''Göç, ancak güvenli bölge ile durdurulabilir''

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakçı, İdlip’ten 300 bin kişinin Türkiye sınırına doğru geldiğini belirterek, bu göçü ancak Suriye’de oluşturulacak güvenli bölgenin engelleyebileceğini söyledi. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger güvenli bölge konusunda sessiz kalırken, “İdlip bir krize dönüşürse bu noktada insani yardım noktasında yardımımız gelecektir” dedi.

''Göç, ancak güvenli bölge ile durdurulabilir''

Konrad Adenauer Stiftung tarafından Türkiye ve Avrupa Birliği’nin göç konusuna bakış açısını içeren (The Migration Challenge For Turkey And The European Union) toplantı düzenlendi.

Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakçı, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger’in de katıldığı toplantıda Yunanistan, Almanya ve Türkiye’den de temsilciler yer aldı. Toplantının gündemi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın  ‘Suriyeli mülteciler’ için Fırat’ın doğusunda oluşturulmasını istediği güvenli bölge oldu.

‘MÜLTECİ KRİZİNİ AB İLE YÖNETMEK ZORUNDAYIZ’

Toplantının açılış konuşmasını yapan Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakçı, Türkiye’de yaşayan Suriyeli sayısının 3.7 milyona ulaştığına, buna ilaveten başka uyruktan da 400 bin göçmenin ülkedeki varlığına dikkat çekti. Türkiye’nin sığınmacılar için yaklaşık 40 milyar dolar harcama yaptığını ifade eden Kaymakçı, Avrupa Birliği’nin bu konudaki mali işbirliğinin yetersiz olduğunu, daha fazlasına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Kaymakçı, Avrupa Birliği ülkeleriyle mülteci krizini birlikte yönetmek zorunda olduklarını kaydetti.

İDLİP’TEN GELEN 300 BİN SİVİL TEHDİDİ

İdlib krizi ile birlikte Suriye’nin kuzeyinden yaklaşık 300 bin sivilin Türkiye sınırına doğru yöneldiğini belirten Kaymakçı, Türkiye’nin yeni bir göç dalgasını kaldıramayacak olduğunun altını çizerek Suriye’de oluşturulacak güvenli bölgeyi işaret etti.  AB ile 2016 yılında yapılan 18 Mart Antlaşmasının 9. maddesini hatırlatan ve güvenli bölgenin bir ihtiyaç değil zorunluluk olduğuna vurgu yapan Kaymakçı, “AB ve Türkiye mülteciler için geçim kaynağı oluşturmaya uygun bir çevre oluşturmakla yükümlüdür” diyor madde. Biz de Fırat’ın doğusunda Suriye topraklarında güvenli bir bölge oluşturulmasını istiyoruz. Söz konusu bölgede tarım ve üretim alanları yapılması için fizibilite etüdü yaptık. Suriye’yi bir arada tutmamız lazım. Güvenli bölge Suriye’nin bir toprağı olacaktır” dedi.

‘GÖÇ DALGASI GÜVENLİ BÖLGE İLE ENGELLENEBİLİR’

İdlib’den gelen göç dalgasının Suriye’de oluşturulacak güvenli bölge ile engellenebileceğini dile getiren Kaymakçı, “Gelenleri de güvenli bölgeye alabiliriz. Böylelikle yeni gelecek olan göçle karşılaşmayız. Eğer yeni göç dalgasını durdurmazsak Türkiye bu yükü kaldıramaz. Bu fikre de tüm dostlarımızdan destek bekliyoruz. Bizim sınırlarımızın terörden arındırıldığına emin olmamız gerekiyor. Sınırlarımızı güvenli bölge haline getireceğiz.  Hiçbir Suriyeli vatandaş geri dönmeye zorlanmadı ve zorlanmayacak. Biz ülkemizden Suriye’ye geri dönüşleri teşvik etmek istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

GÜVENLİ BÖLGEDE AB İLE ÇALIŞABİLİRİZ

Suriye’de oluşturulacak güvenli bölgenin AB ile çalışacakları bir alan haline geleceğini vurgulayan Kaymakçı, şöyle konuştu:

“Güvenlik bölge konusunda AB mali destek verir mi bilmiyoruz. Bu bölge AB ile çalışacağımız bölge haline gelebilir. AB’nin burada ayrılan fonlarının bir kısmını Kuzey Suriye’de güvenli bölge inşası için kullanılabilir. AB probleme siyasi bir çözüm bulana kadar Suriye’de herhangi bir para harcamayacaklarını söyleyecektir.  Mülteci konusu Türkiye’nin Avrupa için hayati önem arz ettiğini bir kez daha hatırlatmıştır. Avrupa güvenliği ve istikrarı için. Göç konusunda işbirliği yaptığımızı görmek istiyoruz. Türkiye’nin AB’nin sırtında büyük yük olacağını söyleyenler var.  Ama Türkiye AB’nin terör ve güvenlikle mücadele alanında Avrupa’nın yükünü taşıyor şu an göç krizinde”

BERGER: İDLİP KRİZE DÖNÜŞÜRSE İNSANİ YARDIMLARIMIZ OLACAK

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, İdlip’ten Türkiye’ye doğru gelen göç dalgasının güvenlik tehdidi de oluşturduğunu belirterek şöyle konuştu:

“Güvenlik sebeplerinden dolayı oradan buraya gelmemesi gereken insanlar da var.  Dolayısıyla hem göç baskısı hem de güvenlik açısından Türkiye ile birlikte çalışmaya devam etmemiz lazım. Burada İdlib’in Türkiye’yi ve AB’yi olumsuz etkilememesi gerekiyor. Bizlerin Suriye için siyasi bir çözüm bulması lazım. Çünkü askeri bir çözüm mümkün değil, siyasi bir çözüme ihtiyacımız var. Yarın bir mucize olup Suriye’de barış gelmezse hiç kimse geri dönecek değil. Suriye’deki siyasi sistemde değişiklik olmazsa bu insanlar geri dönmeyecek. İdlip bir krize dönüşürse bu noktada insani yardım noktasında yardımımız gelecektir. Hazırlıklarımızı yapıyoruz”

Kaynak: Diyarbakır Söz