AİHM'İN ANA DİLDE EĞİTİM GEREKÇESİ!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM), tüzüğünde, ana dilde eğitimi savunduğu için hakkında kapatma davası açılan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim-Sen) başvurusunu haklı bularak, ulusal dilden başka bir ana dilde eğitim hakkının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile toplantı ve dernek kurma özgürlüğü haklarına uygun olduğuna hükmetti.

AİHM'İN ANA DİLDE EĞİTİM GEREKÇESİ!

Eğitim-Sen'in, kuruluş tüzüğünde ana dilde eğitimi savunduğu için hakkında kapatma davası açılması gerekçesiyle yaptığı şikayeti haklı bulan AİHM'in gerekçesi belli oldu.

AİHM’İN GEREKÇELİ KARARI

AİHM'in gerekçesinde, sendikanın yaptığı başvuruyla ilgili Türkiye'nin, AİHS'in ifade özgürlüğüyle ilgili 10. ve örgütlenme ve toplanma hakkıyla ilgili 11. maddesini ihlal ettiği sonucuna vardı.

Gerekçede, başvuran sendikanın ''ana dili Türkçe olmayan insanların kültürlerini geliştirmek'' yönündeki amacının, toplumsal düzeni veya güvenliği tehdit etmediği vurgulandı.

Gerekçede, ''Dolayısıyla AİHM, sendika tüzüğünde sadece 'ana dillerinde eğitim alma' ifadelerinin yer almasının demokratik ilkelere aykırı olmadığı görüşündedir. AİHM ayrıca, sendikayı tüzüğündeki ifadeleri değiştirmeye zorlayan soruşturmaların, mantıken herhangi bir acil toplumsal ihtiyaca çözüm olarak sunulamayacağını belirtmiştir. Dolayısıyla, Sözleşme'nin 11. maddesi ihlal edilmiştir'' ifadesine yer verildi.

ANA DİLDE EĞİTİM HAKKI

Başvuran sendikanın amacının, Türkçe'nin yanında Kürtçe'nin anadil olarak öğretilmesi isteğini dile getirmek olduğunu belirttiği ifade edilen gerekçede, şu tespitler yapıldı:

''Söz konusu tüzüğün şiddete çağrı, silahlı direniş veya başkaldırıyı teşvik etmediği, ayrıca belirli bir topluma derin ve yersiz bir nefret aşılayarak bunu gerçekleştiremeyeceği görüşündedir. AİHM son olarak mevcut davada devlet bütünlüğüne tehdit teşkil eden açık ve muhtemel olarak hiçbir tehlikenin bulunmadığını belirtmiştir. Taşınan amaçlar ile sendikaya karşı açılan soruşturmalar orantısız olup 'demokratik bir toplumda gerekli' değildir. Dolayısıyla Sözleşme'nin 10. maddesi ihlal edilmiştir.''

AİHM, Türkiye'nin başvurana 7 bin 500 avro manevi tazminat, mahkeme masrafı ve giderleri için de 411 Avro ödemesine hükmetti.

Kaynak: Diyarbakır Söz