Şarkîn Âlimleri Üstadı anlatıyor

Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri bütün dünyadaki âlimlerce takdir edilmiş, Risale-i Nur eserlerine gereken ilgi gösterilmiştir. Doğduğu bölgenin âlimleri de Bediüzzaman’dan daima takdir ile bahsetmiş ve methetmişler.

Şarkîn Âlimleri Üstadı anlatıyor

Bu muhterem zatlardan biri Şeyh Seyyit Muhammed el- Arapkendi’dir. 1911 yılında Diyarbakır’ın Bismil ilçesine bağlı Arapkent köyünde dünyaya gelen Şeyh Seyyit Muhammed el-Arapkendi, birçok halife, müderris ve âlim yetiştirdi. Şefkat ve cömertliği ile tanınan Şeyh  el Arapkendi 1987 yılında ahirete göçtü.

VEFAT GÜNÜ, HAVA KARARDI

Muhammed Salih Ekinci, Seyda’nın halifesi olan Molla Ahmed-i Halili’den dinlediği Bediüzzaman Hazretleri ile ilgili hatırasını şöyle anlatıyor: Bediüzzaman’ın vefat ettiği gün ortalık birden karardı. İkindi vakti sanki akşam ile yatsı arası gibi oldu. Her yer kan gibi kıpkırmızıydı. Büyük üstadım Seyda Muhammed Arapkendi o gün bu durumu görünce demiş ki; “Bugün büyük bir zat vefat etmiştir.” Sonradan Bediüzzaman’ın o gün vefat ettiği haberi gelince çok teessüf etmiş ve demiş ki; “Bu zatın bu kadar büyük olduğunu bilseydim, mutlaka ona ulaşır, onu ziyaret ederdim.”

ALEMİ İSLAM'IN ÜSTADIR

Bediüzzaman Said Nursî’ye hayranlık ve takdir hislerini dile getiren muhterem zatlardan biri de Şeyh Seyda El- Cezerî’dir. Bediüzzaman ile aynı dönemde yaşayan bölgede “Şeyh Seyda” sıfatıyla tanınan Şeyh Muhammed Said,  Bediüzzaman Hazretiyle manevî âlemde müşküllerini halletiğini dile getirdikten sonra, “Bediüzzaman yalnız benim değil, bütün âlem-ı İslam’ın üstadıdır. Ben o zata talebe olmanın şerefiyle huzur- u İlâhiye’ye çıkmak istiyorum” diyen bir zattır.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, vefatından önce Urfa’ya geldiğinde Şeyh Seyda bir grup halifesi, seveni ve müritleriyle beraber Cizre’den Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret etmek için yola çıkmışlar. Ancak Mardin’e bağlı Midyat ilçesine vardıklarında Bediüzzamanın vefat haberi ulaşmış, orada gıyabî cenaze namazını kılmışlar.

BİLAL-İ HABEŞ Mİ BURAYA GELDİ

Molla Ramazan Kurt , 1932 yılında Siirt’tin Kurtalan kazasına bağlı Uşiyê köyünde doğdu, 1958’lerde Risale-i Nurlarla tanışmış.  Risale-i Nur’ları okuma ve mütalaası ile meşguliyeti devam ediyor.

Kurtalan ilçesine bağlı Zokayt köyünde Şeyh Muhammed Cüneydi el- Zokaydi’den de  medrese tahsilini alan, daha sonra imamlık, müderrislik ve Kur’ân kursunda hocalık yapan, halen Erzincan’da yaşayan 92 yaşındaki Molla Ramazan Kurt, telefon sohbetimizde Bediüzzaman’ı şöyle anlattı:

Kurtalan’dan iki talebe arkadaşımla 1951 veya 52 yılında yayan Cizre’ye Şeyh Seyda’nın ziyaretine gittik. O zaman Şeyh Hazretleri Cizre’den 6-7 Kilometre uzaklıkta Serdâhlê yaylasında olduğunu söylediler. Biz de yaylaya gittik. O gece caminin damında yattık. Sabah namazı ezanı birisi okudu, böyle ezan okuyan memleketimizde yoktur dedim. Acaba, Bilal-i Habeşi mi manen buraya geldi. Sesi, sedâsı ve kıraati mükemmeldi. Cami misafirlerle doluydu, her kesimde insanı görebilirsin. Kamet getirildi, namazı kıldık, şeyh hazretleri namazdan sonra evine gitti. Şeyhin halifeleri, imamları, talebe ve misafirleriyle kuşluk vaktinde sabah kahvaltısını caminin avlusunda yaptık. O arada ezanı okuyan esmer adama biri, “Nereden gelmişsin?” diye sordu.

 O da “Irak’tan geldim, Irak’ta muhabirim, matbaam var. Gazetemin bir sayfasına Risale-i Nur’ları yazıyorum” şeklinde cevapladı. “O zaman Şeyhi ziyaretine hem de tarikatına girmek için mi buraya geldiniz?” diye sordular.

İSPARTAYA GİDİP ZİYARET EDECEĞİM

 Iraklı ise, “Hayır, ben Isparta’ya Bediüzzaman’ı ziyarete gideceğim” dedi. Bediüzzaman Hazretleri Said-i Meşhur lakabıyla biliniyordu. Soruyu soran zat “İnsanlar, Medine’den gelip şeyhin tarikatına giriyorlar. Sen şeyhin tarikatına girmeyip Said-i Meşhurun yanına, Isparta’ya kadar gideceksin” deyince:

Irak’lı şöyle cevap verdi: “Eğer Bediüzzaman beni beş dakika kabul ederse buradaki şeyhin kırk sene sohbetine tercih ederim. O asrın Mehdi-i A’zamıdır”. Böyle söyleyince gerginlik oldu. Orada bulunan Molla Halil, “Irak’lı kardeşimiz doğru söylüyor” deyince meseleyi Seyda’ya intikal etmek üzere biri Şeyh Seyda’nın evine gitti. Şeyh Seyda hemen geldi. “Aranızda ne var” diye sordu?

Sedanın bir halifesi Kurban,  Molla Halil diyor ki: Bediüzzaman Mehdi’dir. Bizim de  ona itirazımız var.  Şeyh Seyda hazretleri:  “Molla Halil doğru söylüyor” Bediüzzaman’a hangi fistan giydirirseniz giydirin onun kametine az gelir. Mehdilik bile ona azdır. Ona peygamber demeyin ne derseniz deyin” şeklinde ifade buyurdu. Şeyhin sözlerinden sonra ortalık sakinleşti. Irak’lı da Isparta’ya gitmek üzere yayladan ayrıldı.

NUR TALEBELERİNİN İMAMIDIR

Bu arada Molla Ramazan Kurt ağabeye, Bediüzzaman hakkında ki görüşün nedir diye sordum?

O da şöyle cevap verdi: Bediüzzaman Hazretleri bütün Nur talebelerinin imamıdır. Bütün Müslümanların imamıdır. Bütün muvahhidînin imamıdır. Bediüzzaman ahir zamanın Mehd-i Muntazırıdır.

Bediüzzamanı bihakkın tanımak için, ancak onun eserleri olan Risale-i Nur külliyatını hakkıyla, düşüncesiyle, tefekkürüyle ve büyük bir itina ile okunursa Bediüzzaman’ın büyüklüğü o zaman eserleriyle bilinir.” dedi.

Bediüzzaman Hazretlerini vefatının 62. yıldönümü münasebetiyle bir kez daha rahmet ile yad eder, ruhuna binler Fatihalar ve dualar iletiriz. Ruhu şâd olsun.

Yazan; Rüstem Garzanlı..

Kaynak: Diyarbakır Söz