Görüş Bildir

Sağır ve dilsizlik tarih olacakmış

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden "Sağır ve dilsiz kelimesi tarih olmaya başlıyor" değerlendirmesi

Sağır ve dilsizlik tarih olacakmış

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müzeyyen Yıldırım Baylan, "Her ne kadar çoğu insan, doğuştan meydana gelen işitme kaybını bir kader olarak görse de artık bu çok yanlış bir kanı. Çünkü işitme kaybının erken tanısı, cerrahi ve medikal tedavi ile işitme kaybı ve buna bağlı sonuçlar düzeltilebilir. " ifadelerini kullandı.

Baylan, yaptığı yazılı açıklamada, işitme kaybının her yaşta oluşabileceğini, gerekli önlemler ve tedaviler ile düzeltilebileceğini ancak bunu sağlamak için toplumsal farkındalığın artması gerektiğini ifade etti.

Baylan, "Ülkemizde yenidoğan işitme tarama programları işitme sağlığı açısından önemli bir adım olmakla birlikte bu taramaların çocuk ve geriatrik yaş grubuna da uygulanmalıdır. Ayrıca önemli bir sağlık sorunu olan gürültü maruziyetinin, önlenebilir kalıcı işitme kaybının önemli bir nedeni olduğunun vurgulanması ve bu konuda kamuya gerekli uyarıların yapılması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.

İşitme kaybının önlenebilir, tedavi veya rehabilite edilebilir bir durum olduğunu aktaran Baylan, "İşitme azlığı veya yokluğu önemsenmediğinde ise sesler ve konuşmalar beyine iletilemeyeceği için dil gelişimi oluşmayacaktır. Bunun anlamı, bir bebek için konuşma yetisi olduğu halde duyamadığı için konuşmayı da öğrenememesi ve dil gelişimi olmaması demektir. İşitme duyusunu sonradan kaybeden bireylerde ise işitme seslerinin azalması sonucunda bir süre sonra konuşma becerisinin bozulması, sesleri ve kelimeleri eksik veya yanlış kullanma, sosyal izolasyon, unutkanlık, demans gibi beyin fonksiyonlarında zayıflama, ciddi psikolojik ve öğrenme problemleri oluşabilir." açıklamasını yaptı.

 "DOĞUŞTAN GELEN İŞİTME KAYIPLARI YENİ TEDAVİ YAKLAŞIMLARI İLE GERİDE KALIYOR"

Çocuk ve yetişkinlerde işitme kaybının erken anlaşılabilmesi için bu kaybın belirtilerinin çok iyi bilinmesi gerektiğini ifade eden Baylan, çocuklarda işitme kaybının oluştuğu yaşa göre belirtilerin değiştiğini aktardı.

Baylan, "Doğuştan veya erken bebeklik döneminde işitme kaybı olan çocuklarda konuşamama ve dil gelişiminin olmaması söz konusu iken, daha ileri çocukluk yaşlarında işitmesini kaybeden çocuklarda yaşıtlarına göre konuşma becerisinin geri olması, öğrenme güçlükleri, okul başarısının düşmesi, agresif ve uyumsuz davranış göstermesi gibi belirtileri olur. Erişkinler ise işitme kaybına bağlı iletişim güçlükleri, sosyal ortamlardan uzak durma ve yalnızlaşmayı tercih etme, unutkanlık, bilişsel fonksiyonların zayıflaması gibi belirtilerle karşımıza çıkabilirler.

Bu noktada kişilerin bilmesi gereken en önemli husus, her yaş grubundaki işitme kaybının tedavi veya rehabilite edilebilir olmasıdır. Ancak tedavinin şekli, işitme kaybı yapan nedene ve kulağın etkilendiği bölgeye göre değişmektedir.

İşitme kaybı özellikle dış kulak kanalı ve orta kulak dediğimiz zar, işitme kemikçiklerinin bulunduğu alanların hastalıklarına bağlı oluşmuş ise ilaç veya cerrahi ile düzeltilebilmektedir. İç kulakta bulunan salyangoz ve işitme sinirinin hasarlarında ise koklear implant, işitme cihazları gibi yöntemler gündeme gelir." değerlendirmesinde bulundu.

Doğuştan gelen işitme kayıplarının da yeni tedavi yaklaşımları ile geride kaldığının altını çizen Baylan, "Her ne kadar çoğu insan, doğuştan meydana gelen işitme kaybını bir kader olarak görse de artık bu çok yanlış bir kanı. Çünkü işitme kaybının erken tanısı, cerrahi ve medikal tedavi ile işitme kaybı ve buna bağlı sonuçlar düzeltilebilir. Şöyle ki, tıptaki mucizevi gelişimlerden biri olan koklear implant teknolojisi ve cerrahisindeki gelişmeler sayesinde sağır ve dilsiz kelimesi tarih olmaya başlıyor." ifadelerini kullandı.

 "KOKLEAR İMPLANT HER YAŞ GRUBUNDAN HASTALARA UYGULANABİLİYOR"

Baylan, "Geçmiş yıllarda işitme kayıplı bireylerin eğitimleri aksamakta, toplumdan izole olarak kendi içlerinde dış dünyaya kapalı bir hayat sürmekteydi. Koklear implant sayesinde işitme kayıplı hastalarımız engelsiz bir birey gibi hayatlarını sürdürebiliyor, eğitimlerine devam edebiliyor hatta müzik hobileri bile geliştirebiliyor." yorumunda bulundu.

İşitme kaybını kader olmaktan çıkaran koklear implantın her yaş grubundan hastalara uygulanabildiğini kaydeden Baylan, şunları aktardı:

"Bu durumda implantın cerrahi olarak uygulanabilmesi ve faydalı olabilmesi için hastalarımızın kulak yapısı, psikolojik durumu, işitme kaybının derecesi, şekli ve süresi gibi birçok parametreye bakarak uygunluk durumuna karar veririz. Bahsettiğimiz tıbbi parametrelerin yanı sıra sosyal güvenlik kurulunun belirlediği kriterler de mevcut.

Bu kriterlerin amacı implantın etkili olabilecek uygun kişilere takılmasını sağlamaktır. Mevcut durumda bu kriterlere uygun hastalarımızda, hastane yönetimlerine bağlı olarak değişebilmekle birlikte implant bedelinin tamamına yakını bile devlet tarafından karşılanabilir."

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi