Burkay: Kürt sorunu için Türkiye ciddi adımlar atmalı

Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Diyarbakır 5'nci olağan kongresi kaplan düğün salonunda bugün yapıldı.

Burkay: Kürt sorunu için Türkiye ciddi adımlar atmalı

Geçtiğimiz yıl yurtdışından Türkiye'ye dönen Kürt siyasetçi Kemal Burkay'ın da konuşma yaptığı kongrede 12 Eylül darbesi döneminde on binlerce kişinin işkence gördüğünü hatırlatarak, "Ama her şeye rağmen umutlarımız canlı, inancımız canlı. Çünkü mücadelemiz sürüyor. Demokrat insanlarımızın verdiği mücadele sonunda bugünlere gelebildik. Kanımca 12 Eylül öncesi ile bugünkü arasında önemli bir değişiklik var. Biz o dönemde illegal örgütlenmek zorunda kaldık. Hatta sistem bir bölümümüzü Türkiye'nin sol güçlerini, Kürt halkının güçlerinin bir bölümünü silahlı mücadeleye itti. Baskı ve şiddet kendi karşıtını yarattı. Eğer sistem bu kadar zalim olmasaydı, daha on yıllar öncesinde Kürt halkının meşru haklarını tanısaydı, taleplerimizi demokratik biçimde dile getirmemize imkan tanısaydı, ihtimal ki o kadar acılar yaşanmayacaktı. Yüzyılın başından beri yüz binlerce insan hayatını kaybetmeyecekti, ülkemiz alt üst olmayacaktı, bu kadar büyük bedeller vermeyecekti" dedi.

"HÜKÜMETİN HALEN BİR PROJESİ YOK"

Yaşanan sürecin yalnız Kürt halkına zarar vermediğini belirten Burkay, Türk halkına da büyük bedellere mal olduğunu ifade ederek, "Bu süreç yalnız Kürt halkına değil Türkiye'ye de büyük zararlar verdi. Türk halkına da büyük bir bedele mal oldu. Şimdi geldiğimiz noktada pek çok insan bunu anlıyor. Ama bir bütün olarak halen siyaset gerekli dönüşümü yapabilecek mi? Henüz o net değil. Elbet zaman içerisinde iyimserim. Kürt sorunu mutlaka Kürt halkının haklı taleplerini elde etmesiyle sonuçlanacak, Kürt halkının özgürleşmesiyle sonuçlanacak. Ama bu daha ne kadar sürecek? Son yıllarda hükümet adamları da artık 'bir Kürt sorunu var' dediler. 'Bu sorun şiddet yöntemleriyle çözülmez' dediler. Bu olumlu bir gelişme. Ama ne yazık ki devam etmedi bu açılım. O konuda hükümeti teşvik ettik. Bu konuda fazla iyimser değilim. Çünkü Türkiye'nin durumunu biliyorum. Halen statükonun ne kadar güçlü olduğunu, halen Kürt sorununun çözümüne karşı olan şoven güçlerin ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. Hükümete karşı çıkıyorlar. Habur olayında bu ortaya çıktı. Hükümet de kararlı davranmadı, ısrar etmedi. Hükümet bu açılım sürecini başlattığı zaman Kürt sorununun çözümü için net bir projesi yoktu. Görünen o ki halen de yok" diye konuştu.

"EŞİTLİK TEMELİNDE FEDERATİF YAPIYI SAVUNUYORUZ"

Tarihsel gelişmelerin artık bu değişimi Türkiye'nin önüne koyduğunu ifade eden Burkay, Türkiye'nin cesaretle ciddi adımlar atarak sorunu çözmek zorunda olduğunu savunarak, şunları söyledi:

"Dünyadaki ve bölgedeki değişim, Türkiye'yi bu noktada zorluyor. Bu nedenle sorunun çözümüne el verip, köklü adımlar atarak bu sorunu çözmelidir. Kürt sorununun çözümü konusunda bizim talebimiz belli. Eşitlik temelinde federatif yapıyı savunuyoruz. Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkını savunuyorum. Kürtler Türkiye sınırları içerisinde coğrafya olarak, ülkenin üçte birinde yoğunluk oluşturuyorlar. Nüfus olarak da öyle. Kürtler küçük bir göçmen grup değil, küçük bir azınlık değil. Nüfusu bir çok devlet kuran halktan daha fazladır. Böylesine bir sorun ancak eşitlik temelinde çözülür. Ben Irak'ı bu bakımdan misal veriyorum. Kürdistan Federal Yönetimini örnek veriyorum. Belçika'ya, Kanada'ya, Rusya Federasyonu'na gitmeye, ABD'yi örnek vermeye gerek yok. Ama yanı başımızda zaman zaman belki küçümsediğimiz Irak'ı örnek alabiliriz. Anayasada Kürt sorununa fedaratif olarak yer verilsin. Ama siyasi partiler bunu başarabilecek mi? Ciddi kuşkularım var. En azından sorunun çözümüne engel olan bugünkü anayasanın yerine, sorunun çözümüne yolu açacak, zemin açacak bir anayasa oluşturulmalıdır."

"ÜNİTER DEVLET ANLAYIŞININ TERK EDİLMESİ GERİKİYOR"

Kürt sorunun konusunda atılacak 3 adımla çözümün sağlanabileceğine işaret eden Burkay, "Bu konuda üç adım atılırsa, çözüm olabilir. Kürt kimliğini Anayasa'da belirlemek yada tüm kimliklere eşit bir vatandaşlık tanımı yapmak. Herhangi bir etnik gruba vurgu yapmamak. Ama Türkiye'nin çok renkli yapısına uygun olarak bütün kimlikleri kucaklayabilecek bir vatandaşlık tanımı mümkündür. İkincisi anadilde eğitimin önünün açılması. Kürtçe başta olmak üzere, Türkçe'nin dışındaki diğer canlı dillere anadilde eğitimi mümkün kılması. Anadilde eğitim deyince seçmeli ders değil, bunlar komik olur. Rusça, İngilizce öğreniyor gibi değil. İlkokuldan üniversiteye kadar Kürtçe'nin eğitim dili olması lazım. Üçüncüsü Türkiye'nin yönetim anlayışının değiştirilmesi lazım. Üniter devlet anlayışının terk edilmesi gerekiyor. Türkiye çok renkli bir ülke olduğu için, ademi merkeziyetçilik bir yönetimle yönetilirse gerçeği yakalamış olur. Ademi merkeziyetçilik anlayışı benimserseniz, bu zemin içerisinde Türkiye ileride Kürt sorununu çözebilir. Bir süreç olabilir. Güç dengelerine göre, Kürt halkının taleplerine göre ve Türkiye kamuoyunun da olgunlaşmasına göre bu sorun çözülebilir" şeklinde konuştu.

"KÜRT HAREKETİ DE SAĞLIKLI BİR BİRLİKTEN YOKSUN"

Sorunun çözülmesi için Kürtlerin doğru yöntemler seçmesi ve sağlam bir birliğin olması gerektiğine dikkat çeken Burkay, "Kürt hareketi de sağlıklı bir birlikten yoksun. Kürt hareketinin genleriyle oynandı, çarpıtıldı. Yeni dönemin koşullarına uygun bir mücadeleyi hayata geçirmek zorundayız. Artık silahların yapabileceği bir şey yok. Doğru yada yanlış, ama gelinen aşamada artık silahların her iki taraftan da verebileceği bir sonuç yok. Türk Devleti, baskıyla, şiddetle Kürt halkını ne yok edebildi, nede yok edebildi, nede sindirebilir, susturabilir. Buna karşılık Kürt cenahında da silahlı mücadele ile sonuç alamayacakları anlaşıldı. Gelinen nokta büyük bir kilitlenme durumudur. Bunu aşmak için silahların karşılıklı susması lazım. Yeni yöntemlerle siyasete şans tanınmalıdır. Kürt siyaseti, Kürt politikası normalleşecek. 20-25 milyonluk bir kitleden bahsediyoruz. Bu kadar büyük bir kitle doğru yöntemlerle bir siyasal mücadeleyi yürüttüğü zaman başarmaması mümkün müdür? Yeni dönemdeki dünya, bölgenin değiştiği bir dönemde mücadeleyi legal, demokratik, barışçıl yöntemlerle sürdürmek gerekiyor. Silahların susması ve siyasete şans tanınması gerekiyor" ifadelerini kullandı.

İHA

Kaynak: Diyarbakır Söz