'Topuk ağrılarını hafife almayın'

Topuk ağrılarının ciddi hastalıkların habercisi olabileceğini söyleyen Op. Dr. Fırat Oruç, “Hastalar genellikle topuk etrafında oluşan ağrıyla polikliniğe başvurur. Genellikle ihmal edilebilen topuk ağrısının arkasında topuk dikeni, plantarfasiit, tümör ve enfeksiyonlar ve stres kırıkları gibi ciddi sorunlar olabilir" dedi.

'Topuk ağrılarını hafife almayın'

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Fırat Oruç, sabahları uyanınca atılan ilk 10-15 adımda ortaya çıkan ve yürüdükten biraz sonra rahatlayabilen topuk ağrılarının, kişilerin yaşamını dayanılmaz hale getirebildiğini söyledi. Topuk ağrılarının daha çok uygun olmayan ayakkabı kullanımında, bozuk ve sert zeminlerde yüründüğünde, hızlı kilo artışının olduğu zamanlarda ortaya çıktığını ifade eden Op. Dr. Fırat Oruç, “Özellikle kilo artışlarında vücut ağrıya bir süre sonra adapte olabilir, hatta ağrı geçebilir ancak hastalık gizlice ilerlemeye devam eder. Hastalık ilerledikçe kişinin hareketliliği azalır ve buna bağlı kilo artışı söz konusu oldukça iyileşmek gittikçe daha güç bir hal alır" diye konuştu.

UYGUNSUZ EGZERSİZLERE DİKKAT

Topuk ağrısına genellikle yetişkinlerde, uzun süre ayakta kalma, uzun mesafe yol yürüme, uygunsuz ayakkabı giyimi ve uygunsuz egzersizlerin neden olduğunu belirten Op. Dr. Oruç, çocuklarda ise sıklıkla hızlı büyüme, kilo ve aşırı spor aktivitelerinin bu ağrıları tetikleyebileceğini vurguladı.

AĞRIYA YOL AÇABİLECEK RAHATSIZLIKLAR

Op. Dr. Oruç, topuk ağrısı sebeplerini ise şöyle sıraladı; Topuk dikeni, plantar fasiit, topuk yağ yastığı yaralanması, pesplanus, pescavus (arkçökmesi, arkyükselmesi), tarsal tünel sendromu (bilek düzeyinde sinir sıkışması), tümör ve enfeksiyonlar, stres kırıkları, aşil tendon ve yapışma yeri problemleri (tendinit,tendinozis, rüptürü).

HASTAYA VE TANIYA GÖRE TEDAVİ

Ağrının lokalizasyonunun tespitinin önemli olduğunun altını çizen Op. Dr. Oruç, “Polikliniğe başvuran hastaların fiziksel muayenesinin yapılmasının ardından ön tanıya göre belirli tetkikleri (direk grafi, seroloj, EMG ve MRI) istenmektedir. Tedavi hastaya ve tanıya göre değişmekle beraber konservatif ve cerrahi tedavi olmak üzere iki alt grupta toplanmaktadır" ifadelerini kullandı.

Op. Dr. Oruç, konservatif ve cerrahi tedavi seçenekleri hakkında ise şu bilgileri paylaştı:

“Ayak tabanına uygun ortopedik ayakkabı tercihi yapılmalıdır. Beslenme düzeni yapılmalı ve kilo kontrolü göz önünde bulundurulmalıdır. Aşırı kilo durumunda diyetisyen eşliğinde mutlaka bir uzman görüşle kilo verilmelidir. Uzun süre ayakta durulmamalı, sert sporlardan uzak durulmalıdır. Yoğun tempoya maruz kalındığı durumlarda kaslar belirli süre dinlendirilmelidir. Magnezyum ve kalsiyum oranı dengelenmelidir. Pilates, yoga gibi strengthening (güçlendirme) egzersizleri yapılabilir. Topuk ve ayak tabanını destekleyici tabanlıklar kullanmak gerekebilir. Buz tedavisi uygulanabilir. Doktor tavsiyesiyle antiemflamatuvar ilaçlar, fizik tedavi yöntemleri, ağrı kesici ilaçlar kullanılabilir. Dirençli hastalarda düşük doz lokal anestezi, steroid enjeksiyonu ya da ESWT (şok dalga tedavisi) yapılabilir. Cerrahi olarak yumuşak doku ve kemik ameliyatları spesifik hasta grubunda yapılmaktadır."

Kaynak: Diyarbakır Söz