Hard disk kayıp

Kâr payı vurgununa ilişkin iddianamede mağdurların ifadeleri yer alırken, kamu yetkilileriyle olan ilişkiyi ortaya çıkaracağı tahmin edilen, kayıtların tutulduğu harddiske ise kayıplarda bulunuyor.

Hard disk kayıp

Diyarbakır'da yaşanan kuyumcu vurgunuyla ilgili yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede mağdurların ifadeleri de yer alırken, "kar payı" vurgunundaki sırrı ve kamu yetkilileriyle olan ilişkiyi ortaya çıkaracağı tahmin edilen, kayıtların tutulduğu harddiske ise ulaşılmadı.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kentte 22 Haziran 2020’de yaşanan ve yaklaşık 200 milyon TL değerinde olduğu belirtilen kuyumcu vurgunuyla ilgili yürütülen soruşturma sonucunda Zerya Gold Kuyumculuğun ortakları Zülfükar Ortaç, Zülfü Ortaç ve Serdar Adıgüzel ile işyeri çalışanları Mustafa Ortaç, Tamer Adıgüzel, Fatma Aydın ve Rauf Tulpar olmak üzere 7 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede mağdurların da ifadelerine yer verildi.

12 MİLYON TL PARASINI KAPTIRDI

Mağdurlardan Mehmet Eren, Zülfikar ve Zülküf Ortaç kardeşler ile Serdar Adıgüzel’e 19 Haziran 2020’de 27 kilogram külçe altın karşılığında 12 milyon 390 bin TL bıraktığını, ancak ödeme günü olan 22 Haziran 2020’de Zerya Kuyumculuğa gittiğinde işyerinin boşaltılmış gördüğünü ifade etti.

Mağdurlardan Öz Medeni Kuyumculuk sahibi Rüstem İçöz de, Zülfükar, Zülfü Ortaç ve Serdar Adıgüzel’in kendisine 911 bin 837 TL ile 54 bin dolar borçlu olduklarını beyan etti. İçöz, alacağını tahsil etmek üzere Zerya Kuyumculuğa gittiğinde işyerinin boşaltıldığını gördüğünü ve böylelikle dolandırıldığını anladığını kaydetti.

SATTIĞI İŞYERİNİN PARASINI TESLİM ETTİ

Mağdurlardan Vehbi Serin de şikayetinde, kendisine ait işyerinin satışından  elde ettiği parayı altın almak amacıyla Zerya Kuyumculuk sahiplerine verdiğini, altınları fiilen almasa da parasını ara sıra dövize çevirdiğini o güne dek herhangi bir sorun yaşamadığını anlattı. toplamda 4 milyon 364 bin 815 TL ile 6 bin 358 dolar teslim ettiğini belirten Serin, işyeri sahiplerinin birçok kişiyi dolandırdığını öğrenmesi üzerine kuyumcuya gittiğinde kapalı bulduğunu ve işyeri sahiplerine ulaşmadığını belirtti.

Şüphelilerden Zülküf Ortaç, kollukta alınan ifadesinde mağdurların beyanlarına rağmen ortak olmadığını savunduğu işyerini ağabeyi Zülfükar Ortaç ile Serdar Adıgüzel’e ait olduğunu öne sürdü.

KAÇMADAN ÖNCE BANKA HESAPLARINI BOŞALTTILAR

Ağabeyi Zülfükar Ortaç ise alınan ifadesinde hakkındaki suçlamayı reddedip, dolandırıcılık yapmadığını, kurdaki dalgalanma ve pandemi nedeniyle para, altın ve dövizlerini işletmek amacıyla kendisine bırakanlara ödeme yapamadığını savundu.

Fakat benzer yönde ifade veren diğer şüpheli Serdar Adıgüzel ile Zülküf ve Zülfikar Ortaç’ın ortadan kaybolmadan önce banka hesaplarını boşalttıkları tespit edildi. İddianamede, Zülfikar Ortaç'ın 2020 yılı Mayıs ayında kendi hesabından 9 milyon 338 bin TL nakit para çektiği, 2020 yılı Haziran ayında ise 3 milyon 300 TL nakit para çektiği belirlendi.

Zülküf Ortaç'ın ise 2020 yılı Mayıs ayında kendi hesabından 2 milyon 950 bin TL nakit para çektiği, 2020 yılı Haziran ayında ise 875 bin TL nakit para çektiği, şüphelilerin 23 Haziran 2020 tarihi itibariyle hesaplarını sıfırladıkları kaydedildi.

ALTIN VE DÖVİZLERİ VALİZE DOLDURUP GÖTÜRDÜLER

Banka hesaplarının yanı sıra şüphelilerin işyerleri boşalttıkları anlara dair kamera kayıtlarına da soruşturma sürecinde el konuldu. Bu kayıtlarda Zülküf Ortaç ve Serdar Adıgüzel’in geldikleri işyerindeki kasalarda bulunan ziynet eşyaları, döviz ve paraları toplayarak bir valize doldurdukları, daha sonra bu valizi bir araca yerleştirerek olay yerinden uzaklaştıklarının görüldüğü belirtildi. Böylelikle “hile ile temin edilen paraların kaçırılarak dolandırıcılık suçunun haksız menfaat aşamasının da tamamlandığı…” değerlendirmesinde bulunuldu.

'NORMAL BİR TİCARİ FAALİYET DEĞİL'

Şüpheliler Zülfikar, Zülküf Ortaç ve Serdar'ın, iş yerine gelen müştekilere altın ve döviz fiyatlarının düşmesi durumunda alım yapacaklarını, yükselmesi durumunda satım yapacaklarını, bu şekilde yaptıkları al-sat işleminden yüksek kar elde edeceklerini, elde edilecek kârı kendilerine ödeyecekleri şeklinde söylemlerde bulunarak müştekileri etkileyerek güven oluşturdukları değerlendirmesinde bulunan iddianamede, şüphelilerin bu faaliyetlerinin normal ticari faaliyet olmadığı kaydedildi. Bu nedenle “oluşturdukları güven duygusuyla müştekileri aldatıp müştekilerden aldıkları ziynet eşyası, döviz ve paraları kendilerine çıkar sağlamak amacıyla uhdelerine geçirmek suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemiş oldukları” kaydedildi.

Hazırlanan iddianamede, “eğer müştekilerle şüpheliler arasındaki ilişki normal bir ticari ilişki olsa idi, şüphelilerin paraları ve ziynet eşyalarını iş yerinden kaçırmak, bankalardaki hesapları sıfırlamak yerine mağdur olanların alacaklarını tamamen ya da kısmen karşılama iradesini gösterebilecekleri” değerlendirmesinde bulunan savcılık, şüphelilerin tersi yönde elde ettikleri paraları kaçırma yoluna gittiklerine işaret etti.

Şüphelilerin 51 müştekiden hile ile temin ettikleri haksız kazancın 50 milyon TL'den fazla olduğunu  kaydeden savcılık, “şüphelilerin basiretli bir tacir gibi tedbirli davranmak yerine paranın tamamını ve ziynet eşyalarını kaçırarak, banka hesaplarını sıfırlayarak olayın başından sonuna kadar dolandırıcılık kastı ile hareket ettiklerini gösterdikleri” değerlendirmesinde bulundu.

TOPLAMDA 350 YIL HAPİS İSTEMİ

Bu değerlendirmeler doğrultusunda iddianamede “Tacir veya şirket yöneticileri ile kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı” suçlaması yöneltilen şüphelilerden Zülfikar Ortaç, Zülküf Ortaç ve Serdar Adıgüzel’in 51 kez 2 yıldan 7 yıla kadar hapis istendi.

Diğer şüpheliler Tamer Adıgüzel, Fatma Aydın, Mustafa Ortaç ve Rauf Tulpar’ın ise, “dolandırıcılık suçuna yardım etmek”ten 7 yıl hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edildi.

Kaynak: Diyarbakır Söz