AK Parti'li Bülent Turan HDP'lileri hedef alarak adeta bombardıman yağdırdı

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, TBMM Genel Kurulu’nda HDP’lileri hedef alarak öyle göndermeler yaptı ki!

AK Parti'li Bülent Turan HDP'lileri hedef alarak adeta bombardıman yağdırdı

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, TBMM Genel Kurulu’nda HDP’lileri hedef alarak öyle göndermeler yaptı ki!

TBMM Genel Kurulu’nda 2016 yılı Bütçe Kanun Tasarısı ve 2014 Kesin Hesap Kanun Tasarısı görüşmelerinin son gününde AK Parti adına konuşma yapan AK Parti Grup Başkanvekili Turan, operasyonların 7 Haziran’dan sonra başlamadığını vurgulayarak, "7 Haziran’dan önce ve sonra PKK’nın defaatle saldırısı, defaatle terörle ilgili çalışması oldu. Bu çalışmalara rağmen, iyi niyetle görüşmelere rağmen, tüm AK Parti iktidarının risklerine rağmen, yüz yıllık sorunu çözelim, sadece güvenlik bölgesi olamaz dememize rağmen küresel güçlerin oyuncağı haline gelen siyasi güçler ve terör örgütleri maalesef değerlendirilemedi. Utanmadan, sıkılmadan ’barış sürecini AK Parti iktidarı bitirdi’ dediler" ifadelerini kullandı.

24 Temmuz’da 11 güvenlik görevlisi şehit olduğunu hatırlatarak HDP’yi eleştiren Turan, "O zaman biz sizlerden şunu hiç duymadık: ’Ey örgüt teröristsiniz. Barış süreci varken, şehit haberleri gelmesin’ demediniz. Hiç siz ’gençlerin zorla alınarak, dağa götürüyorsunuz ’yapmayın’ demediniz. Hiç siz sivilleri, vatandaşlarımızı öldürenlere ’dur’ demediniz. Hiç siz o kazılan çukurlara ’yapmayın’ demediniz. O zaman barış demediniz. Şimdi barış demek barış sürecini kirletmekten başka bir şey değil. Oradaki çalışmalar Kürtlerin de rahatlaması için, Türklerin de rahatlaması için son terörist temizlenene kadar devam edecek. Saz çalan genel Başkan var. 122 tane ’sokağa çıkın’ beyanı var. Siz hangi barıştan bahsediyorsunuz" diye konuştu.

“SEVMEDİĞİNİZ TAYYİP ERDOĞAN DEĞİL, SİZ 14 YILDAN BERİ ASLA YALNIZ BIRAKMAYAN BU MİLLETİ SEVMİYORSUNUZ”

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, muhalefetin ‘diktatör’ ifadesini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevmedikleri için değil, 14 yıldan beri Recep Tayyip Erdoğan’ı yalnız bırakmayan milleti sevmediklerini söyledi.

2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının kapanış görüşmelerinde AK Parti Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Bülent Turan, “13 günden beri ısrarla takip ettim, her konuşmacı Sayın Başbakanımıza hitap etti, her konuşmacı Cumhurbaşkanımıza hakaret etti. Hiçbir arkadaşımız ‘Sayın Kılıçdaroğlu’ demedi, nedenini bırakıyorum ama söz söylerseniz, söz alırsınız. Edebimiz suskunluğumuzu gerektirdi bizim. Edebimiz, sessizliğimizi gerektirdi bizim” dedi.

“BÜTÇELERİMİZİ YAPARKEN KILI KIRK YARMAK ZORUNDAYIZ”

“Bütçe, devletin kendi kaynak ve olanaklarının karşılaştırılarak bunların akılcı ölçüler içerisinde, büyüklükleri gereğince mali dokümanların hayata geçirilmesidir” diyen Turan, bütçenin bir yöneticilik başarısı, bir hükümet için tekrarlanan güvenoyu olduğunu söyledi. Bütçeyi sadece demokrasinin özü olarak değil, aynı zamanda bu milletin kendilerine emaneti olarak gördüklerinin altını çizen Bülent Turan, “Bütçelerimizi yaparken kılı kırk yarmak zorundayız. Bütçe yapmak öyle bir sorumluluk ki 7, 8 milyon vatan evladının hepsinin hakkı hukuku, bakışı bu metin içerisinde olması lazım. Bu bütçe milletimizin emanetidir. Allah aldığımız işin hakkını vermeyi bize nasip etsin. Her hükümet için bütçe en önemli kanundur, en onurlu işlerden bir tanesidir. Ancak, on dört yıl boyunca bütçe yapıyor olmak başka bir onurdur” dedi.

“BÜTÇE YAPMAK ONURDUR AMA 14 YIL YAPMAK BAMBAŞKA BİR ONURDUR”

14 yıl boyunca bütçe yapmanın kendileri için bir onur olduğunun altını çizen Bülent Turan, 1950'li yıllardan bugüne değişen hükümetlerin içerisinde 14 yıl boyunca bütçe yapan başka bir hükümet örneği olmadığını kaydetti. Turan, “14 yıl önce yola çıktığımızda ‘bir rüzgâr var, gelir geçer’ dediler, ‘bir uzun boylu adam var; bugün var, yarın yok’ dediler, ‘endamı güzel, yarın olmaz’ dediler ama 14 yıl geldi ve geçti ama ilk günkü kadar, Pınarhisar Cezaevindeki şanımız neyse, iddiamız, gururumuz neyse bugün aynı onurla, aynı gururla tekrar bismillah diyor, tekrar başlıyoruz. O günden bugüne kadar tam 5 genel seçim yaptık, 3 yerel seçim yaptık, 2 halk oylaması, 1 de Cumhurbaşkanlığı seçimi yaptık; toplam 11 seçim. 11 seçimin hepsinde, milletimize gittiğimizde çok büyük bir teveccühle beraber buraya gelme imkânı bulduk. Bunun ne kadar büyük bir sorumluluk olduğunu bilen insanlarız. Bu kadar seçime rağmen, bu kadar uzun süreye rağmen neden bu insanlar, bu aziz millet bize oy verdi? Hiç kimse bizim kaşımıza, gözümüze oy vermek durumunda değil, hiç kimse çok alternatifli bir demokrasi içerisinde, partiler içerisinde sadece AK Parti'ye oy vermek durumunda değil. Çok şey söylenebilir ama ben samimiyeti, ihlası işin esası olarak görüyorum. Biz samimiydik, halkımız bunu gördü; biz çalışkandık, halkımız bunu gördü; biz söz verdik, sözümüzü yerine getirmeye çalıştık, sözü namus bildik, senet bildik, asla da vermeyeceğimiz sözü vadetmedik. Ne demişsek yapmak için gece gündüz çalıştık, tutmayacağımız hiçbir sözü vermedik. Gün geldi, liderimizi hapse attılar, ‘ya sabır’ dedik; gün geldi, partimizi kapatmaya kalktılar, ‘ya sabır’ dedik; gün geldi, muhtıra yayınladılar, ‘ya sabır’ dedik; gün geldi, 367 ucubesiyle bize ‘seçim yapamazsınız’ dediler, ‘ya sabır’ dedik ama sabrın sonu selamettir diyerek sağduyulu şekilde milletimize gitmekten çekinmedik. Elimde Atılım Üniversitesinin bir anketi var, bir çalışması var; o çalışmada ‘1980 sonrası, hükûmetlerin hangisi, hangi vaatlerde bulundu ve ne kadarı hayata geçti?’ diye soruluyor, çalışma yapılıyor, bu akademik çalışmada herkes görüyor ki AK Parti hükümetleri ya hepsini yapmış ya devam ediyor. O yüzden, söz namustur diyorum, o yüzden, asla yapamayacağımız işi vadetmediğimizi söylemek istiyorum. Geçen hafta Sayın Başbakanımızla beraber İran'a gittik, o heyette ben de vardım. Öyle bir tempo ki, öyle bir gayret ki Silopi'ye gidildi, ardından İran'a gidildi; oradan çıkıldı, İstanbul'a, birçoğunun engel olmaya kalktığı, buna rağmen gururla takip ettiğimiz köprünün son tabliyesi konuldu biliyorsunuz. Onun ardından Brüksel'e, onun ardından İzmir'e, onun ardından buraya gelindi, hiçbir anımız boş değil. Sayın Başbakanımızın bu gayreti, vekillerimizin bu gayreti tüm kamuoyunun takdirinde. Ankara'dan çıkmayanların, polemikten başka iş üretmeyenlerin bunu anlamasının imkânı yok. O yüzden söyledim, bütçe yapmak onurdur ama 14 yıl yapmak bambaşka bir onurdur” diye konuştu.

“2002 YILINDA 120 MİLYAR OLAN BÜTÇEMİZ BUGÜN 570 MİLYARA ÇIKTI”

13 gün süren bütçe görüşmelerinde muhalefetin bütçe için birkaç istisna dışında konuşmadığını belirten ve hep aynı bildik eleştirileri yaptıklarını kaydeden Bülent Turan, “Oysa bütçede konuşmak isterdik, bütçedeki farkı görmek isterdik, bütçe bu milletin her şeyidir onu beraber tartışmak isterdik. Bakın, gururla söylüyorum, 2002 yılında 120 milyar olan bütçemiz bugün 570 milyara çıktı arkadaşlar, bunu hiçbiriniz söylemediniz. Her türlü hakareti yaptınız, ağır ifadeler kullandınız, bütçenin sağduyusundan dolayı, gündemin yoğunluğundan dolayı bunlara cevap bile vermek istemedik ama isterdim ki bir muhalefet vekili çıksın, ‘bütçe şu on yılda 5 kat büyüdü, Türkiye büyüdü, bravo’ desin, eksiğimizi söylesin, yanlışımızı söylesin ama hiç mi iyi mi tarafımız yok, hiç mi teşekkür edilecek tarafımız yok? Allah'tan ki millet izan sahibi, irfan sahibi o yüzden iyiyi de görüyor, kötüyü de görüyor, çalışanı da görüyor, çalışmayanı da görüyor” şeklinde konuştu. Turan, tasarıda nerelere bütçe ayırdıklarını anlattı.

“KEŞKE SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU'NU TEKRAR SGK'NIN BAŞINA GEÇİREBİLSEK BİR HAFTALIĞINA”

Ellerinden geldiği kadar Türk milletin tarihinden gelen, bulunduğu coğrafyadan kaynaklanan onurlu duruşunu tekrar ayağa kaldırmak için gece gündüz çalıştıklarını kaydeden Bülent Turan, “Sadece ekonomide mi büyük işler yaptık, siyasette dönüşüm sağlamadık mı? Millî Güvenlik Kurulunun sivilleşmesinden tutun da başörtü yasağının kalkmasına kadar, katsayıdan tutun da birçok imkâna kadar, İnsan Hakları Kurumu gibi, Kamu Denetçiliği Kurumu gibi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı gibi demokratik ülkelerde olmayan dünya kadar hakları buraya getirmedik mi? Ama daha işin başındayız, daha çok işimiz var. Biz bunları yaparken asla yorulmadık, daha önümüzde bir sürü işimiz var. Çanakkale Milletvekiliyim, Çanakkale köprüsünü Sayın Başbakanımızın vaadiyle Çanakkale Meydanı'nda duyurduk. İnşallah, daha birçok örneği, köprüye ‘Hayır’ demekten, havalimanına ‘Hayır’ demekten başka vizyonu olmayanlara rağmen elimizden geldiği kadar hayata geçireceğiz. Ve göreceksiniz, nükleer santraller, kanal İstanbul, 3'üncü havalimanı gibi, dev şaheserler gibi bir sürü iddialı dünya örneği projemizi, inşallah, hayata geçireceğiz” dedi.

“Şimdi ben anlatıyorum ‘bunları yaptık, bunları yaptık’ diye, ‘Hayır’ diye sesler geliyor, ‘olmadı’ diye sesler geliyor” diyen Turan, şunları kaydetti:

“Tersten bakalım, dışarı çıkmaya çalışalım, belki daha iyi anlaşılabilir. Keşke şöyle imkânımız olsa, AK Parti 14 yılda yaptıkları unutulmasın diye, eski hatalar zaman zaman hatırlansın diye bir imkanımız olsa da muhalefeti hatırlama günleri yapabilsek. Bir imkanımız olsa da, AK Parti yıllarından önceki yılları hatırlama haftaları yapabilsek. Örneğin, İstanbul'da bir hafta sular akmasa; örneğin, İstanbul'da bir hafta çöpler toplanmasa; örneğin, İstanbul'da bir hafta havamız tekrar kirli olsa; örneğin, insanlar bir hafta, Allah korusun ama başörtüsüyle tekrar üniversiteye giremese, katsayı bir haftalığına uygulamaya geçse; tekrar, Meclis’te birileri kalkıp ‘dışarı, dışarı’ diye utanmadan bağırsalar. Bunu hatırlama imkanı olsa keşke. Keşke rektörler ellerinde pankartlarla ‘ordu göreve’ diye yürüseler. Keşke, yargıçlar bir haftalığına ‘elde düdükle gelin brifing alın’ denildiğinde koşarak gelse. O günleri çabuk unuttuk. Keşke bir hafta hatırlama günü haftası sebebiyle Marmaray kapatılabilse, duble yolların bir şeridi kapatılabilse, havalimanlarının yarıdan çoğu kapatılabilse, bir hafta sizi bir hatırlayabilsek değerli arkadaşlar. Faizler tekrar bir haftalığına yüzde 90'u bulsa, tekrar enflasyon yüzde 100'e çıksa, tekrar IMF buralara gelse de memura zammımızı o belirlese, IMF'nin komiseri her gün ekonomi bakanlığı yapsa buralarda. Hatırlıyorsunuz değil mi IMF'li günleri? Bize o çaresizlik yıllarında ‘IMF'siz Türkiye yönetilemez’ demişlerdi. Bunlar hep yanlıştı ama artık IMF'siz Türkiye olduğunu dosta düşmana, herkese göstermiş olduk. Hastaneler keşke bir haftalığına ayrılabilse, şu hastane üniversitenin, bu hastane devletin, bu hastanenin SSK'nın denilebilse. Keşke her eczane, herkes ilaç veremese bir haftalığına. Keşke Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu tekrar SGK'nın başına geçirebilsek bir haftalığına. Bir haftalığına, fazla değil. Bunun şakası bile yok, farkındayım ama değişimi, dönüşümü hatırlamak için bunu söylüyorum.”

“SEVMEDİĞİNİZ TAYYİP ERDOĞAN DEĞİL, SİZ 14 YILDAN BERİ ASLA YALNIZ BIRAKMAYAN BU MİLLETİ SEVMİYORSUNUZ”

Kendilerinin bütçe görüşmeleri içinde Anayasa Mahkemesinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili tartışmalarda sabrettiklerini kaydeden Bülent Turan, “13 günden beri ısrarla takip ettim, her konuşmacı Sayın Başbakanımıza hitap etti, her konuşmacı Cumhurbaşkanımıza hakaret etti. Hiçbir arkadaşımız ‘Sayın Kılıçdaroğlu’ demedi, nedenini bırakıyorum ama söz söylerseniz, söz alırsınız. O yüzden bir daha diyorum, edebimiz suskunluğumuzu gerektirdi bizim. Edebimiz, sessizliğimizi gerektirdi bizim. Ne zaman konuşsak ‘siz iktidarsınız, sus!’ dediniz bize. Hayır, insanız, duygularımız var. Biz sizin bize neden ‘diktatör’ dediğinizi biliyoruz. Sevmediğiniz Tayyip Erdoğan değil, sevmediğiniz Ahmet Davutoğlu değil, siz 14 yıldan beri asla yalnız bırakmayan bu milleti sevmiyorsunuz. Asla bizden kopmayan, beraber yürüdüğümüz bu milleti sevmiyorsunuz.

Çünkü biz ilk defa ‘diktatör’ ifadesini Sayın Tayyip Erdoğan'la duymadık. Yıl 1950'ler, Adnan Menderes diktatör. Kim diyor, CHP diyor. Mesele demek ki diktatörlük değil, halkın sevdiği, halkın seçtiği, beraber yol yürüdüğü kim varsa diktatör demek sizin vizyonunuz. Turgut Özal, o zamanki Sayın Genel Başkanınız Sayın Baykal. ‘Özal sivil diktatör’ Sayın Başbakan hiç üzülmeyin, aynısı söylenmiş, değişen bir şey yok, o gün Özal vardı, bugün siz varsınız. Bir hafta önce bir vekilinizi ne disiplin kurula sevk ettiniz ne uyardınız. İfade aynen şöyle, ‘memlekette her 4 kişiden 1'i sosyal demokrat yapıya sahip, diğer 3 tanesi yobaz ve bağnaz’ Yorum yapmıyorum. Dedim ya mesele Tayyip Erdoğan değil, mesele Sayın Davutoğlu değil, diktatör denmesi aslında bu millete olan kavganız sizin. Bir başka örnek, yine sayın vekillerinizden bir tanesi. Diyor ki ifade aynen şöyle, ‘cemaat istemedikçe Tayyip Erdoğan artık Başbakan da Cumhurbaşkanı da olamaz.

Yandı gülüm keten helva.’ Mustafa Kemal'in partisi bu değil, Mustafa Kemal'in partisi bu olamaz. ‘Cemaat istemezse olmaz’ diyen insanın olduğu parti Mustafa Kemal'in partisi olamaz. Hiç mi güzel şey yok, hiç mi bir şey yok? Çok kıymetli Sayın Genel Başkan dün konuşma yaptı, alkışladım odamda. Dedi ki dün konuşmasında, Kadınlar Günü dolayısıyla konuşuyor, ‘uzun bir süre başörtüsüyle uğraştılar. Sizin kılık ve kıyafetiniz siyasete konu olamaz. İstediğiniz gibi giyinebilir, konuşabilir, gezebilirsiniz.’ Alkışlayın arkadaşlar bunu, alkışlayın, bravo, teşekkür ediyoruz. Aynı Sayın Kılıçdaroğlu, birkaç sene önce diyor ki, ‘CHP Grup Başkan Vekili Sayın Kılıçdaroğlu, 112 milletvekilinin imzasıyla beraber başörtüsü yasasının iptali için Anayasa Mahkemesine başvurdu’ Hadi bakalım bunu da siz alkışlayın” dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz