DİTAM Diyarbakır’da belediyeciliği tartıştı: Yerel Yönetim Zirvesi yapıldı

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi, “Diyarbakır Yerel Hizmetlerde Neleri Kaybediyor” başlıklı toplantı düzenledi.

DİTAM Diyarbakır’da belediyeciliği tartıştı: Yerel Yönetim Zirvesi yapıldı

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezinin (DİTAM), “Diyarbakır Yerel Hizmetlerde Neleri Kaybediyor” başlığı ile düzenlediği toplantı, akademisyenlerin, araştırmacıların, kitle örgütleri temsilcilerinin, edebiyatçıların ve gazetecilerin katılımıyla bir otelde gerçekleştirildi.

"Kent, Çevre ve Kültürel Miras" başlığını Nevin Soyukaya, "Sosyo-Kültürel Yaşam ve Politikalar" konusunu Reha Ruhavioğlu, "İktisadi Durum ve Kırsal Kalkınma" konusunu Mehmet Aslan ve "Kadınlar, Gençler ve Çocuklar" başlıklı konuyu ise Meral Özdemir sundu. Moderatörlüğü ise DİTAM Başkan Yardımcısı Sedat Yurtdaş yaptı. Panel, yerine kayyım atanan tutuklu Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Adnan Selçuk Mızraklı’nın mesajının okunması ile başladı. 

DAHA GÜÇLÜ OLACAĞIZ

Mızraklı ve Demirtaş ortak mesajlarında şunları söyledi: “17 yıllık yerel yönetim dönemimiz yaratıcı çözümler, odaksal çalışmalar insanı-toplumu ve doğayı merkeze olan çalışmalar ve cinsiyetlerin eşitlenmesi açısından önemli bir fikriyat membası da olmuştur. Bunu hedeflerinden biri olarak gören barbar, gerici anlayış kayyım ambalajlı sömürge valiliği düzenine geçmiş, dişle-tırnakla-emekle biriktirilmiş her türden değerimizi talana koyulmuştur. Kent de toplum da kurumlarımız da değerlerimiz de doğamızda yara almıştır. Ama her şeye karşın bizler, bu topraklar ne İskenderler, ne Alpdoğanlar, ne Yıldırımlar gördük ama yenilmedik, azalmadık. Yeniden yeşermede, boy vermede arsız bir doğamız, suyumuz var. Hem unutmayacak, üstesinden gelecek hem de yaralarımızı saracak, daha da güçlü olacağız.”

TUNÇ SOYER: İZMİR VE DİYARBAKIR İKTİDARA YENİK DÜŞMEDİ

İzmir ve Diyarbakır arasında büyük benzerlikler olduğunu söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Her iki şehrinde iktidara yenik düşmediğini düşünüyorum. Sur’a kayyım atandığı zaman bir basın açıklaması yapmıştık. O dönem Sur ve Seferihisar kardeş belediyeydi. Kayyım uygulamasında o basın açıklamasında da söyledik, kanuni olan her düzenlemede bir hukuki meşrutiyet yoktur. Özetle kayyım meselesi siyasi bir mücadele ve hukuki bir mücadele gerektiriyor" dedi.
"Kayyım atanan iller ve ilçelerde büyük sorunlar yaşandığını gördük" diyen Soyer, "Özellikle Diyarbakır için ekonomik, kültürel sosyal hayat açısından kadınların gençlerin hayatları açısından sorunlar yaratmış. Bence Diyarbakır halkı, sivil toplum üzerinden çok değerli bir çözüm üretiyor. Belediyenin yarattığı boşluğu sivil toplumla kapatıyor. Buna devam etmek ve karar mekanizmalarına nasıl etki edebilir diye tartışmak lazım. Bu da demokrasi eksikliğini ortaya koyuyor. Demokrasi 5 yılda bir sandığa gitmek değildir. Aslında bütün dünyada yaşanan demokrasiden uzak demokrasi nasıl geliştirilebilir ve yerele yayılabilir bunu tartışmak lazım" şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE İKİ KENTİ MERAKLA İZLER; İZMİR VE DİYARBAKIR’

Diyarbakır’da STK çalışmalarının sonucunda sürdürülebilir bir strateji belirlenmesi gerektiğini belirten Soyer, "Sivil toplum çalışmaları Diyarbakır’ı güçlendiren önemli bir hamle. Kadın, eğitim, çevre ve afet başlıklarında tüm sivil toplum kuruluşları siyasi partilerin yol göstericisi olmalı. Burada ‘belediyesi olmayan bir kent yetimdir’ dediniz ama bu başka bir direnç ruhu da katabilir. Bu bir umutsuzluğa dönüşmemeli. Türkiye iki kenti merakla izler biri İzmir’dir, diğeri Diyarbakır’dır. Umut edinmek için Diyarbakır’ı izleriz. Buradan ne doğacak ne büyüyecek onu bekleriz. Umutsuzluğa kapılırsanız tüm Türkiye kapılır" ifadelerini kullandı.

FERİDUN ÇELİK: DİYARBAKIR 90’LARDAN İTİBAREN STK’LAR İLE DAYANIŞMA İÇİNDE

1999 yılında HADEP’ten Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Feridun Çelik, "1994 yılında bu kentin asıl sahipleri bir temsiliyet bulamadı. 1999 yılında biz yerel yönetimlere ilişkin vaatlerimizi halka sunamadık. Miting yapamadık. Ama halkımız büyük bir özveri ile bizi destekledi. Beklenti Kürt sorununun çözümüne ilişkindi. Kentimizi de kendimizi de kendimiz yöneteceğiz algısıyla geldik. Bu anlamda da büyük desteklerle 1999-2004 yıllarında başka bir belediyecilik tarzı koyduk" dedi. "Her soruna yönelik bir çözüm sunabildik" diyen Çelik, şöyle devam etti: 
"Özellikle ateşkes ve barış adımları yeni bir geleceğin yerel üzerinden inşa edileceğine dair gelişmeler de oldu. Merkezi hükümetle de temaslarımız oldu. Birçok projemizi kısa vadede hayata geçirdik. Halk büyük bir destek sundu. 3-5 ay sokaklarda altyapı sıfırdan yapıldı ama halk asla şikayet olmadı. Surlar işgal altındaydı. Temizlenmesi gerekiyordu ve benim üniversite yıllarından hayalimdi. Biz surları halka açabildik ve en büyük desteği STK’lardan aldık o yıllarda. Diyarbakır 90’lardan itibaren STK’lar ile büyük bir dayanışma içindeydi."

'KAYYIM ATAMALARI TÜM EMEKLERİ YOK ETTİ'

Tarih boyunca Kürt illerinde kurulan partilerin kapatılma ve siyasetçilerinin tutuklanma ile karşı karşıya kaldığını belirten Çelik, "Bizler büyük baskılar ile siyaset yürüttük fakat her belediye inanılmaz işler başardı. Maalesef kayyım, 2016 yılından sonra kentin tüm değerlerini, hafızasını, emeklerini yok etti. 8 yıldır maalesef böyle bir anlayışla bu kent yönetiliyor. Bir kamu personellinin bu kentin ruhunu bilmesi sokaklarını derdini bilmesi mümkün değil. Umutsuz değiliz yeni bir döneme gideriyoruz. Bu kentin kendini yönetecek gücü var. Buradaki toplantı da buna örnektir" diye konuştu.
Konuşmaların ardından katılımcılar soruları ve görüşleriyle toplantıya katkıda bulundular.

 KİŞİSEL KIRGINLIKLARLA İLGİLİ DEĞİL


Toplantı öncesi Tunç Soyer, partisi tarafından İzmir'den bu dönem neden aday gösterilmediği yönündeki soruya yanıt verdi. Soyer, “Onlara hiç girmeyelim. O bu programın da bizim bu bugüne ayırdığımız zamanın önüne geçer. Buna gerek yok. Sadece şunu söyleyeyim; İzmir beni sevdi, bunun ötesinde ben İzmir'i çok sevdim, seviyorum. Çok çok ait hissediyorum kendimi. Dolayısıyla da bizim bu aşkımız, bu tutkumuz şehre, kültürüne, tarihine, geçmişine, geleceğine olan bu bağımız koltuklarla kaim değil. Biz bu aşkı sürdüreceğiz ve o şehrimiz için daha ne yapabilirizi aramaya devam edeceğiz” yanıtını verdi.

Soyer, adaylık süreci ile kırgınlığını ifade ettiğini belirterek, “Ama bu kişisel kırgınlıklarla ilgili bir şey değil. Sonuçta biz bu şehrir için hangi koşulda olursak olalım, hangi koltukta oturursak oturalım en iyisini yapmaya devam edeceğiz” diye ekledi. Bağımsız aday olmak gibi bir düşüncesinin bulunmadığını vurgulayan Soyer, “Kılıçdaroğlu CHP’nin başında olsaydı siz tekrar aday gösterilir miydiniz?” sorusuna ise, “Bunlarla ilgili bir şey söylemek istemem, bu doğru değil. Bu parti içi bir mesele” diyerek yanıt verdi.

HABER MERKEZİ

Kaynak: Diyarbakır Söz