Siviller tehdit ediliyor

Diyarbakır’ın Sur ilçesinde güvenlik güçlerine teslim olan “Mervan” kod ve M.S.A. adlı terörist, ilçede kalan ailelerin çıkmamaları konusunda örgüt mensupları tarafından tehdit edildiğine dikkat çekti. M.S.A., kendisinin ilçeden kaçmaya çalıştığı bir sırada örgüt mensupları tarafından yakalanıp cezalandırıldığını vurgulayarak, içerideki örgüt mensuplarının çoğunun teslim olmak istediğini ancak korktuklarını kaydetti.

Siviller tehdit ediliyor

İhlas Haber Ajansı (İHA), Sur ilçesinde 22 Şubat’ta güvenlik koridoru açılması üzerine teslim olan teröristlerin emniyetteki ifade tutanaklarına ulaştı. Teröristlerden, “Mervan” kod adlı M.S.A.’nın ifadeleri kan dondurdu. DBP Bağlar İlçe üyeliğinin bulunduğuna ve kendisine kod ismini veren “Arin” kod adlı teröristin, yasağın 17 saatliğine kalktığı dönemde ilçeyi terk ettiğine dikkat çeken M.S.A., ifadesinde örgüte nasıl katıldığını ve yaşadığı pişmanlığı anlattı.

Sur ilçesine, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesinden yaklaşık 2 hafta önce kimseden talimat almadan geldiğini belirten M.S.A., “Dört Ayaklı Minare’den aşağıya doğru yaklaşık 100 metre ilerledim. 7-8 PKK’lı ve 15-20 civarında vatandaş vardı orada. Silahları çatmış, saz çalarak şarkı söylüyorlardı. Bu durumu görmem üzerine müsait bir yere geçerek ben de dinledim. Birkaç saat sonra Sur ilçesinden çıkarak, evime gittim. Birgün sonra yine sabah erken saatte aynı bölgeye gittim. Elinde silah bulunan yüzleri açık örgüt mensuplarının yanına gittim. Bu şahıslara, ‘Bir ihtiyacınız var mı, kahvaltı yaptınız mı?’ şeklinde soru sordum. Onlar da bana hitaben, ‘Bir ihtiyacımız yok, kahvaltı yapmadık’ şeklinde cevap verdiler. Bende oradan ayrılarak, Balıkçılar Başı civarında bir büfeden 15-20 adet poğaça aldım. Tekrar örgüt mensuplarının yanına gittim. Poğaçaları onlara teslim ettim. Bir süre sonra bir önceki günkü gibi ellerindeki silahları ile birlikte sokağa gelip, silahlarını çatıp, saz çaldılar. Böylece orada eğlence havası oluştu. Ben bu ortamı kenara çekilerek, izlemeye devam ettim. Bir süre sonra, ‘Mazlum’ kod adlı İ.O. adlı örgüt mensubu yanıma geldi. Bana hitaben, ‘Bize yiyecek malzemesi taşımamıza yardım eder misin?’ şeklinde soru sordu. Ben de kendisine yardım edebileceğimi söyledikten sonra çevredeki vatandaşların yardımı ile yiyecekleri iki katlı bir eve taşıdık. İş bittikten sonra oturup, sohbet etmeye başladık. Daha sonra benimle ‘Reber’ ve ‘Numan’ kod isimleri örgüt mensupları konuşmaya başladılar. Akşam saatleri olması nedeniyle oradan ayrılmadım ve ‘Mazlum’ kod adlı İ.O.’nun isteği üzerine orada kaldım” dedi.

“BİR GÜNLÜK EĞİTİM ALDIM”

Orada bulunan vatandaşların ve teröristlerin kendisine iyi davrandığını ve sıcak kanlı geldiğini anlatan M.S.A., “Ben de ‘Mazlum’un burada kalmam yönündeki talebi ile kalmaya karar verdim. Yaklaşık 10-12 gün kadar Mazlum ile birlikte çeşitli mahallelerde kum torbaları ve taşlardan oluşan mevzileri sağlamlaştırma çalışmalarına katıldım. Bu süre içerisinde bana örgüt mensupları tarafından silah verilmedi. Daha sonra ‘Numan’ isimli kişi Uzi olduğunu öğrendiği silahını gün içerisinde kendi işinin olduğu zamanlarda bana teslim ediyordu. Bu silah gün içerisinde yaklaşık 2-3 saat kadar ben de kalıyordu. Bu şekilde bir iki hafta devam etti. Aralık ayının ilk günlerinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini vatandaşların bölgeyi terk etmesi ve operasyon başlaması ile anladım. Bu süreçte ‘Mazlum’ tarafından bana uzun namlulu tek şarjörlü hücum yeleksiz bir şekilde Kaleşnikof marka silah verildi. Bu silah ile bir günlük kullanma, söküp takma ve 5-6 el atış eğitimi aldım” ifadelerinde bulundu.

“AYRILMAK İSTEDİĞİMİ SÖYLEDİM”

Yasağın başlaması ve operasyon başlatılması ile bulunduğu durumun ciddiyetini anladığını ve uygun bir zamanda “Mazlum” isimli örgüt mensubuna ayrılmak istediğimi söylediğini anlatan M.S.A., şunları kaydetti:

“Kendisine de bana ‘Şuan her yer kapalı eğer çıkacaksan ya da çıkmak istersen özel harekat polisleri tarafından infaz edilebilirsin’ diyerek, çıkışıma izin vermedi. Bir süre sonra ise kırsal alandan gelen Sur alan sorumlusu ‘Çiyager’ kod isimli örgüt mensubunun yanına gittim. Çıkmak istediğimi söyledim. ‘Çıkamazsın seni bırakmıyorum’ şeklinde cevap verdi. Ben de, ‘Sadece mevzilerde gece gündüz nöbet tutabileceğimi’ belirttim. Çiyager de, ‘Tamam o zaman sen kal sadece mevzilerde nöbet tut, zaten yakın bir zamanda yasak kalkacak yasak kalkınca gidersin’ dedi. Ben de mecburen bölgede kalmak zorunda kaldım. Zingilli sokağın ilerisindeki birkaç mevzide nöbet tutmaya başladım.”

“KAÇMAK İSTERKEN YAKALANDIM”

Daha sonra yalnız başına kaçma girişiminde bulunduğunu ve yakalandığını dile getiren M.S.A., “Bu hareketimin karşılığında ‘Hebun’ kod adlı örgüt mensubu bana iki günlük tutuklama cezası verdi. Daha sonra beni hep göz önünde bulundurup, ‘Berivan’ kod isimli örgüt mensubunun sorumluluğuna verdiler” dedi.

“HASTANE OLARAK KULLANILAN EVDE TEDAVİ ETTİLER”

“Berivan” kod adlı teröristin bir gün kendisine 8-10 patates vererek, közlemesini istediğini aktaran M.S.A., şöyle dedi:

“Müsait bir evin bahçesinde ateş yaktığım ve patatesleri közlediğim sırada keskin nişancı tarafından sol göğüs hizamdan vuruldum. Yakın bir yerde bulunan ve hastane olarak kullanılan bir evde birkaç gün boyunca imkanlar dahilinde pansuman yapıldı. Durumumum iyi olması nedeniyle tekrar mevzilere döndüm.”

“HAREKET ALANININ DARALDIĞINI GÖRDÜM”

Yasağın kalkmaması nedeniyle günler geçtikçe hareket alanının daraldığını gördüğüne dikkat çeken M.S.A., şu ifadelerde bulundu:

“Artık yasağın kalkmayacağını anladım. Örgüt mensupları tarafından söylenen sözlerin oyalama amaçlı olduğunu düşündüm. Gündüz saatlerinde polisler tarafından sokağa çıkma yasağının kalkmayacağını teslim olmamız durumunda bize zarar verilmeyeceğini belirten anonslar yapılıyordu. Ben ilk fırsatta teslim olmaya karar verdim. Bu durumu kendilerini de çıkmalarını düşündüğüm ‘Cano’ kod adlı M.K. ile ‘Şervan’ kod adlı M.Ş.A. isimli örgüt mensuplarına anlattım. Bu şahıslar ilk etapta teklifimi kabul etmediler. Bunun nedeninin ise örgüt ve güvenlik güçleri tarafından her halükarda öldürülme korkusu olarak belirtiler. Daha sonra ben kendileri ile konuşarak, teslim olmamız konusunda ikna ettim. 22 Şubat’ta ben ve iki örgüt mensubu silahlarımızı olduğumuz yere bırakarak, kimsenin olmadığı bir anda çıkış yaptık. Yakın çevrede bulduğumuz beyaz renkli bez parçasını elime aldım ve en önde ben olmak üzere 60-70 metre ellerimiz havada askeri kuvvetlerin bulunduğu yere intikal ettik ve teslim olduk.”

“ÇOĞU TESLİM OLMAK İSTİYOR”

İlçede kaldığı süre boyunca sadece havaya birkaç el ateş açtığını ileri süren ve çok pişman olduğunu belirten M.S.A., “Benim gibi teslim olmak isteyen birçok örgüt mensubunu hal ve hareketlerinden anlıyorum. Bildiğim kadarı ile örgüt mensuplarını çoğu güvenlik güçlerine karşı yaşam garantisi konusunda güvenmiyorlar. Zaten güvendikleri an teslim olacaklardır” dedi.

“AİLELERİ TEHDİT EDİYORLAR”

Bulunduğu bölgede halen ikamet etmekte olan ve sayısının 20 olduğunu tahmin ettiği ailelerin bulunduğuna da dikkat çeken M.S.A., “Örgüt mensupları bu aileleri kesinlikle çıkmamaları yönünde tehdit etmektedir” ifadelerinde bulundu.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler