 40 milyon turist besliyoruz ve bölgemizde yaşanan olaylar sebebiyle ülkemize misafir gelen 2,5 milyon komşumuzu da besliyoruz. Üzerine de 18 milyar dolar tarımsal ihracat yapıyoruz."

Bakan Arzu, daha sonra beraberinde Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy ile Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, Diyarbakır Besi Organize Sanayi Bölgesi ile Diyarbakır Ticaret Borsasını ziyaret etti.

Kaynak: Diyarbakır Söz