ANALİZ…KYB’deki liderlik krizi

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) ikinci büyük partisi Süleymaniye merkezli Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) eş başkanları arasında temmuz ayında çıkan liderlik krizi devam ediyor.

ANALİZ…KYB’deki liderlik krizi

KYB’nin kurucusu ve partinin 42 yıl aralıksız liderliğini yapan eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin 2012’de hastalanması ve 2017’de vefat etmesinin ardından liderlik krizine giren parti, Talabani’nin büyük oğlu Bafel ve yeğeni Lahur’un (Şeyh Cengi) eş başkan seçilmesinin üzerinden iki yıl dahi geçmeden, bu kez daha derin bir liderlik krizine girdi. KYB’ye bağlı İstihbarat Kurumu (Zanyari) ve Terörle Mücadele Biriminin başındaki Lahur'a yakın isimlerin görevden alınmasının ardından eş başkanlar arasında gerilimin arttığı partide, eş başkanlık yetkileri geçici olarak elinden alınan Lahur'a yakın medya kurumlarına da baskınlar düzenlendi ve kardeşleriyle birlikte haklarında tutuklama emri çıkarılarak Lahur'un Süleymaniye'yi terk etmesi istendi.

Bafel, IKBY Başbakan Yardımcısı ve kardeşi Kubat Talabani’nin yanı sıra partinin KYB Peşmergesi üzerinde etkisi bulunan kıdemli figürlerinden Şeyh Cafer Mustafa ve Kosret Resul gibi isimlerin desteğini alırken, KYB ile partinin istihbarat ve güvenlik ağından uzaklaştırılarak zayıflatılan Lahur da kendisine yönelik bu hamleleri komplo şeklinde değerlendirerek bununla yüzleşeceğini dile getirdi.

KYB içinde devam eden liderlik krizinin tırmanması veya Lahur'a karşı zor kullanılması halinde taraflar ya da destekçileri arasında silahlı çatışma yaşanması ihtimali bulunurken, Lahur'un KYB ve Süleymaniye'deki istihbarat ve güvenlik bürokrasisinden dışlanmasından en çok etkilenecek aktörlerden biri de terör örgütü PKK olabilir.

LAHUR'UN TERÖR ÖRGÜTÜ PKK İLE İLİŞKİSİ

Erbil merkezli Barzani ailesi liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) kontrolündeki Erbil ve Duhok'ta peşmerge, polis, memur ve sivillere yönelik saldırılarda bulunan ve KDP ile çatışmanın eşiğine gelen PKK ile KYB’nin tarihsel olarak ideolojik yakınlığı olduğu ve örgüt üyelerinin Süleymaniye'de nispeten rahat hareket ettiği biliniyor. IKBY'de Barzani ve Talabani ailelerinin yönettiği vilayetlerde parti merkezli ikili yönetim sisteminde KDP'nin ezeli rakibi olan KYB’nin, PKK ile yakınlaşma üzerinden KDP’yi dengeleme ve bu ilişkileri KDP’ye karşı baskı unsuru olarak kullanma arzusu içerisinde olduğu belirtilebilir. Zira KYB’nin PKK'ya yakınlığı KDP ile temaslarını olumsuz etkilediği gibi Türkiye ile ilişkilerine zarar vererek bu ilişkileri adeta askıya alıyor.

Hatırlanırsa, terör örgütü PKK’nın Süleymaniye’deki faaliyetleri nedeniyle Türkiye ile ilişkileri kesilme noktasına gelen KYB’nin Türkiye temsilcisi Behruz Galali’nin 2017’de ülkeyi terk etmesi istenmişti. Fakat PKK’nın bölgedeki siyasi uzantısı Tevgera Azadi’nin ofislerinin 2018’de kapatılması ve KYB kadrosundan Irak Cumhurbaşkanı seçilen Berham Salih’in 2019’daki Türkiye ziyaretinin ardından bölgeye yönelik uçak seferleri yasağı kaldırılmıştı.

Özellikle KYB’nin son yıllarda PKK ile ilişkilerinde öne çıkan bir figür olan Lahur'un, KYB eş başkanlığına seçilmeden önce partinin istihbarat ve terörle mücadele birimini kontrol ettiği dönemlerde, PKK'nın Suriye kolu PYD ile yakın ilişkilere girdiği dikkat çekmişti. Ayrıca, Suriye’nin kuzeyindeki Kobani bölgesinde YPG'ye ABD desteği sağlanması konusunda Lahur'un aracılık yaptığı ve KYB'nin de ABD üzerinden YPG'ye silah gönderdiği iddia edilmişti. 2016 Haziran'ında Kobani'yi ziyaret ederek PYD mensupları ile bir araya gelen ve KDP'nin PYD'ye sınır kapılarını açması konusunda çağrıda bulunan Lahur, terör örgütü PKK/YPG liderlerinden "Mazlum Kobani" kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile Kasım 2019’da da Süleymaniye’de bir araya gelmişti.

Lahur'un KYB’deki yetkilerinin alınarak Süleymaniye’deki istihbarat ve güvenlik kurumlarından uzaklaştırılması ve ona yakın birçok ismin kurumlardan ihraç edilmesinin ardından, terör örgütü PKK’nın Süleymaniye’deki operasyonel rahatlığının belirli ölçüde sınırlanacağı ve örgtün, Lahur üzerinden KYB ile kurduğu ilişkilerin tıkanacağı değerlendirilebilir. Öte yandan, KYB’nin PKK ile ilişkilerini ilk defa Lahur ile kurmadığı ve bu ilişkilerin tarihsel boyutu olduğu dikkate alındığında, örgütün KYB ile ilişkileri ve Süleymaniye'deki faaliyetlerinin de ciddi bir kayba uğrayacağını söylemek zor.

TÜRKİYE SÜLEYMANİYE’DE NE YAPMALI?

KYB içi liderlik krizinin çatışma ihtimali doğuracak kadar tırmandığı, parti içi ve ilgili kurumlarda güvensizliğin arttığı bir dönemde, kuzeni Lahur'u parti ve Süleymaniye'den uzaklaştırma ve bu amacını gerçekleştirmede destek arayışında olduğu görülen Bafel, KDP ve Goran Hareketi gibi aktörlerin yanı sıra Türkiye ve İran gibi bölgesel güçlerin de desteğini almaya yönelebilir.

Türkiye’nin Bafel ile ilişkilerini terör örgütü PKK’nın bölgedeki faaliyetlerini zayıflatacak yönde geliştirmesi seçeneği, konjonktürel bir fırsat olarak önünde dururken, İran da geleneksel olarak etkisi altındaki Süleymaniye'de KYB'nin, PKK'nın bölgedeki varlığına zarar verici hamlelere yönelmesini engellemek isteyecektir. Zira Suriye savaşında İran'la ilişkisini geliştiren ve Sincar'daki yerel unsurları Irak'taki İran yanlısı Haşdi Şabi tarafından maaşa bağlanan PKK'nın, Süleymaniye'deki faaliyetleri ve KYB ile ilişkisinde İran etkisinin de olduğu, Lahur ve Bafel kuzenlerden bağımsız bir etken olarak da değerlendirilmesi gerekir. Dolayısıyla Irak'ta, İran'a yakın Şii milislerin Türkiye üslerine saldırıları ve tehditleri dikkate alındığında, Ankara'nın Irak ve IKBY'deki varlığından rahatsız olan Tahran'ın Süleymaniye'de PKK'nın güç kaybetmesinin Türkiye’nin faydasına olacağını düşünerek örgütün zayıflamasını engelleyici hamleler geliştirmesi ihtimali dikkat çekiyor.

Buna rağmen, KYB içi liderlik krizinin tırmandığı ve terör örgütü PKK ile yakın ilişkileri olan Lahur'un geri plana itildiği bu dönem, Türkiye için Süleymaniye'deki aktörlerle ilişkilerini geliştirme ve PKK karşıtı hamlelere girme açısından konjonktürel bir fırsat da sunuyor. Geçmişte, PKK'nın Süleymaniye'deki faaliyetleri nedeniyle Türkiye ile ilişkisi gerileyen ancak PKK'nın bölgedeki siyasi uzantısı Tevgera Azadi’nin ofislerini kapatması sonrası ilişkilerde belirli bir nüans yakalayan KYB’nin, parti içi krizinin tırmandığı bu dönemde kendisi için öncelik olmayan PKK konusunda müzakereye en açık dönemlerden birinden geçiyor.

Dolayısıyla Türkiye'nin, Süleymaniye'deki İran etkisini dengeleme ve PKK faaliyetlerini sınırlandırmak için özellikle KDP ile ilişkileri iyi ve ılımlı duruşuyla bilinen, mevcut liderlik krizinde kardeşi Bafel'e verdiği destekle Süleymaniye'de etkisi artan Kubat Talabani üzerinden KYB ile diplomatik, siyasi, ticari ve güvenlik gibi çok yönlü bir dizi hamleler geliştirmesi bir seçenek. Ayrıca, Türkiye ile ilişkileri iyi olan KDP'nin, bu ilişkileri KYB ile rekabetinde uzun yıllardır araçsallaştırdığı dikkate alındığında, KYB'nin Türkiye ile kuracağı yakın ilişkilerin de KDP ile rekabetinde elini güçlendirecek olması KYB'nin faydasına.

Bu anlamda Erbil ve Süleymaniye'de başkonsoloslukları bulunan İran’a karşı, sadece Erbil’de Başkonsolosluğu bulunan Türkiye’nin, bu kentte diplomatik misyon açmak için girişimlerde bulunması, KYB ve Süleymaniye'deki siyasi parti, aşiret ve dini liderlerle karşılıklı ziyaretler gerçekleştirmesi, STK'ların, düşünce kuruluşlarının yanı sıra ticaret insanlarının gerçekleştireceği ziyaretlerle Süleymaniye ile fikri ve ekonomik bağların geliştirilmesi seçenekleri de masada olabilir.

Zira Süleymaniye merkezli partiler, STK'lar, üniversiteler ve halk ile ilk elden kurulacak yüz yüze ilişkilerin bölgedeki terör örgütü PKK ve İran etkisini ve bu etkinin oluşturduğu propagandayı engelleyici niteliğinin yanı sıra taraflar arasında çatışmalı alanlar ve potansiyel krizlerin çözümünde doğrudan ya da etkili kanalların oluşumu ve geliştirilmesinde de orta vadeli fırsatlara gebe olacaktır.

Kaynak: Diyarbakır Söz