Kanseri başlamadan bitirecek araştırma!

Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen bir çalışmayla, kanser teşhisi alan hastadaki tümörün tedaviye nasıl yanıt vereceği, tedaviye başlanmadan önce laboratuvarda belirleniyor.

Kanseri başlamadan bitirecek araştırma!

“HASTANIN TAZE DOKUSU ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ"

Şimdilik solid (katı) tümörlerle ilgili kanserlerde bu çalışmayı yürüttüklerini ve bunu pek çok merkezden kanser alanında çalışan hekimlerle iş birliği içinde gerçekleştirdiklerini vurgulayan MÜ Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve GEMHAM Müdürü Prof. Dr. Betül Yılmaz ise, lösemi, lenfoma gibi kanserler için de ileriki dönemlerde benzer bir çalışma gerçekleştireceklerini söyledi. Prof. Dr. Yılmaz, “Bütün süreç, mutlaka onkologların, cerrahi branşların ve patologların gözetimi ile gerçekleşiyor aslında. Çünkü onlardan gelen data, bizim için çok kritik. Patoloji kanserin ne aşamada olduğu, ne kanseri olduğu gibi detayları veriyor bize. Onkolog zaten hangi tedavi uygulanacak, bizimle birlikte paralel olarak kararını veriyor. Cerrahinin ise bizim için önemi şu: Mümkünse organoid kültürü yapabilmek için, organoid dediğimiz de hastanın kendi dokusu yani, bunun üzerindeki deneyleri gerçekleştirebilmemiz için, taze doku almamız gerekiyor. Burada tabii cerrahın dokuyu çıkarır çıkarmaz hemen bizim onu laboratuvara almamız ve buradan mümkün olduğunca fazla hücreyi çıkardıktan sonra, belirlenen ilaçları üzerinde denememiz gerekiyor" dedi.

“TEŞHİSİ YENİ ALMIŞ HASTALARA UYGULANMALI"

Prof. Dr Yılmaz, şimdiye dek gelen örneklerde genellikle farklı tedavilerin denendiği ve başka seçeneği kalmamış son dönem kanser hastalarında olduğunu ama aslında hasta teşhis alır almaz bu sistemle ilerlenmesi gerektiğini kaydetti ve ekledi.  “Aslında kanser teşhisi konur konmaz burada bir gen belirlenip onun üzerine doğru tedavi uygulandığında, ilaç direnci, ilaca yanıt vermeme ya da kanserin nüksetmesi gibi durumlar oldukça minimal düzeye düşüyor. Bu nedenle de kanser teşhis edilir edilmez yapılması lazım. Bize gelen olgular genellikle tedavi seçeneği tükenmiş, başka ne yapabiliriz durumundaki hastalar oldu. Bu yöntemi bizim mutlaka yeni teşhis aşamasından itibaren uygulamaya başlamamız gerekiyor. Böylece kanser tedavilerindeki gereksiz ilaç kullanımı (tedavide yanıt alınamayan ilaçlar olabiliyor), gereksiz radyasyon kullanımı, zaman kaybı, hastanın psikolojisinin olumsuz etkilenmesi gibi dezavantajlardan kurtulabiliriz "

“AKILLI İLAÇ HER HASTADA İŞE YARAMAYABİLİYOR"

Bazı hastalarda akıllı ilaçlara dahi iyi yanıt alınamadığını belirten Prof. Dr. Yılmaz, sözlerini şöyle noktaladı: “Bunun sebebi de arka planda bazı genlerin atlanmış olması. Bizim, organoid üzerinden elde ettiğimiz verilerle doğrulama çıkardığımızda, önceki sonuçtan çok farklı olarak yüzde 40 düzeyinde daha fazla etkinlik gözlemlediğimiz oldu. Bize göre daha en başında, bütün kanser hastaları için bu testin mutlaka yapılması gerekli. Tabii ki bugün kanser tedavilerinde gen testi yapılıyor. O da yanlış değil ama; yeterli değil. Birçok hastada görüyoruz ki bir iki tane gene bakılarak immünoterapiye gidilebiliyor. Ama bu yeterli olmuyor çünkü arka planda, (o hastaya özgü) tümör baskılayıcı, tümörü artırıcı genlerin hepsinin birlikte analiz edilmesi lazım ki, doğru tedaviye karar verilebilsin. Bugün çok fazla merkezde kişiselleştirilmiş kanser tedavileri uygulanıyor. Ama bizim çalışmamızla öne çıktığımız farklı nokta, mümkünse hastadan alınan ‘taze doku üzerinde’ bu analizi gerçekleştirip onun üstünden tedavi protokollerini belirleyebilmek. Kendi geliştirdiğimiz yazılımlar üzerinden de biyoinformatik verileri analiz edebiliyor olmamız zaten başlı başına bir yenilik." 

"4 HASTADA UYGULANDI; HEDEF YIL SONUNA KADAR 100 HASTA" 

2 yıldır süren bir çalışmaya şimdiye dek, 4 hastanın örnekleri dahil edildi ve tedavi protokolü buna göre düzenlendi. Beyin tümörü, akciğer, kolon ve mide kanseri olan 4 hastadan 3'ünün  tedaviye iyi yanıt verdiği ve halen tedavi süreçlerinin izlendiği öğrenildi. İleri evre olan beyin tümörlü hasta hayatını kaybetti. Ancak daha erken dönemde protokole dahil edilen kolon kanserli bir hastada tam iyileşme sağlandı. Akciğer ve mide kanseri olan hastaların tedavilerinde ise yüzde 80 başarı elde edildi. Yıl sonuna kadar, yaklaşık 100 hastanın onkoloji tedavisinin bu protokolle düzenlenmesi hedefleniyor. GEMHAM araştırmacıları, var olan geleneksel veya yenilikçi tüm kanser tedavilerinin (kemoterapi, radyoterapi, akıllı ilaç veya immünoterapi) etkinliğini artıracak bu protokol sayesinde pek çok kanser hastasının tedavisinde çok daha iyi sonuçlar alınabileceğine inanıyor.

Kaynak: Diyarbakır Söz