"Su damlasına hasret kaldık"

Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin İdlib'e arkası kesilmeyen saldırıları neticesinde Türkiye sınırı yakınındaki arazilere sığınan siviller, barınabilmek için yardım bekliyor.

Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin İdlib'de süren saldırıları nedeniyle Türkiye sınırı yakınındaki arazilere sığınan siviller, barınabilmek için temiz sudan gıdaya pek çok yaşamsal malzemeye ihtiyaç duyuyor.

Yanlarına alabildikleri birkaç parça eşya ile rejim ve destekçilerinin saldırılarından kaçan siviller, temiz su, barınma, yiyecek gibi temel yaşam malzemelerinden yoksun yaşıyor.

İdlib'de Türkiye sınırı hattındaki kamplara sığınanlardan İbrahim Sattuf, "Esed rejiminin hava ve kara saldırısı nedeniyle bu sıcakta göç etmek zorunda kaldık. Su damlasına hasret kaldık. Bir bardak suyu komşumdan dileniyorum." dedi.

Sattuf, "Etraf sinek ve pislik. Su deposu yok. Kendimizi temizleyeceğimiz su yok. Ölümden kaçtık ancak burada da sefaletten öleceğiz. Çadırlara zemin lazım. Bu göç süreci hayatımda yaşadığım en zor dönem oldu." değerlendirmesini yaptı.

Yüksek hava sıcaklıkları nedeniyle çocuklar ve kadınların hasta olduğuna dikkati çeken Sattuf , "Bir kadını gece tuvalete giderken akrep soktu. Ertesi gün sabah bir çocuğu da akrep soktu. Çocuk vefat etti. Sabah çadırımda uyandığımda önümde bir yılan gördüm. Ben hayvan değilim, insanım. İnsani şartlarda barınmak istiyorum." ifadelerini kullandı.

- "85 yıllık ömründe yaşadığım en zor anlar"

İdlib'in güneyinde Termela köyündeki evini terk etmek zorunda kalan Ahmet Mevvas da ramazan ayının başında göç ettiklerini söyledi.

Mevvas, "Bombalar üstümüze yağmur gibi yağdı. Üzerimizdeki elbise ile çıktık. Zar zor araç temin edip buraya vardık. Çadır verdiler. Hasır üzerinde oturuyoruz. Evdeki eşyaları getirmek istiyorduk ama evimiz yıkıldı. Bir yere gidemiyoruz. Her şey lazım." diye konuştu.

"Bunlar, 85 yıllık ömründe yaşadığım en zor anlar." diyen Mevvas, şöyle devam etti:

"Domates satıcısı gelip çadırın önünde park ediyor. Ne kadar olduğunu soruyorum. 100 Suriye lirası (1 Türk lirası) dese dahi bizde o da yok. Ben buraya gelmek için borç alarak araca verdim. Bir domates, bir parça ekmek elde edersek geçiniyoruz. Yoksa Allah’a şükrediyoruz. Ramazan ayında bazen su ile ekmekle orucumuzu açtığımız oldu."

- "Hem gurbetlik zor hem fakirlik"

Savaş uçaklarının köylerini sürekli hedef alması sonucunda göç ettiklerini anlatan Mustafa Ali de "Burada tuvalet yok. Çadırların zeminleri yok. Taşların üzerinde kalıyoruz. Akrepler ve yılanlar var. Çok zor bir süreçten geçiyoruz. İş yok, para yok. Dar boğazdan geçiyoruz. Hem gurbetlik zor hem fakirlik." şeklinde konuştu.

Yerinden edilen başka bir sivil Abdülhalim Yasin ise "Evsiz kaldım. Zeytin ağaçlarının altında kaldım. Şu an bize su ve ekmek lazım. Ben büyük bir aile babasıyım. İş yok. Ailemi nasıl geçindireceğim?" ifadesini kullandı.

- İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki durum

Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ili neredeyse iç savaşın başından beri muhaliflerin kalesi niteliğinde bulunuyor. Halihazırda iç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, Mart 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.

Türkiye, Rusya ve İran 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve çevresini "Gerginliği Azaltma Bölgesi" ilan etti. Rejim güçlerinin ateşkesi sık sık ihlal etmesi üzerine Türkiye ve Rusya ek mutabakata vardı.

Rejim güçleri, destekçilerinin yardımıyla 17 Eylül 2018'de Rusya'nın Soçi kentinde imzalanan mutabakata rağmen saldırılarına devam ediyor.

Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da 25-26 Nisan'da Türkiye, Rusya ve İran arasında düzenlenen 13'üncü toplantı sırasında artan saldırılar, aynı yoğunlukta sürdü.

Esed rejimi ve destekçilerinin, Türkiye ve Rusya'nın İdlib mutabakatını imzaladığı 17 Eylül 2018'den beri ateşkesi ihlal ederek gerçekleştirdiği saldırılarda 750 binden fazla sivil yerlerinden edildi.

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Beşşar Esed ve destekçilerinin, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ne 26 Nisan-27 Temmuz'da düzenlediği saldırılarda 208'i çocuk, 140'ı kadın 781 sivilin yaşamını yitirdiğini duyurmuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz