Kentsel dönüşüm mülksüzleştiriyor

Diyarbakır'daki imar uygulamalarına tepkisini yineleyen TMMOB, uygulamanın her koşulda bankaya borçlanmayı zorunlu hale getirerek yoksullaşma ve mülksüzleşme sürecine yol açtığını vurguladı.

Kentsel dönüşüm mülksüzleştiriyor

Diyarbakır'da uygulanan imar affıyla kentte rant alanları yaratıldığı ve kayyım yönetimindeki belediyelerin rant amaçlı kaçak yapılaşmaya izin verdiklerine TMMOB'un iddiaları tartışma konusu olmaya devam ediyor. Dün bir açıklama yapan TMMOB, uygulamanın her koşulda bankaya borçlanmayı zorunlu hale getirerek yoksullaşma ve mülksüzleşme sürecine yol açtığını vurguladı.

Diyarbakır Valiliği bünyesinde kentte bir çok noktada yıkımlar yapılıyor. Yıkımın yaşandığı yerler Benu Sen, Bağlar ve Karapınar’da yoksul kesimin evlerinin bulunduğu bölgeler. Valilik hak sahipleri ile uzlaşı sağlandığını açıklamasına rağmen, Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu uygulanan kentsel dönüşümün yoksul kesimi mağdur ettiği, bazı çevrele rant alanı oluşturduğunu iddia etmeye devam ediyor.

TMMOB 30 Aralık 2021’de Diyarbakır Adliye binası önünde açıklama yaparak kaçak yapılaşmaya izin veren yetkili kurum ve kayyımlar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunarak konuyu yargıya taşımıştı. Bunun ardından Diyarbakır Valisi ve Büyükşehir Belediyesi Kayyımı Münir Karaloğlu’nun  “İradenizi başkasına teslim etmişsiniz. Elinize tutuşturulan bildiriyi okuyorsunuz. Bu şehrin sahibi var” TMMOB’u hedef alması tartışmaları tırmandırdı. Ak Parti ve muhalefet partilerin bazı isimlerinin de kentsel dönüşüme yönelik tepki ve destek açıklamalarında bulunmasıyla olay siyasi polemiğe dönüşürken, TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu dün de açıklama yaptı.

'KENTİN ASIL SAHİPLERİNİ YERLERİNDEN EDECEK'

Kurul, kentte yaşanan imar sorunu, çarpık yapılaşma, valilik tarafından uygulanan kentsel dönüşüm projesi ve projenin neden olduğu sorunlarla ilgili yazılı açıklama yaptı.

Açıklamaya göre kentteki nüfus artışının nedeni 1980 sonrasında köy boşaltmaları ve zorunlu göçler. Göç ile birlikte hızlı bir kentleşme, gecekondulaşma, bölgesel eşitsizlikler, kente uyum/kentlileşememe ve kentsel sistem gibi sorunları ortaya çıkardığının belirtildiği açıklamada, devletin bu sorunları çözmeye yönelik geliştirdiği politik yaklaşımların çeşitli imar afları ve kentsel dönüşüme ilişkin anayasal düzenlemeler olduğu hatırlatıldı. Bu kapsamda Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanuna 2016 yılında “Güvenlik” gerekçesi eklenerek Diyarbakır da birçok mahallenin “güvenlik” gerekçesi ile riskli alan ilan edildiğinin belirtildiği açıklamada, “Birçok yapı sahibi o dönem yürürlükte olan ve bir kentsel dönüşüme kadar geçerliliği olan imar affından faydalandı. Hak sahiplerinin mülkiyet sorunu çözülmeden başlatılan bu kentsel dönüşüm projeleri kentin asıl sahiplerini yerlerinden edip mağdur edecektir. Ruhsatsız yapılaşmanın önünü açan, kaçak yapılara göz yuman yetkililere soruyoruz; madem burada yaşayan vatandaşlar işgalci neden elektrik ve vergi tahsilatı yapıldı? Madem yapılar kaçaktı ve yıkılması gerekiyordu neden af çıkartarak oturmalarına izin verildi” soruları gündeme getirildi.

'HALKIN BARINMA HAKKI SEKTEYE UĞRATILDI'

Vatandaşın barınma hakkını yerine getirmesi gereken devletin, bölge insanının yaşam koşullarını iyileştirmeden yaptığı uygulamalarda vatandaşın barınma hakkını sekteye uğrattığının vurgulandığı açıklamada, uygulanmak istenen kentsel dönüşüm projelerinin sorunlu olduğuna dikkat çekildi. Kentin kültürünü, sosyal dokusunu ve yaşam alışkanlıklarını yok sayan bir planlama anlayışının halka reva görülemeyeceğinin belirtildiği açılamada, kentsel dönüşüm ile uygulanan politikaların olumsuzluğu maddeler halinde sıralandı:

'YÜKSEK GELİR GRUPLARINA HİTAP EDEN YERLER YARATILMAK İSTENİYOR'

- Yaratılmak istenilen rant alanlarıyla bölgede yaşayan halkı yerinden ederek görece daha yüksek gelir gruplarına hitap eden, yer yer yoğunluk artışları öngören, kentli için bölgede tanımlanması zorunlu olan kamusal alanlardan ya mahrum edilerek ya da bu alanların büyüklüklerinin küçültülerek daha fazla imar alanı yaratmak dışında hiçbir kaygı güdülmeyen bu planlama anlayışının hukuken bir karşılığı yoktur.

'YIK-YAP MANTIĞI GERÇEKÇİ DEĞİL'

- Güvenlik gerekçesiyle dokusu değiştirilmek istenilen yaşam alanlarında bölge halkı için hiçbir ekonomik gelecek tasarlanmazken yık – yap mantığıyla alanların rehabilite edildiği iddiasının gerçekliği yoktur. Sosyo-ekonomik bakımdan dezavantajlı olan grupları kentte kaderine terk etmek sorunları çözmediği gibi derinleştirir.

- Bölge halkını yerinden etmeden kentsel dönüşüm projeleri yapmak mümkündür. Ancak kâr amacı gütmeden bölge halkı için sosyal konut projeleri kentsel dönüşüm alanında yapılabilir ve o bölgede yaşayan insanlar için kendi alışkanlıklarına ve geçinme biçimlerine uygun ekonomik işlevler kazandırılabilir. Doğalında gerçekleşecek bu yapı hem fiziksel hem sosyal açıdan kentli için daha yaşanılabilir hale gelecektir.

- Devlet ve TOKİ eliyle özel sektöre sermaye birikim kanalları açan bu dönüşüm sürecinin, düşük gelirli kesim açısından çoğunlukla ekonomik ve sosyal ağların kaybedilmesi ve daha güvencesiz yaşam pratiklerine maruz bırakıldığı görülmektedir. Uygulanmak istenen kentsel dönüşüm modeli her koşulda bankaya borçlanmayı zorunlu hale getirmekte ve ödeme güçlüğü yaşayanlar açısından ciddi bir yoksullaşmaya ve mülksüzleşme sürecine yol açmaktadır.

'VATANDAŞ GÖÇ ETTİRİLİP BORÇLANDIRILMASIN'

- Günümüz kentsel dönüşüm projeleri konusunda gerek afet riski ve güvenlik kaygısı gerekse rant beklentisi üzerinden bir anlaşmanın oluştuğunu görebilmekteyiz. Tam da bu noktada kentsel dönüşüm nasıl ve kimin için yapılmalı üzerinden biz meslek odaları olarak süreçleri takip etmekteyiz. Diyarbakır'ın tarihi-coğrafi birikimleri ve sosyal çevresiyle uyumlu, değer üreten ve bu değeri adil bölüştüren, demokratik ve katılımcı bir kentsel dönüşüm sürecinin yaşanmasının mümkün olduğunu biliyoruz.

- Meslek odalarımızın kentsel dönüşüm uygulamalarındaki temel görüşü vatandaşın göç ettirilmeden, borçlandırılmadan, yapılarak yıllardır yaşadığı alanlarda kültürel ve sosyal dokusunu yaşam alışkanlıklarıyla devam ettirmesidir. İstenirse gayet uygulanabilecek bir yöntemdir.

Kaynak: Diyarbakır Söz