Meyhaneci Ahmet Parlak bilinmeyenlerini Renkli Sayfalar'a anlattı, neler dedi?

'İsyan' şarkısıyla internet fenomeni olan TV8’in O Ses Türkiye programıyla olay yaratan Ahmet Parlak Kanal D’nin fenomen magazin programı Renkli Sayfalar'a konuk oldu. Ahmet Parlak, O Ses Türkiye'ye davet edildikten sonraki değişen hayatını anlattı.

Meyhaneci Ahmet Parlak bilinmeyenlerini Renkli Sayfalar'a anlattı, neler dedi?

'İsyan' şarkısıyla internet fenomeni olan TV8’in O Ses Türkiye programıyla olay yaratan Ahmet Parlak Kanal D’nin fenomen magazin programı Renkli Sayfalar'a konuk oldu. Ahmet Parlak, O Ses Türkiye'ye davet edildikten sonraki değişen hayatını anlattı.

Ahmet Parlak’ın açıklamaları şu şekilde…

- İstanbul'u gezmeye gelmiştim. 20-25 kişi aynı anda aradı, 'çabuk televiyoznu aç' dediler. Koştur koştur televizyon aradık dükkanlarda.

 - 1 hafta sonra 'O Ses Türkiye'den aradılar. 'Davetli olarak gelir misiniz' dediler. Gökhan Abi sayesinde başladı her şey. Tanışmayı çok isterdim zaten, nasip de oldu.

 - Yetenek Sizsiniz ekibi mekanımıza geldi. Hepsini ağırladık. Hep birlikte 'isyan' söyledik.

 - O Ses'e çıktığım an diz kapaklarım titredi. Kalp atışım boğazımdaydı.

 - Ebru Gündeş bana doğru yürümeye başladığını gördüğüm an, arkamı döndüm. Heyecanlandım. Saçmalamayayım diye uğraştım.

 - Hiç ünlü olayım, şöhret olayım. Halil Sezai'yi bulayım diye bir düşüncem olmadı. Ben çocukluğumdan beri ticaretle uğraşıyorum. O yüzden müzikal anlamda hiç bir şey düşünmedim.

  -  Çok eskiden İsmail YK dinlerdim. 'Seviyorum Seni Yar' şarkısını dinliyordum. Bir de 'Neredesin' vardı...

 - Şarkı söylemeyi çok seviyorum. 'Biraz daha iyisini yapabilirim' cesareti geldi. İnsanlar sana destek verince hissettiğin duygu çok daha mükemmel.

 - Çok heyecanlanıyorum. Reklam için dakika sayıyorum. 15 Mart'ta o kadar seyircinin önüne nasıl çıkacağım şu an düşünmüyorum.

-  Bir kadın çıkıp 'Ahmet' diye bağırsa kalbim durmaz. Kendime idol seçtiğim biri çıkarsa karşıma o zaman heyecanlanırım.

 - Anne-babam başımda olduğu için işleri boşlama durumum olmuyor. Ben burayı açınca babam kendi  yerini kiraya verip, benim yanıma geldi.

 - Kebapçılık bizim baba mesleğimiz.

 - Bende ego yok, olmaz da. Restoranda bir masadan gidip küllük lır, dökerim. Gocunmam. Bu benim ekmeğim. Müşteri bir şey istiyor, gidip arkamı dönüp işimi yapıyorum. Şalgama buz isteyen çıkıyor. Bir insana hizmet etmek gocunulacak bir şey yok.

Geçtiğimiz hafta O Ses Türkiye'de halil sezai’nin İsyan şarkısını seslendiren bir yarışmacıyı değerlendirirken Gökhan, sosyal medyada izlediği bir videodan bahsetmişti. Ahmet Parlak’ın arkadaş ortamında seslendirdiği İsyan şarkısını seyrettiren Gökhan, söyleyiş tarzını çok beğendini söylemiş ve salondaki herkes tarafından alkışlanmıştı. İşte o Ahmet Parlak, O Ses Türkiye son bölümde sahne aldı ve kendine has tarzı ile şarkıyı söylerken herkese İsyan dedirtti.

Efkarlı bir şekilde arkadaş ortamında Halil Sezai’nin İsyan parçasını söyleyerken kaydedilen ve O Ses Türkiye’de Gökhan’ın isteği üzerine videosunu herkesin izlediği Ahmet Parlak, konuk olarak O Ses Türkiye programına katıldı ve jüriyi gülmekten kırıp geçirmenin yanı sıra söylediği İsyan parçasıylada herkesi kendisine hayran bıraktı. Seyircilerin isteğini kıramayan Acun, şarkıyı bir kere daha söyletti fakat bu sefer Ebru Gündeş’de Ahmet Parlak’a katılınca muhteşem bir düet çıktı.

Nota bilgisinin olmadığını, arkadaş ortamında insanları eğlendirmek için şarkı söylediğini belirten Parlak, o gecenin hikayesini anlattı. Arkadaşları ile birlikte efkarlı bir anında söylediği Halil Sezai'nin İsyan şarkısına farklı bir yorum katan Ahmet Parlak aslen Mersinli. Mersin'de sahil yolunda fasıllı ocak başı işleten Parlak'ın daha birçok performasnı var İsyan ise bunlardan en çok öne çıkanı.O Ses Türkiye, birçok ülkede The Voice adı ile yayınlanan ve 10 Ekim 2011'de Türkiye'de Show TV'de yayınlanmaya başlanan, 2012–2013 sezonu için Star TV ile anlaşan ve 2013–2014 sezonunda Acun Ilıcalı'nın satın aldığı tv8 kanalında yayın hayatına devam eden yapımcılığını Acun Medya’nın, sunuculuğunu Acun Ilıcalı’nın yaptığı, ses yarışması programıdır.

O Ses Türkiye programında dört jüri ve bir sunucu yer almaktadır. Yarışma toplamda beş turdan oluşmaktadır.Birinci turda jüri üyeleri adayları sahneye arkası dönük bir şekilde dinler. Eğer adayın sesini beğenirse butona basar ve bulunduğu koltuk sahneye doğru döner. Şarkı bitene kadar tüm jüriler butona basabilir. Eğer bir yarışmacıyı birden fazla jüri beğenip butona basarsa bu kez yarışmacı ekibine katılmak istediği jüri üyesini seçer ve seçtiği jürinin ekibine katılır.

İkinci tur "Düello" adı verilen turdur. Her bir jüri üyesi ekibinde yarışmacıları ikişerli veya üçerli eşleştirerek sahnede yarıştırır. Yarışmacılar birbirleriyle düet yaparlar. Sonucunda koç yarışmaya kiminle devam edeceğini seçer. Daha sonra kendi takımından elenen yarışmacıyı takımına almak isteyen jüri üyesi olup olmadığı sorulur. Eğer bir yarışmacıyı 1 jüriden fazla isterse seçim yarışmacıya bırakılır. Seçilen yarışmacılar ise yarışmanın 3. Turu olan "Birebir" bölümüne geçmeye hak kazanır.

Üçüncü turdan itibaren yarışmacılar şarkıyı tek başına söyler. Yine ikişerli veya üçerli eşleşerek biri bir üst tura geçer.

Son Eleme turunda ise her ekipten iki ya da üç yarışmacı yine şarkılarını söyler. Bu kez tercihi stüdyodaki seyirciler elindeki butonlarla puan vererek belirler. En yüksek yüzdesi olan yarışmacı Canlı Yayında yarışmaya hak kazanır.Çeyrek Final olarak adlandırılan bu turda kalan 16 yarışmacı 4'erli şekilde ayrılarak performanslarını sergiler. Her performanstan sonra 2 dakikalık Sms Oylaması sonucu her 4 gruptan sonuncu olan 1 kişi toplamda 4 kişi yarışmaya veda eder.

Bir sonraki bölümde kalan 12 yarışmacı 3'erli şekilde ayrılır ve yine her gruptan 1 kişi elenerek Yarı Finalde yarışacak 8 kişi belirlenir.Yarı Final turunda ise kalan 8 yarışmacı 2'şer tane şarkı söyler. Her jüri üyesi takımıyla kendi şarkılarından birini seslendirir. Sonrasında Aralarından sadece 4 tanesi finale yükselir. Final Turunda ise 4 yarışmacı 3'er tane şarkı söyler. Yapılan Sms Oylaması ile Önce 4. Sonra 3. Öğrenilir. Ve kalan 2 yarışmacı eski performanslarından birini seslendirir ve son sms oylamasında Türkiyenin O Sesi ortaya çıkar.

Gökhan Özoğuz Kimdir?

Gökhan Özoğuz, 14 Ekim 1976 tarihinde İstanbul’da Fenerbahçe semtinde doğmuştur. Aslen Gaziantep'lidir. Babası Ahmet Özoğuz’dur. Açıköğretim Fakültesinde okudu. 2007’de babaları Ahmet Hamdullah Özoğuz vefat etti. Müzisyen olmak için en büyük desteği dedesinden gördü.

 15 yaşında gitar çalmaya merak salan Gökhan Özoğuz, Athena müzik grubunun solistidir. Athena grubunun gitaristi Hakan Özoğuz ikiz kardeşidir.

2004 yılında Eurovision Şarkı Yarışması'nda Türkiye'yi For Real adlı şarkıyla temsil ettiler. Bu şarkı 195 puanla 4. oldu ve Türkiye Eurovision tarihinde en fazla puan alan şarkı oldu.

Holigan albümünün aynı isimli şarkısı futbol maçlarının değişmez sloganı oldu. A Milli Basketbol takımımız için yaptığı “12 Dev Adam” şarkısı ise basketbol takımının sembol şarkısıdır.

2006 yılında ikiz kardeşi ile 4 yıllığına müzik eğitimi için Londra’ya gittiler

Gökhan Özoğuz, 28 Aralık 2012 tarihinde Melis Ülken ile evlendi. 3 Temmuz 2013 tarihinde Ayşe Derya adında bir kızı oldu.

2013-2014 yayın döneminde Star Tv'de yayınlanan ve Acun Ilıcalı'nın yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptığı “O Ses Türkiye” isimli müzik yarışmasında jüri üyeliği yapmıştır.

Acun Ilıcalı’nın yaptığı TV8'de 29 Eylül 2014 tarihinde başlayan 4. Sezon “O Ses Türkiye” adlı yarışma programında; yeni jüri üyeleri ise Mazhar Alanson, Özkan Uğur, Athena Gökhan Özoğuz, Hadise Açıkgöz ve Ebru Gündeş oldu. Mazhar Alanson ve Özkan Uğur aynı koltukta yer alacak ve tek oy hakkına sahip olacak.

O Ses Türkiye’nin 2015 - 2016 sezonu 5. sezonunda Gökhan Özoğuz, jüri üyesi olarak Murat Boz, Hadise Açıkgöz, Ebru Gündeş ve ikiz kardeşi Hakan Özoğuz ile birlikte görev yapacak.

Albümleri

1993 - One Last Breath

1998 - Holigan

2000 - Tam Zamanı Şimdi

2001 - Mehteran Seferi (EP)

2002 - Her Şey Yolunda

2004 - US

2005 - Athena

2006 - İT (EP)

2007 - 100 Şerefli Yıl (EP)

2010 - Pis

2011 - Ben böyleyim (EP)

2014 - Altüst

Filmleri

2002 - O Şimdi Asker,

2005 - O Şimdi Mahkum,

2006 - Tramvay (film),

1996 - Tatlı Kaçıklar, (Konuk oyuncu)    

Mazhar Alanson Kimdir?

Tiyatro ve sinema oyucusu, müzisyen, şarkıcı, besteci, söz yazarı. Türkiye’nin en başarılı müzik gruplarından MFÖ’yü Fuat Güner ve Özkan Uğur’la birlikte kuran Alanson, 1971 yılında kurdukları grupta vokal ve besteci olarak yer almaktadır. Türk pop müzik tarihinde oldukça önemli bir yeri olan MFÖ, ülkemizi Eurovizyon’da 2 kez temsil etmiştir. Çok iyi bir söz yazarı olan, solo albümüyle de büyük başarı kazanan Alanson, aynı zamanda sinema ve dizi oyunculuğu da yapmaktadır. Tasavvufa gönül vermiştir ve şarkı sözlerinde ulvi temalar kullanır. Fuat Güner ve Özkan Uğur'la yıllara meydan okuyan, 70'lerden bu yana müzikte kilometre taşı olan, 3 neslin sevdiği ve dinlediği bir grup olarak MFÖ, AGU isimli son albümleriyle Türkiye'de müzikaliteden ödün vermeden son derece başarılı olunabileceğini bir kez daha kanıtlamıştır. AGU albümünün isim babası Cem Yılmaz'dır.

 13 Şubat 1950 yılında Ferruh Alanson ve Melek Alanson'un üçüncü çocuğu olarak Ankara’da dünyaya geldi. Babası Ferruh Alanson, Ankara Senfoni Orkestrası'nda baş trompetçi olan Alanson’un annesi Melek Alanson ise ilkokul öğretmeniydi. Ayla Alanson ve Aynur Alanson isimlerinde iki kız kardeşi olan Mazhar Alanson’un çocukluğu Ankara'nın Cebeci semtinde geçti.

Alanson, babasının başarılı bir müzisyen, teyzesi Neriman Esi'nin Türk operasının önemli isimlerinden biri ve eniştesi Muammer Esi'nin tiyatro ve sinema sanatçısı olması dolayısıyla sanatla iç içe büyüdü. Bu nedenle ortaöğrenimini Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra babasının vefatıyla ailesi İstanbul’a taşındı ve liseyi İstanbul Maarif Koleji’nde tamamladı.

Ankara Devlet Konservatuarı’nın Yüksek Tiyatro Bölümü’ne kaydoldu. Yüksek Tiyatro Bölümü’nden mezun olduktan sonra aynı tiyatroda oyuncu olarak görev aldı. Burada birçok usta tiyatro yazarının eserlerinde başrol oynadı. İlk eşi Hale Alanson'la da burada 1970 yılında tanışan Alanson’un 1972 yılında yaptığı bu evlilikten Eda Alanson ve oğlu Hilmi Alanson isimlerinde iki çocuğu oldu.

Lise yıllarında gitar çalmaya başlayan Mazhar Alanson’un hayatındaki dönüm noktalarından en önemlilerinden biri olacak karşılaşma 1966'da İstanbul Fenerbahçe Kalamış sahilinde yaşanacaktı. Zira Fuat Güner’le, Güner’in aldığı Beatles albümü sayesinde tanışıp arkadaş olan Alanson, bu tanışıklığın varacağı noktalardan habersizdi. Müziğe duydukları büyük ilgi ve aşkla Güner’le Kaygısızlar isminde bir grup kurarak, konserler vermeye başladılar. O dönemlerin meşhur klasiklerini çalıp söyleyen Alanson-Güner ikilisinin favorileri Crosby, Stills & Nash (and Young) ve Rolling Stones şarkılarıydı.

Kaygısızlar’ın yolu bir gün Kızıltoprak’ta Özkan Uğur'la kesişti. Müzikal anlamda çok iyi anlaştıklarına karar vermeleri sonucunda 1971'de üçlü olarak çalıp söyleyecekleri grupları Mazhar Fuat Özkan(MFÖ)’yü kurdular. İlk albümleri “Türküz Türkü Çığırırız” ismini taşıyordu, fakat albümün çıktığı dönemde Özkan Uğur askere gittiği için Alanson ve Güner albümle ilgili ikili olarak çalıştılar ve büyük ilgi topladılar.

1974'de Galip Boransu ve Ayhan Sicimoğlu'nun gruba katılmasıyla birlikte adları İpucu Beşlisi olarak değişti ve İpucu Beşlisi “Heycanlı” isimli ilk 45’liklerini yayınladıktan sonra oldukça popüler oldu. Daha sonra çeşitli nedenlerden dolayı yolları ayrılan grup üyelerinden sadece Mazhar, Fuat ve Özkan beraber müzik yapmaya devam etme kararı aldılar. Üçlü MFÖ olarak, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Seyyal Taner, Barış Manço gibi ünlü müzisyenlerle birlikte çalışma fırsatı buldu.

Mazhar Alanson o dönemde ayrıca profesyonel anlamda ilk sahne deneyimi olan Ferhan Şensoy’un "Şahları da Vururlar” müzikalinde rol aldı. Daha sonra albümünde bu müzikalden bir şarkıya yer verecekti. MFÖ, büyük çıkışını 1984 tarihli Ele Güne Karşı Yapayalnız albümüyle yapacaktı. Yalnızlık Ömür Boyu, Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da, Bodrum Bodrum ve Güllerin İçinden gibi büyük hitlerin çıktığı albüm, oldukça başarılı oldu.

1985’te İsveç'in Gothenburg şehrinde yapılan Eurovizyon şarkı yarışmasında Diday Diday Day isimli şarkılarıyla ülkemizi temsil eden MFÖ, yarışmayı 14. olarak tamamladı.

Mazhar Alanson, 1985 yılında ‘Yılın Söz Yazarı’ ödülünü kazandı. Bunun yanı sıra gerek MFÖ ile gerekse bireysel olarak pek çok ödülün sahibi oldu.

Eurovizyon’a ikinci katıldıkları yıl olan 1988'de ise 15. olan MFÖ, İrlanda'nın Dublin şehrinde yapılan yarışmada büyük ilgi gördü. O dönemde başbakanlık yapan merhum Turgut Özal ise MFÖ’nün yarışmayı 15. olarak tamamlamasıyla ilgili olarak şunları söyleyecekti; “Artık Eurovizyon şarkı yarışmasının taraflı olduğunu öğrenmiş olduk."

Aynı yıl 1988 yılında Alanson, Ali Poyrazoğlu ve Yaprak Özdemiroğlu ile birlikte ilk filmi olan Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı Arkadaşım Şeytan’da rol aldı.

1999’da Ömer Vargı’nın yönetmenliğini yaptığını ve başrollerini Cem Yılmaz ve Ceyda Düvenci ile paylaştığı büyük gişe başarısı elde eden Her Şey Çok Güzel Olacak filminde oynadı. Film seyirci rekoru kırdı ve eleştirmenler oldukça olumlu yorumlarda bulundu.

2002’de Ekmek Teknesi ve Çekirdek Aile dizilerinde oyunculuk yaptıktan sonra 2006 yılında başrollerini yine Cem Yılmaz’la birlikte paylaştığı Hokkabaz filminde kamera önüne geçti.

MFÖ olarak başladığı reklam oyunculuğunda 'şapkasız çıkmam abi' sloganının simgesi olan Mazhar Alanson daha sonra bir çok başarılı reklam kampanyalarında rol aldı.

Evlilikleri:

1.eşi: 1972 yılında Hale Alanson ile evlendi. 16 Ağustos 2002 tarihinde boşandı. Bu evlilikten Eda Alanson adında kızı ve Hilmi Alanson adında oğlu var. 2.eşi: 2003 yılında Biricik Suden ile evlendi.

Acun Ilıcalı’nın yaptığı TV8'de 29 Eylül 2014 tarihinde başlayan 4. Sezon “O Ses Türkiye” adlı yarışma programında; yeni jüri üyeleri ise Mazhar Alanson, Özkan Uğur, Athena Gökhan Özoğuz, Hadise Açıkgöz ve Ebru Gündeş oldu. Mazhar Alanson ve Özkan Uğur aynı koltukta yer alacak ve tek oy hakkına sahip olacak.

Nokta Dergisi’nin Mazhar Alanson’la Yaptığı Röportaj

*Üç filmde oynadınız. Arkadaşım Şeytan, Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz. Üç filmde de performansınız çok beğenildi.

Sormayın. Türkiye’de belli bir yaştan sonra, artık, emekliliğe doğru gidilir. Benim de aksi oldu. Yaşım ilerledikçe açılıyor muyum ne? Yazık, hepi topu üç tane fakat.

*Niye daha çok değil?

Filme kendimden de bir şeyler katmak istiyorum... Fakat yönetmenlerden başıma ne geleceğini bilmiyorum. Tanıdığım insanlarla, yani beni bilen, bazı nazlarımı çekmeye müsait kişilerle çalışabiliyorum. O zaman ben de daha verimli oluyorum.

*Ekmek Teknesi’nde de oynadınız?

Onu da Hasan Kaçan’ı tanıdığım için… Diziler insanın çok emeğini alıyor. İki diziye kaç filmlik efor sarfetmişim…

*Cem Yılmaz’la ittifakınız nasıl başladı?

Cem Yılmaz, 13-14 yaşında bir çocukken Arkadaşım Şeytan’ı seyretmiş, çok sevmiş. Bana, Her Şey Çok Güzel Olacak’taki rolü teklif ederken “Mazhar Abi, ben o filmin hayranıydım” dedi.

*MFÖ bir ‘üçlü’ var. Cem Yılmaz’la ‘ikili’ olarak algılanıyorsunuz. Solo albüm de yapmıştınız. Üçlü, ikili, tekil görünümleriniz var?

Vallahi öyle oldu. Bravo, tam isabet. Bir kere, çok tekil olmayı sevmiyorum. Egomu da törpüledim... Cem Yılmaz de bir kelam adamı, o da kelimeyle sihir yapan bir adam olduğu için iyi anlaşıyoruz.

*Cem Yılmaz’la birlikte müzik de yapıyorsunuz?

Evet, müzikte de bana destek oluyor. Bizim hiçbir müzisyende olmayan, çok modern cihazları var.

*Öyle mi?

Tabii. Bir de amatörlüğü var. Mesela, Muaf şarkısının yapısını Cem’den aldım. Onun amatörlüğü, hafif bir alaturka motif, beni profesyonel insanlardan daha çok ilgilendiriyor. Sözü de danışabiliyoruz. Sanat konusunda çok takdir ettiğim, zevkine de güvendiğim bir insan Cem. Çok önemli benim için yani.

*Vay canına?

Cem’le beraber müzikte bir şey yapmamız an meselesi.

*Amatörlüğe özgü dinamizmi önemsiyorsunuz?

Müzikte, evet. Görsellikte daha profesyonel olmak istiyorum. Bana iki kostüm yaptı Biricik, ortalık karıştı. Medya olayı abarttığı için, çocuklarda Fuat ve Özkan bir rahatsızlık tabii ki oluştu. Ben farkında değilim, basmışım gidiyorum. Durumu anlayınca derhal durdurttum. Fuat ve Özkan benim arkadaşlarım, benim için çok değerli.

*Hokkabaz’daki rolünüzden bahsedelim…

Biz, Cem’in yazma sürecinde buluşup görüşüyorduk. Rolü direkt bana yazdı. Bu tabii benim biraz sevdiğim ve müthiş güzel bir şey oluyor. Yıllar süren bir arkadaşlıktan sonra, Cem artık benim neyi ne kadar yapabileceğimi biliyor.

*Yazar Sadık Yalsızuçanlar, sizin Yandım şarkısını sufi bir duyarlılıkla yazdığınızı belirtiyor…

Doğrudur. Bunu ben de medyaya söylemiştim zaten. Onu Medine’de yazdım. Yani “Yandım!” diye orada çıktı. Yanmak, aşkın icaplarından. Aşkın çeşitleri, katmanları var… Ben sanatçı olarak bir çiçekte de aşkı yakalayabilirim, eşimde de yakalayabilirim… Medine’de bir şey yakalamıştım. O bana, içime damlamışsa, ben de onu şarkıya dönüştürmüşsem, işin kalanı da dinleyiciye emanet. Ben ilahi yazmıyorum, profesyonelce, bir şarkı yazıyorum fakat yanıyorum da yani.

*Biricik Suden: Asıl mesele yanmayı bilmek. Yanmayı bildikten sonra, beşerî aşkın da, Allah, peygamber aşkının da doğru ifadesini bulabiliyorsun.

Yaşa! Aynen öyle.

*Aşkın nerede arandığı da önemli sanki?

Biz Seyit Nesimi’nin “Gel gel yanalım ateş-i aşka” ilahisini söyledik, bu sefer onu da diskolarda kadınlara söylediler! Yunus Emre’de de, tövbe estağfurullah, kendimi Yunus’la kıyaslamak için söylemiyorum tabii, ama aşkın özünün değişmediğini, yönünün değişebildiğini gördüm. Türk folklor edebiyatı ve destanlarından faydalandım. Benim de Sarı Laleler’i kime aldığım bellidir yani.

*Medine’ye defalarca gittiniz. Çünkü?..

Medine’de Peygamberimizin kabrinin olduğu yer insana müthiş manevi lezzet, huzur, heyecan veren bir yer. Ve fırsat olsa keşke her zaman giderim peygamberi ziyarete. İslam’ın Woodstock’ı gibi. Her renk insanı görüyorsun. Yalçın Küçük filan bu Woodstock benzetmesini duysa, diline düşeriz. 40 kişilik, kavuniçilerle bir Afrikalı Müslüman kabile geçiyor yanından. Endonezyalılar bambaşka giyinmiş, kafile halinde geçiyorlar. O zaman çok güzel, rengarenk bir tablo çıkıyor ortaya.

*Maneviyat diyorsunuz…

Ben, maneviyatsız hiçbir şey olmaz diyorum bir kere, o kadar. Bir insanda maneviyat yoksa, zor, Allah işini gücünü rast getirsin. Zordur yani.

*Manevi kalitelerle temasınız nasıl başladı?

Manevi kalitelerle temasım ilahilerle başladı. Her albümümüze bir ilahi koyarak, bir çeşit… propaganda değil, neyin propagandasını yapacaksın, bir nevi kültür hizmeti yapmaya çalıştık. 300 yıl öncesinin ilahisini bugünkü teknikle söylüyorsun. İyidir yani. Mazeretim Var’da Allah Allah diye bir ilahi vardır. E, çok güzeldir. Onu ne konserde çalıyoruz ne bir şey şimdi. Çaldık bir dönem. Ama Erbakan varken çalamıyorduk!

*Öyle mi?!

E tabii.

*Niye?

Çünkü taraf! Bir ideolojik tarafı desteklemek için yapmıyoruz. Samimi olarak yapıyoruz.

*Beşinci kez de Umreye gittiniz, Allah kabul etsin.

Amin. Ben ilk 1994’te gittim umreye. 4 kere gitmişim. 10 yıl olmuş, bir daha gitmişim. E bunun artık kafama saksı düştü de yeni hidayete erdim gibi algılanmaması lâzım. Ve bir sanatçı olarak daima söylüyorum, nasıl ki Hindistan’a, oraya buraya gidiyoruz, Hicaz’a yani Mekke’ye, Medine’ye gitmek de normaldir. Bu sırf AKP’lilerin, camiden çıkanların gittiği bir yer değil yani, onu belirtmek istiyorum. Ben de umreye gittim ama Yusuf İslam gibi de değilim hani.

*Yusuf İslam AKP’li mi?

Yaa, Müslüman deyince belli bir tip insana alışkın bazıları, görsel olarak. Camiden çıkan, dantelli takke takmış, uzun sakallı bir adam arıyorlar. İşin aslı öyle değil. Ben Suudları tasvip etmiyorum pek. Kadına araba kullanma hakkı vermiyorlar mesela. Buna şeriat diyorlar. O başka bir şey, yani zor. Allah şeriatla yönetilenlere kolaylık versin.

*1400 yıllık İslam kültürünün mimarisi, müziği, edebiyatı…

E tabii, bunu yok farzedemeyiz ki yani.

*Bir de “irtica” olgusu var?

İrtica “geriye dönüş” mü demek? E geriye döndüğümüzde de hiç mi güzel bir şey yok kardeşim?

Ödülleri

1998 - 20.Siyad Türk Sineması Ödülleri, En İyi Müzik (Herşey Çok Güzel Olacak)

Rol Aldığı Tiyatro Oyunları

1979 - Çavuş Musgrave'ın Davası : John Arden - Ankara Devlet Tiyatrosu

1978 - Güneşin Çocukları : Maksim Gorki - Ankara Devlet Tiyatrosu

1976 - Erkek Satı : Fazıl Hayati Çorbacıoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu

1975 - Düşüş (oyun) : Nahit Sırrı Örik - Ankara Devlet Tiyatrosu

1974 - Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı : Siegfried Lenz - Ankara Devlet Tiyatrosu

1973 - Müfettiş(oyun) : Nikolay Vasilyeviç Gogol - Ankara Devlet Tiyatrosu

1973 - Karaların Memetleri) : Cahit Atay - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Ögretmen (oyun) : Tuncer Cücenoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Evhami : Feraizcizade Mehmet Şakir - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Bir Tafsiye Mektubu : Ephraim Kishon - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Alaatinin Sihirli Lambası : Ferdi Merter - Ankara Devlet Tiyatrosu

1971 - Ne Güzel Şey : İsmet Kür - Ankara Devlet Tiyatrosu

Albümleri

2011 - Ve MFÖ

2010 - Söz Müzik Mazhar Alanson (Solo albüm)

2006 - AGU

2003 - MFÖ

2003 - Collection

2002 - Türk Lokumuyla Tatlı Rüyalar (Solo albüm)

1997 - Herşey Çok Güzel Olacak (Solo albüm)

1995 - M.V.A.B.

1992 - Dönmem Yolumdan

1992 - Agannaga Rüşvet

1990 - Geldiler

1989 - The Best Of MFÖ

1987 - No Problem

1986 - Vak the Rock

1985 - Peki Peki Anladık

1985 - Aşık Oldum / I Fall In Love

1984 - Ele Güne Karşı

Filmleri ve Dizileri

2013 - Osmanlı Tokadı ( Akşemseddin) (TV Dizisi)

2012 - Küçük Hesaplar (Memduh) (TV Dizisi)

2008 - Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine(Sinema Filmi)

2008 - Kirpi (Kirpi Reşat) (Sinema Filmi)

2006 - Hokkabaz (Sait Tünaydın) (Sinema Filmi)

2002 - Çekirdek Aile (Sedat Çekirdek) (TV Dizisi)

2002 - Ekmek Teknesi (Medet Ağabey) (TV Dizisi)

1998 - İkinci Bahar (Belediye Görevlisi) (TV Dizisi)

1998 - Herşey Çok Güzel Olacak (Nuri) (Sinema Filmi)

1988 - Arkadaşım Şeytan (Fatih) (Sinema Filmi)

Kaynak: Diyarbakır Söz