Baş ve boyun ağrılarının en önemli nedeni; Sigara ve HPV virüsü

Günümüzün yaygın hastalıklarından biri olan tüm kanserlerin %10’nu baş-boyun bölgesi kanserleri oluşturuyor. En önemli sebebi sigara ve HPV (insan papilloma virüsü) olan baş-boyun kanserleri; burun, ağız, ağız boşluğu, dudak, yutak, geniz, gırtlak, tiroid bezi, paratiroid bezi, tükürük bezi ve yemek borusunda meydana geliyor.

Baş ve boyun ağrılarının en önemli nedeni; Sigara ve HPV virüsü

DİYARBAKIR-Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Selçuk Güneş, baş-boyun kanserlerinde modern tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

Senede 550 bin kişi baş-boyun kanserine yakalanıyor

Tüm dünyada her sene yaklaşık 550 bin kişi baş-boyun bölgesi kanserlerine yakalanmaktadır. Baş-boyun kanserlerinin en önemli nedeni sigara kullanımıdır. Sigara kullananlar kullanmayanlara göre 5- 25 kat daha fazla baş-boyun kanseri riski taşımaktadır. Ayrıca Epstein-Barr virüsü (EBV) ve insan papilloma virüsü de (HPV) baş-boyun bölgesi kanserlerinde önemli bir risk faktörünü oluşturmaktadır. 

HPV erken yaşta baş-boyun kanserine neden oluyor

Genetik faktörler ve alkol kullanımı da baş-boyun bölgesi kanserleri riskini artırmaktadır. Karmaşık bir gelişme süreci olan baş-boyun bölgesi kanser türleri şunlardır: 

Burun kanseri                                    

Ağız kanseri

Ağız içi kanseri

Dudak kanseri

Yutak kanseri

Geniz kanseri

Gırtlak kanseri

Tiroid bezi kanseri

Paratiroid bezi kanseri

Tükürük bezi kanseri

Yemek borusu kanseri

Ses değişiklikleri ve burun tıkanıklıklarını hafife almayın

Baş-boyun kanserlerinin ilk belirtileri tümörün yerine göre farklılıklar göstermektedir. Örneğin gırtlakta gelişen bir tümörün ilk belirtisi genellikle ses değişikliğidir. İki haftadan uzun süren ses değişikliği, burun tıkanıklıkları, katı gıda yutumunda güçlük, ağız içinde oluşan yaralar, yanakta veya boyunda çıkan ağrısız şişlikler baş-boyun bölgesi kanserlerinin belirtilerinden olabilir. Bu belirtileri yaşayan kişilerin özellikle de sigara kullananların zaman kaybetmeden alanında uzman bir kulak burun boğaz doktoruna görünmesi gerekmektedir. Hekiminin ayrıntılı fizik muayenesi, bilgisayarlı tomografi (BT), manyetik rezonans görüntüleme (MR), pozitron emisyon tomografisi (PET-BT) gibi görüntüleme yöntemleri kullanılarak hastaya tanı konulabilmektedir.

Erken tanı, tedavi konforu ve başarısını yükseltiyor

Baş-boyun bölgesi kanserleri erken tanı ile %90’na yakın oranda başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Erken tanı konulan kanserli tümör tedavi edilirken uygulanan yöntemlerden hastanın konforunu da daha az etkilenir. Bu yöntemlerle fonksiyonları en az bozacak şekilde tedavinin planlanması yapılabilmektedir. Ayrıca tedavi yöntemi seçilirken hasta ile ilgili birçok durum da göz önünde bulundurulmaktadır. Hastanın ek hastalıkları, yaşı, fonksiyonel kapasitesi, mental kapasitesi, mativasyonu gibi etmenler de göz önünde bulundurularak baş-bolun bölgesi kanserinin evresine en uygun tedavisi multidisipliner bir takım çalışması ile başarılı bir şekilde yapılabilmektedir.

Modern cerrahiler ön planda

Baş-boyun bölgesi kanserler tedavi seçeneklerinde sadece cerrahi, sadece radyoterapi olabileceği gibi ileri evre tümörlerde cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiden oluşan kombine tedaviler de uygulanabilmektedir. Son yıllarda geliştirilen immunoterapi de baş-boyun kanserlerinin tedavisinde umut vadeden bir yöntem olarak kullanılmaya başlanmıştır.  Baş-boyun bölgesi kanserlerinin hemen hemen her evresinde cerrahi tedavi önemli bir tedavi seçeneğidir. Burada önemli olan hastanın çok iyi bilgilendirilmesi ve doğru tedavinin doğru hastaya uzman kişilerce uygulanmasıdır. Bu şekilde hastanın gereksiz fonksiyon kaybı yaşama ihtimali en aza indirebilmektedir.

Fonksiyon kayıpları doku transferi ile en aza indirilebiliyor

Baş-boyun kanserlerinin tedavisinde tercih edilen cerrahi yöntemde ortaya çıkabilecek fonksiyon kayıplarını en aza indirmek için doku transferleri yapılabilmektedir. Gerek komşu bölgelerden yapılacak transferler gerekse vücudun uzak bölgelerinden yapılabilecek transferler ile fonksiyon kaybı en aza indirilmektedir. Son yıllarda büyük bir teknolojik gelişme olarak tıp alanına da giren 3D teknolojisi de rekonstrüksiyon amacı ile kullanılabilecek kişiye özel rekonstrüksiyon materyallerinin üretilebilmesinin önünü açmıştır. Ayrıca lazer teknolojisi sayesinde özellikle gırtlak ameliyatları ağız içinden girilerek yapılabilmekte ve fonksiyon kaybı en aza indirilebilmektedir

Kaynak: Diyarbakır Söz