Adalet Bakanı Bozdağ 'yargı' ve 'adalet' hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargının; iktidarın, paralel güçlerin veya başka bir gücün elinde olmasını ülke ve hukuk devleti için en büyük tehlike olarak gördüklerini belirterek, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının her daim güçlü olması için ellerinden geleni yaptıklarını, yapmaya devam edeceklerini söyledi

Adalet Bakanı Bozdağ 'yargı' ve 'adalet' hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, yargının; iktidarın, paralel güçlerin veya başka bir gücün elinde olmasını ülke ve hukuk devleti için en büyük tehlike olarak gördüklerini belirterek, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının her daim güçlü olması için ellerinden geleni yaptıklarını, yapmaya devam edeceklerini söyledi.

BMM Genel Kurulunda, Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Yasa Tasarısı'nın 1. Bölümü görüşülüyor.

Bölüm üzerinde soru soran CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, tasarıda, kişilerin cinsel hayatının veri olarak kaydedildiğini belirterek, "Devletin vatandaşın cinsel hayatını veri olarak kayıt altına almasını gerektiren gereklilik nedir? Vatandaşın cinsel performansını ölçmeye devletin hangi ihtiyacı var? Burada damızlık insan mı aranıyor? Hitler dönemindeki ari ırk zihniyetinin bir yansıması mı?" diye sordu.

Adalet Bakanı Bozdağ, soruyu yanıtlarken, tasarının, özel nitelikli kişisel verilerin nasıl korunacağına ilişkin düzenleme getirdiğini aktararak bunların kişinin rızası olmaksızın işlenmesinin yasak olduğunu kaydetti.

Rıza olmaksızın işlenebilecek istisnai iki halden birinin sağlıkla ilgili bazı veriler olduğuna işaret eden Bozdağ, özel nitelikli verilerin işlenmesinde düzenlemedeki kurallar yanında Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından alınacak yeterli önleme kurallarına uyulmasının da şart koşulduğunu söyledi. Tasarıyla, hassas kişisel verilerin daha fazla korunmasına da kurallar getirildiğinin altını çizen Bozdağ, şöyle konuştu:

"Cinsel hayatla ve sağlıkla ilgili verilerin neden burada yer aldığına ilişkin değerlendirme yapıldı. TCK'nın 135. maddesi cinsel yaşamalarına, sağlık durumlarına ilişkin kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde işlenmesini suç olarak tanzim ediyor. Bu madenin üçüncü fıkrasına baktığımız zaman ise kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi ile sağlık hizmetlerinin planlanması, yönetilmesi ve finansmanı amacıyla sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından işlenmesini getiriyor. Birinci fıkrada hassas veriyi koyuyor, ikinci fıkrada cinsel yaşamla ilgili verilerin işlenemeyeceğini hükme bağlıyor. Bu veri işlenemez. Kişinin açık rızası olmadıkça, yasaktır. Bu yasağı getiriyor. Ayrıca, 3. fıkranın içindeki c bendi ise buna istisna getiriyor. Sağlıkla ilgili olması halinde bu işlenebilir. Siz cinsel yaşamınızla ilgili bir sağlık sorunu yaşadığınızda, hastaneye gittiğinizde doktorlar size soru sormayacak mı, siz onlara yanıt vermeyecek misiniz? Vatandaşın tedavi hakkı ve oradaki ehil cevapları alması, bununla ilgili verilerin kaydolması zorunlu olduğu zaman bunu kaydetmeyecek mi? Bu, bir zorunluluktan konulmuştur, yoksa devletin güvenliğiyle alakası yok. Sağlıkla ilgili konularda teşhis ve tedavi süreçlerinde gerekli olduğu zaman tabipler ve ilgili sağlık birimleri tarafından bunun işlenmesi için bir kural getiriliyor. Kuralı koyduğunuzda bu istisna çerçevesinde işlenecektir. Ayrıca bu sene içinde yürürlüğe girecek olan Avrupa Genel Veri Koruma Taslağında, hassas verilerle ilgili genetik veriler ya da sağlık veya cinsel yaşam diye devam ediyor. Bunlara dair veriler nitelikli kişisel veriler kabul edilmiş, kural olarak işlenmesinin yasak olduğu belirtilmiş, ancak işlenebileceği haller de öngörülmüş. Bunlardan biri sağlıktır. Bu sağlıkla ilgili husus olduğu için buraya konulmuştur. Aksi takdirde işlenmesi mümkün olmayacaktır. "

-"Yargının emrimizde olmadığının en somut göstergeleri"

Türkiye'de yasama, yargı ve yürütmenin birbirinden ayrı olduğunu, yargının bağımsız olduğunu ifade eden Bozdağ, yürütmenin yargı üzerindeki etkisinin sürekli tartışıldığını belirtti. Kim iktidarda ise onun yargı üzerinde etkisi olduğunun her zaman söylendiğini, bunun gerekçesi olarak HSYK Başkanı'nın Adalet Bakanı olması ve müsteşarın Kurulda yer almasının gösterildiğini anlatan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Bu, geçmiş dönemdeki HSYK yapısına baktığımızda etkili bir durumdu. Başkan Adalet Bakanı olduğu için Teftiş Kurulu, doğrudan Adalet Bakanı'na bağlı ve Adalet Bakanı talimatıyla her işi yapabiliyordu. Tek bir kurul vardı. Kurul da Bakan başkanlığında her türlü işi yapabiliyordu. Yeni HSYK yapılanmasını yaparak esasında Adalet Bakanı'nın Kuruldaki rolünü temsili pozisyona indirmiş olduk. Şu anda Adalet Bakanı, kuruldaki dairelerin herhangi birinin çalışmasına katılamaz, sadece Genel Kurula, disiplinle ilgili kısımlar hariç belli konular görüşülürken başkanlık yapabilir. Onun dışında herhangi bir yetkisi söz konusu değil. Örneğin, bir Cumhuriyet savcısı veya hakim ile ilgili şikayet olduğunda 3. Daire, eğer bu şikayetin incelenmesine karar verirse dosya Adalet Bakanı'nın önüne geliyor, Bakan imza veriyor. Vermediği zaman önüne dosya da gelmiyor. Adalet Bakanı'nın rolü burada azaltılmış oldu. Bizim dönemde bu anlamda iyileştirme sağlandı. Bakanın orada olması bütçe görüşmelerinde, HSYK'ya yönelik bir takım eleştirilerde, yargının siyasallaşmasını önlemek ve onlara karşı esasında bir koruma oluşturmak içindir. Bugün herkes yargıyla ilgili bir şey olduğunda siyasete hücum ediyor."

AK Parti'ye açılan kapatma davasına işaret eden Bozdağ, "İktidar partisiydik. AK Parti'nin 341 milletvekili vardı, tek başına iktidardı, bizim emrimizde olduğunu söylediğiniz yargı, AK Parti'ye kapatma davası açmıştır. Başbakanımızla, bakanlarımızla ilgili pek çok soruşturma yapmıştır. Bunların hepsi, yargının bizim emrimizde olmadığının en somut göstergeleridir. Biz yargının; iktidarın, paralel güçlerin veya başka bir gücün elinde olmasını, bu ülke ve hukuk devleti için en büyük tehlike olarak görüyoruz. O nedenle yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının her daim güçlü olması için elimizden geleni yaptık, bundan sonra da yapacağız" değerlendirmesinde bulundu.

-"Yazılı talepleri olduğunda gereği yapılır"

Bozdağ, bir soru üzerine gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün bugüne kadar "Halk TV seyretmek istiyoruz" diye yaptığı yazılı başvurusu olmadığını söyledi.

Cezaevlerindeki hükümlünün radyo ve televizyon yayınları ile internet olanaklarından yararlanma hakkını düzenleyen hükümler gereğince cezaevi infaz kurumlarında merkezi yayın sistemi üzerinden izlenebilen televizyon kanallarının hükümlü ve tutuklulardan gelen talepler doğrultusunda idare ve gözlem kurulunca belirlendiğini anlatan Bozdağ, özellikle mevcudu kalabalık yerlerde hükümlü ve tutuklular arasında anket yapılarak en çok talep edilen kanalların belirlendiğine ve merkezi sistemden yayınlandığına dikkati çekti.

Bozdağ, "Yoksa cezaevinde falan kanalın seyredilmesi, seyredilmemesi konusunda Bakanlığımızın uygulaması yoktur. Bu kurala göre yapılmaktadır. Çünkü cezaevlerinde çok farklı düşünen insanlarımız var. Kalabalık yerlerde onların ortak isteklerine riayet ediliyor. Ama tek, iki kişi olan yerlerde taleplerine göre değerlendiriliyor. Şu anda talepleri yok.Talepleri yazılı olduğunda gereği yapılır" dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş'ın, Can Dündar'ın Halk TV için üç kez dilekçe verdiğini ve sansürün devam ettiğini söylediğini belirtmesi üzerine Bozdağ, "Burada birimizin bilgisinde yanlışlık var. O dilekçelerin örneklerini alın getirin, burada açıklayın, benim yanlış söylediğimi söyleyin, ben sizden özür dileyeyim. Şu anda bizim kayıtlarda idareye verilmiş tek dilekçesi yok. Can Dündar, Halk Tv izlemek istiyorsa dilekçesini versin, bir saat sonra ona o yayını verelim. Şu an talep etmiyor, biz ne yapalım" diye konuştu.

Bozdağ, "Tüm mahkumlar için bu sözü veriyor musunuz" sorusuna ise "Tek, iki, üç kişi olan yerlerde ortak talep neyse ona göre işlem yapılır. Ama kalabalık yerlerde, 10 -15 kişilik yerde ortak isteklere bakılıyor. Ortak istek oluştuğunda Kurul, bunu değerlendiriyor, ona göre izin veriyor. Az olan yerde isteğe uyuluyor, kalabalıkta ortak talebe riayet ediliyor" karşılığını verdi.

Tasarının 1. bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçildi.

Kaynak: Diyarbakır Söz