Bağış: 'AB, insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesi'

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB'nin sadece ekonomik ve siyasi bir birlik değil, insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesi olduğunu belirterek, ''Ama kıtasal bir projedir. Bu kıtasal projeyi küreselleştirecek olan adım Türkiye'nin üyeliğidir'' dedi.

Bağış: 'AB, insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesi'

Marmara Grubu Vakfı'nca, WOW Otel'de verilen yemekte konuşan Bağış, Marmara Grubu'nun yaptığı faaliyetlerin kendi işini de kolaylaştırdığını söyledi.

Bağış, Türkiye'nin, 10 yılda bir darbe beklentisi yaşayan bir ülkeyken çok faklı bir noktaya geldiğini belirterek, şöyle devam etti:

''15-20 yıl öncesine kadar bu ülkenin vatandaşları 'Kürdüm', 'Çerkezim', 'Lazım', 'Aleviyim' diyemezken, bugün devletin televizyonunda günde 24 saat Kürtçe yayınlar varsa, DGM gibi kurumlar artık lağvedilmişse, cemevine giden ilk cumhurbaşkanı AB müzakereleri sürecinden sonra ise, muharrem ayı iftarında Alevi kardeşlerimizle bir araya gelen başbakanlar, bakanlar çok normal bir süreç olarak görülüyorsa, bazı AB üyesi ülkeler kendi Roman vatandaşlarını sınır dışı etmeye kalkarken Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı 20 bin Roman vatandaşıyla kucaklaşıp, onlara konut ve meslek edindirme programlarını ilan edebiliyorsa, mahkumlar kendilerini ziyaret eden anneleriyle kendi ana dilleriyle konuşabiliyorlarsa, Ermeni vatandaşların 112 yıl aradan sonra Akdamar'da, Rum vatandaşların da 88 yıl aradan sonra Sümela'da kendi inançları çerçevesinde ayin yapabilmeleri gerçekleştiyse, katsayı gibi insanlık dışı bir uygulamaya son verildiyse, şöyle bir dönüp bakıldığında AB sürecinin ülkemizin demokratikleşmesi, şeffaflaşması, kendiyle barışık bir ülke olması için ne kadar önemli bir süreç olduğunu görüyoruz.''

Türkiye'nin AB sürecinde çok önemli kazanımlar elde ettiğini vurgulayan Bağış, ''AB, Türkiye için çok iyi bir diyetisyen. Türkiye de AB adındaki diyetisyenin müktesebat adı altındaki reçetesini uyguladıkça daha sağlıklı bir ülke oluyor'' ifadesini kullandı.

Bugünün Türkiye'sinin AB standartlarına en yakın Türkiye olduğunu söyleyen Bağış, bu ifadenin, her şeyin yolunda olduğu anlamına gelmediğini aktardı.

Bağış, bugün AB'nin kendi kurallarına uymadığı için son yüzyılın en ağır ekonomik buhranını yaşadığını aktararak, asıl sorunun ülkelerin birbirinin açığını kapatmasından kaynaklandığını belirtti.

''AB, çok ciddi süreçlerden geçiyor''

AB'nin son günlerde çok ciddi süreçlerden geçtiğini söyleyen Bağış, şöyle konuştu:

''Önümüzdeki 7 yılın bütçesi üzerine müzakereler devam ediyor. Bu müzakerelerde yaşanan tartışmalar belki de bir kurumsal değişikliğe neden olacak. Düne kadar bize kapalı bir şekilde önerilen ayrıcalıklı ortaklığı şimdi kendi üyeleri için de talep eden ülkeler, bunu kurumsallaştırma sürecine girecekler. Bazı ülkeler ekonomik olarak AB'nin Brüksel'de aldığı kararlara bağımlı olmak istemiyorlar. Bazı ülkeler de kendi para birimlerinden avroya geçtikleri için pişmanlık yaşarken, artık sıkı denetimle kendi ekonomilerini yönetme ihtiyacını ortaya koyuyorlar.''

Bağış, Türkiye'nin son 5 yıldır AB ülkelerinin hepsinden daha hızlı büyüyen bir güce sahip bulunduğunu, bunun kolay olmadığını söyledi.

AB üyesi ülkelerin Ankara'daki büyükelçileriyle yediği yemekte kendisine, ''Türkiye AB konusunda samimi mi?'' diye bir soru geldiğini kaydeden Bağış, ''Ben de 'Yarın getirin üyelik anlaşmasını, imzalayıp imzalamadığımızı test etmiş olursunuz' dedim'' ifadesini kullanarak, Türkiye'nin AB konusundaki isteğinin devam ettiğini vurguladı.

Bağış, AB sürecinin Türkiye için bir demokratikleşme, şeffaflaşma süreci olduğunu aktararak, ''O yüzden de bugün Meclis'te Darbeleri Araştırma Komisyonu, geçmişle ilgili her şeyi didik didik edebiliyorsa, o AB sürecinin sağladığı imkanların bunda büyük payı var. Bu, AB için de çok önemli bir süreç. Bugün Avrupa'nın da birçok açıdan Türkiye'ye ihtiyacı var'' dedi.

Avrupa'nın en büyük ekonomik gücü Almanya'nın ortalama yaşının 45, Türkiye'nin ise 29 olduğunu söyleyen Bağış, ''Almanya'nın bu seneki ihracatı bizim 2023 hedefimizin 3 katı, muazzam bir ekonomik güç ama yaşlanan nüfusla nereye kadar gidecek?'' diye konuştu.

Bağış, OECD'nin son yayınladığı 2050 projeksiyonunda Türkiye'nin gelecekte AB'nin 2. büyük ekonomisi olacağına işaret ettiğini belirtti.

Enerji krizi

Bugün Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 75'inin Türkiye'nin ya doğusunda ya kuzeyinde ya da güneyinde olduğunu kaydeden Bağış, ''Yani birileri enerji kaynaklarının mobil iletişimini sağlayacak bir teknoloji icat etmedikçe, Türkiye'nin katkısı olmadan AB üyesi ülkelerin o enerji kaynaklarına ulaşabilme imkanı yok'' dedi.

Nabucco projesini hatırlatan Bağış, yakında TANAP projesine de kazma vurulacağını aktararak, ''10 yıl evvel iktidara geldiğimizde, 'Türkiye'yi bir enerji merkezi yapacağız' dediğimizde, uluslararası toplantılardaki muhataplarımız gülüyordu. Ama bugün o iddiamız da gerçekleşiyor. Enerjide Türkiye bir merkez oluyor. Bu açıdan bakıldığında da Türkiye AB için, Avrasya coğrafyası için çok büyük bir ülke olacak'' şeklinde konuştu.

Fransız Bakandan AB itirafı

Türkiye'nin AB'ye üyelik konusunda önemli mesafeler kat ettiğini vurgulayan Bağış, ancak bazı ülkelerin çekinceleri olduğunu söyledi.

Bağış, ''AB, sadece ekonomik ve siyasi bir birlik değil, insanlık tarihinin en kapsamlı barış projesi. Ama kıtasal bir projedir. Bu kıtasal projeyi küreselleştirecek olan adım Türkiye'nin üyeliğidir'' dedi.

Bakan Bağış, Fransız bir bakanın özel bir sohbetteki şu itirafını da aktardı:

''Bir Fransız Bakan, özel bir sohbette bana 'AB'yi biz kurduk. Kurucu 6 ülkeden biriyiz, şu anda Almanya'dan sonra ikinci en büyük ülkeyiz. Siz girdiğiniz gün biz üçüncülüğe düşeceğiz. AB Parlamentosu'nda bizden daha fazla temsilciniz, bütçenin belirlenmesinde bizden daha fazla sözünüz, konseyde bizden daha fazla gücünüz olacak. Sence bunu kabul etmek kolay mı?' dedi. 'Ne yapacaksınız?' diye sordum. 'Sizi mümkün olduğu kadar geciktireceğiz' diye cevap verdi.''

Sorular

Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Bağış, Türkiye'de halkın AB üyeliğine desteğinin azalmasını neye bağladığının sorulması üzerine, ''Aslında vatandaşımızınki biraz tepkisel bir duruş. 'Türkiye'nin AB üyesi olmasını istiyor musunuz?' sorusuna yüzde 40-50 arasında, 'Türkiye'nin AB üyesi olacağına inanıyor musunuz?' sorusuna ise yüzde 30 oranında 'evet' cevabı çıkıyor. Ama hala beni ve arkadaşlarımı motive eden bir rakam var. 'AB üyeliği için atılan adımların Türkiye için yararlı olduğuna inanıyor musunuz?' sorusuna yüzde 75 hala 'evet' diyor'' cevabını verdi.

Türkiye'de herkesin demokratikleşmeyi, şeffaflaşmayı ve daha rahat bir ortamda yaşamayı istediğini belirten Bağış, 5 dönem başkanlığında hiçbir fasıl açılamamasını AB'nin tutumuna bağladı. Bağış, AB'nin bu kararının halkın tepkisinde etkili olduğunu söyledi.

AB'nin enerji konusunda çok zor bir dönemden geçtiğini, Kıbrıs Rum Kesimi'nin tavrı nedeniyle enerji faslının açılamadığını vurgulayan Bağış, bu durumdan yararlanan tek ülkenin Rusya olduğunu kaydetti.

Bağış, Gümrük Birliği hakkında halk nezdindeki farklı algıların nedeni konusundaki soruyu ise ''Gümrük Birliği anlaşması genel itibarıyla Türkiye için çok yararlı olmuş bir anlaşmadır. Türkiye'nin önemli bir sanayiye sahip olması Gümrük Birliği'nin bize sağlamış olduğu rekabetçi ortamın hediyesidir. Ama anlaşmanın bize getirdiği birtakım yükler de var. Kimseyi suçlamak gibi bir niyetim yok. Ama o zamanki siyasi iradenin içerisine girdiği haletiruhiye Türkiye'yi farklı bir noktaya getirdi'' şeklinde yanıtladı.

Egemen Bağış, Türk vatandaşlarına vize kolaylığı sağlanması konusundaki çalışmalarını da hatırlattı.

Marmara Grubu Vakfı Başkanı Akkan Suver, Bağış'a günün anısına bir hediye takdim etti.

Yemeğe katılanların tek tek imzaladığı ve ''kadına şiddete hayır'' temalı 3 tablo da etkinlik sonunda Bağış'a hediye edildi.

AA

Kaynak: Diyarbakır Söz