Görüş Bildir

Kobani davasında savunma yapan Ahmet Türk: "12 eylülleri yaşadık. Bugün de değişen bir şey yok"

Kobani davasında savunma yapan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, “12 Eylülleri, Diyarbakır zindanlarını yaşadık. O dönemin Genelkurmay Başkanı, ‘Bunları Meclis’ten atacaksınız, sokaklarda it gibi öldüreceksiniz' dedi. Dokunulmazlıklarımız kaldırıldı. Bugüne geldiğimizde de değişen bir şey yok” dedi.

Kobani davasında savunma yapan Ahmet Türk:

HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 sanıklı Kobani davasının 11’inci duruşması, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün başladı. Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda yapılan duruşmada, eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk savunma yaptı.

‘Atadedeler’ adlı örgüte yönelik Ankara’da yürütülen soruşturma kapsamında eski Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı B.Ç. gözaltına alınmış, ev hapsi şartıyla serbest bırakılmıştı. HDP basın bürosunun verdiği bilgiye göre; duruşmada bu gelişme de gündeme geldi. Sanık avukatı Ali Bozan, iddianameyi mahkemenin ilk başkanı B.Ç.’nin kabul ettiğini ve mahkemede eylül ayına kadar yapılan işlemlerde imzası olduğunu belirterek şunları söyledi:

“B.Ç. hakkında bir soruşturma varsa mahkemenizin eski başkanını, hangi niyetle neleri yaptırmak için HSK Kobani davasına atadı. Dosyada teknik takip var, WhatsApp görüşmeleri var. Teknik takip var ise B.Ç. Kobani davasına özel atandıktan önce telefon görüşmeleri, WhatsApp görüşmeleri ortaya çıkacaktır. Etkin bir araştırma yapılırsa bu dosyanın bir kumpas davası olduğunun ortaya çıkacağı kanaatindeyiz. ‘Atadedeler’ toplantısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun isimlerinin referans olduğu basına yansıdı. İddianamenin içeriğini biz bilmeden MHP, Yargıtay’a bir çağrıda bulundu. HDP’nin kapatılması için Yargıtay’a çağrıda bulunan Devlet Bahçeli'nin, 2020 yılında B.Ç.’nin katıldığı toplantıda referans olduğu iddiaları var. Bu iddia gerçekse sizlerin bugün yargılamayı bitirip müvekkillerimiz hakkında beraat ve tahliye kararı vermeniz gerekiyor.

Süleyman Soylu Twitter’da bir video paylaştı ve B.Ç. mahkeme başkanıydı. Müvekkilimizin masumiyet karinesi ihlal edildi. Aynı açıklamayı Fahrettin Altun da yaptı. Müvekkillerimizi hedef gösterdiler. Bunların suç olduğu söyledik ve sizleri etkilemelerine izin vermemenizi istedik. Mesai arkadaşınız; suç örgütü kapsamında gözaltına alınmış ise mahkemeden bunun araştırılmasını talep ederiz.”

Bozan’ın ardından Ahmet Türk’ün savunmasına geçildi. Türk, savunmasında, 12 Eylül darbesinden bugüne Türkiye’de değişen bir şey olmadığını belirterek şunları söyledi:

“12 Eylülleri, Diyarbakır zindanlarını yaşadık. O dönemin Genelkurmay Başkanı, ‘Bunları Meclis’ten atacaksınız, sokaklarda it gibi öldüreceksiniz’ dedi. Dokunulmazlıklarımız kaldırıldı. Bugüne geldiğimizde de değişen bir şey yok. Baskılarla bizi demokratik siyasetten koparmaya çalıştılar. Kürt sorununun demokratik siyasetle çözüleceğine inandığımız için bugüne kadar mücadele ettik. Belediye başkanlığına geçtikten bir gün sonra kayyumlar yerimize atandı. Bugün de haksız, hukuksuz Kobani davası ile karşı karşıyayız.

“IŞİD VAHŞETİNE KARŞI SESSİZ KALMAMIZ DÜŞÜNÜLEMEZ”

IŞİD çetelerinin vahşeti karşısında suskun kalamazdık; bu düşünülemez. O dönemde düşüncelerimizi ortaya koyduk. Çaba gösterdik, tüm dünyaya seslendik. IŞİD çetelerinin gözden kaçmamasını, demokrasiye ve insan haklarına destek verilmesini istedik. IŞİD çeteleri şehirleri yıktı, yaktı, insanları kaçırdı.  Biz, o döneme müdahil olduk ve vahşeti göstermek için çaba gösterdik.

“EMRE TANER İLE GÖRÜŞME YAPTIK”

Çözüm Süreci başlamadan önce dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner ile görüşme yaptık. Sayın Emine Ayna ile birlikte Başbakan bizi davet etti, bir süreç başladı. Ayla Akat Ata ile birlikte İmralı’ya Abdullah Öcalan ile görüşmek için gittik. Bir taraftan devlet açılım yapmak için bizden destek isteyecek ve bir taraftan da bize arkadan tuzak kuracak. Böyle bir dönem yaşıyoruz.

Bir düğündeyken İçişleri Bakanı beni aradı ve Kandil’den bir heyet geleceğini söyledi. Silopi ve Habur arasında yüz binleri bir tarlada beklettik. ‘Sürece zarar gelmesin’ dedik. Mardin’de gece saat 04:00’te beni uykudan uyandırdı (İçişleri Bakanı). Yargıç ve avukatlar arasındaki sorunun çözülmesi için ortak bir metin düzenledik. Şimdi bugüne geldiğimizde, geçmişte yaşadıklarımızın değişmediğini görüyoruz. İstediğimiz, haklarımızın ortak bir değerde buluşturulmasıdır. Mücadelemiz budur, kimseyi azmettirmeyiz. Partimin desteğiyle, yasaklı olduğum için o zaman bağımsız belediye başkanı olarak seçildim. Seçilmemin esas nedeni partimin beni desteklemesi. İnsanları tahrik etmek ile bu parti suçlanıyor. Genel Başkanı suçlanıyor. Diyarbakır'da IŞİD, mitingin ortasına bomba attı, dört insanımız öldü. Selahattin Demirtaş, kürsüde ‘Provokasyona gelmeyin’ dedi.

“İKTİDAR GİBİ DÜŞÜNMEK ZORUNDA DEĞİLİZ”

Siyasetçiyiz, iktidar gibi düşünmek zorunda değiliz. Fikirlerimizi halka iletmek gibi bir sorumluluğumuz var. Siyasetçi iseniz halkın taleplerini doğru okumanız lazım, yaptığımız bu. Fikirlerimizi söyledik; Newrozlarda, mitinglerde düşüncelerimizi söyledik. Her zaman barışı esas aldık, barışçıl bir süreç için mücadele ettik. Sorunları demokratik siyasetin çözeceğini biliyoruz. Demokratik siyasette ısrarlı olmamızın nedeni demokratik siyasetin sorunları çözeceğine inancımızdan.

Bir hukuk devleti varsa insanların fikir ve düşüncelerinden yargılanmaması lazım. Zaman zaman siyasetçiler ve basın, HDP’nin halkı kışkırttığını söylüyor. Kimi kışkırttık, ortada bir şey var mı? Partimizin bu davada azmettirici olarak görülmesi hukuk dışı bir anlayıştır. Kobani’ye gittiğimizde, 16 grup gittik; o dönem belediye başkanıydım. Orada bir konuşma yaptım. O konuşma, IŞİD vahşetine suskun kalınmaması içindi. Kobani halkına destek sunduk. 5-6 TIR unu gönderdiğimizde Mardin Valisi ile o TIR’ları uğurladık.

Suçlamalar siyasidir ve talimatla oluşturulmuştur. Hazırlanmış bir iddianame var, hukuksuzdur. Bu yargılamanın sizler de farkındasınız. Türkiye’de siyasilere verilen bir mesajdır. Bugün iktidar, farklı söylemlerle Kürtlere bakış açısını belli ederek, milliyetçi ve apolitik kesimleri yanında tutmak için Kürtleri hedef gösteren bir yaklaşım göstermiştir."

“ÇÖZÜM SÜRECİNDE KANDİL’E, ÖZAL DÖNEMİNDE ŞAM’A GİTTİK”

Mahkeme Başkanı, savunmasının ardından Türk’e dosyada yer alan fotoğrafları sordu. Türk, şöyle yanıt verdi:

“Zaman zaman siyasi çalışmalar yaparken bazı toplantılara katılıyoruz. Gittiğimiz mekanda nelerin olduğunu bilme ya da bayrakları indirme gibi bir şansımız yok. Kandil’de çekilen bir fotoğraf var, o da Çözüm Süreci’nde çekilen bir fotoğraf. Devletin de bu konuda bilgisi var. Özal döneminde Şam’a gittik, bilgisi dahilinde. O zaman bir ateşkesin sağlanması yönünde bir başlangıçtı. 1994’te bir şeyler çözülebilirdi. Biz Şam’da iken Özal’ın vefat haberini duyunca o çalışmalar sonuçsuz kaldı.”

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi