Tükürük Bezinde Taşı Olanlar, Ramazan’da Dikkat!

KBB uzmanı Op. Dr. Atilla Şengör, tükürük bezi kanallarında taşı (sialolitiazis) olan hastaların susuz kalmaması gerektiğine dikkat çekti. Şengör, "Aksi halde çenede ve yanakta şişme ile tükürük bezlerinde iltihaplanma yaşanabilir" dedi.

Tükürük Bezinde Taşı Olanlar, Ramazan’da Dikkat!

Op. Dr. Atilla Şengör’ün açıklamasına göre; yanak şişmesi (parotis bezi) veya çene altında (submandibuler bez) şişme özellikle yemek yerken meydana geliyor; buna taş yüzünden tıkanmış olan kanallarda toplanan ve boşalamayan tükürük salgısı neden oluyor. Tükürük bezleri aniden şiştiğinde bu durum hastaların endişeye kapılmalarına yol açıyor.

“RAMAZAN AYINDA TÜKÜRÜK BEZİ TAŞI VAKALARINDA ARTIŞ OLUYOR”

“Tükürük salgısı normalde su gibi akışkandır, eğer yoğunlaşırsa taş oluşumu kolaylaşır” diyen Op. Dr. Şengör, “Az su içilmesi, sigara kullanılması ve sebzeden fakir beslenme, tükürük bezi taşı olan hastaların ortak davranışlarındandır. Ramazan ayında oruç tutulmasıyla uzun saatler boyunca susuz kalınması, tükürük salgısının kıvamının yoğunlaşmasına neden olur ve özellikle bu dönemde tükürük bezi taşı vakalarında artış görürüz. Aslında bir taşın kanalı tıkayacak büyüklüğe gelmesi için bir kaç yıl gereklidir. Yani taş bir anda meydana gelmez. Fakat mevcut taşı tükürük kanalını kısmi olarak engelleyen, buna rağmen daha önce yanak ya da çene altı şişmesi olmamış hastaların yoğunlaşan salgıları tükürük bezlerinin şişmesine yol açabilir” ifadelerinde bulundu.

“İLTİHAPSIZ KOŞULLARDA ANTİBİYOTİK KULLANILMASI FAYDA ETMEZ”

Op. Dr. Şengör, “Şişme bazen dakikalar, bazen de günler sürebilir. Tükürük bezi kanallarını tıkayan taşlar veya kanal darlıkları genellikle tekrarlayan şişmelere neden olurlar. Yanak veya çene altında şişmeler her yemekte olabileceği gibi 2-3 senede bir kadar seyrek de olabilir. Senede 1mm büyüme hızı olduğu bilinen tükürük bezi taşları, bunu ihmal eden veya “taşın kendiliğinden düşmesini beklemesi” önerilen hastaların yakınmaları tahammül sınırına geldiğinde, 2,5-3 santimetre çaplarına dahi ulaşabiliyorlar. Bu tip tükürük bezi şişmeleri genellikle mekanik engellemeler nedeniyle olur ve bezin iltihabıyla (akut sialadenit) karıştırılmamalıdır. Zira iltihapsız koşullarda antibiyotik kullanılması fayda etmez; taşın çıkartılarak tükürük akışının sağlanması gerekir” dedi.

“AMELİYAT YERİNE ENDOSKOPİK TEDAVİ YÖNTEMLERİ VAR”

Tükürük bezi ilk defa şişen hastaların hemen telaşa kapıldıklarını ve doktora başvurduklarında da çoğu kez bezin ameliyatla çıkartılması gerektiğini önerdiklerini söyleyen Op. Dr. Şengör, “Oysa günümüzde bu tip durumlar için de endoskopik tedavi yöntemlerimiz var. Tükürük bezi kanalların içerisini görmemizi ve aynı anda tıkanıklığa yol açan taşları çıkartabilmek için artık Sialendoskopi yöntemini kullanıyoruz. Tükürük bezi endoskopisi ayrıca kanal darlıkları veya diğer bazı kronik tükürük bezi şişmelerinde de birincil tanı ve tedavi yöntemidir” açıklamalarında bulundu.

“SİALENDOSKOPİ YÖNTEMİ İLE AMELİYATSIZ ŞİFA”

Op. Dr. Şengör son olarak, “Sialendoskopi yeni bir yöntem değil, dünyada yaklaşık 25 senedir var; ülkemizde de 12 senedir bu teknikle tükürük bezi şişen hastalarımızı tedavi ediyoruz. İleri teknoloji ve deneyim gerektiren bu uygulamada kürdan kadar ince endoskoplar içerisinden iğne gibi araçlarla taşları tutuyor, parçalıyor ve çıkartabiliyoruz. Tedavi süresi küçük taşlarda 15 dakika kadar kısa sürebildiği gibi, bazı büyük ve zorlu taşlarda 3,5 saati bulabiliyor. Genellikle günübirlik bir uygulama olan sialendoskopiyi ağız içi diğer yaklaşımlarla beraber uygulamak da olanaklı ve bu sayede tedavi başarımız yüzde 90’ların üzerine çıkabiliyor.

Sonuç olarak yanağında ya da çene altında şişmesi olanların önce bir doktora başvurması gerekli. Eğer şişme tükürük bezinde ise ve bunun nedeni kanalı tıkayan bir taş olarak belirlenirse, bu hastalar artık merak etmesinler, çünkü sialendoskopi yöntemi ile ameliyatsız olarak şifa bulma şansları çok yüksek” diyerek sialendoskopi yöntemine dikkat çekti.

Kaynak: Diyarbakır Söz