"Tükürük bezi kanseri her yıl 800 kişiyi tehdit ediyor"

KULAK Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Ünal Bayız, tükürük bezi kanserinin 5 büyük kanser türünden biri olduğunu belirterek, "Türkiye’de her yıl 4 bin iyi huylu, 800’e yakın kötü huylu tükürük bezi tanısına rastlıyoruz” dedi.

Tükürük bezlerinin, yüz, baş, ağız, burun ve yutak bölgesine yayılan geniş bir yapı olduğunu söyleyen Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Ünal Bayız, bu bezlerin yüz ve baş bölgesinde toplam 6 adet büyük; ağız, burun ve yutak bölgesinde de bine yakın mikroskobik ölçüde yer aldıklarını; sindirime yardım etmesinin yanı sıra ağız, burun, yutak gibi boşluklarını örten mukoza tabakasını nemlendirdiklerini anlattı.

Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Bayız, tükürük bezi kanserinin ağıza tükürük salgısı yapan bezlerin birinin kanserleşmesi sonucu oluştuğunu, uzun yıllar yoğun olarak yanlış beslenmeden sigara tüketimine, kimyasallardan cep telefonlarına kadar birçok nedenden meydana gelebileceğini vurguladı. Prof. Dr. Bayız, "Bu tümörlerin yüzde 70’e yakını iyi huylu olurken, yüzde 30’a yakını kötü huylu tümörlerden oluşuyor. Türkiye’de her yıl 4 bin iyi huylu, 800’e yakın kötü huylu tükürük bezi tanısına rastlıyoruz” dedi.

TÜKÜRÜK BEZİ TÜMÖRLERİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Tükürük bezi tümörlerinin belirtileri sebebiyle yağ veya lenf bezesi ile benzeştiğini söyleyen Prof. Dr. Ünal Bayız, “Kulak önü, kulak memesi altı, çene altı; ağız, boğaz, yutak bölgesinde şişlik olarak kendini gösteren iyi huylu tükürük bezi tümörleri genellikle yavaş büyür. Çevre dokulara zarar vermezler. Ancak kötü huylu tümörler daha hızlı büyümenin yanı sıra çevre dokulara yayılıp yüz felci, şiddetli ağrı gibi rahatsızlıklara neden olabilirler. Aynı zamanda lenf bezlerine yayılarak farklı organlara sıçrayabilir” diye konuştu.

Genel olarak boyun altında şişlik, ağız içi kızarıklık ve apse, yüz bölgesinden boyun bölgesine kadar uyuşma, çene kemiğinde kayma, şiddetli kulak ağrıları gibi belirtilerle kendini gösterdiğini söyleyen Prof. Dr. Bayız, “Ağız, boğaz ve yutak bölgesindeki mikroskobik tükürük bezlerinden kaynaklanan tümörler de o bölgelerde yavaş büyüyen kitleler olarak görülür. Bu kitlelerle birlikte yüzeyindeki ciltte renk değişikliği, yara, ağrı, yüz felci gibi belirtiler de varsa acilen hekime başvurmak gerekir. Bu durumda kötü huylu bir tümör olasılığı artırmaktadır” ifadelerini kullandı.

KANSERİN NEREDE ÇIKTIĞINI İYİ TESPİT ETMEK GEREKİR

Teşhis sürecinin önemini vurgulayan Prof. Dr. Ünal Bayız, tedavi aşamaları hakkında ise şunları söyledi:

“Tümörün türünü ve yerleşimini anlayabilmek ve doğru teşhisi yapabilmek için öncelikle hastada fiziksel olarak baş ve boyun muayenesi yapılır. Paralel olarak hastanın kapsamlı öyküsü çıkarılır. Ardından uygun tahliller ile birlikte, MR, tomografi gibi görüntüleme teknikleri; endoskopi ve biyopsi incelemesi yapılır. Tüm bu inceleme sonucu elde ettiğimiz verilere göre hastaya cerrahi işlem, radyoterapi ya da kemoterapi yöntemi ile tedaviye başlanır. Tümörün durumuna göre tedavilerden sadece biri ya da üçünün değişik şekillerde uygulanması söz konusu olabilir. Tükürük bezi kanserleri diğer kanserlere göre daha özel bir tabloda seyreder. Doğru tedavi için kanserin nerede ortaya çıktığını iyi tespit etmek gerekir. Tedavi belirleme aşamasında bizim için hastanın tercihleri, yaşam beklentisi de oldukça önemlidir. Cerrahi operasyon gerektiren tümörlerde ilk düşünülen hastalığın yayıldığı dokuyu almaktır. Ancak tükürük bezinin doğal yapısı ve yayın alanı sebebiyle kolay bir operasyon değildir. Özellikle kulak yönündeki tükürük bezinde mimiklerimizi yapmamızı sağlayan yüz sinirleri bulunur. O yüzden özellikli cerrahiler arasında yer alır. Bazı türlerine ise cerrahi operasyonun yanı sıra diğer tedavi yöntemleri de kullanılır.”

Kaynak: Diyarbakır Söz