Çarpık kentleşme mağduruyuz

Yalçınkaya, zorunlu göçlerle beraber Diyarbakır'ın çarpık kentleşmeye maruz kaldığını ve bu durumun olası bir depremde yaşanacak mağduriyeti arttırdığını söyledi.

Çarpık kentleşme mağduruyuz

DİYARBAKIR-Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) Diyarbakır Şube Başkanı Harun Yalçınkaya, Diyarbakır merkezinin 2. dereceden deprem bölgesinde yer aldığını ancak 1. derecedeki deprem bölgelerine yakın yerde bulunduğunu belirterek, Diyarbakır'ın Çermik, Çüngüş, Ergani, Dicle, Lice, Hani ve Kulp ilçelerinin 1. dereceden deprem bölgesinde yer aldığını kaydetti.

DİYARBAKIR ÇARPIK KENTLEŞME MAĞDURU

 

Diyarbakır'ın 1960'lı yıllara kadar 200 bin nüfuslu bir kente sahip olduğunu ifade eden Yalçınkaya, "1990'lı yıllardaki zorunlu göçlerle beraber şehir nüfusu hızla çoğalarak 600 binlere ulaştı. Bu göçlerle beraber insanlar mühendis desteği almadan gecekondular kurdular. Gecekondu bölgeleri oluştu. Huzurevleri, Şehitlik ve Ben-u Sen bu yerlerden bazıları. Bağlar bölgesinde olduğu gibi yüksek kalıplı gecekondu bölgeleri oluştu. Bu bölgeler hiçbir şekilde mühendislik hizmetlerinden faydalanmadıkları için oluşabilecek bir depremde en çok hasarın ve ölümlerin oluşabileceği yerler oldular" dedi. Jeoloji mühendisleri olarak bir yerin imara açılmadan önce imar planına esas jeolojik, jeoteknik etütlerinin hazırlanıp yerleşime uygunluk değerlerinin yapılmasından sonra imara açılması gerektiğini dile getiren Yalçınkaya, yerleşime uygun alanların konut ve ticaret merkezi olarak kullanılması, uygun olmayan alanlarının ise regresyon ya da diğer sosyal donatı alanları için kullanılması gerektiğine inandıklarını vurguladı.

"BİZ DEPREMİ SADECE AFET OLARAK GÖRMÜYORUZ"

Depremi sadece hasar yapıcı bir afet olarak görmediklerini aktaran Yalçınkaya, "Biz depremi sadece afet olarak görmüyoruz. Yağmur ya da kar gibi meydana gelen bir doğa olayıdır. Depremler olmasa yeraltı zenginlikleri ya da havzalar gibi verimli alanlar da oluşmaz. Bu anlamıyla biz depreme hasar yapıcı bir doğal afet değil de bir doğa olayı olarak bakıyoruz" diye konuştu. Depremle yaşamasını öğrenmeleri gerektiğini belirten Yalçınkaya, depremi insanın yaşamıyla paralel bir durum olarak gördükleri için binaların yapılışı sırasında mühendislik faaliyetlerine çok dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

"KENTSEL DÖNÜŞÜMLERİN MERKEZİNİN İNSANA DÖNÜK OLMASI GEREKİR"

Kentsel dönüşümlerin merkezinde insan faktörünün olduğunu unutmamak gerektiğini ifade eden Yalçınkaya şunları söyledi:

"Günümüzde kentsel dönüşümler çok fazla tartışılmakta. Biz kentsel dönüşümlerde merkezi insana dönük, insanların yaşayabileceği sosyal donatı alanlarının olduğu bir yenilemeyle olabilir. İnsanı merkezden uzaklaştıran, insanı ötekileştiren bir kentsel dönüşümü doğru bulmuyoruz. Mühendislik desteği almamış yapıların dönüştürülmesi elbette ki önemli ama bunlarla beraber bunun insan odağından da uzaklaştırılmadan yapılması gerektiğini düşünüyoruz."

Kaynak: Diyarbakır Söz