Ankara’nın ABD’ye karşı İran hassasiyeti

Trump yönetimi, Suriye politikasını şekillendirirken IŞİD’le mücadeleye ve bölgedeki İran etkisinin kırılmasına öncelik veriyor. Türkiye ise PYD ile işbirliğini sürdüren ABD’nin uzun vadeli politikalarına endişeyle yaklaşıyor. Ankara, bu süreçte İran’ın sürecin dışında bırakılmaması ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması için çalışıyor.

Ankara’nın ABD’ye karşı İran hassasiyeti

20 Ocak’ta göreve başlayan ABD Başkanı Donald Trump, Suriye ve Ortadoğu’da daha aktif bir politika yürütmeye başladı. Önceliğin hâlâ IŞİD’le mücadele olduğu açıklamaları gelirken ABD, savaşın başından bu yana ilk kez 7 Nisan’da Esed rejimine füze attı. Ardından Moskova ve Washington’dan karşılıklı sert açıklamalar geldi.

12 Nisan’da ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Suriye üzerinden Rusya ile son yıllarda en büyük gerilimin yaşandığı dönemde Moskova’daydı.

Tillerson Moskova’ya, İran ve Hizbullah’la yaptığı işbirliğini bir kez daha düşünmesi mesajını iletti. Washington’ın Suriye’deki asıl hedefi, İran’ın etkisinin kırılması. Rusya ile ortak bir zeminde buluşup Suriye konusunda işbirliğine gitmek ve bu şekilde İran’ı ve Esed rejimini yalnız bırakmak.

Rejimin İran’dan aldığı destekten ve Hizbullah’ın da bu sayede güçlenmesinden rahatsız olan Trump yönetimi, Rusya’nın Suriye’de önemli bir aktör olmasına ise karşı çıkmıyor.

“İran’sız çözüm topal kalır”

Aynı günlerde Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Suriye için yoğun bir telefon trafiği yürüttü. Bu trafikte görüştüğü son iki isim Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ve İranlı mevkidaşı Cevad Zarif oldu.

Görüşmeleri takip eden Türk yetkililerin Al Jazeera’ye verdiği bilgiye göre Ankara, Trump’ın Suriye rejimini ilk kez hedef almasının ardından, Esed’siz bir Suriye’ye doğru geçiş süreci için Washington’la yoğun şekilde çalışmaya başladı. Geçiş süreci ve sonrasında Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması gerektiği de vurgulanıyor.

Ancak Ankara, bunun için Astana sürecinin devam ettirilmesinden ve İran’ın da dışarıda bırakılmamasından yana.

Konunun hassasiyeti sebebiyle ismini vermek istemeyen Türk diplomatik kaynaklar “İran’sız bir çözüm topal kalır” ifadelerini kullanıyor. “Rusya’nın materyal gücü varsa, İran’ın da bundan daha etkili olan insan gücü var. Yeni bir masa kurup süreci başlattığımızda, Suriye üzerinde ciddi bir etkisi bulunan İran orada olmazsa, masa topal olur” diyen kaynaklara göre şiddetin durması için öncelikle İran’ın ikna edilmesi gerekiyor.

“ABD önce bize PYD politikasını açıklasın”

Ankara İran’ın masada kalması için diplomatik çaba yürütürken ABD Savunma Bakanı James Mattis ise Körfez ülkeleriyle İran’ın gücünü kırmaya yönelik atılabilecek adımları görüşüyordu.

Yine aynı günlerde Tillerson, Washington’ın İran’a yönelik politikasını revize edeceğini, İran’ın ABD’nin çıkarlarıyla çelişen Suriye, Irak, Yemen ve Lübnan başta olmak üzere bölgedeki politikasını da göz önünde bulunduracağını açıkladı. Amerikalı bakan açıklamasında “Kapsamlı bir İran politikası, İran’ın teşkil ettiği tüm tehlikeleri göz önünde bulundurmalı. Belli ki bu tehlikeler de çok fazla” ifadelerini kullandı.

Washington’ın bu sert yaklaşımını hatırlatıp, Trump yönetiminin İran’ın masada kalması konusunda nasıl ikna edileceğini sorduğumuzda üst düzey bir Türk diplomat şu yanıtı veriyor:

“Önce ABD bize PYD politikasını açıklasın. Rakka operasyonunu PYD ile yapacaklar gibi görünüyor şu an. Suriye’deki İran etkisinin kırılması için uğraşırken, Rakka’daki Sünni Arap nüfusu kaybedecekler, oraya PYD’yi sokacaklar.

ABD, Rusya’yı istediği çizgiye getirmek için Suriye’deki gücünü dengelemeye çalışıyor. Bunun için de Rusya’nın gücüne karşı PYD üzerinden oynuyor. Rusya da PYD kartını kaybetmek istemediği için bu grupla flört ediyor."

“Sınırımızda düşman bir İran görmek istemiyoruz”

“Elbette ki bu güçlerle işbirliğine devam edeceğiz. Ancak tüm bunlar olurken bizim ulusal çıkarlarımızı, istikrarımızı düşünmemiz ve korumamız gerekiyor. Bunun için de uzun vadede soru işaretlerimizin olduğu bu güçlerin yanında, bölgede gücü ve etkisi olan komşularımızla yakın teması sürdürmek zorundayız. Bölgenin güvenliği ancak bu şekilde sağlanır, onları dışarıda bırakamayız.

Kontrol edilemeyen güç, güç değildir. İran, Suriye sahasında rejimden sonra maddi ve insani olarak en fazla kayıp veren ülke oldu. Yine de çekilmiyor. Çünkü etkisini sürdürmek istiyor, bunu da askeri angajmana girdiği sivil ve yerel unsurlar üzerinden sürdürüyor. Biz de bu etkinliği bildiğimiz için bu süreçte masanın dışında bırakılamayacağını düşünüyoruz. İran’a da elini taşın altına koyması gerektiğini söylüyoruz.

Washington’ın, Moskova’nın aktif olarak yer aldığı bu sürecin sonunda, bölgede, sınırımızda düşman bir İran görmek istemiyoruz. İran gibi güçlü bir diplomasi geleneği olan komşumuzu düşman bulmak başka, tarafsız bulmak başka olur.”

Erdoğan’ın İran’a yönelik açıklamaları

İran, Irak ve Suriye üzerine çalışan diplomatik kaynaklar, Erdoğan’ın son dönemde “Pers yayılmacılığı”diyerek İran’a yönelik yaptığı sert açıklamalar için ise şunları söyledi:

“Bu açıklamalar daha çok Irak’ta olumsuz etkisini gösteriyor. Çünkü Irak için kurulmuş bir mekanizma yok. Ama Suriye öyle değil. Rusya’nın da dâhil olduğu üçlü mekanizma kuruldu. Çok güçlü şekilde işleyen bu temas hattı, siyasilerin bu tarz açıklamalarından etkilenmiyor. Biz Suriye özelinde Rusya’yı ve İran’ı içine alacak şekilde üst düzey diplomatik görüşmeleri sürdürüyoruz.”

Erdoğan, 19 Nisan’da Al Jazeera’ye verdiği röportajda “Bakıyorsunuz İran'ın Pers yayılmacılığı anlayışı son zamanlarda bayağı baş ağrıtmaya başladı. Örneğin Irak'ta DEAŞ'la mücadelede göze çarpan şey bu” demişti.

Uçuşa yasak bölge de gündemde

Erdoğan, Rus ve Amerikalı liderlerle Mayıs’ta görüşecek. En son 10 Mart’ta Moskova’da bir araya gelen Erdoğan ve Putin, 3 Mayıs’ta Soçi’de yeniden görüşecek.

Erdoğan, Putin’le görüşmesinden iki hafta sonra 16-17 Mayıs’ta da Washington’da Trump’la bir araya gelecek. Bu, Trump Başkan olduktan sonra Erdoğan’la ilk yüz yüze görüşme olacak.

Bu görüşmelerde de Suriye’nin toprak bütünlüğü ve PYD’yle yapılan işbirliği gündeme gelecek. Özellikle ABD ve Rusya’nın uçuşa yasak bölge konusundaki uzlaşma çabasını Ankara yakından takip ediyor. Zira Trump’ın güvenli bölge fikrine moskova destek veriyor ancak bir şartla: Rejimle işbirliği yapılması.

Tillerson’ın Moskova ziyaretinden sonra Suriye konusunda işbirliğine devam edeceğini açıklayan ABD ile Rusya’nın uçuşa yasak bölge konusunda uzlaşması durumunda, Ankara’nın ciddi bir kaygısı var: Uçuşa yasak bölgenin Suriye’nin kuzeyindeki tüm bölgelerde ilan edilmesi.

Kaynak: Diyarbakır Söz