Nerden nereye!

Tüm dünyanın ilk kez 2019'un son günlerinde Çin'den gelen "gizemli hastalık" haberleriyle tanıştığı koronavirüs pandemisinde, Türkiye'deki ilk resmi vaka, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca tarafından 11 Mart 2020'de açıklandı. Tam iki yılın geride bırakıldığı pandemi, ilk haftalarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de büyük panikle karşılandı. Hastalık bulaşır korkusuyla market poşetlerinin dahi yıkandığı, alışveriş çantalarının balkonlarda havalandırıldığı, apartmanların dezenfekte edildiği hatta sokakların köpük köpük yıkandığı günlerden, nihayet pandemiyle yaşamanın öğrenildiği bugünlere kadar geçen 2 yıllık süreçte, Türk kamuoyu onlarca yeni tıp terimiyle tanıştı, 21. yüzyılda dahi salgınların insanlık için büyük tehlike olduğunu yaşayarak gördü.

Nerden nereye!

Dünyanın koronavirüsle tanışması, 2019'un son günlerinde, Çin'in Wuhan şehrinden gelen "gizemli bir solunum yolu hastalığı nedeniyle 50'den fazla kişinin öldüğü" haberleri ile oldu. 23 Ocak 2020'de, koskoca bir şehrin, Wuhan'ın "karantinaya" alındığı duyulduğunda, tüm dünyanın gözü birden Çin'e çevrildi.

Bilim insanları ve DSÖ, birkaç hafta içinde bu yeni solunum yolu hastalığının "koronavirüs" ailesinden gelen yeni bir virüs nedeniyle olduğunu, "Sars-Cov2" adı verilen bu yeni vürüsün ilk kez 2019 yılında Çin'de görülmesinden dolayı da hastalığın "Covid-19" olarak adlandırılacağını açıkladı. 30 Ocak 2020'de Türkiye başta olmak üzere, tüm dünyada Çin uçuşları durduruldu, şüpheli belirtileri olan yolcularla ilgili takipler başladı.

İnsanoğlu, İspanyol gribinden sonra, bu kadar yaygın bir pandemiyle ilk kez karşılaşacak, 2 yılda tüm dünyada neredeyse yarım milyar insanı enfekte edecek, 6 milyon kişinin ölümüne neden olacak bir hastalığın ilk kıvılcımı da Wuhan'dan çıkmış olacaktı. Türkiye'de ise bu sayılar 2 yılda 14.5 milyon vakaya, 96 binin üzerinde ölüme ulaşacaktı

VİRÜSÜN HEDEFİNDEKİ İLK İKİ ÜLKE: ÇİN VE İTALYA

12 Ocak 2020'de Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan resmi yayınlara göre semptomların ilk başlangıç tarihi 8 Aralık 2019 olarak açıklandı, Mart 2020'de, ünlü tıp dergisi The Lancet'te yayınlanan ve doğrulanan ilk 41 vaka üzerinde yapılmış olan bir araştırmaya göre ise, semptomların ilk başlangıç tarihinin daha da öncesine, 1 Aralık 2019'a ait olduğu bildirildi.

DSÖ'nün Kovid-19'u tüm dünyayı etkisi altına alan bir pandemi olarak ilan etmesi ise 11 Mart 2020'de gerçekleşti. Salgının ilan edilmesinden yaklaşık 6 ay sonra da yapılan incelemelere göre 18 Aralık 2019'da İtalya'nın Milano ve Torino kentlerinden toplanan atık sularda virüsün izlerine ulaşıldığı açıklanacaktı.

Çin'den sonra ikinci vaka haberleri İtalya'dan geldi. 31 Ocak'ta, Çin'den gelen bir turist gemisi ile hastalığın Avrupa'ya da taşındığı ortaya çıktı. Bilim insanları hastalığın belirtilerinin SARS'a benzediğini açıklamış, tüm Türkiye ilk kez binlerce kilometre ötedeki Çin'den gelen görüntülerde beyaz tulumlar içindeki sağlık görevlileri, karantinalar, "sokakta aniden ölen insanlar", birkaç gün içinde inşaa edilen pandemi hastaneleri ile tanışmış, daha sonra İtalya'dan gelen hastane görüntüler ile korku daha da artmıştı. Çünkü dünyanın hiç hazırlıklı olmadığı bu ani salgında, her geçen gün hastaneler vaka sayılarına yetişemiyor, koridorlarda ölen hastalar, yoğun bakımlarda solunum cihazı yetmediği için yaş ya da risk durumuna göre "hasta seçiminin yapıldığı" yönündeki tüyler ürperten yeni haberler geliyordu.

YURT DIŞINDAN GELENE 14 GÜN KARANTİNA KURALI

Türkiye, Çin'den gelen haberlerin ardından hızla pozisyon aldı ve ilk olarak Ocak ayı sonunda Türkiye'nin pekçok önemli kurumundan enfeksiyon uzmanları, halk sağlığı uzmanları, epidemiyologlar, virologlardan oluşan "Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kuruluö oluşturuldu. Sonraki haftalarda Türkiye, her yeni güne, pandemiyle mücadele için Bilim Kurulu'nun önerdiği yeni bir önlem ve uygulama ile uyanmaya başlayacaktı.

23 Şubat'ta İran sınır kapıları kapandı ve uçuşlar durduruldu. 28 Şubat'ta DSÖ küresel yüksek risk seviyesini "çok yüksek risk" olarak güncelledi. 29 Şubat'ta İtalya, Irak ve Güney Kore uçuşları durduruldu. 1 Mart 2020 itibariyle Sağlık Bakanlığı tarafından, yurt dışı gelişli tüm yolcular HSYS (Halk Sağlığı Yönetim Sistemi) ile kayıt altına alındı. Yurtdışından dönüşlerde "14 gün kuralıö getirildi, UMRE'den dönen uçaklara sağlık ekipleri yerleştirildi. Yurt dışından gelenlere, öğrenci yurtlarında 14 gün karantinada kalmak zorunlu hale getirildi. 

TÜRKİYE'DE İLK ÖLÜM 15 MART'TA GERÇEKLEŞTİ

11 Mart 2020'de Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın ülkemizdeki ilk vakanın tespit edildiğini açıklamasıyla, gözler, her gece yarısı Ankara'da, Sağlık Bakanı tarafından yapılan basın toplantılarına çevrildi. 12 Mart'ta ilk olarak yüzyüze eğitime ara verildiği açıklandı, ardından spor müsabakalarının seyircisiz oynanması kararı alındı. 13 Mart'ta kronik hastaların sağlık tesislerine gitmelerine gerek kalmadan ilaç temin edebilmeleri için kronik hastalık raporlarının, sürekli kullanılan ilaç ve malzemelerin rapor süresi uzatıldı.

Sağlık tesislerine, hasta ziyaretleri ve refakatçiler için kısıtlama getirildi. Türkiye'de koronavirüsten ilk ölüm ise 15 Mart 2020'de gerçekleşti. Bakan Koca bu kaybı, "Bugün ilk kez bir hastamı kaybettim. Toplumu temsilen en yakın takip eden kişilerdenim. Kendisi 89 yaşındaydı" sözleriyle duyurdu. İstanbul'un turizm ve döviz merkezi Kapalıçarşı, önlem amacıyla ilk kapatılan merkezi oldu. Bu sırada TÜBİTAK ile Sağlık Bakanlığı Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) bünyesinde de aşı ve ilaç çalışması platformları kuruldu, pekçok bilim insanı bu yeni gizemli hastalığın tedavisi ve aşısını geliştirebilmek için çalışma maratonuna başladı.

İLK KISITLAMALAR 65 YAŞ VE ÜSTÜNDEKİLERE GETİRİLDİ

19 Mart 2020'de "Korona Önlem" uygulaması hayata geçirildi. Uygulama sayesinde dijital olarak binlerce vaka ve temaslı takibi gerçekleştirildi. Aynı gün, tüm ligler ve müsabakaların ertelendiği açıklandı. Salgının yayılım hızını düşürmek için ilk olarak 22 Mart'ta 65 yaş ve üstü kişilere yoğun saatlerde sokağa çıkma yasağı uygulaması başlatıldı. Kafe ve restoranlarda paket servise geçildi. 24 Mart'ta Sağlık Bakanı Koca, Çin'den virüse iyi geldiği düşünülen favipiravir etken maddeli ilacın getirildiğini açıkladı. 27 Mart 2020'de, beyaz tulumlar içinde sahaya inecek binlerce kişilik sağlık ordusu, yani filyasyon ekiplerinin sahadaki dijital gözü kulağı olan FİTAS uygulaması hayata geçirildi. Halk "filyasyon" kelimesinin tam anlamını bu uygulamalarla öğrenmeye başladı.

KOVİD'DEN İLK YİTİRDİĞİMİZ DOKTOR PROF. DR. CEMİL TAŞÇIOĞLU OLDU

1 Nisan 2020'de hastalığın tüm Türkiye'ye yayıldığı açıklandı. Sahadan hiç ayrılmayan sağlık çalışanları içinde Kovid'den ilk kayıp İstanbul'da oldu. Hastalığa yakalandığı günlerde "tüm tedavileri benim üzerimde deneyebilirsiniz" diyen İstanbul Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu, meslektaşlarının tüm çabalarına rağmen 1 Nisan 2020'de 67 yaşında hayatını kaybetti. Adı, birkaç hafta sonra açılışı gerçekleştirilen ve Okmeydanı Eğitim Araştırma Hastanesi'nin yerine inşaa edilen şehir hastanesinde ölümsüzleşti. Aynı günlerde Türkiye, ABD'den sonra ilk kez hastalığı geçirmiş kişilerden alınan kanla yapılan ve ağır durumdaki hastalar için çare olabileceği düşünülen "immün plazma" (ya da konvelesan plazma) tedavisine başlanacağını ilk kez DHA'dan öğrendi. İlerleyen aylarda bu tedavi şekli, "yeni varyantların ortaya çıkmasını kolaylaştırabileceği yönündeki araştırmalar nedeniyle" bırakılacaktı. Ancak salgının başlarında, henüz hiçbir tedavisi olmayan bir hastalık yüzünden pekçok ölümcül durumdaki hastaya bu tedavi uygulanmak zorunda kalındı.

HALK, PCR TESTİNİN NE OLDUĞUNU PANDEMİYLE BERABER ÖĞRENDİ

3 Nisan 2020'de 30 büyük şehir ve vaka sayılarının yüksek seyrettiği Zonguldak'a giriş çıkışlar kısıtlandı. 4 Nisan'da 20 yaş ve altı çocuk ve gençleri de kapsayacak şekilde sokağa çıkma kısıtlaması genişletildi. 11-12 Nisan 2020'de ise, 2000 yılındaki nüfus sayımından 20 yıl sonra ilk kez tüm ülke çapında bir sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Hafta sonları için uygulanan kısıtlamalar bir süre sonra genişletildi, yüzyüze eğitime aylarca ara verildi, restoran, kafeler kıraathaneler, alışveriş merkezleri kapatıldı, adliyedeki duruşmalar dahi ertelendi. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de pandemi yüzünden tam anlamıyla eve kapandı, kamuoyu "uzaktan çalışma" ile tanışmak zorunda kaldı. Mart sonunda PCR testlerine kavuşan Türkiye'de 2 Nisan'dan itibaren PCR test sonuçları e-Nabız'dan görülebilir hale getirildi. Başta, belirlenen özel hastanelerde de ücretsiz yapılabilen PCR testlerinde ilk günler sonuçların çıkması 2-3 günü bulurken, TÜSEB ve Sağlık Bakanlığı'nın hızlı hareket etmesiyle laboratuvar kapasiteleri hızla artırıldı, test sonuçlarının birkaç saatte alınması sağlandı. Pandeminin başından Omicron varyantının yaygınlaştığı geçtiğimiz aylara kadar, PCR'ı pozitif çıkan vaka ve temaslılarına 14 gün karantina kuralı getirildi. Yaygın aşılamaların ardından aşılı olan temaslıların karantina zorunluluğu kaldırıldı. Bu yılın başında ise karantina süresi 7 güne düşürüldü.

HES, PANDEMİNİN İLANINDAN 1 AY SONRA HAYATIMIZA GİRDİ

10 Nisan 2020'de hayata geçirilen Hayat Eve Sığar (HES) uygulaması, birkaç ay sonra test sonucu, karantina süresi, temaslı izlemi hatta anlık risk haritalarını da gösterebilir hale getirilerek tüm Türkiye'nin hayatının merkezine oturdu. Mayıs ayında maske kullanımı her yerde zorunlu hale getirilirken, birçok ülkede büyük krizlere yol açan maske tedariki konusunda, Türkiye'de medikal sektörle iş birliği sayesinde başta sağlık çalışanları olmak üzere kısa sürede sahadaki maske sıkıntısı tamamen çözüldü, hatta bir süre vatandaşlara SMS ile eczanelerden bedava maske dağıtımı bile gerçekleştirildi. Bu sırada İstanbul'da tam 40 günde inşaa edilen pandemi hastanesinin açılışı gerçekleştirildi, Feriha Öz Acil Durum Hastanesi 29 Mayıs 2020'de hizmete başladı ve yeni açılan hastanelerdeki "negatif basınçlı odalar ve ameliyathaneler", izole yoğun bakımlar sayesinde sağlık çalışanlarının pandemiyle mücadelesi çok daha etkin kılındı. Ayrıca Avrupa ve Amerika'da solunum cihazı sıkıntısı yaşandığı günlerde Türkiye yerli üretim ventilatörlerle bu krizi de yaşamadan salgının ilk aylarını atlattı.

KOVİD'E KARŞI YERLİ İLAÇ ÜRETİMLERİ BAŞLADI

Türkiye'deki yerli ilaç firmaları ilk kez hidroksiklorokin ve favipiravir üretimine başladı, aşı çalışmalarında yer aldı. Kamuoyu ilk kez DHA'nın görüntüleri ile ilaç ve aşı üretilen tesisleri izledi. Türkiye, pandeminin ilk yılında karantina önlemleri arasında cenaze törenleri, "büyüklerin ziyaret edilemediği" bayramlar, davetsiz düğünler, hastanelerin poliklinik muayenelerine tamamen kapandığı günleri yaşadı. Daha sonra ise halk, salgında "dalga" ve "pik" kavramlarıyla tanıştı. Türkiye'de pandeminin ilk dalgası 2020'nin ilkbahar aylarında, ikinci dalgası aynı yılın kış aylarında; üçüncü dalgası 2021'in ilkbahar aylarında ve dördüncü dalgası ise sonbahar-kış aylarında görüldü. Ancak bu son dalgada, hastaneye yatış ve özellikle genç ölümlerde belirgin bir azalma yaşandığı dile getirilecekti. Çünkü artık "aşılar" devreye girmişti.

AŞILAR VE FAZ ÇALIŞMALARI

Pandeminin ilk birkaç ayı içinde dünyanın neredeyse her yerinden aşı çalışması haberleri gelmeye başladı. Rusya Gamelya Enstitüsü, Çinli Sinovac, Amerikalı Moderna ve Johnson & Johnson, Avrupalı Astra Zeneca, derken belki de Türkiye'nin adını ilk kez duyduğu Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurduğu BioNTech'ten peşpeşe açıklamalar geliyordu. Klinik öncesi çalışmalarda etkinlik sonuçları iyiydi ve faz çalışmaları için gün sayılıyordu. Artık neredeyse tamamen eve kapanan Türk halkının gündemine, "faz çalışmasıö kavramı da böylece girmiş oldu. "Virüsün izole edilmesiyleö hastalığa karşı aşı geliştirilmesinin ilk adımları atıldı, inaktif aşılar, viral vektör aşıları, derken bilim dünyasında bilinse de dünya kamuoyu ilk kez mRNA aşıları ile tanıştı. Ağustos 2020'de Rus aşısı (viral vektör aşısı) Sputnik V, Rusya'da tescil edildi. Ancak dünya bilim çevreleri klinik çalışmaların yayınlanmamasından ötürü aşının etkinlik ve güvenliğinin tartışılır olduğunu bildirdi. DSÖ ise klinik çalışmalarla yüzde 50 ve üzeri etkinlik gösteren, faz çalışmaları ile güvenlik aşamalarını da geçmiş olan aşılara AKO (Acil Kullanım Onayı) verileceğini açıklıyordu.  

TÜRKİYE'DE İLK FAZ 3 ÇALIŞMASI SİNOVAC AŞISI İLE YAPILDI

Koronavirüse karşı geliştirilen aşılar içerisinde Türkiye ilk kez, faz 1 ve faz 2 çalışmalarını Çin, Brezilya gibi çeşitli ülkelerde tamamlayan Sinovac'ın inaktif aşısı Coronavac'ın faz 3 çalışmalarında yer aldı. Çalışmanın ilk gönüllüleri Hacettepe Tıp Fakültesi'ndeki sağlık çalışanlarına ilk dozları 16 Eylül 2020'de vuruldu. Faz 3 çalışmalarının Ankara'da başlatıldığını ve ilk aşılama görüntülerini ise DHA tüm Türkiye'ye duyurdu. 2020 ortalarında Amerikalı dünya ilaç devi Pfizer ile Kovid aşısı üretiminde ortaklık anlaşmasına varan ve Kovid'e karşı dünyadaki ilk mRNA aşısını geliştiren BioNTech'in Faz 3 klinik denemeleri ise Ekim ayında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki gönüllü sağlık çalışanları ile başlatıldı. Türkiye dışında Almanya ve ABD'de de yürütülen Faz 3 çalışmasının ilk sonuçlarının açıklandığı Kasım ayı sonlarında ise BioNTech Kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, dünya basınında ilk kez DHA'ya açıklamalarda bulunarak yıllık 1,5 milyar doz aşı üretimi planladıklarını, Türkiye'ye de aşı vermeyi çok istediklerini açıkladı. İlk günlerde hastalık kapma korkusuyla marketten aldığı meyve sebzeyi bile saatlerce balkonlarda bekleten vatandaşların, aşılarla bu kaygıları bir nebze olsun azalacaktı.

ONAY ALAN İLK YERLİ KOVİD AŞISI, TURKOVAC OLDU

Türkiye'de de başlatılan aşı çalışması programlarında başı çeken projelerden biri ise Erciyes Üniversitesi'nden Prof. Dr. Aykut Darendeliler'in geliştirdiği inaktif virüs aşısıydı. Klinik öncesi çalışmaları hızla tamamlanan aşının faz 1 çalışmaları Kasım 2020'de, faz 2 çalışmaları ise Şubat 2021'de başladı. 22 Haziran 2021'de ise faz 3'e geçildi ve tüm aşamaları 20 ayda tamamlanan yerli aşı Turcovac için Sağlık Bakanlığı tarafından 22 Aralık 2021'de AKO verilerek seri üretimine başlandı. 

TÜRKİYE'DE İLK YAYGIN AŞILAMA 14 OCAK 2021'DE BAŞLADI

Türkiye'de yaygın olarak uygulanan ilk aşı ise Sinovac'ın Coronavac aşısı oldu ve sağlık çalışanlarından sonra risk grubuna göre önce 65 yaş üstü kesim ile altta yatan hastalığı olan vatandaşlara yapıldı. 25 Kasım 2020'de Sağlık Bakanı Koca,  Sinovac firması ile anlaşmaya varıldığı ve 10 milyon doz aşı temin edileceğini açıkladı. 30 Aralık'ta ilk parti Coronavac aşıları havayolu ile Türkiye'ye getirildi. Aşılar iki hafta boyunca Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından analiz edildi ve AKO verilerek 13 Ocak'ta MHRS üzerinden aşı randevuları açıldı. 14 Ocak'ta ilk aşılamalara sağlık çalışanları ile başlandı, hemen ardından risk grubundakilerin ilk doz aşıları yapıldı. Filyasyon ve ilçe sağlık müdürlüğü ekipleri yeri geldi kapı kapı dolaşarak hastaneye gidemeyecek durumdaki vatandaşların aşılanmasını sağladı.

TÜM DÜNYA mRNA AŞISINI "KULLANMAYI" BERABERCE ÖĞRENDİ

BioNTech aşısının Türkiye'ye getirilmesi ise Mart 2021'de gerçekleşti. 24 Mart'ta 1.4 milyon doz BioNTech aşısı Türkiye'ye getirildi, ilk aşılamalar 12 Nisan 2021'de başladı. Bu yeni aşı, bilinenden farklıydı. Yapısı gereği -80 derecede muhafaza edilmesi gerekiyor, 2-8 derecedeki normal dolaplarda en fazla 5 gün dayanabiliyordu. Dolaptan çıktığında ise en fazla 6-8 saat içinde uygulanması gerekiyordu, bir flakondan 6 doz aşı çıktığı için de şişe dolaptan çıktığında, 6 kişinin aşıya hazır olması gerekiyordu. Dünyanın dört gözle beklediği ve aşı alma yarışına girdiği günlerde, Amerika ve Avrupa'dan, "aşılar ziyan olmasın diye" kalan dozların yoldan geçenlere uygulandığı görüntüler, Türk kamuyounda da ilgiyle izlendi. Türkiye'de ise ilk günler uygulamanın çok yeni olmasından kaynaklanan kayıplar yaşansa da hızla çözüm bulundu, aşı randevuları buna göre planlandı, ya 6 kişi tamamlanmadan aşılar açılmadı, ya da eksik kalan kişi sayısı için çevre hastaneler birbirleri arasında "aşılanacak vatandaş transferi" yaparak sorunu çözdü.

TÜRKİYE'NİN AŞILAMA ALTYAPISI, AŞILAMALARIN HIZLA YAPILMASINI SAĞLADI

Türkiye, Aşı Takip Sistemi ile entegre edilmiş, aşıların soğuk zincir takibinden başlayıp vatandaşın randevusunu alarak aşısının uygulanmasına kadarki tüm süreçleri kapsayan AŞILA uygulaması sayesinde, ilk aşıdan itibaren tüm aşı randevusu, aşı kaydı ve aşı sertifikası süreçlerini (evde yapılan aşılar da dahil olmak üzere), dijital ortamda yaptı. Bu sağlam aşılama altyapısı sayesinde de çok kısa sürede ilk doz aşılamalarda dünyada ilk 10'a girmeyi başardı, hatta aşılamanın aylar önce başladığı ülkelerin dahi önüne geçti. Dijital aşı kartı ile de aşılananlar çok daha güvenle takip edildi. Dünyanın dört gözle beklediği aşılar piyasaya çıktığında aşı karşıtları da sesini yükseltmeye başladı. Yasaklardan ve maske zorunluluğundan, ekonomik sıkıntılardan bunalanlar, aşı ya da maske karşıtı protestolara başladı. Hatta Türkiye'de de bu konuda mitingler yapıldı. Yazları nispeten daha hafif atlatan Türkiye'de sonbahar geldiğinde vaka sayıları tırmanışa geçti. Ancak aşıların devreye girmesiyle azalan hastane yatışları ve ölümlerin ardından, nihayet yüzyüze eğitime 2021-2022 eğitim öğretim yılında yeniden dönüldü.

VARYANTLAR VE SON DURUM

Koronavirüs'ün ilk tespit edildiği 2019 yılında Wuhan'dan yayılan orijinal virüsün ardından Eylül 2020'de İngiltere'de tespit edilen ve "B.1.1.7", daha sonra da Alfa varyantı olarak adlandırılan ilk mutasyonu, DSÖ tarafından "endişe verici varyant olarak" tanımlandı. Daha sonra, Ocak 2021'de Brezilya'da tespit edilen Gama varyantı büyük endişeye yol açtı. Hindistan kaynaklı olduğu düşünülen Delta varyantı ise ilk olarak Mayıs ayında İngiltere'de baskın hale geldi ve tüm dünyada hızla yayıldı. Son olarak çok daha hafif seyreden Omicron varyantı ile pandemi kuralları tüm dünyayla beraber Türkiye'de de neredeyse tamamen gevşetildi. Artık açık havada maske zorunluluğu kalktı, HES kodu uygulaması bırakıldı. Her yeni varyantın ardından aşıların etkinliğinin azaldığı yönünde kaygılar dile getirilse de bilim dünyası tam doz aşılama ile ölümlerin ve hastaneye yatışların çok büyük oranda önlendiğini açıkladı. Yayınlanan pekçok modelleme ve projeksiyona göre ise aşılar sayesinde milyonlarca insanın hayatı kurtuldu, sağlık sistemlerinin eski rutinine dönmesi sağlandı, hayat 2 yıl öncesine göre neredeyse tamamen normalleşebildi. Ancak Kovid'in uzun vadedeki etkilerinin ise daha çok gündemde kalacağı düşünülüyor.

Kaynak: Diyarbakır Söz