'Yunanistan'ın Euro bölgesinden çıkması iflastır'

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkmasının bir çöküş olacağını söyledi.

'Yunanistan'ın Euro bölgesinden çıkması iflastır'

Ali Babacan, Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) “55. Olağan Genel Kurul Toplantısı”na katıldı. Babacan konuşmasında, Avrupa bölgesindeki krize işaret ederek, "Yunanistan'ın Euro Bölgesi’nden çıkması bir çöküştür arkadaşlar. Yani korkup yurtdışına mevduatını çıkaranlar var. Bunu nasıl düzenleyecek nasıl bir gecede bir başka para birimine dönüşeceksiniz ve uygulamaya ilk girdiği anda devrede olmak zorunda. Söyledikleri de mutlaka tutmayacak, o nedenle burada nokta atış tahmini çok zor” dedi.

Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkmasının iflas olduğunu belirten Babacan, “Yunanistan’ı kurtarmanı maliyeti belli, belli bir rakamı ödüyoruz dediğiniz zaman bu sorun çözülür. Euro Bölgesi’nin bir aile olduğunu unutmamak lazım. Euro ortak para birimi dediğimiz zaman hiçbir ülkeye karışmayız, herkes başının çaresine bakar diyemezsiniz. Euro Bölgesi’nden çıkması tam bir iflastır. Borcunu euro olarak ödeme imkanı kalmayacaktır. Euro Bölgesi’ndeki bir ülkenin iflasına kesinlikle izin verilmemelidir” diye konuştu.

Türkiye’de bankacılık sektörünün çok farklı bir duruş sergilediğini söyleyen Babacan, “Yaptığımız reformlar, bu reformlarla birlikte iyi bir düzenleme ve denetleme çerçevesini oluşması, kurumların tavizsiz uygulama yapması çok çok önemli oldu. Kural koyuyorsunuz ama duruma göre esnetiyorsunuz. Bu beraberinde çok kötü sonuçları getirir, mesela Türkiye’de böyle olmadı. Bankacılık sektörümüzde bu kuralları benimseyerek uyguladı. Belki ilk başta zorladı. Sektöre başta hoşlanmadı belki ama sahiplendi. Böylelikle parmakla gösterilir hale geldi” şeklinde konuştu.

“BANKALARIMIZ YABANCILARIN EN ÖNEMLİ VARLIĞI”

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Mart 2012 itibariyle bankacılık sektöründe aktif büyüklüğünün 1,2 trilyon lirayı aşmış durumda olduğunu belirterek, ''Neredeyse artık milli gelirimize yaklaşan bankacılık sektörü söz konusu. 'İyi yönetim ve sahiplenme sonucunda bugün Türk bankacılık sektörü dünyada parmakla gösterilir hale geldi'' dedi.

Babacan, bankacılık sektöründe bilançolarda menkul kıymetlerin yatay bir seyir izlediğine dikkati çekerek, bilançolarda bütün rakamlar büyümesine rağmen menkul değerlerin yerinde durduğunu, bankaların artık daha fazla gerçek bankacılık faaliyeti yaptıklarını, asli fonksiyonları olan kredi veren kuruluşlar haline geldiğini vurguladı. Babacan, AB'nin bankacılık konusunda son yaptığı düzenlemelerde biraz aşırıya kaçıldığını belirterek, bu aşırıya kaçmakta biraz otoritelerin sorumluluktan kaçmasının, biraz da popülizmin etkili olduğunu söyledi. Babacan, ''Amerika ve Avrupa bankaları kendi ülkelerinde sıkıntıya düşerken, bu bankaların Türkiye'deki operasyonu, kolu sapasağlam ayakta kaldı. Bunun en önemli sebebi uluslararası kuruluşlar da olsa buradaki operasyonları Türkiye'deki kurallara göre çalışmak zorunda. Bunun içindir ki bu bankaların hepsi bütün bu kaosta, türbülansta kendi evlerinde sıkıntı yaşarken, Türkiye operasyonu en önemli, en kıymetli varlığı haline geldi'' dedi.

Babacan, sektörün başarısıyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Türkiye'deki yabancı banka iştirakleri yabancıların en kıymetli varlığı oldu. Bu dönem bankacılık sektörünün çok iyi bir sınav verdiği dönem oldu. Güven ortamı yoksa Merkez Bankaları ne kadar çabalarsa çabalasın sonuç alınmaz. Güvenin olmadığı ortamda atılan adımlar hiçbir sonuç vermiyor.”

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Bu dönem Türk bankacılık sektörünün çok başarılı sınav verdiği bir dönem oldu. Bankacılık eşittir itibar, bankacılık eşittir güven. İtibar ve güven olmadıktan sonra bankacılıktaki sektörün varlığı, devamı mümkün değil. Türkiye'nin ekonomisi şu anda bu kadar hızlı büyüyorsa, Türkiye'de istikrar ortamı varsa, Avrupa'nın pek çok ülkesinde yaşanan sorunlar Türkiye'de yaşanmıyorsa, bu Türkiye'deki siyasi istikrar, makroekonomik istikrar. Bunlar önemli ama bankacılık sektörünün de itibarını ve önemini bütün bu dönemde korumuş olması. Bizim iyi işleyen bir bankacılık sektörümüz olmasaydı yüksek büyüme oranlarını yakalamamız da mümkün değildi'' diye konuştu.

“Özel sektörün tahvil ihraçları yakın gelecekte Hazine'nin ihraçlarını geçecek. Önümüzdeki dönemde daha fazla yenilenebilir enerji yatırımı göreceğiz. Yatırım teşvik paketinin etkisinin orta ve uzun vadede göreceğiz” diyen Babacan, girişimcilik konusunda Türkiye'de küçük nüvelerde başlamış olan uygulamaya bundan sonra artık devletin de sahip çıktığını, vergi teşvikleriyle sistemi desteklediğini ifade etti. Babacan, Türkiye'nin iki önemli sorun alanının enflasyon ve cari açık olduğuna dikkati çekerek, enflasyonla ilgili Merkez Bankası'nın aldığı tedbirlerin zamanlı ve isabetli tedbirler olduğunu, bundan sonra olağanüstü etkiler olmaması halinde enflasyonun hedefe adım adım gideceğinin görüldüğünü vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, enflasyonun yüksek seyretmeye başlamasının maliyetinin enflasyonla mücadelenin maliyetinden çok daha büyük olacağını ifade ederek, ''Biz bugünden bir miktar fedakarlıklarda bulunacağız, ama mutlaka enflasyonun kontrol altında tutulması gerekiyor. Bu, temel öncelik olmaya devam ediyor. Orada asla bir gevşemeye marj yok'' dedi.

Babacan, cari açık konusunda son 6-7 aydır trendin tersine döndüğünü, en kötünün geride kaldığını söyledi.

"KIDEM TAZMİNATI YANİ DÜZENLEMEDE BES ÜZERİNDEN ÇALIŞACAK"

Ali Babacan, işgücü piyasası reformlarının önemli olacağını belirterek, bu reformlar içinde kıdem tazminatının artık toplu ödenen bir rakam olmaktan çıkacağını söyledi. Babacan, ''Bir kıdem tazminatı fonu oluşturulacak. Fon içinde herkesin kendi hesabı ayrı ayrı tutulacak. Tüm çalışanların kendi şahsı adına açılmış bir hesapta kıdem tazminatı birikecek. Şu anda işverenin bir yükümlülüğü olarak birikiyor. Ama çalışanın bir hakkı olarak hesabına yatırıldığında, bu bireysel emeklilik sistemi üzerinden büyük ihtimalle çalışacak, yine tasarruf oranlarının artmasında faydalı olacak diye düşünüyoruz'' diye konuştu.

Yeni TTK ile ilgili de açıklamalar yapan Babacan, “Yeni TTK'nın en az 40-50 maddesinde değişiklik olacak gibi görünüyor. TTK'nın değişiklikler olmadan bu haliyle yürürlüğe girmesinin sakıncaları var. Hedefimiz yeni TTK'daki değişiklikleri 1 Temmuz'a yetiştirmek” dedi.

AA

Kaynak: Diyarbakır Söz