Eyigün'e göre YÖK kalmalı

Eyigün, YÖK’ün kaldırılacağı yönündeki fikirlerin samimli olmadığı ifade ederek, YÖK’ün kalması gerektiğini iddia etti.

Eyigün'e göre YÖK kalmalı

DİYARBAKIR-Diyarbakır Dicle Üniversitesi (DÜ) Genel Sekreteri Prof.Dr. Sabri Eyigün, Yüksek Öğretim Kurumu'nun (Yök) kaldırılmaması gerektiğini belirtti.

Eyigün, Türkiye'de 170'i aşan üniversite olduğunu, bu üniversitelerin bir şekilde aralarındaki iletişimin sağlanması, koordinasyonun sağlanması, gücün, enerjinin birleşmesi, ortak tavır ve hareketlerin sergilenmesi açısından Yök gibi bir kuruluşa ihtiyaç olduğunu söyledi.

YÖK'ün kaldırılması ile ilgili ortaya atılan fikirleri samimi bulmadığını dile getiren Eyigün, bir dönem bütün güçleri ile Yök'ün var olması gerektiğini iddia eden kişi ve kurumların şimdi Yök'ün kaldırılmasını istemesini samimi bulmadığını dile getirdi. Eyigün, Yök'ün kaldırılmasını pek doğru bulmadığını belirterek şöyle konuştu: "Çünkü, şu an Türkiye'de 170'i aşan üniversite var. Bu üniversitelerin bir şekilde aralarındaki iletişimin sağlanması, koordinasyonun sağlanması, gücün, enerjinin birleşmesi, ortak tavır ve hareketlerin sergilenmesi açısından Yök gibi bir kuruluşa ihtiyaç vardır, ancak bu günkü hantal yapının değişmesi gerektiğine inanıyorum. Bana göre asıl tartışılması gereken Yök'ün üniversitelere müdahalesinin çerçevesinin iyice belirlenmesi ve üniversiteler üzerindeki etkisidir. Yök hangi oranda üniversitelere müdahale etmeli, hangi oranda üniversitelere özerklik tanımalıdır sorularına cevap aranmalıdır."

YÖK YASA TASARISI

Hazırlanan yeni Yök yasa tasarısı ile ilgili düşüncelerini aktaran Eyigün, taslağın son haline gelindiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Taslağın özünde üniversitelerin daha özerk bir yapıya kavuşması çabasının var olduğunu ve çeşitliliğin esas alındığını görüyoruz. Ancak üniversitelerin içinde bulunduğu bölge ve özel farklardan ziyade, az gelişmiş, çok gelişmiş, gelişmekte olan üniversite şeklinde bir düzenlemenin var olduğu anlaşılıyor. Oysaki Türkiye, gelişmişlik açısından ve bölgesel hassasiyetler açısından tek Türkiye değildir. Bunun için Türkiye'de uygulanacak yasalar, yönetmelikler, eşitlik ve adalet adına, her yerde aynı şekilde uygulanmamalıdır. Niçin, çünkü bugün, Hakkari Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesi'ni siz eş değerde göremezsiniz. Her iki üniversitenin gelişmişliği, sosyal çevresi, kamuoyunun onlardan beklentisi, öğrenci profili, eğitim düzeyi ve imkanları çok farklıdır."

RENKLİ BİR YÖNETİM

Yök yeni yasasında üniversitelere ortak ve çok renkli bir yönetim dayatılmaması gerektiğni kaydeden Eyigün, demokrasi adına yapıldığını düşündüğü bu uygulamanın, yeni bir yönetim krizi ve kaosunu da beraberinde getirteceği endişesini taşıdığını belirtti. Eyigün, yönetimde en önemli temel öğenin doğru ve hızlı karar alma ve uygulama olduğunu anlatarak şunları söyledi: "Taslakta var olan 'konsey' veya 'meclis' tipi yönetim anlayışı bunu engeller. Yeni taslakta var olan, her akademik ve idari kadro mensubunun kendi temsilcisini seçmesi ise, üniversiteleri bir değil, belki onlarca seçim atmosferine sürükleyebilir"

Eyigün, üniversitelerin siyasallaşmaması ve seçim atmosferini yaşayarak kamplara bölünmemesi için yapılacak en doğru şeyin o üniversitede görev yapan profesörlerden birinin Cumhurbaşkanı tarafından doğrudan rektör olarak atanması olduğunu söyledi.

REKTÖR ATAMALARINA İLİŞKİN

Türkiye'nin şu an hayrına olacak en doğru yöntemin bu olduğunu ifade eden Eyigün, sözlerine şöyle devam etti: "Bu sistem de ileriki yıllarda duruma göre değiştirilebilir. Bir diğer husus, Yök, öğretim görevlilerini zaman zaman farklı üniversitelere gönderebilmeli. Boğaziçi'nde okuyor, orada öğretim görevlisi oluyor, sonra da yine orada profesör oluyor, oradan emekli oluyor. Bu anlamda Boğaziçi'nde görevli öğretim elemanı rotasyon ile Hakkari'ye gönderilmeli, Hakkari'deki de Boğaziçi'ne gönderilmeli. Bu şekilde hem kültürel alışveriş sağlanmış olacak. Hem de üniversiteler arasında eşitlik sağlanmış olacak. Bu rotasyon uzun süreli olmuyorsa en az altı aylık olmalıdır."

Kaynak: Diyarbakır Söz