Diyetisyen Barış Öztürk'ten işlenmiş gıda açıklaması

İŞLENMİŞ yiyeceklerin sağlık açısından kötü bir üne sahip olduğunu söyleyen Diyetisyen Doç. Dr. Barış Öztürk, bazı işlenmiş besinlerin dikkatli tüketilmesi gerektiğini, bazılarının ise dengeli bir diyette yer alması gerektiğini ifade etti.

Diyetisyen Barış Öztürk'ten işlenmiş gıda açıklaması

Dünyadaki ve ülkemizdeki obezite salgını, yüksek tansiyon, kanser ve Tip 2 diyabetin yükselmesinin sorumluluğunun genellikle işlenmiş besinlere yüklendiğini dile getiren Doç. Dr. Öztürk, "Fakat işlenmiş yiyecek; kutu konserve ve peynir, patates cipsi ve atıştırmalık hamburgerden çok daha fazlasıdır. Kepekli ekmek, ev yapımı çorba veya doğranmış bir elma da işlenmiş besinler arasında yer alır. İşlenmiş besin terimi tüketimden önce bir şekilde bilinçli olarak değişikliğe uğramış herhangi bir besindir. Pişirilmiş, konserve edilmiş, dondurulmuş, ambalajlanmış veya beslenme kompozisyonunda değişikliğe uğratılmış, muhafaza edilmiş veya farklı yollarla hazırlanmış besinleri içerir. Diyet liflerinin birçoğu işleme sırasında ayrıldığından beyaz ekmeğin işlenmiş bir besin olduğunu söyleyebiliriz" dedi.

İŞLENMİŞ GIDALAR

Yemek hazırlarken veya pişirirken her zaman yiyecek işlendiğini belirten Doç. Dr. Öztürk, "Bu sebeple 'işlenmiş besin' yöntem olarak sağlıklı yemek hazırlamak için yararlı ve kullanışlı bir araç olabilir. En az işlenmiş gıdalar, torbalı ıspanak, kesilmiş sebzeler ve kavrulmuş fıstık gibi, genellikle kolaylık sağlamak için önceden hazırlanmıştır. Konserve ton balığı, dondurulmuş meyve ve sebzeler  beslenme kalitesini ve tazeliğini korumak için doruğa çıkarılmış katkılar içerir.Tat ve doku için katkı eklenen besinler arasında kavanozlu makarna sosu, salata sosu, mayonez ve kek karışımları bulunur. Hazır yiyecekler,  krakerler, bisküviler ve şarküteri gibi ürünler daha ağır işlem görmüştür. En ağır işlenmiş gıdalar sıklıkla dondurulmuş pizza ve mikrodalgalı yemekler dahil önceden yapılmış yemeklerdir" diye konuştu.

İşlenmiş yiyeceklerin sağlıklı beslenmede faydalı olabileceğini belirten Doç. Dr. Öztürk, bu ürünlere bazen kalsiyum ve D vitamini ile zenginleşen süt ve meyve sularının ve kahvaltılık diyet liflerinin eklenebileceğini ifade etti. Konserve meyvelerin (suda veya kendi suyu ile doldurulmuş olarak), taze meyve olmadığında iyi bir seçenek olduğundan bahseden Doç. Dr. Öztürk, önceden kesilmiş sebzeler gibi asgari olarak işlenmiş bazı yiyeceklerin, meşgul insanlar için kaliteli gıdalar olabileceğini vurguladı.

TÜKETİMİ ESNASINDA

Az işlem görmüş besinlerle ağır işlenmiş gıdaları birbirinden ayırmanın önemine dikkat çeken Doç. Dr. Öztürk, " Az işlenmiş besinler arasında önceden kesilmiş elma dilimleri, haşlanmış yumurta, konserve orkinos ve dondurulmuş sebzeler bulunur. Bunlar besleyici seçimlerdir ve meşgul insanlar için sağlıklı beslenme daha uygun hale getirebilir. Ürüne işlenmiş gıdalar orijinal haliyle değil hazır yiyecek olarak tanımlanabilir, patates cipsi ve kraker, ya da doğal olarak oluşmayan gıdalar, çörekler, kurabiyeler ve şeker gibi" diyerek konuşmasını sürdürdü.

GİZLİ ŞEKER, SODYUM VE YAĞ İÇERİĞİNE DİKKAT

"İşlenmiş besinleri ılımlı bir şekilde tüketmek yararlı olabilir ancak tüketiciler gizli şeker, sodyum ve yağ açısından dikkatli olmalıdır " diyen Doç. Dr. Öztürk sözlerine şöyle devam etti:

"Eklenen şekerler, yiyeceklerde doğal olarak bulunmayan şekerlerdir ve manuel olarak eklenmiş olabilir. Bir gıda 'organik' ya da 'doğal' olarak etiketlendiğinde, şeker eklenmediği anlamına gelmez.

Eklenen şekerler sadece işlenmiş tatlılarda gizli değildir. Ekmek için çekici bir esmer renk tonunu vermek için eklenebilirler ve sıklıkla kavanozlu makarna sosları ve tahıl için şaşırtıcı bir miktar ilave edilir. Besin içeriği etiketindeki karbonhidrat miktarları, yoğurt ve meyve gibi gıdalarda önemli miktarda olabilen doğal olarak bulunan şekerleri de içerir. Bunun yerine, bir ürünün bileşen listesini gözden geçirin ve şeker, maltoz, kahverengi şeker, mısır şurubu, kamış şekeri, bal ve meyve suyu konsantresi dahil olmak üzere ilk iki veya üç içerik arasında ilave şekerler arayın.

Sodyumun ise çoğu konserve sebze, çorba ve soslara tuz eklemiştir. İşlenmiş besinler, beslenmemizde sodyumun önemli katkı maddelerindendir, çünkü besinleri korumak ve raf ömrünü uzatmak için tuz yaygın olarak eklenir. İşlenmiş gıdalardan tüketmekte olduğunuz tuz miktarını azaltmak için tuz eklenmemiş, düşük sodyum veya indirgenmiş sodyum diye etiketlenmiş besinleri seçmek gerekir.

Sodyuma ihtiyacımız var, ancak zaten günlük tuz tüketimimiz tavsiye edilenin maalesef çok üzerinde.

Bunların dışında işlenmiş besinleri tüketirken total yağ içeriği, doymuş yağların miktarı ve trans yağ içerikleri de sağlık açısından büyük risk doğurmaktadır."

Kaynak: Diyarbakır Söz