Anne karnında tanı

Gelişen teknoloji sayesinde genetik geçiş gösteren ya da kontroller sırasında ortaya çıkan hastalıklara yakalanan fetüse anne karnında teşhis konabiliyor.

Anne karnında tanı

Çocuk cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Haluk Güvenç, anne karnındaki bebeğe tanı koymanın mümkün olduğu belirtiyor: “Her ne kadar tüm yaşananların yolunda gitmesi için tedbirler alınsa da istenmeyen durumlarla karşılaşmak mümkün. Riskli bir hamilelik sonrasında ailelerde travma oluşabilir. Dolayısıyla hekimlerin aileyi doğru yönlendirmesi gerekir. Teknolojik gelişmeler sayesinde doğumsal anomalilere anne karnındayken tanı konur. Ultrason, bu tanıda en büyük yardımcımız. Ultrasonla yakalanmış mevcut     durumu daha detaylı görebilmek ve buna ek bir sorunun eşlik edip etmediğini anlamak için bebeğin MR’ı çekilir. Doğum öncesi tanı koymanın amacı, bebek doğana kadar uygun ameliyat planını yapmak ve doğum anında müdahale edecek ekibi hazır bulundurmak. Böylece bebeğin yaşam şansı artar. Tanı için bebekten kan ya da doku parçası alıp tahlil edilir, amniyon sıvısı örneği alıp, idrar tahlili yapılabilir.

İKİ CERRAHİ YÖNTEM VAR

Fetus doğduktan sonra ameliyatına çok geç kalınacağı düşünülen bazı anormalliklerin tedavisi hamilelik sırasında cerrahi yolla     yapılabilir.

Açık cerrahi: Anne karnında yapılan bir kesikten rahime erişilip, rahimin de kesilerek fetusa ulaşılmasıyla fetus ameliyat edilip tekrar rahim içine konulur ve rahim dikilir. Bu şekilde yapılan ilginç bir ameliyat EXIT operasyonudur. Fetusta doğumda nefes     almasını engelleyecek bir oluşum varsa,     sezaryen sırasında kordon bağlanmadan     fetus ameliyat edilir, hava yolu açılınca da     kordon kesilir.

Fetoskopik cerrahi: Açık cerrahiden daha sık kullanılır. Cerrahlar, ince fiberoptik teleskoplarla rahime küçük deliklerden giren     enstrümanlar kullanarak operasyon yapar, rahim kesilmez ve fetus dışarı çıkarılmaz. Bu prosedür daha az travmatik olup, erken doğum riski daha az gelişir.”

AMNiYOSENTEZ TEHLiKELi Mi?

 

Doğum öncesi fetusun içinde yüzdüğü sıvıdan cerrahi müdahaleyle bir miktar sıvı alma işlemine amniyosentez denir. Anne adayının ayrıntılı bir ultrason sonrası, karın bölgesi temizledikten sonra iğne, rahmin içine sokulur. Ultrason ekranı eşliğinde işleme uygun incelikte spiral iğne kullanılarak rahime ve buradan da amniyon sıvısının bulunduğu boşluğa ulaşılır. Yaklaşık 15-20 ml. sıvı, enjektöre çekilir. Bu esnada ultrasondan bebeğin hareketleri takip edilir ve giriş genellikle bebeğin ayak kısmından yapılır. Enjektörün çıkarılmasından sonra işleme son verilir. Alınan örnek, en geç yarım saat içinde laboratuvara gönderilir. Erken amniyosentez 13’üncü haftada yapılabileceği gibi, geç amniyosentez, 21-22 haftaya kadar uygulanabilir. 15-20 haftalar arası en az riski taşır.

RiSKLi UYGULAMA

 

Fetoskopi, ışık ve mercekle donatılmış dürbün veya kameraya benzer ince, uzun bir araç. Rahim ve karın bölgesinde yapılan ince bir kesikle amniyon kesesi içerisine sokularak bebeğin fotoğrafları çekilir. Ayrıca bu araç sayesinde bebeğinizin kan ve doku örnekleri alınarak birçok hastalık araştırılabilir, bebeğinizin daha sağlıklı doğması için önlemler alınabilir. Fakat bu uygulama yüksek risk içerdiği için yaygın olarak kullanılmaz. Genellikle hamileliğin 16’ncı haftasından sonra uygulanır. Bu uygulama sonrasında bebek kaybetme riski, yüzde 3-5 arasında değişir.

PERiNATOLOJi NEDiR?

Hamilelik süresince anne-bebek sağlığını tehdit edebilecek sorunların erken tanısı ve tedavisiyle ilgilenen bilim dalına perinatoloji denir. Perinatologlarsa bu alanda çalışan, ileri derece uzmanlamış kişilerdir. Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlığından sonra üç yıl bu alanda eğitim alırlar.

TANI KONABiLEN HASTALIKLAR

- Tiroid hormonu azlığı,

- Kalpte ritim bozuklukları,

- Kistik böbrek hastalığı,

- Akdeniz anemisi,

- Kas hastalıkları,

- İşitme sorunları.

Kaynak: Diyarbakır Söz