Görüş Bildir

STK'lardan hükümete çağrı: Somut adımlar atılmalı

Terör rejiminin Filistin'e yönelik saldırıları karşısında verilen tepkilerin yetersiz kaldığını belirten STK'lar, başta İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılması olmak üzere tüm askeri ve diplomatik ilişkilerin sonlandırılması gerektiğini söyledi.

STK'lardan hükümete çağrı: Somut adımlar atılmalı

Yaklaşık bir hafta önce Mescid-i Aksa'ya yönelik başlatılan saldırılara tepki amaçlı basın açıklamaları, boykot çağrıları, yürüyüşler, şehir içi araç konvoyları ve sosyal medya üzerinden Filistin'i destekleyici çalışmalar sürüyor.

Müslüman halklar tarafından yapılan çalışmalara nispeten yetki mercilerinin de olayları kınamayla sınırlı tutmasının yetersiz olduğunu dile getiren STK'lar, özellikle Türkiye'nin; askeri üsleri kapattırması, konsoloslukları geri çekmesi, devlet tanımından çıkarması; askeri, diplomatik, ekonomik ve siyasi tüm ilişkileri sonlandırarak somut adımlar atmasının vaktinin geldiğini söyledi.

Kudüs'ü ve Aksa'yı savunan Filistinlilerin bu barbar saldırılar altında korunabilmesi için, bütün İslam ülkelerine vazife düştüğünü hatırlatan Peygamber Sevdalıları Vakfı Genel Başkanı Adnan Akgönül, "En büyük görev, bütün İslam ülkelerinin tek vücut olup daha etkin bir seda ile tepkilerini göstermeleridir. Siyasi, askeri, ekonomik anlamda direkt müdahaleyle etkin bir biçimde kendi tavırlarını ortaya koymaları gerekiyor. Özellikle İslam ülkeleri yöneticileri bu anlamda kendi etkin imkânlarını, güçlerini ve var olan bütün durumlarını seferber etmek zorundalar." dedi.

"HÂLÂ BU SİYONİSTLERLE DİPLOMATİK İLİŞKİLER KURULUYORSA BUNDA BÜYÜK BİR VEBAL VE SORUMLULUK VARDIR"

Özellikle ülke yöneticilerine mesajlarının olduğunu ifade eden Akgönül, "Kendileri bu alanda israilin saldırılarını durdurmak için, onları uluslararası boyutta tel'in etmek için girişimlerini yaparken diğer taraftan da ekonomik ilişkilerini tamamen kesmeli ve özellikle diplomatik ilişkilerine son vermeleri gerekiyor. Yani bütün bu barbarlıkların karşısında hâlâ bu siyonistlerle diplomatik ilişkiler kuruluyorsa bunda büyük bir vebal ve sorumluluk vardır. Eğer bunu şimdilik yerine getirmezlerse bu vebal boyunlarına kalacak ve bu zillet onları ömür boyu etkisi altında bırakacaktır." ifadelerini kullandı.

Bütün ümmetin Selahaddin-i Eyyubi gibi var olan bütün imkânlarını sergilemesi gerektiğine vurgu yapan Akönül, "Ayrıca bütün Müslüman halkımızdan bir isteğimiz şu ki: Müslümanlar da kendi aralarında yapacakları yardım kampanyalarıyla bir nebze de olsa onların sağlık, gıda ve benzeri ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir çalışma yapabilirler. Bu fırsat şimdilik yerine getirilmeli ki Allah karşısındaki sorumluluk yerine getirilmiş olsun." şeklinde konuştu.

Akgönül, "Cenab-ı Allah El-Kahhar ismi ile siyonistleri kahretsin, onları bir an önce en ağır bir musibetle cezalandırsın, oradaki Müslümanlara da hayır kapıları açsın. Onlara güç, kuvvet sabır ve merhamet versin. Bu arada şehit olan kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yaralılara şifa vermesini diliyorum. Cenab-ı Allah, bütün o Müslümanların ayaklarını sabit kılsın İnşallah. Bu zulmün bir an önce bitmesini Cenab-ı Allah bütün ümmete nasip etsin." temennisinde bulundu.

"BİRÇOK İSLAM ÜLKESİ TÜRKİYE'NİN ATACAĞI ADIMLARI DİKKATE ALARAK HAREKET EDİYOR"

Yaklaşık bir haftadır terör şebekesi tarafından Filistinlilere yönelik yoğun saldırıların sadece bu haftaya münhasır bir durum olmadığına dikkati çeken Mustazaflar Cemiyeti Genel Başkanı Murat Aslan, "Bu saldırılar karşısında Türkiye olarak neler yapılabilir? Neticede İslam ülkelerinde bulunan halklar bir şekilde üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları basın açıklamaları, konvoylar, ürünlerin boykotu ve sosyal medya üzerinden tepki şeklinde yerine getirmektedirler." diye belirtti.

Türkiye'nin rolünün önemli olduğunu söyleyen Aslan, "Her ne kadar hükümet yetkilileri açıklamalar yapsa da durumu kabul etmediğini dile getirse de biraz daha somut adımların atılması gerekiyor. Neticede İslam ülkeleri nezdindeki konumu çok önemlidir. Birçok İslam ülkesi Türkiye'nin atacağı adımları, alacağı kararları dikkate alarak hareket ediyor." ifadelerini kullandı.

Yakın zamanda atılan somut adımların nasıl fayda gösterdiğini gösteren girişimlere delil gösteren Aslan, "Bu adımlardan bir tanesi Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki meselesidir. Bu meselede Türkiye net bir şekilde tavrını ortaya koyduğunda hem askeri hem siyasi hem de ekonomik anlamda Azerbaycan'ı desteklediğinde savaşın neticesinin nasıl değiştiğine hepimiz şahit olduk." dedi.

"İNCİRLİK VE KÜRECİK ASKERİ ÜSLERİ KAPATILARAK FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZE BİR DESTEK VERİLEBİLİR"

Bu yapılabilecekler konusunda tavsiyelerimizin başında Türkiye büyük elçiliğinin israil terör şebekesi rejiminden derhal çağrılması ve aynı şekilde israil elçiliğinin sınır dışı edilmesi geldiğini söyleyen Aslan, "Herkesin de bildiği gibi siyonizme en büyük desteği veren Amerika'dır. Ülkemizde de Amerika kontrolünde olan İncirlik ve Kürecik askeri üsleri bulunmaktadır. Burada yapılan birçok çalışma israilin hizmetine sunulmaktadır. Bu üslere yönelik Türkiye ciddi adımlar atmak zorundadır. Bu üsler kapatılarak Filistinli kardeşlerimize bir destek verilebilir." şeklinde konuştu.

Ekonomik alanda da bazı girişimlerde bulunabilineceğine vurgu yapan Aslan, "israil ve Amerika menşeli ürünleri ilan ederek boykot edebiliriz. Neticede bu bir sorumluluktur. Tarihe bir not düşmek gerekir ve bize düşen sorumluluğu en güzel şekilde yerine getirmek zorundayız. Rabbim kardeşlerimizin ayaklarını sabit kılsın, terör şebekesine karşı verdikleri mücadelede yar ve yardımcıları olsun." şeklinde temennide bulundu.

"ULUSLARARASI KAMUOYU OLUŞTURMALIYIZ"

Türkiye'nin uluslararası kamuoyunda yapabileceği ve yargı mekanizmalarını harekete geçirme noktasında atabileceği adımları sıralayan Mazlum-Der Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Bircan Kaçmaz, işgal rejiminin uluslararası insan hakları hukukuna göre savaş suçları arasında değerlendirebilecek suçlar işlediğini söyledi.

Kaçmaz, "Uluslararası hukuk mekanizmalarının, örgütlerin ve hassaten devletlerin uluslararası insan hakları raporları ile de tasdik edilmiş ırksal ayrımcılık rejiminin Filistinlilere yönelik sistematik olarak yaptığı zulüm, işkence, insanlık dışı muamele ve birçok hakkına saygı duymasına karşın uluslararası kamuoyu oluşturmalıyız." diye belirtti.

BM yargı organlarından biri olan Uluslararası Adalet Divanı'na başvuru yapılabileceğinin altını çizen Kaçmaz, "Bu konu hakkında israilin Filistin topraklarında yaptığı hak ihlallerine yönelik Uluslararası Adalet Divanı'ndan tavsiye ve görüş istenebilir. Bu tavsiye ve görüşler uluslararası kamuoyunda israilin yargılanmasına yönelik bir şerh olarak düşebilir." ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE ÖNCÜLÜĞÜNDE AMBARGO UYGULAYABİLİR VE İSRAİL MENŞELİ ÜRÜNLERE BOYKOT EDEBİLİRİZ"

Birleşmiş milletler organı olan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu tarafından 2008 Gazze savaşında bir Gladstone Raporu hazırlandığını hatırlatan Kaçmaz, "Böyle bir rapor tekrar hazırlanabilir. Kamuoyunu bilinçlendirmek, yaşanan hak ihlallerini kayıt altına almak ve uluslararası yargı mekanizmalarında israilin yargılandığı dosyalarda delil olarak sunulabilir." önerisinde bulundu.

Kaçmaz, "Türkiye olarak israille planlanan normalleşme sürecini tek taraflı olarak askıya alabilir, diplomatik ilişkileri kesebilir, Ankara israil büyükelçiliğine atanmış israil maslahatgüzarını ve İstanbul'daki israil konsolosu ve yetkililerini ülkeden gönderebilir, burayı kapatabiliriz. Askeri anlaşmaları askıya alabilir, Malatya'daki Kürecik radar üssünü kapatabiliriz. israile karşı Türkiye öncülüğünde ambargo uygulayabilir ve israil menşeli ürünleri boykot edebiliriz." dedi.

Evrensel yargı ilkesini kabul etmiş bir ülke olarak sadece uluslararası yargı mekanizmalarının değil Türkiye mahkemelerinin de yaşanan ve zamanaşımına tabi olmayan suçlar için harekete geçmesi gerektiğini belirten Kaçmaz, "Bu aşamada Türk mahkemelerinin evrensel yargı yetkisini kullanabilmesi için Adalet Bakanlığı’nın onayından geçmesi gerekir. Bu nedenle Abdulhamit Gül’e sorumluluk düşmektedir. israilin Filistinlilere yönelik işlediği sistematik suçlara ve israilin cezasızlık sorununa karşı Türkiye yetkilileri geç olmadan devreye girmelidir." şeklinde konuştu.

"FİLİSTİN'E AÇILACAK YOLLAR KONUSUNDA TÜRKİYE'NİN İLGİLİ MAKAMLARINCA GEREKLİ DESTEK VERİLMELİ"

Yapılan yardım çağrıları karşısında, Filistin'de yaşanan bu insanlık dramına gerek hükümet nezdinde ve gerekse halk olarak sessiz kalmanın mümkün olmadığını dile getiren Diyarbakır Umut Kervanı Başkanı Şahin Elelçi, "Çocuklar ve anneler bayramlıklarını hazırlarken maalesef kırmızı kefenlerle hazırlandılar. Dolayısıyla Umut Kervanı olarak beklentimiz bir an önce Filistin'e açılacak yollarda ayni ve nakdi yardımlar konusunda Türkiye'nin ilgili makamlarınca destek gerekli tüm desteğin verilmesi lazım." diye belirtti.

Elelçi, "Nihayetinde bir seferberlik halindeyiz. Sadece Türkiye değil tüm insanlık olarak muhakkak bu yardım çağrılarına cevap verilecektir. İnşallah bu yardımların ulaştırılabilmesi noktasında gerekli alt yapının oluşturulmasını diliyoruz." ifadelerini kullandı.

Yapılacak yardımları gören Filistinli Müslümanların kendilerinin yalnız olmadıklarını hissedeceklerini söyleyen Elelçi, "Gerek devlet gerek STK'lar ve gerekse platformlar aracılıyla yapılacak yardımların oradaki Müslümanlara bir umut olacağını düşünüyoruz. Çünkü Filistin yardım bekliyor! Filistin umut bekliyor! Filistin dayanak bekliyor! İnşallah bunu da gerçekleştireceğiz." dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi