Kral çıplaktır demenin zamanı gelmiştir

Hüda-Par Genel Başkan yardımcısı Vedat Turgut PKK’nın son günlerde artan bombalı saldırılarına ve gündeme ilişkin sorularımızı yanıtladı. Vedat Turgut, yapılan söyleşide sorularımıza birbirinden çarpıcı ve dikkat çekici cevaplar verdi. İşte o röportaj;

Kral çıplaktır demenin zamanı gelmiştir

Hür Dava Partisi (Hüda - Par) Genel Başkan yardımcısı Vedat Turgut Söz haberin Gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Turgut, “Kürdü ile Arap’ı ile Türkü ile Çerezi ile bütün halkların bu darbe girişimine karşı canını siper etmesi canı pahasına meydanlara çıkması bu oyunu bozmuştur” dedi.

PKK’nın son günlerde artan ve özellikle sivil gözetmeksizin yaptığı bombalı saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?

“Aynı üst akıl 6 8 Ekim olayları ile bölgede PKK eliyle bir darbe mekaniğini işleme koydu”

Malumunuz 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Kürdü ile Türkü ile Arabı ile halkımız bir ittifak ile bu darbe girişimini bastırdı. Belki bedel ödedi tankların topların panzerlerin üzerine çıkan insanlar belki can kaybı verdi. 260 a yakın kaybımız var yine binlerce yaralımız var. Ama milyonlarca insanın hayatının kurtulmasına ve ülkede darbe yapılmasına engel oldu bu bağlamda onlara müteşekkiriz.

Elbette ki bu darbe süreci 15 Temmuz da başlayıp sona eren bir süreç değildir. Hatırlarız ki gezi parkı olayları ile batı tarafında bir girişim başladı bunu da halkın desteklememesinden kaynaklı bir muvaffakiyet söz konusu olmadı. Yine 6 8 Ekim olayları ile bölgede PKK eliyle aynı üst akıl burada bir darbe mekaniğini tekrardan işleme koydu. Nitekim bu darbe mekaniğinde hatırlarsınız gerek askeriye gerek emniyet güçleri kendi emniyet teşkilatlarından çıkmadılar,  Askeri kışlaları terk etmediler danışıklı bir hazırlık neticesinde bir girişim söz konusuydu.

“Türkiye’yi Suriye’de olduğu gibi Irakta olduğu gibi dış güçlerin Türkiye’ye girmesine vesile olacaktılar, ama bu oyunda halk tarafından bozuldu”

25 il ve ilçede bu girişim yine halkın bu girişimi destekleyen PKK ve destekçilerine destek vermediklerinden dolayı yine İslami düşünceye sahip Müslüman halkın bu girişime tepki göstermelerinden dolayı bu girişimde Muvaffak olmadı. Daha sonra çukur siyaseti anlayışıyla tekrardan bir girişim gerçekleştirildi. Ve bu girişim ile düşünün binlerce militanı siz şehir meydanlarında toplayacaksınız ellerine uzun namlulu silahlar vereceksiniz etraflarına çukurlar kazacaklar ve bu şekilde siz halkında onları desteklemesini isteyeceksiniz. Nitekim daha önce anlaşmalı Türk ordusu içerisinde ki askerler tanklarla toplarla belki halkı ezecek belki binlerce on binlerce insan ölecek öldürülecek ve bu bağlamda dış güçlerin bir nevi Türkiye’yi Suriye’de olduğu gibi Irakta olduğu gibi dış güçlerin Türkiye’ye girmesine vesile olacaksınız, ama bu oyunda halk tarafından bozuldu.

“Kürdi ile Arab’ı ile Türkü ile Çerezi ile bütün halkların bu darbe girişimine karşı canını siper etmesi canı pahasına meydanlara çıkması bu oyunu bozmuştur”

Halk destek vermedi destek vermediği için bu eylem planı da bir nevi neticesiz kaldı.15 Temmuz girişimi ile sırf bir darbe olsun bir yönetim değişikliği olsun diye yapılmış bir darbe değildir. Zira sonrasında gelen bilgilere de bakıldığı zaman belki de bu iç savaşın hazırlığı için dış güçlerin özellikle NATO’nun batı devletlerinin müdahil olması için Irak gibi, Suriye gibi bir ülkenin olması için Türkiye ye yönelik bir girişimdi. Başta Allah’ın inayeti Allah’ın yardımı ve başta da söyledim Kürdi ile Arab’ı ile Türkü ile Çerezi ile bütün halkların bu darbe girişimine karşı canını siper etmesi canı pahasına meydanlara çıkması bu oyunu bozmuştur.

Kürtler PKK‘nın darbelerine karşı nasıl mücadele etmesi gerekir? Halkın Demokrasi nöbetlerinde olduğu gibi PKK’ya karşı bir ayaklanma ya da edi besse demesi gerekmiyor mu?

“Kürt halkı da batı Türk Kürt Arap halkın gösterdiği direnci göstermesi gerekir”

Doğrusu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu darbe girişimi atlatıldı, dolayısıyla artık sulh ve emniyet olacak diye bir beklenti içerisine girilmemesi gerektiğini daha önce beyanatlarımızda açıklamıştık. Daha sonra yine üst akıl belki mekik dokurcasına bu sefer PKK eli ile bölge de bir dizi cinayetler bir dizi bombalama eylemi suretiyle tekrardan bir kargaşa, bir iç karışıklık vermek kaydıyla dışarıya batıya yönelik işte Türkiye de huzur yok, Türkiye de sürekli bombalar patlıyor suikastlar oluyor seklinde bir izlenim ile tekrardan müdahil olmalarına çalışmaktadır.

“Kral çıplaktır demenin zamanı gelmiştir”

 Bu bağlamda elbette ki Kürt halkı da batı Türk Kürt Arap halkın gösterdiği direnci göstermesi gerekir. Elbette ki çukur siyaseti ile bütün gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. Bu örgüt Kürt halkına yönelik Kürt halkı için bir çalışma içerisinde değildir. Belki de kendi örgütsel çıkarları için, örgütsel çıkarları doğrultusunda hareket ediyor ve bu örgütsel çıkarları için her türlü kıyımı her türlü maalesef öldürmeyi her türlü cinayeti felaketi Kürt halkının başına getiriyor. Dolayısıyla bu süreçten sonra kral çıplaktır demenin zamanı gelmiştir diye düşünüyoruz dolayısıyla Kürt halkı bu Avrupa ya bağlı Amerika ya bağlı terör şebekesinin yapmış olduğu çalışmalarını yapmış olduğu kıyımları bilmesi gerekir ve ona göre bir tepki içerisine girmesi gerekir. Bugün eğer Kürtler meydanlarda batıda olduğu gibi birleşseler kenetlenseler bu örgütün yapmış olduğu Vandallığa karşı tepkilerini dile getirseler ben inanırım ki bunlar artık meydanlarda sokaklarda taraftar bulamayacaklarından dolayı bu tür etkinliklere bu tür eylemlere giremeyeceklerdir.

Zira bu tür eylem ve etkinlikler içten bir destek olmadığı zaman diyelim ki sokakta mahallede cadde de bir destek olmadığı zaman yapılmaz. Dolayısıyla bu desteği kırılırsa bu örgüt bunu yapma noktasında çekinceli olacak ve dolayısıyla artık halkı rahat bırakma durumunda kalacaktır.

Bölgede HDP’nin güç kaybettiği aşikârdır. Bu güç kaybı HÜDA PAR’a fırsat oluşturur mu? HÜDAPAR bunu nasıl değerlendirecek

“Bu örgüt Kürt halkının haklarını savunan bir örgüt değildir”

Doğrusu Rabbimize Hamd olsun ki bu örgütün gerçek yüzünü halkımıza yavaş yavaş gösteriyor, zira bu örgüt halkın değerleri ile barışık bir örgüt değildir. Bu örgüt Kürt halkının haklarını savunan bir örgüt değildir ondan öte Huda par gerek parti programında gerek kimi açıklamalarında beyan ettiği gibi Kürt halkının hakkını savunmakta diğer partilere oranla bir adım daha ileride durmaktadır. Bu hakları savunurken sırf Kürt olduğu için savunuyor da değildir. Bu hak mademki Allah tarafından kullara verilmiş bir hak ise ve bir Türk Türklüğüyle hangi haklara sahip ise biz diyoruz ki, bir Kürt’te Kürtlüğüyle aynı haklara sahip olsun, bir Arap Araplığıyla aynı haklara sahip olsun Çerkez’de Çerkezliğiyle aynı haklara sahip olsun. Dolayısıyla bu bağlamda beyanatlarımızı halka anlatma noktasında elbette ki halkla istişareler yapmak suretiyle halkı birebir ziyaret etmek suretiyle kendi düşüncemizi anlatacağız. Elbette ki Huda Par’ın geleceğinin parlak olduğunu bilmekteyiz zira şuan bölgede kabul etsek etmesek bir HDP bir de Huda Par gerçeği vardır sahada etkin olan iki aktör bunlardır. HDP’nin gerçek yüzü görüldükten sonra özellikle batı üst aklı tarafından desteklenen ve Kürtlerin zararına çalışan bir örgüt olduğu bilindikten sonra halkın gideceği adres alternatifi Huda Par’dır Huda Par da bu yükü bilmekte bu sorumluluğun farkına varmaktadır.

İslami görüntüye sahip yeni milliyetçi Türkçü propaganda ya yönelik bir çalışmanız olacak mı?

“Son 3, 4 senedir belki hükümet yetkilileri aracılığıyla tek bayrak tek devlet tek millet kavramı halka dayatılmaktadır”

Doğrusu iktidar eliyle Belki niyeti MHP’den gelecek olan oyları almakla beraber faşizan Türkçü bir anlayış empoze edilmektedir biz bunun farkındayız. Dolayısıyla bu tür empozeler bu tür faşizan uygulamalar halkı ayrıştırmaktadır. Zira bin yıllık kadim bir kardeşlik var Türk, Kürt, Arap arasında ve bu bin yıllık kardeşlik İslam ortak paydasıyla geliyor. Bu İslam ortak paydası bu kadim kardeşlik ne zaman bozulmuştur, hepimiz biliyoruz ki özellikle Osmanlının son dönemlerinde jön Türklerin batıya yönelik uygulamaları ve Türkleri biraz daha önemsemelerinden kaynaklı diğer Araplkar ve Kürtlere yönelik tecrit politikalarından kaynaklı bir ayrışmaya gitmiştir. Dolayısıyla şuan maalesef deminde söyledim son 3, 4 senedir belki hükümet yetkilileri aracılığıyla tek bayrak tek devlet tek millet kavramı halka dayatılmaktadır. Düşünün siz tek bayrak derseniz o zaman Kürt’te çıkar benim bayrağımda var der, Arap çıkar benim bayrağımda var der, siz tek millet derseniz bu kez Kürtlerde biz bir milletiz der, Araplarda biz bir milletiz der. Dolayısıyla bunlar ayrıştırmaya sebep olacak söylemlerdir.

“Darbede en fazla zararı çekecek olan yine Kürtlerdir”

Özellikle darbeden sonra sanki bu darbe girişimi bayrağa karşı, Türk milletine karşıymış gibi bir algı maalesef yaratılmak istendi. Hepimiz biliyoruz ki bu darbeyi yapanlar bayrağa karşı yapmış oldukları bir darbe değildir, yâda Türkiye devletine Türk milletine karşı yapmış olduğu bir darbe değildir. Belki bu darbede en fazla zararı çekecek olan yine Kürtlerdir. Zira biz İstanbul’da şehitlerin vefat edenlerin taziyelerine gittiğimiz zaman yaralıların ziyaretlerine gittiğimiz zaman birçoğunun Urfalı, Siirtli, Diyarbakırlı, Mardinli, Muşlu olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla o darbeye karşı çıkanlar sadece Türkler değildir. Bütün Kürdü ile Türk’ü ile Arabî ile bütün bir millettir. Dolayısıyla bu bağlamda beyanat vermek lazımdır bu bağlamda görmek lazımdır. Aksi durumda halk ayrışır Kürtler, Türkler,  Araplar her birisi kendi etnik söylemini öne çıkarır ve buda halkın ayrışmasına sebep olur bundan kaçınılmak gerekmektedir. Huda Par ümmet anlayışına sahip olan bir partidir bu tür ayrışmaları kabul etmediği gibi sürekli halkın birliğinde, ümmetin birliğinden yanadır ve bu doğrultuda politikalar üretmektedir.

FETÖ örgütü mensubu olan Polis, Asker ve yargısı tarafından mütedeyyin insanlara yönelik komploların yoğunlaştığı 1990’lı yıllarda haksız ve hukuksuz bir şekilde yargılanıp düzmece ifadelerle kurulan kumpaslar sonucu cezaevlerine atılan ve yıllarca mağdur edilen dindar şahsiyetlerin yeniden yargılanması için her hangi bir başvurunuz oldu mu?

“Fesat şebekesi tarafından binlerce kardeşimiz cezaevlerine atıldı”

“Doğrusu sadece 90 lı yıllar değil belki 2000 sürecinden sonrada bu fesat şebekesi tarafından Fethullah gülene bağlı fesat şebekesi tarafından binlerce kardeşimiz cezaevlerine atıldı. Düşünün 28 Şubat sürecinden sonra 25 bine yakın insan gözaltına alındı, bunun 10 bini sırf camilerde kuran dersi alıp ders verdiği için bu fesat şebekesi tarafından gözaltlarında işkence etmek suretiyle cezaevlerine atıldı ve yıllarca cezaevlerinde kaldı. Yine düzmece dosyalarla fotokopi dosyalarla yüzlerce kardeşimiz cezaevlerine atıldı müebbet hapis cezaları verildi halen cezaevinde 300’ün üzerinde müebbet hapis yatan kardeşlerimiz vardır. dolayısıyla biz buradan ekranları başında olan yetkililere sesleniyoruz, halka sesleniyoruz. Siz bugün suçlu olduğu için bir hâkimi, bir savcıyı görevinden alıyorsunuz biz soruyoruz peki o hâkimin, o savcının vermiş olduğu kararlar gözden geçirilmeyecek mi? Veya bir istatistik yapılsın, o şuanda gözaltına alınan cezaevlerine konulan hâkimler ne kadar ceza verilmiş normal görevini yapan savcılar hâkimler ne kadar caza verilmiş? Ve bu istatistik ortaya çıktığı zaman görülecek ki sırf üst aklın vermiş olduğu emre göre masum insanlara özellikle mütedeyyin olan insanlara verilen cezaların çok çok yüksekte olduğunu ve dolayısıyla bu mağduriyetlerinin giderilmesi için artık adım atılmasını gerektiğini düşünmekteyiz. Şuan Cumhurbaşkanı, Başbakan, şuan hükümet yetkilileri biliyor ki bu insanlar bu fesat şebekesi tarafından mağdur edilmiş.  Örneklerle Cevdet Soysal örneği var Batmanda olduğu gibi, yine 90’lı yıllarda şehit edilen şehit Murat ve Abdusselam örnekleri var yüzlerce örnek var. Dolayısıyla yapılması gereken bunların tekrardan yargılanması, dosyalarının açılması ve bu mağduriyetlerin düşünün, 20,25 yıldır cezaevlerindedirler ve bu insanlar masum insanlardırlar mazlumun ahını almamak lazımdır zira bu fesat şebekesi hepimiz biliyoruz ki mazlumun ahını aldığı için şuan başlarına bunlar geldi dolayısıyla yetkililer mazlumların ahını almamak istiyorlarsa ivedi bir şekilde bu mağdurların dosyalarını gözden geçirmeleri lazım yasal düzenlemelerle yada kanun hükmünde kararnamelerle bu insanları özgürlüklerine ailelerine ve dostlarına kavuşturmaları lazım diye düşünüyoruz”.

“Yani son olarak şunu söylemek istiyoruz belki tekrar olacak ama tekrarda fayda var elbette ki şuanda büyük oranda bu darbe girişimi bu darbe teşebbüsü atlatılmış durumda. Bu darbe teşebbüsüne karşı çıkan halkımıza Kürdü ile Türkü ile Arab’ı ile bütün halkımıza teşekkürlerimi bir kez daha arz ediyoruz. Hükümet yetkililerine şunu hatırlatıyoruz, onlar şikâyet merci değildirler onlar çözüm mercisidirler sürekli bu fesat şebekesi insanları mağdur etti bu fesat şebekesi yüzlerce binlerce insanı cezaevlerine koydu diyorlar. Bunların savcıları bunların hâkimleri taraflı kararlar verdi diyorlar, dolayısıyla şuan fırsat doğmuştur. Mademki bunlar taraflı karar verdiler mademki bunların vermiş olduğu kararlar şüpheli kararlardır, sizin yapmanız gereken tekrardan o dosyaları gözden geçirmek. Tekrardan o masum insanları en azından Özgürlüklerine kavuşturup onların dualarını almak suretiyle belki de ülkenin birliği dayanışması için bir fayda olur diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı

Kaynak: Diyarbakır Söz