Öldürülmekten korkuyoruz!

Can güvenliği yaşayan Işık ailesinin fertleri tahliyelere tepki gösterip, Adalet Bakanı Gül'e seslendi. Avukat Taman, davanın görgü tanığının önceki gün silahla taranarak öldürüldüğünü iddia etti.

Öldürülmekten korkuyoruz!

Diyarbakır Adliyesi önünde önceki gün başlattıkları oturma eylemlerini ikinci gününde sürdüren Karaaslan ailesi, "İki cana kıyanlar nasıl serbest kalabiliyor?" iddiasında bulunarak, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e seslendi.

BİSMİL'DE NELER YAŞANMIŞTI

Bismil’de 18 Temmuz 2020 tarihinde üvey kardeşler arasında arazi anlaşmazlığı nedeniyle çıkan kavgada dini nikahlı eşi Hamdiye Şık (61) ve oğlu Kadir Karaaslan’ı (26), diğer eşinden olan oğulları Serdar, Sidar, Serhat, Mazlum ve Zafer Karaaslan ile işbirliği içinde öldürmekten tutuklu bulunan Mahmut Karaaslan’ın yargılandığı davada sıcak gelişme yaşandı. Baba ve 5 oğlunun tutuklu yargılandığı davaya bakan Diyarbakır 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, celse arasında aldığı kararla Mahmut Karaaslan ile oğlu Sidar Karaaslan’ı önceki gün tutukluluğa itiraz üzerine tahliye etti.

İTİRAZ ÜZERİNE ARA CELSEDE TAHLİYE

İşlenen cinayetlerin ardından tutuklanıp cezaevine konulan baba ve 5 oğlu ile birlikte toplam 7 sanık hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianame hazırlandı. İddianamede, baba ve 5 oğlunun Hamdiye Şık’ı ’kasten öldürmek’ suçundan müebbet, Kadir Karaaslan’ı ’altsoya karşı kasten öldürmek’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile birlikte Murat Karaaslan, Mehmet Karaaslan ve gelini Bahar Karaaslan’ı yaralamaktan ’altsoya karşı kasten yaralamaya teşebbüs’ suçlarından ayrı ayrı cezalandırılmaları talep edildi.

ÖLDÜRMEYE TEŞEBBÜS SUÇUNDAN

Öldürülen Hamdiye Şık’ın diğer oğlu Murat Karaaslan hakkında ise, üvey kardeşlerini ’öldürmeye teşebbüs’ suçundan 13 ile 20 yıl arası değişen hapis cezası talep edildi. Baba ve 5 oğlu, emniyet ve savcılık ifadelerinin aksine duruşmada karşı tarafı suçladı. Mahkeme başkanının ifadelerindeki çelişkileri sorması üzerine ise tutuklu sanıklar, ifadelerinin tutanaklara yanlış geçirildiğini savunduğu belirtildi. Sanıklar, olay sırasında çekilen videoya yansıyan ’Babam diyor sıkın’, ’Babam diyor hepsini öldürün’ sözlerinin de kendilerine ait olmadığını iddia ettiği ifade edildi.

AİLENİN BAŞLATTIĞI ADALET NÖBETİ

Korucubaşı Mahmut Karaaslan ve kendisi gibi korucu olan oğlu Sidar Karaaslan’ın tahliye edilmesi üzerine önceki gün Diyarbakır Adliyesi önünde oturma eylemi başlatan öldürülen Şık’ın diğer çocukları ve yakınları, dün yine adliye binası önüne gelerek, adalet nöbetinde bulundu.

Sanıklardan ikisinin tahliye edilmesi nedeniyle can güvenliği endişesi yaşayan aile fertleri, yetkililere seslerini adliye  önünde duyurmaya çalıştı. Aile üyeleri eylemleri sırasında ellerinde “Can güvenliğiniz yok, katiller serbest bırakıldı”, "Sesimizi duyun, adalet arıyoruz" yazılı dövizler taşıdı.

Öldürüen Remziye Şık'ın kızı Sertaç Karaaslan yaptığı açıklamada, "Biz bir katliam yaşadık, annem ve erkek kardeşim katledildi. Ağabeyim ve yengem bu katliamda sakat bırakıldı. Buna rağmen katiller olaydan 1 yıl 3 sonra serbest bırakıldığını anlayamıyoruz" dedi. Bu yüzden adalet aradıklarını söyleyen Karaaslan, nasıl olur da serbest kalabildiklerini anlamakta zorluk çektikleri katillerin, rüşvetle serbest kaldıklarına inandıklarını ifade etti.

ADALET BAKANINA SESLENDİ

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'e "Böyle bir şey nasıl olabilir? İki cana kıyanlar nasıl serbest kalabiliyor? Bunca çocuğa, bizlere travma yaşatıp ellerini kolların sallayarak nasıl çıkabiliyorlar? Böyle bir şeyi kabul etmiyor, sesimizi duyurmak istiyoruz" sözleriyle seslenen Karaasan, net bir cevap alıncaya kadar da eylemlerine devam edeceklerini kaydetti.

OLAY ANINA İLİŞKİN GÖRÜNTÜLER

Öldürülen Hamdiye Şık ve Kadir Karaslan’ın ailesinin avukatı Neval Taman, dosyanın vekilliğini yaptığını, olayın ikinci gününden itibaren dosya ile ilgilendiğini söyledi. Taman, “Mahmut Karaaslan’ın evine ait güvenlik kamera görüntüleri dosyada mevcut. Son olarak dosyaya bu güvenlik kamera görüntüleri çözülüp geldi. Bu görüntülerde de Mahmut Karaaslan’ın açık bir şekilde evinin damında elinde silahla göründüğü görüntüler var. Diğer dört oğlunun da yine silahlı görüntüleri çok açık ve net bir şekilde dosyada mevcut. Biz, açıkçası 22 Ekim’deki duruşmadan sonra dosyadan umutluyduk. Çünkü görüntüler her şeyi bariz bir şekilde ortaya koyuyordu. Ancak, tutukluluk inceleme süresindeki 7 günlük süre içerisinde dahil olmayan 11 Kasım tarihli sanık vekillerinin yapmış oldukları itiraz dilekçelerine sürpriz bir şekilde sanıklardan Mahmut Karaaslan ve oğlu Sidar Karaaslan tahliye edildi” dedi.

EVLERİ KARŞI KARŞIYA

Sanıkların evleri ile müvekkillerinin evleri karşı karşıya olduğunu aktaran avukat Taman, “Biz, bu tahliyenin haksız ve hukuksuz olduğunu düşünüyoruz. Haksız tahliye kararına da itirazımızı yapacağız. Bu iki kişinin de olayın gerçekten azmettiricileri olması sebebiyle tutuklanmaları gerekmektedir. Ayrıca burada gördüğünüz beş çocuk da olay anında olay yerindeler. 22 Ekimdeki duruşmada bu çocuklara ilişkin olarak da tüm sanıklar açısında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan dava açıldı ve iddianame hazırlandı bu iki dosya birleştirildi. Bu kadar kişiye karşı gerek kasten öldürme, gerek kasten yaralama suçlarının gerçekleşmiş olmasına rağmen bu iki sanığın tahliye edilmesi adalete olan duygumuzu gerçekten zedelemiştir” diye konuştu.

SERCAN ÇELİK İSİMLİ TANIK

Avukat Taman, sözlerine şöyle devam etti:  “Dosyanın her türlü etkiden uzak, baskıdan uzak bir şekilde gerektiği gibi bağımsız yargımızın eline emanet edilmesini istiyoruz. Karaaslan’ın evinde olan ve olay sonrasında yaşanan her şeyi gören Sercan Çelik isimli bir tanık vardı. Bu tanık olaydan sonra jandarma karakoluna giderek olayı ne şekilde gördüğüyle ilgili bütün detaylarıyla bir beyanda bulunmuştu. Bu kişi, duruşmaya gelerek mahkeme huzurunda yeniden dinlendi. Mahkeme huzurunda dinlendiği zaman ilk ifadesi kendisine soruldu. Sercan Çelik, ilk ifadesinde baskı altında olduğunu ve Mahmut Karaaslan’dan korktuğu için kimliğinin gizlenmesini istemişti. Ancak bir şekilde kimliği gizlenmedi ve mahkemeye tanık olarak gelip beyanda bulundu. Tanık, mahkemedeki beyanında ilk beyanından tamamen cayarak hiçbir şekilde olayı görmediğini anlattı. Bu tanıkla ilgili sürpriz bir gelişme yaşandı. Ben de bunu az önce öğrendim. Tahliye kararının verildiği gün Sercan Çelik isimli tanık, silahla taranmak suretiyle öldürüldüğü haberini duydum.”

Öte yandan, yargılamanın 22 Ekim günü görülen son duruşması öncesinde ise mahkemede heyet değişikliği yaşandığı, bir sonraki duruşmanın 17 Aralık tarihinde görüleceği belirtildi. Mağdur aile ise tahliye kararına itiraz ederek adliye önünde dün itibariyle oturma eylemi başlattı.

BARO'DAKİ NÖBET

Öte yandan, Diyarbakır Barosu binasında Adalet Nöbeti’ni 4 gündür sürdüren tutuklu aileleri, taleplerinin karşılana dek eylemlerini sürdüreceklerini iddia etti. Aileler Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Genel Merkez Yöneticisi Newroz Uysal, ÖHD Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Özüm Vurgun ve ÖHD’li avukatlar ziyaret etti. Uysal, hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için nöbet tutan ailelerin talepleri yerine getirilene kadar ailelere destek vermeye devam edeceklerini belirtti.

‘HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ’

ÖHD Diyarbakır Şubesi Yöneticisi Muhittin Muğuç, pandemi sorunu bahane edilerek tutuklulara ilişkin kısıtlamalara gidildiğini vurgulayarak, “Hasta mahpuslar tarafından hem Adli Tıp Kurumu hem de ilgili organlar tarafından çıkarılan sıkıntılar nedeniyle mağduriyetler yaşanıyor. Aileler böyle bir durumu zaten gündeme getiriyor. Bu sıkıntıların bir sonucu olarak anneler burada böyle bir eylem gerçekleştiriyor. Kendilerinin artık bu haksızlık karşısında sabredecek bir durumlarının kalmaması nedeniyle en büyük hakları olan oturma hakkı ya da buna benzer eylemselliklerini yerine getiriyor. ÖHD olarak her türlü desteği vereceğimizin sözünü veriyoruz” şeklinde konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz