7 Haziran seçiminin merkezi: ‘Başkanlık Sistemi’

7 Haziran genel seçimlerine yaklaşırken hemen hemen tüm siyasi partilerin ortak konusu Başkanlık Sistemi oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan da SETA’da yaptığı konuşmada Başkanlık Sistemi’nin ekonomik ve siyasi yararlarını anlatan bir konuşma yaptı.

7 Haziran seçiminin merkezi: ‘Başkanlık Sistemi’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim başkanlık konusundaki ısrarımızın en başta gelen sebebi de istikrar ve güven ortamının sağlanmasına yapacağı güçlü katkıdır. Bizim istikrar ve güvenin ikliminin önemine yaptığımız vurguya itiraz edenler olduğunu görüyoruz. Onlara göre her şey istikrar değilmiş. Başkanlık sistemine karşı çıkmak adına istikrarı gözden çıkartacak kadar gözlerini karartmıştır" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 1940 ve 1970’li yıllardaki gibi sıkıntılı günlerin yaşanmaması için Başkanlık sistemini istediklerini söyleyerek şöyle devam etti:

"Böyle bir dönemin içerisinde yüzde 63 milletvekiline sahipsiniz bir de partinin kapatılmasıyla ilgili süreç başlıyor. Bunları hep bu ülkede yaşadık. Bu milleti 1940'ların milli şef uygulamalarına, 1970'lerin, 1990'ların koalisyon günlerine layık görenler tabii ki başkanlık sistemine kesinlikle karşı çıkarlar. Biz Türkiye bir daha o günleri yaşamasın diye başkanlık sistemi istiyoruz ve bu talebimizi de her fırsatta ifade etmeye devam edeceğiz."

 Erdoğan, "Başkanlık sistemi diktatörlüğü getirir, padişahlığı getirir' diye tutturanlar da var. Bunlar İnönü'nün Milli Şefliği ile başkanlık sistemini birbirine karıştırıyorlar. Diktatörlük görmek isteyen, gitsin Milli Şeflik dönemine baksın. Oraları şöyle biraz karıştırsınlar. Merak etmesinler, milletin seçtiği ve millete hesap veren başkandan diktatör çıkmaz" dedi.

Çift kamaraya karşı olduğunu ifade eden Erdoğan, "Ben diyorum ki tek kamaralı sistem olması lazım. Niye? Biz zamanla yarışıyoruz. Çift kamaralı sistem olursa senato temsilciler meclisiyle yarışacaktır. Hep engelleyecektir. Birisinde birisi fazla olabilir birisi az olabilir. Böyle olacağına tek kamara ve burada bu işin olmasının çok daha isabetli, çok daha hayırlı olacağına inanıyorum ve seri kararlar çıkması lazım. Seri olarak da Türkiye'nin uçuşa geçmesi lazım. Biz 3 yıldır, 10 bin 500 dolarda kaldık. Şu anda aslında 15 bin doları yakalamamız lazım, kişi başına milli gelir olarak. Çünkü hedef koyduk, dedik ki biz, 2023'te kişi başına milli gelirin 25 bin dolara çıkması lazım. Bunun için çalışıyoruz. Bunun için çalışacaksak patinaj da yapmamak lazım. Sürekli yürümemiz, kalkınmamızın devam etmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz dertliyiz. Karşımızda her seçimde olmayacak sözlerle milletin karşısına çıkan, her seçimde kaybeden ama sürekli yerini, koltuğunu koruyan genel başkanlar var. Hiçbirinin birinci olmak gibi bir derdi yok. Ben, hep 12 yıldır onu söylüyorum. Ben, 'Birinci olamazsam istifa ederim' diyorum Siz de, 'Birinci olamazsanız istifa eder misiniz?' diyorum, hiçbirisi 'Ederim' demedi" dedi.

Erdoğan, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından düzenlenen "Başkanlık Sistemi İçin Ülke Örnekleri ve Türkiye İçin Başkanlık Sisteminin Temel Dinamikleri" panelinde, geçmişte çiftçilere dağıtılan mazot karnesini gösterdi.

Karnenin, bugün mazot fiyatlarını indireceğiz, çiftçiye bedava mazot vereceğiz diyen zihniyetin geçmişteki temsilcileri tarafından verildiğini belirten Erdoğan, "Yahu arkadaş niye yalan söylüyorsun? Ya sen mazotu nasıl bedava vereceksin ya? Hangi kaynakla bunu vereceksin?" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ismini anmadan, onun döneminde SSK'nın iflas noktasına geldiğini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"2,5 milyon, ilk defa oy kullanacak. Bunları bilmez, o bunları yaşamadı. Bunları bilmediği için de onlar zannediyorlar ki bunlar yapılabilir. İşçiler kuyruklarda bekledi maaşını almak için. Emekli, işçi maaşını almak için kuyruklarda bekledi, alamıyorlardı. Delikli paraya muhtaç hale geldik. Bunlar ortada. Önüne gelen ne diyordu, 'O bir veriyorsa ben beş vereceğim' diyordu. Birileri anahtar sallıyordu, otomobil anahtarı, 'Otomobil vereceğim' diyordu. Bunların hiçbirisi oldu mu? Olmadı."

Erdoğan, bu konuda ülkenin düşünenlerine, vatanını milletini seven insanlara ciddi sorumluluklar düştüğünü ifade ederek, "Bizim bunları halkımıza anlatmamız lazım" diye konuştu.

Bugüne kadar yapılanları anlatmanın büyük önem taşıdığını belirtirken, geçmişte "Kaç derslik yaptık?" diye sorduğunda yakın çalışma arkadaşlarının dahi cevap veremediğini vurgulayan Erdoğan, "Bakanlar kurulundaki arkadaşlarım doğru cevabı veremezse, millet ne kadar derslik yaptığımızı nereden bilecek? Öyleyse ne yapacağız, 'Et tekraru ahsen, velev kane yüz seksen...' Başka çaresi yok. Bunu yapmadıkça bu yapılanları kalıcı kılmak da mümkün değil" ifadelerini kullandı.

"HAMDOLSUN BİZ İSPATLA GELDİK, YAŞAYARAK GELDİK"                               

Erdoğan, Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi eserlerin Türkiye'ye adeta çağ atlatan yatırımlar olduğunu, bu yatırımları gören devlet başkanlarının "Bu ülke işi bitirmiş" yorumunu yaptığını söyledi.

Körfez Geçiş Köprüsü hakkında da bilgi veren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu anda Körfez Geçiş Köprüsü bittiği anda o da ciddi ses getirecek. İstanbul-İzmir 3,5 saate iniyor. Siz dünyanın üç tane asma köprüsünden bir tanesini oraya yapıyorsunuz. Bunlar zar zor da olsa kararlarını alıp adımları attığımız konular ama burada bir şey başardık biz. İş bilenin kılıç kuşananın. Yap-işlet-devret. Burada biz 9 milyar dolar İzmit geçişinde oranın yapım masrafı var. Biz buna para vermiyoruz. Burayı onlar yapacak. Aynı şekilde Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün maliyeti 12 milyar avro. 25 yıl burayı işletecekler, ama 25 yılda devlete de 22 milyar avro kira verecekler. Beyefendi çıkıyor, projeden bahsediyor. Buna sorun proje nedir, plan nedir bilmez. Birisinde kalkıyor diyor ki 'Bana 4 yıl süre verin, 4 yıl sonra bu ülkede işsiz kalmayacak' diyor. Öbüründe de diyor ki, 'Bu proje 20 yıllıktır, 20 yıl sonra işsizliği yüzde 5’e indireceğim'. Şimdi nasıl oluyor, bir tanesinde diyorsun ki 4 yıl, işsiz diye bir şey kalmayacak öbüründe diyorsun ki 20 yılda işsizliği yüzde 5’e indireceğim. İnanın çalışarak, düşünerek üzerinde konuşulmuş şeyler değil bunlar. Hamdolsun biz ispatla geldik, yaşayarak geldik. Başkanlık sistemiyle bunların çok daha farklı bir şekilde yürütüleceğine, yapılabileceğine inanıyoruz."

Erdoğan, milletin duygularının, beklentilerinin umutlarının, hayallerinin istismar edildiğini, bunun Türkiye'deki parlamenter sistem uygulamasının en büyük zaafı olduğunu ifade ederek, "Çünkü bu sistemde yüzde 50+1 oyla seçilmek zorundasınız" dedi.

İtalya'da da koalisyon sistemine son verildiğini kaydedenErdoğan, "İtalya’nın durumu iyi değil, onu gördükleri için bu adımı atıyorlar. Kazanan söylediklerini yapmakla mükelleftir. Nerede, başkanlık sisteminde. Yapmazsa, millet onu sandığa gömer" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, parlamenter sistemde böyle bir durum olmadığı için son 12 yılda pek çok örneğini daha gördükleri nice çarpıklık yaşadıklarını ve yaşamaya devam ettiklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Biz dertliyiz. Karşımızda her seçimde olmayacak sözlerle milletin karşısına çıkan, her seçimde kaybeden ama sürekli yerini, koltuğunu koruyan genel başkanlar var. Hiç birinin birinci olmak gibi bir derdi yok. Ben, hep 12 yıldır onu söylüyorum. Ben, 'Birinci olamazsam istifa ederim' diyorum Siz de, 'Birinci olamazsanız istifa eder misiniz?' diyorum hiçbirisi 'Ederim' demedi. Sayın Başbakan da söylüyor, 'Ben çekileceğim' diyor, birinci olamazsam ama diğerlerinden hiçbir tanesi onu söylemiyor. Ne söylüyor, 'Bir önceki seçimin altında kalırsam çekileceğim' diyor. Böyle siyaset yapılır mı? Sen iktidara mı oynuyorsun yoksa bir önceki seçimde aldığın oyun altında mı, üstünde mi kaldın, bunu mu düşünüyorsun. Niye, siyaseti bu ülkeyi yönetme adına değil, bu ülkede iktidar olma adına değil, inanın oturdukları koltuk ve bu koltuktan kendilerine pay..."

"YALAN SÖYLEMENİN ÖZGÜRLÜĞÜ OLUR MU?"

Erdoğan, "Dünyanın neresinde tüm hayatı başarısızlıklarla dolu olan genel başkanlar bu kadar uzun süre koltuklarını koruyabilmişlerdir?" diye sorarak, İngiltere'yi gördüklerini, orada da sistemin bozuk olduğunu söyledi.

İngiltere'de, 12,6'yla 1 vekil çıkarıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Öbür tarafta 4,6’yla 54-56 milletvekili çıkarıyor, İskoçya'da. Böyle sistem olur mu ya, o da adaletsiz ama onlar da yine nereye gelmişler. Bizdeki parlamenter sistem uygulaması işte maalesef bu sıkıntılara imkan veriyor. Burada ne diyorlar, özgürlük, demokrasi. Başarısızlığı milletin gözünün içine bakarak yalan söylemenin özgürlüğü olur mu? Türkiye'de artık böyle popülist siyaset anlayışına ve buna imkan sağlayan parlamenter sisteme diyorum ki bir son vermeliyiz. Bu seçimde olur veya olmaz ama biz, hafıza kayıtlarının içerisine bunu yerleştirmeliyiz. Mevcut sistemde ülkeye yön vermeye, istikamet belirlemeye heveslenenler kimler diye baktığımızda, bak bu da çok enteresan, hatırlayacaksınız. Şöyle bir hafıza kayıtlarını karıştırırsan. 'Cebrail parti kursa oy vermem' diyerek tüm muhalefet partileri arkasında, içinde olanları görüyoruz. Bu denli sapkınlar var. Aynı şekilde işte son dönemlerde görüyoruz, 'Kıblemiz Taksim'dir. Bu geçmişte, 'Kabe Arabın olsun bize Çankaya yeter' diyenlerden farklı şeyler değil ki, aynı. Diyaneti, imam hatipleri kapatmayı taahhüt eden, din dersini kaldırmayı taahhüt edenler, sokakları yakma, yıkma çağrısı yapanları görüyoruz, musluklardan kan akıtan. Ertesi hafta Van'daydım. Baktım ki, musluklardan kan akmıyor, normal su akıyor. Yani bu tepki reaksiyonlar gösterilmese onlar kan akıtmaya devam edecekler ama tepkiler gelince herhalde biz burada kayba uğrayacağız. Bu sefer aynı bilbordlarda yine musluklar ve bu sefer su akıyor. Zihinlerinde ne olduğu ortaya çıktı."

"7 HAZİRAN SEÇİMLERİ, YENİ BİR BAŞLANGICIN MÜJDECİSİ OLACAKTIR"

Erdoğan, millet olarak kavmiyetçi, ırkçı olmadıklarını vurgulayarak, "Bizim böyle bir durumumuz yok. Biz biliyoruz ki, Rabbim bizleri kabileler halinde yarattı, birbirimizle iyi tanışalım, anlaşalım. Üstünlük sadece takvayladır. Kim Allah'a daha yakın durursa, o üstündür. Ölçü bu. Onun için Türkü, Arabı, Lazı, Çerkezi, Boşnağı, Romanı, Arnavutu... Biz de böyle bir ayrım yok. Biz herkesi sadece yaratandan ötürü sevdik. Eğer biz bunu yapmazsak zaten kendi değerlerimizle ters düşeriz" ifadelerini kullandı.

Ülkenin seçilmiş başbakanına, hükümetine, darbe teşebbüsünde bulunan, darbecilerle kapalı kapılar ardında iş çevirenlerin başkanlık sisteminin karşısında durduklarını dile getiren Erdoğan, yapılanların eski Türkiye'nin alışkanlıkları olduğunu belirterek "İnşallah, 7 Haziran seçimleri tüm bu anlayışların tükenişin tescili aynı zamanda temenni ederiz ki yeni bir başlangıcın da müjdecisi olacaktır. 27 Mayısla birlikte biliyorsunuz bir parantez açılmıştı. Hamdolsun, 10 Ağustos'ta milletin seçimiyle kapanmaya başladı" dedi.

"7 Haziran seçimleri, 27 Mayıs ile milletimizi köklerinden koparmaya yönelik tüm girişimlerin de nihayet bulduğu gün olacaktır" diye düşündüğünü kaydeden Erdoğan, "Bu tarihi hesaplaşmanın eski Türkiye kalıntılarıyla olan mücadelenin milletimize hayırlı olmasını diliyorum" ifadesini kullandı.

Kaynak: Anadolu Ajansı