'İşte JİTEM'in gerçek yüzü'

Emekli Albay Cemal Temizöz'ün de yargılandığı faili meçhuller davasında, JİTEM cinayetlerinin ayrıntıları gün yüzüne çıktı.

'İşte JİTEM'in gerçek yüzü'

Duruşmaya tanık olara katılan Agit Malgaz,devlet içindeki derin yapılanmaların bir dönem bölgede işlediği cinayetleri gözler önüne serdi. 4 kişiyle birlikte öldürülen 14 yaşındaki Yahya Akman'ın annesi Bedriye Akman,itirafçılara bağırarak," Tek oğlum vardı, henüz 14 yaşındaydı. Yokluk içinde büyüttüm. Evin tek erkeğinin yolunu yıllarca gözledik. Suçu neydi kurşuna dizdiniz?" diye tepki gösterdi.

Emekli Albay Cemal Temizöz'ün de yargılandığı faili meçhuller davasında, JİTEM cinayetlerinin ayrıntıları gün yüzüne çıktı. Duruşmaya tanık olara katılan Agit Malgaz, Silopi ile Cizre arasındaki jandarmaya ait Botaş arama noktasında itirafçılar tarafından alınan ve 3 gün sonra kafaları ezilmiş halde bulunan 4 kişinin ölümüyle ilgili bildiklerini anlattı.

Türkçe bilmediği için Kürtçe konuşan ve ifadeleri tercüme edilen Malgaz, "Botaş resmi üniformalı jandarma görevlileri 24 saat arama yapıyordu. Onların biraz ilerisinde siviller-itirafçılar bekliyordu. Taksici Ömer Candoruk ve arabasındaki A.Aziz Gasyak, Süleyman Gasyak ve Yahya Akman sivil giyimli ekipler tarafından alınıp Cizre'ye götürüldü. 3 gün sonra cesetleri bulundu. Bu siviller arasında itirafçı Abdülhakim Güven ile Bedran kod adlı Adem  Yakın’ı  de gördüm." dedi.

OLAYIN TANIĞI GÖRDÜKLERİNİ ANLATTI

Şırnak'ın Cizre ilçesinde 1993-95 yıllara arasında işlenen 20 faili meçhul cinayetlerle ilgili davanın görülmesine Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Bugünkü duruşmanın sabahki oturumuna tutuklu sanıklar emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ, korucubaşı Kamil Atağ, itirafçı Abdülhakim Güven (Fırat Altın), Hıdır Altuğ ve ADEM YAKIN ile tutuksuz yargılanan Temer Atağ katıldı. Duruşmada 1994 yılında Cizre ile Silopi arasındaki jandarma arama noktasında durdurulan taksinin şoförü Ömer Candoruk ila arabada bulunan A.Aziz Gasyak, Süleyman Gasyak, Yahya Akman'ın sivil kişiler tarafından gözaltına alınması ve 3 gün sonra cesetlerinin bulunması ile ilgili olayın tanığı dinlendi. Tanık Agit Malgaz, köy minibüsüyle Cizre'ye gelirken arama noktasında bekletildikleri sırada komşusu olan Ömer Candoruk'un arabasının jandarmanın kullandığı iki binek araba tarafından durdurulduğuna şehit olduğunu söyledi. Agit, Candoruk ve arabada bulunan 3 kişinin indirilip diğer arabaya bindirildiğini, bir sivil kişinin de onun arabasını kullanarak Cizre'ye doğru hareket ettiğini belirtti.

‘ÖLDÜRÜLECEĞİNİ ANLADI EHLİYETİNİ ARABADAN ATTI ‘

Bu sırada arama noktasındaki işlemlerinin bittiğini ve Cizre'ye doğru hareket ettiklerini anlatan Malgaz, üzerinde anteni bulunan 2 jandarma aracı ve biri de Candoruk'un arabası olmak üzere 3 aracın önlerinde seyir halinde olduğunu kaydetti. Üç araba bir köy yoluna girerken Ömer Candoruk'un ehliyetini arabadan attığını gördüğünü anlatan Malgaz, "Bu sırada minibüs şoförüne rica ettim durduk ehliyeti aldık. Ehliyeti Cizre'ye gittiğimde taksi durağındaki abisine teslim ettim ve itirafçıların kardeşini kaçırdığını anlattım. Daha sonra eve döndüm." dedi. Cizre'deki evindeyken Yahya Akman'ın eşi Leyla Akman'ın kendisini aradığını belirten Malgaz, "Ben ona da yaşananları anlattım. İtirafçıların alıp götürdüğünü söyledim. Aynı mahallede oturduğumuz için arabadaki dört kişiyi de tanıyordum." şeklinde konuştu.

‘İTİRAFÇILAR RAMBO'YA BENZİYORDU’

Sanık ve mağdur avukatlarının sorularını da yanıtlayan tanık Malgaz, itirafçı Abdülhakim Güven ile ADEM YAKIN'in çelik yelek, kot pantolon ve poşu giydiklerini kaydetti. Malgaz, "Sivil giyimli jandarma istihbarat ve itirafçılar Rambo'ya benziyorlardı. Suçları uzun, top sakal bırakmışlardı. Onlar meşhur kişiler olduğu için Cizre'deki hemen herkes tanıyordu." ifadelerini kullandı.

Söz alan sanıklardan Abdülhakim Güven ile Cemal Temizöz, tanığın 2002 yılında Şırnak Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan fotoğraf teşhisinde sanıkları tanımadığını belirttiğini hatırlattı. Mahkeme heyeti bunun üzerine tekrar fotoğraf teşhisi yaptı. Tanık, fotoğrafta kişinin Güven'e benzediğini ancak 'odur' diyemeyeceğini kaydetti. Söz alan müdafi avukatlarından Tahir Elçi, "Şırnak ve Diyarbakır'daki mahkemeler fotoğraf teşhisi yaparken nüfus cüzdanındaki eski ve silik fotoğrafı neden gösteriyorlar. O döneme ait büyük ve renkli fotoğrafla neden teşhis yapılmıyor? Biz mahkemenin iyi niyetinden şüphe duyuyoruz." dedi.

TERCÜME YÜZÜNDEN GERGİNLİK YAŞANDI

Türkçe bilmeyen tanık Malgaz'a mahkeme heyeti adliye personelinden birini tercüman olan görevlendirdi. Kürtçe bilen avukatlar tanığın anlattıklarının Türkçeye eksik aktarıldığını belirterek itiraz etti. Mahkeme heyeti itirazı reddetti. Tercümanın Kürtçe bazı kelimeleri anlamamasına tepki gösteren avukatlar, mahkeme heyetine tekrar itirazda bulundu. İtirazlarının kabul edilmemesine tepki gösteren avukatlar, "İsterseniz biz tercüme edelim, göreceksiniz tanığın anlattıkları çok farklı." dedi. Mahkeme heyeti fotoğraf teşhisi konusunda hem tercümana hem da avukatlara Türkçe çeviri yaptırdı. Görevli tercümanın eksik çevirdiği tanığın, "Fotoğraftaki kişiyi tanımıyorum" demediği, "Fotoğraftaki kişiyi tanıyorum ama Hakim olduğundan emin değilim" sözlerini kullandığı olduğu ortaya çıktı.

Kısa süren gerginlikten sonra duruşmaya ara verildi.

'14 YAŞINDAKİ OĞLUMU NEDEN KURŞUNA DİZDİN?’

Davanın  öğlenden sonraki duruşmasında tanıkların dinlenmesine devam edildi. 1994 yılında 4 kişiyle birlikte öldürülen 14 yaşındaki Yahya Akman'ın annesi Bedriye Akman, müdafi olarak söz aldı. Anne Akman, duruşma salonunda oturan ve oğlunu kurşuna dizmekle suçladığı sanıklardan Abdülhakim Güven ile ADEM YAKIN'e bağırdı. Akman, "5 kızım tek oğlum vardı. Henüz 14 yaşındaydı. Ne evlenmişti ne askerliğini yapmıştı. Yokluk içinde büyüttüm. Evin tek erkeğinin yolunu yıllarca gözledik. Suçu neydi kurşuna dizdin." diye bağırdı.

‘OĞLUMUN KATİLLERİ BELLİ’

Duruşmanın öğlenden sonraki bölümüne tutuklu sanıklar emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ, itirafçı Abdülhakim Güven (Fırat Altın), Hıdır Altuğ, ADEM YAKIN ile tutuksuz yargılanan Temer Atağ katıldı. Duruşmada 1994 yılında Cizre ile Silopi arasındaki jandarma arama noktasında durdurulan taksinin şoförü Ömer Candoruk ile arabada bulunan A.Aziz Gasyak, Süleyman Gasyak, Yahya Akman'ın sivil kişiler tarafından gözaltına alınması ve 3 gün sonra cesetlerinin bulunması ile ilgili olayın tanığı dinlendi. Duruşmada söz alan Yahya Akman'ın annesi Bedriye Akman, oğlunun katillerinin belli olduğunu ve bunların Cemal Temizöz, ADEM YAKIN, Hakim Güven, Selim, Cebbar ve Hoca olduğunu savundu.

‘CİĞERİMİ PARÇALADINIZ’

Akman, "Benim hayatta tek oğlum vardı, onu da benden aldınız. Ciğerimi parçaladınız. Ne suçu vardı. Sizi Allah'a havale ediyorum." dedi. Bu sırada ayağa kalkan sanıklardan ADEM YAKIN, Akman'ın kendisine beddua ettiğini belirterek, tepki gösterdi. Müdafi avukatlarının ayağa kalkmasıyla kısa süreli gerginlik yaşandı. Tanıklardan Emine Tadikli ise göçer olduğunu belirterek, 1994 yılında Ömer Candoruk, A.Aziz Gasyak, Süleyman Gasyak ve Yahya Akman'ın getirilip bir çukurda kurşuna dizildiklerini gördüğünü söyledi. Tadikli, 4 kişinin öldürüldükten sonra üzerine toprakla örtüldüğünü ve daha sonra gelenlerin bölgeden uzaklaştığını söyledi. Tadikli, o dönemde can güvenliklerinin olmadığını ve hemen köye döndüklerini kaydetti.

TANIKLAR MAHKEMEDE YÜZLEŞTİRİLDİ

Duruşmada 1994 yılında düzenlenen bir operasyon sırasında öldürüldüğü iddia edilen Mustafa Aydın olayının tanıkları yüzleştirildi. Duruşmada daha önce iki kez dinlenen Arafat Aydın, 1994 yılında Cudi Dağı'na büyük bir operasyon yapıldığını belirterek, buna gönüllü köy korucusu olarak kaldığını söylemişti. Aydın, "Hisar taburuna götürüldük. Taburda oturan Bedran kod adlı ADEM YAKIN ve Tayfun kod adlı Hıdır Altuğ bizi çağırdı. Bizi 300 metre bir dereye götürdüler. Burada Bedran bize silah dayatarak el ve ayaklarımızı bağladı. Başımıza poşet geçirdi. Bizi soyarak çıplak halde diken içine yatırdı. Bu sırada taş vurdu. Tayfun beni yere yatırarak boynumuza bastı. Çok yalvardık hatamız nedir diye. Onlar bize 'biz Müslüman değiliz bize bu soruları sormayın' dedi. Tayfur bana 'yalan söyle, teröre yardım ettim' dememi istedi. Mustafa işkenceden sonra bayıldı. Karakolda midesinin üstüne büyük bir taş bırakıldı ve saatlerce öyle bekletildi.

TEMİZÖZ :’ KAYA’DAN DÜŞTÜ DEYİN’

Daha sonra Mustafa'yı Bedran ve Tayfur dereye doğru götürdüler. Aynı günün akşamına doğru derede Mustafa öldürüldü. Mustafa'yı defin ettikten sonra Temizöz tabura gelerek bana ve oradakilere 'Mustafa kayadan düştü, Tayfur ve Bedran öldürmedi.' şeklinde dememizi istedi ve yemin ettirdi. Korktuğumuz için hiçbir yere şikayet etmedik. O dönemde karakol komutanı Hakan adında biriydi. Ben de yaralandım, Hakan yaramı pansuman etti ve üzüldü." şeklinde ifade vermişti.

 Aydın'ın bu ifadesi üzerine duruşmaya tanık olarak çağrılan dönemin karakol komutanı Hakan Kültür, böyle bir olayı hatırlamadığını söyledi.

DAVA ERTELENDİ, TUTUKLULUĞA DEVAM

Kültür, karakola tank yerleştirildiği için üst komutan olarak görevlendirildiğini ancak adli işlemleri asıl karakol komutanı olan astsubay rütbesindekiler yaptığını savundu. Kültür'ün açıklamalarından söz alan tanık Aydın ise Hakan Kültür'ün o dönemde üsteğmen olduğunu, kafası ve bacağındaki yarayı bizzat kendisinin pansuman ettirdiğini, hatta öldürülen Mustafa Aydın'ın cenazesini de köye götürdüğünü söyledi. Hakan Kültür'ün ise çelişkili cevapları dikkat çekti.

Tarihi dava dünkü duruşmadan sonra ileri bir tarihe ertelendi.Tutuklu olarak yargılanan emekli Albay Cemal Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ, itirafçı Abdülhakim Güven (Fırat Altın), Hıdır Altuğ ve ADEM YAKIN'ın tutukluluk halinin devamına karar verilerek, dava ileri bir tarihe ertelendi.

Kaynak: Diyarbakır Söz