Kürt Siyasetinde Arayış

Şiddet ortamı geçmişte olduğu gibi şimdi de siyaseti şekillendirmeye devam ediyor. Silah ve bombaların hakim olduğu bir ortamda normal bir siyasetten bahsetmek mümkün değil. Böyle bir ortamda elinde silahı bombası olmayan siyasi grupların, çalışma şartları zorlaşıyor.

Kürt Siyasetinde Arayış

Türkiye'de 1974 yılında yasa dışı olarak kurulan Kürdistan Sosyalist partisi Genel Sekreteri Mesut Tek'in 36 yıllık bir zamanın ardından, siyasal faaliyetlerini açık ve yasal alanda yürütmek üzere arkadaşlarıyla Diyarbakır'a dönmesi, Türkiye'deki Kürt siyasi parti ve grupların "alternatif arayışlarını" gündeme getirdi.

PKK'nın eylemleri ve HDP'nin örgüt ile arasında bir mesafe koymaması, HDP dışındaki siyasi partileri rahatsız ettiği ve farklı çözüm yolları üreterek alternatif politikalara yönelttiği belirtiliyor. PKK örgütünün farklı görüşlere yaşam hakkı tanımaması ve oluşturduğu şiddet sarmalının, alternatif arayışlarının başarılı olmamasında temel etken gösteriliyor.

Hak ve Özgürlükler partisi (Hak-Par) Genel Başkanı Fehmi Demir, yaptığı açıklamada, HDP'nin kendi iradesiyle hareket etmediğini ve Kürt halkının taleplerini dillendirmediğini belirtti.

Demir, şiddet ortamının normal siyasetin önüne geçtiğini kaydederek, "Şiddet ortamı normal siyasetin önüne geçiyor. Kaos yaratıyor. Biz öncelikle şiddetin bitmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sorunların siyasal, demokratik yollarla ve diyalog ile çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Dünden bugüne şiddetin Kürt sorununun çözmediğini söyledik. O zaman sorunu çözmeyen ve hedefi olmayan şiddeti bırakmak lazım. Bunun halka bir faydası yok" dedi.

Kürtlerin geniş kesimine hitap edecek bir siyasi anlayışa ihtiyacı bulunduğunu ifade eden Demir, "Bu bir ihtiyaçtır. Belki Kürt halkı bu kaos ortamından doğru tercihini yapamıyor, geçici tercihler yapmak zorunda kalıyor. Ama Kürt halkının tercihi HDP veya HDP gibi partilerin sunduğu çözüm önerileri değil. Kürt halkının çözüm önerileri farklıdır. Kaotik ortam bunu engelliyor. Toplum HDP veya başka bir partinin hedeflerini veya programını benimsediği için değil, daha çok bu 'şiddet ortamı bitirebilir' umuduyla oy verdi. Ne yazık ki bu umudu da kırdılar" diye konuştu.

Siyasetin normale dönmesi için şiddet ortamının bitmesi gerektiğini dile getiren Demir, "Biz Kürtlerin de her millet gibi bir halk olduğunu ve onların da hakları olduğunu söylüyoruz. HDP ve diğer partilerle temel farkımız budur. Siyaset uzun ömürle çaba ve mücadele isteyen bir alandır. Bu kaotik ortamın bitmesi Hak-Par’ın güçlenmesine bağlıdır. Hak-Par’a Kürt halkı ne kadar güçlü destek verirse Türkiye’deki kaotik ortamın bitmesi de o derece kolaylaşır. Şiddet yanlılarına ne kadar güç verilirse bu kaotik ortam o derece devam eder" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de 1974 yılında yasa dışı olarak kurulan Kürdistan Sosyalist partisi Genel Sekreteri Mesut Tek ise HDP’den hem program hem paradigma hem de felsefe olarak farklılıkları olduklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz bir Kürt partisiyiz. HDP ise bir kitle partisi. Uzun vadeli hedefimiz sosyalizmi inşa etmektir. HDP’nin böyle bir hedefinin olduğunu ben okumadım. Bir başka şey ise HDP kendi içinde farklı akımları, farklı çözüm önerileri olan ve farklı kültürel yapılardan gelen değişik görüşleri bir araya getiren ittifak partisidir. Biz daha farklıyız. İçimizde farklı görüşler ve önerileri olan arkadaşlarımız var. Ama bu farklı çizgilerin biraya gelerek oluşturduğu bir yapı değil. Bu nedenle HDP ile farklılık taşıyoruz."

Kürt sorunun çözümüne yönelik farklı görüşlerin bulunmasının doğal olduğunu kaydeden Tek, şöyle konuştu:

"Bu olması gereken bir şeydir. Bunun aksi otoriterliğe götürür. Türkiye’de AK parti’liler ile CHP’liler farklı düşünmektedir. Bunun gibi Kürtler içindeki bu görüşleri de zenginlik olarak görmek lazım. Bu nedenle bizim ve bizim gibi farklı görüşlere sahip olanların çözüm önerilerinde bulunmaları Kürt siyasi hareketinin sağlıklı gelişmesi için bir güvencedir. Başka türlüsü diktatörlüğe, otoriterliğe, totaliterliğe götürür. Bunun için biz bu farklı görüşleri gelecek ve Kürtler açısından bir sigorta olarak görüyoruz."

"Eski devlet anlayışının PKK şiddetini doğurduğunu buna karşın PKK'nın da fikirlerini Kürtler'e dayattığı" gerçeğini kabul ettiklerini anlatan Tek, şiddet ortamının sadece Kürtlere değil bütün topluma zarar verdiğini dile getirdi. Tek, "Türkiye’deki şiddet ortamından bütün kesimler gibi biz de etkileniyoruz. Bunda bir kuşku yok. Ancak çözüm yollarına gelince bu ortamı sadece Kürtlerin sahasına yıkıp işin içinde çıkmak doğru bir tavır değil. 'Bu savaşı kim başlattı' tartışmasından önce 7 Haziran seçimleri öncesine dönülmek zorunda. Ateşkes şartlarına dönmek zorunda. Bunun için devletin atması gereken adımlar var PKK’nın atması gereken adımlar var. Bunu sadece PKK’nın sahasına yığıp onu suçlamakla ne ateşkes sağlanır ne de Kürt sorununun demokratik ve barışçıl bir yolla çözülmesi konusunda bir arpa yol alınır" şeklinde konuştu.

PKK’nın amasız ve şartsız ateşkes ilan etmesini her zaman talep ettiklerini ve bugün de aynı şeyi istediklerini kaydeden Tek, çatışmazlık ortamına sadece Kürtlerin değil bütün Türkiye toplumunun ihtiyacı olduğunu söyledi.

Erbil'de yayın yapan Kürdistan TV İstanbul Temsilcisi Mehmet Sanrı ise bir çok siyasi Kürt grubunun arayış içinde olduğunu ancak bu arayışın HDP’ye karşı bir türlü siyasi güce dönüşmediğini ifade etti.

Bölgedeki çatışma ortamının siyaseti şekillendirdiğini vurgulayan Sanrı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"1990'lı yıllardan beri başka partiler adı altında siyaset yapan HDP, hegemonik bir şekilde etkinliğini sürdürüyor. Bu arayışlar bölgede bir belediye başkanı veya milletvekili çıkarma gücüne dönüşmedi. Bunun bir çok nedeni vardır. Bana göre bunun en önemli nedeni şiddet ortamıdır. Ne yazık ki şiddet ortamı geçmişte olduğu gibi şimdi de siyaseti şekillendirmeye devam ediyor. Silah ve bombaların hakim olduğu bir ortamda normal bir siyasetten bahsetmek mümkün değil. Böyle bir ortamda elinde silahı, bombası olmayan siyasi grupların, çalışma şartları zorlaşıyor. PKK ile aynı siyasi söylem ve tabana sahip olan HDP'ye karşı, bu kesimin etkin olma şansını zorlaştırıyor. Ayrıca Kürtlerin yaşadığı coğrafyada medeni ortamda siyaset yapacak bir ortam da yok. Bu da şiddetin doğurduğu bir başka durum. 'Benim gibi düşünmüyorsan, düşmanımsın' anlayışı genel olarak siyaseti çıkmaza sokuyor."

Çatışma ikliminin Kürtlere hiçbir katkısı olmadığının altını çizen Sanrı, "Bahsettiğim neden Kürt siyasetinde bir arayışa neden olsa da elinde silah olmayan ve şiddet dışı bir politika izleyen gruplar etkin olamıyor. HDP dışı siyasi hareketlerin başarılı olması için silaha dayanan veya gücünü oradan alan anlayışın terk edilip, herkesin normal şartlarda çalışma imkanının bulması lazım. Şiddet ortamının son bulması gerekir" diye konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz