Aygan'ın ifadesi İsveç'te mi alınıyor?

Türkiye’de bazı faili meçhul cinayetlerle ilgili daha önce itiraflarda bulunan Abdulkadir Aygan’ın yaşadığı İsveç’te ifade verdiği öne sürüldü.

Aygan'ın ifadesi İsveç'te mi alınıyor?

Nasnamede yer alan haberlere göre, İsveçli yetkililer, avukatlarıyla birlikte olan itirafçı Abdulkadir Aygan’a Türkiye’den gönderilen soruları yöneltiyor. JİTEM görevlisi olarak 70 dolayında faili meçhul cinayet hakkında bilgisi olduğunu söyleyen Aygan, 2005’ten bu yana İsveç’te yaşıyor. Aygan daha önce Kürt gazeteci Musa Anter de dahil birçok faili meçhul cinayetle ilgili itiraflarda bulunmuştu.

DİYARBAKIR'DAKİ CİNAYETLER

Faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturma Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülüyor.

Güneydoğu illerinde 1990'lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerle ilgili soruşturmaları yürüten özel yetkili 2 Cumhuriyet Savcısı tarafından JİTEM elemanı Abdulkadir Aygan'ın yanıtlaması istemiyle İsveç Adalet Bakanlığına Eylül 2009’da 70 soru gönderilmişti. Ancak soruların "eksik çeviri" nedeniyle iade edildiği bildirilmişti. Abdulkadir Aygan'ın yanıtlaması istemiyle İsveç Adalet Bakanlığına gönderilen sorular arasında, 20 Eylül 1992'de Diyarbakır’da gerçekleşen Musa Anter cinayeti dahil 70'e yakın faili meçhul cinayet yer alıyor.

AYGAN'IN ÖNCEKİ AÇIKLAMALARI

İsveç'te siyasi sığınmacı olarak yaşayan PKK itirafçısı ve eski JİTEM üyesi Abdülkadir Aygan en son, Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı ile ilgili açıklamada bulunmuş ve Avcı'nın itirafçılara sahip çıktığını idida etmişti.

Cihan Haber Ajansı'na konuşan Aygan, Sedat Peker'in, 'İtirafçıları bana Hanefi Avcı gönderdi' açıklamasını "Buna ben de bizzat şahit oldum." diyerek tasdik etti. Sedat Peker'in, Hanefi Avcı'nın Diyarbakır'dan gelen eski itirafçı JİTEM elemanlarını, 'Pala Şeref' lakaplı istihbarat polisi aracılığıyla İstanbul'da kendisine emanet ettiğini öne sürmüştü. Sedat Peker, söz konusu itirafçıların; Tilki Selim, İbrahim Babat, Hidayet Bozyiğit, Süleyman Öğer ve kardeşi Cemal Öğer olduklarını söylemişti. Abdülkadir Aygan, JİTEM'de kendisiyle birlikte görev yapan Ali Ozansoy adlı şahsın Hanefi Avcı tarafından İstanbul İstihbarat Daire Başkanlığı'na danışman olarak alındığını öne sürdü.

Hanefi Avcı'nın ekibinde çalışan Murat Demir ve Murat Aydın isimli iki şahsın bir zamanlar Perinçek'in bir dergisine ellerinde silahlarla poz verip, 'DTP Diyarbakır il başkanı Vedat Aydın'ı bizler öldürdük' dediklerini kaydeden Aygan, "Burada, gerçek suçluları örtbas etmek için böyle bir çıkış yaptırılmıştı bunlara. Bu iki elaman daha sonradan eski Özel Harekâtçı İbrahim Şahin'in yanında görüldüler." diye konuştu.

İTİRAFÇILARDAN YARDIM ALMIŞ OLABİLİR"

Hanefi Avcı ile tanışıklığının 90'lı yıllara kadar gittiğini, hem asker olduğu, hem de JİTEM'de bulunduğu dönemlerde kendisiyle görüşmelerinin olduğunu aktaran Aygan, Cem Ersever vesilesiyle Emniyet'teki işler için Avcı'nın yanına gidip geldiğini söyledi. Aygan, "Biz itirafçıların hakları noktasında da zaten Emniyet'te bir büro vardı, o işler için de gittim, özel olarak da kendisine ziyaret etmişliğim vardır." dedi. Hanefi Avcı'nın 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' adlı kitabı Ozansoy ile birlikte yazmış olabileceğini ileri süren Aygan, "Cem Ersever de 'Üçgendeki Tezgâh' kitabını, Ali Ozansoy ve Mustafa Deniz'den yardım aldı, onlar yazdılar. Ersever ki JİTEM komutanıydı, yoğundu, bir de bazı detayları tamamlaması gerekiyordu, onlardan yardım almıştı. Avcı da Ozansoy'dan aynı şekilde yardım almış olabilir." dedi.

ALBAY DOĞAN MANİPLE ETMEYE ÇALIŞIYOR

Aygan, Emekli Albay Arif Doğan'ın JİTEM'i kendisinin kurduğu ve 1990'da bu yapılanmayı dondurduğu iddiasının doğru olmadığını savundu. Arif Doğan'ın 'JİTEM'i tek başına, kimseden talimat almadan kurduğu ve 1990 yılında tayini çıkınca kimseye sormadan dondurduğu' iddialarını değerlendiren Aygan, "Sen kimsin ki JİTEM'i tek başına, kendi iradenle kurabiliyorsun?" ifadelerini kullandı. 1992 ve 93 yıllarında JİTEM'de kadrolu sivil memur olarak çalıştığını gösteren bordroları işaret eden Aygan, "Hani 90'dan sonra JİTEM kaldırılmıştı, hani faaliyetleri son bulmuştu?" diye sordu. Aygan, Doğan'ın JİTEM'i kendi şahsıyla özdeşleştirerek bu kurumu kendisiyle birlikte mezara götürmeye çalıştığını ileri sürdü.

Arif Doğan'ın, "Eşref Bitlis 1993'te öldürüldü. Ben 1990'da JİTEM'den ayrıldım. JİTEM o yılda öldü, bitti, 1993'te yeniden mi dirildi?" şeklindeki iddialarını da "Düpedüz yalan." şeklinde tepki gösteren Aygan, "Doğan, kendince kurnazlık yapmaya çalışıyor. Sözlerinin bir yerinde de zaten Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı'ndan bahsediyor. Zaten orası ve JİTEM aynı şeyler." dedi. Aygan, JİTEM'le Ergenekon'un da direkt bağlantılı olduğunu dile getirdi. JİTEM'in Ergenekon ahtapotunun bir kolu olduğunun altını çizen Aygan, "Doğan, madem JİTEM'in içindeydi, bu yapıdan ayrı olamaz. Arif Doğan, giderayak halkı manipüle etmeye, olayları saptırmaya çalışıyor. Gerçekleri konuşsa, biraz olsun günahları azalır." şeklinde konuştu.

"YEŞİL YAŞAMIYOR, CEM ERSEVER'İ ÖLDÜREN ONU DA ÖLDÜRTTÜ

JİTEM davası sanıklarından 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın yaşadığına inanmadığını dile getiren Abdülkadir Aygan, "Yaşasa şimdiye bin yerde ses verirdi. O yapıda bir insandı. Bana göre Yeşil'i kaybettiler." dedi. Kimlerin onu ortadan kaldırmış olabileceğin sorulması üzerine ise Aygan şu cevabı verdi: "Kimler ona Cem Ersever'i öldürttüyse, aynı kesim onu da öldürttü. Ersever'i, Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki ve Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı'ndaki bazı komutanlar öldürttü. Bunu ben de biliyorum, Yeşil de, Hanifi Avcı da biliyor."

Kaynak: Diyarbakır Söz