Medyanın dili tehdit edici!

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (rtük) Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, "Batı bölgesinde 'Güneydoğu' dendiğinde güya baştan sona terörle kasıp kavruluyor gibi bir algı var" dedi.

Medyanın dili tehdit edici!

RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, düzenledikleri "Yerel ve Bölgesel Medya Seminerinde" kuruluş yerel ve bölgesel yayın kuruluşu temsilcilerinin genellikle ekonomik sıkıntılar üzerinde yoğunlaştığını söyledi.

Bunun yerel ve bölgesel yayın kuruluşlarının ekonomik yapılarının sağlam ve sağlıklı olmamasından kaynaklandığını bildiren Dursun, şöyle konuştu:

"Mesela reklamlardaki yüzde 18 oranındaki kdv payının yüzde 1'e indirilmesi, rtük katılım payının yüzde 3'ten yüzde 1'e indirilmesi, özel kredi veya destek verilmesi gibi talepleri var. Bir çoğu da önümüzdeki dönem yapılacak olan frekans tahsislerindeki ihalelerde kendilerinin gözetilmesini istiyor. Yani ihale olmaksızın kendilerine frekans tahsisinin yapılması yönünde eğilimleri var. Uzun süreden bu yana yayın yaptıklarını ve bu yayın yapmalarının nedeniyle bir tür hak teşkil ettiklerini, bu nedenle bunun dikkate alınarak, düzenlenme yapılmasını istiyorlar. Bu taleplerin bir kısmı bizi ilgilendirmiyor. Çünkü mevcut mevzuat ve yasa çerçevesinde karşılanması mümkün olmayan taleplerdir. Bunların gerçekleşmesi için ancak yasal değişiklik yapılması lazım."

Frekans ihalesi 2013'te yapılacak

Başkan Dursun, frekans planlamasına ilişkin çalışmaların devam ettiğini vurgulayarak, " Yasanın öngördüğü takvime göre biz frekans planlamasını önümüzdeki ay tamamlıyoruz. Onu takiben bir sene içerisinde sayısal ve karasal yayın için frekans ihale yapacağız. 2013'ün sonuna kadar ihaleyi gerçekleştireceğimizi umuyoruz. Büyük olasılıkla 2013 içerisinde bu sorunu çözeceğimizi umuyoruz" diye konuştu.

"Sınırlamaları kaldırdık"

Dursun, daha önce yerel dillerde yayın konusunda birtakım sınırlamaların var olduğunu, yaptıkları yasal düzenlemeler sınırlamaları kaldırdıklarını hatırlatarak, bu düzenleme sayesinde yerel dillerde 24 saat yayın yapılabildiğini kaydetti.

Bu yönde talepte bulunan kuruluşların taleplerini genellikle karşıladıklarını anlatan Dursun, "TRT 6, 24 saat yayın yaptıktan sonra özel kuruluşların yayın yapması da mümkün oldu. 10'dan fazla kuruluşa 24 saat yerel dillerde yayın yapma hakkı verdik. Ancak hiçbirisi 24 saat yayın yapamıyor. Çünkü bu uzmanlık isteyen birşey. 24 saat yayın yetkisi vermiş olmamıza rağmen kimsi 3, kimisi 5 ve kimisi ise 8 saat yerel dillerde yayın yapıyor. Kürtçe'nin dışında Arapça, Süryanice ve Arapça'nın farklı lehçeleri ile ilgili başvurular var" dedi.

 

"Buradaki gazetecinin sorumluluğu daha fazla"

Başkan Dursun, bölgede yaşanan terör olaylarının televizyonlardaki yayınlanış şekli konusunda yayıncıların biraz daha "hassasiyetle" hareket etmesi gerektiğini bildirerek, şunları söyledi: "Batı bölgesinde 'Güneydoğu' dendiğinde güya baştan sona terörle kasıp kavruluyor gibi bir algı var. Bir algı problemi var. Bu algının oluşumunda medya kuruluşlarının önemli rolü var. Bu kuruluşların, bu kuruluşlara buradan haber geçenlerin, ve merkezdeki editöryal faaliyetlerin birazda daha hassasiyetle ve özenle konuyla yaklaşılması gerektiği anlaşılıyor. Bir kez daha yayıncılığın kamusal sorumluluğu gündeme geliyor. Diyarbakır'daki sıradan bir olayı Diyarbakır'da olağanüstü birşey olmuş gibi gösterdiğinizde bunun ne tür sonuçlara yol açtığının iyi hesaplanması gerekir. Eskişehir'deki bir gazetecinin sorumluluğuyla Diyarbakır, Şırnak ve Van'daki bir gazetecinin sorumluluğu kıyaslandığında buradaki gazetecinin sorumluluğu daha fazladır diye düşünüyorum. Onunu için gazeteci arkadaşların özenle bu meseleye yaklaşmaları tavsiye edilebilir. Bu bölgeden geçirilen haberlerin bir boyutu var, bir de buradan geçilen haberlerin İstanbul'da işleniş boyutu var. 'Şunu şöyle yazmayın böyle yazmayın' demek editöryal bağımsızlığa müdahale gibi anlaşılabilir. Bunu belki gazeteciler cemiyetleriyle oturup müzakere edilmesi, beli hassasiyet çerçevesinde ele alınması gerekebilir."

Kaynak: Diyarbakır Söz