Kocaeli'nde 3 ay önce akciğer kanseri olduğunu öğrenen polis memuru, illete yenik düştü

Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde görevli herkesin sevdiği polis memuru 47 yaşındaki Mahmut Kotan, bir süredir tedavisini gördüğü akciğer kanseri illetine yenik düşerek hayatını kaybetti. Mahmut Kotan'ın ölümü çevresinde büyük bir yas oluşturdu

Kocaeli'nde 3 ay önce akciğer kanseri olduğunu öğrenen polis memuru, illete yenik düştü

Kocaeli Emniyet Müdürlüğünde görevli herkesin sevdiği polis memuru 47 yaşındaki Mahmut Kotan, bir süredir tedavisini gördüğü akciğer kanseri illetine yenik düşerek hayatını kaybetti. Mahmut Kotan'ın ölümü çevresinde büyük bir yas oluşturdu

ocaeli Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memuru bir süredir tedavi gördüğü akciğer kanseri nedeniyle yaşamını yitirdi.

İzmit Saraybahçe Polis Merkezi Amirliğinde uzun yıllardır görev yapan polis memuruMahmut Kotan (47), akciğer kanseri nedeniyle yaklaşık bir aydır tedavi gördüğü Derince Eğitim Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetti.

İzmit İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Saraybahçe Polis Merkezi Amirliğinde görev yapanpolis memuru Nebiye Kotan ile evli ve 2 çocuk babası olan Mahmut Kotan'a, 3 ay önce gittiği hastanede akciğer kanseri teşhisi konulmuştu. Kotan'ın acı haberi KocaeliEmniyetinde görev yaptığı meslektaşları tarafından üzüntüyle karşılandı.

Polis memuru Mahmut Kotan'ın cenazesi İzmit Fevziye Camisi'ne getirildi. Burada ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazına, Kotan'ın yakınları ile Kocaeli Emniyet Müdürü Levent Yarımel, İzmit İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Karakaş, emniyet müdür yardımcıları, şube müdürleri, çok sayıda meslektaşı ve vatandaşlar katıldı.

Kılınan cenaze namazının ardından Kotan'ın Türk Bayrağına sarılı tabutu meslektaşları tarafından cenaze aracına konuldu. Kotan'ın cenazesi Kent Mezarlığında toprağa verildi.

Akciğer kanseri, akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları sararak veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile (metastaz) sonuçlanabilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) raporuna göre akciğer kanseri tüm dünyada kanser türleri arasında, erkeklerde en sık ölüme neden olan birinci, kadınlarda ise ikinci kanser türüdür[1] ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 1,3 milyon ölüme neden olmaktadır.[2]

Ölüm oranı (mortalitesi) oldukça yüksek olan bu kanser türünde dünya genelinde sigara içme alışkanlıklarındaki değişmeye bağlı olarak alttiplerinde ve kadınlarda görülme oranlarında değişimler olmuştur[3]. Akciğer kanserinin en sık nedeni uzun süreli olaraktütün dumanına maruz kalmak olmakla beraber[4], tüm akciğer kanserli hastaların %15'e ulaşan bir oranı sigara içmeyenlerden oluşmaktadır[5]. Akciğer kanseri birçok faktöre bağlı olarak ortaya çıkan bir hastalıktır. Bu nedenler arasında; genetik faktörler[6][7],radon gazı[8], asbest[9] ve hava kirliliği[10][11][12] gibi faktörler sorumlu tutulmaktadır.

Akciğer kanserinin belirtileri hastalığın nerede başladığına, nasıl yayılmış olduğuna, ve vücudun hastalığa tepkilerinin varlığına bağlı olarak fark edebilir[13]. En sık görülen belirtileri, nefes darlığı (dispne), öksürme (kanlı öksürme da dahil) ve kilo kaybıdır[14]. Bu belirtiler sadece akciğer kanserine özgü olmadıklarından hastaların tanı almaları gecikebilir. Akciğer kanseri, göğüs röntgeni vebilgisayarlı tomografi (BT) ile görülebilir. Kesin tanı, biyopsi ile konmaktadır. Biyopsi genelde bronkoskopi veya BT-yardımlı biyopsi ile yapılır. Tedavi ve prognozu belirleyen faktörler; kanserin histolojik tipi, kanserin evresi, ve hastanın genel performans durumudur. Akciğer kanserinin birçok histolojik alttipi olmasına karşın, klinikte genellikle küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanseri olmak üzere iki başlıkta incelenir, çünkü tedavide izlenecek yolu bu gruplandırma belirler. Küçük hücreli akciğer kanseri tedavisindekemoterapi ve radyoterapi tercih edilirken, küçük hücreli dışı kanserlerde ilk tercih cerrahidir.[15]

Akciğer kanserinin görülme oranı yaşla artar, genelde 50-70 yaşlarında görülür[16]. Akciğer kanserinin erken evrelerde beş yıllık sağkalımı %60-70 iken, ileri evre olgularda bu oran %5'in altına düşmektedir. Tüm alttipler ve evreler göz önüne alındığında, tedavi ile beş yıllık sağkalım oranı %14'tü

Kaynak: Diyarbakır Söz

Çok Okunan Haberler