Çiftçi tefeci kıskacında!

Mazot, gübre ve ilaç fiyatındaki yükseliş çiftçiyi tarlasını ekemez duruma getirdi. Borç alarak tarıma başlayan çiftçi, maliyeti çıkaramadığı için tarlasını satmak zorunda kalıyor.

Çiftçi tefeci kıskacında!

Yem, ilaç ve mazot fiyatlarındaki artış çiftçileri tarlalarını süremeyecek dereceye getirdi. Diyarbakır başta olmak üzere bölge illerinde ayakta durmaya çalışan çiftçiler, bir de Dicle Elektrik'in (DEDAŞ) uygulamaları nedeniyle her alanda mağduriyet yaşıyorlar. Her ay yüksek elektrik faturalarıyla karşılaşan çiftçiler, ayrıca elektrik kesintileri ile mücadele ediyor.

ÇİFTÇİ MALİYETİ ÇIKARAMIYOR

Yuvacık köyünde çiftçilik yapan Abdullah Arslan, hem DEDAŞ’tan hem de hayat pahalılığından şikâyet ediyor. DEDAŞ’ın kestiği elektrik faturalarının 1000 liranın altına inmediğini belirten Arslan, buna SGK pirim parçaları ve banka kredi borçlarının eklendiğini söyledi. Artık çiftçilik yapamayacak duruma geldiklerini anlatan Arslan, “Gübre 3 bin 500 liraya çıktı. Bahar gübresi 2 bin 500 liraya çıktı. Bizde güç kalmadı. Toprak ekiyoruz, gübre alamıyoruz. Çiftçilerin hali berbat. Biz çiftçiler dertlerimizi anlatamıyoruz. Toplanıp Ankara’ya mı yürüyelim? Bize pamuk iyidir pamuk ekin diyorlar. Pamuk ekiyoruz elimizde kalıyor. Maliyetini çıkarmıyor” dedi.

'ÇİFTÇİ TEFECİLERE GİDİYOR'

Tek geçim kaynaklarının çiftçilik olduğunu anlatan Arslan, çiftçiler olarak borca battıklarını söyledi. Arazilerinin hisseli olduğu için bankaların kredi vermediğini anlatan Arslan, “Bütün çiftçiler borçlu. Ya bankada kredi çekiyor ya da borç alıyor. Bizim araziler hisseli olduğu için banka da bize kredi vermiyor. Tek seçenek tefeciler. Tüm çiftçiler tefecilerden para alıyor. Hepsi tefecilerin elinde düşmüş durumda. Kendimizi kurtaracak halimiz kalmadı. Borç alıp borç ödüyoruz. Elde avuçta olanları satsam da borcu bitiremem. Yılı çıkarmak için her yıl 15-20 dönüm arazi satıyoruz. Elde avuçta ne varsa gidiyor” diye dert yandı. 

'BANKA HACİZ KOYUYOR'

Çiftçiler olarak birçok sorunla boğuştuklarını anlatan Osman Yılmaz, özellikle DEDAŞ’ın uygulamalarına dikkat çekti. Yüksek elektrik faturaları ile karşılaştıklarını anlatan Yılmaz, “Bu faturaları ödeyecek durumda değil kimse. Gübre, ilaç, mazot ve tohum fiyatları çok yüksek. Tarlalardan verim alınamadığı gibi, ekilen ürünler ya elde kalıyor ya da maliyeti karşılamıyor. Çiftçiler tarlasını ekemez duruma geldi. Tarımda kâr olmadığı gibi, bir de her ekim döneminde borçlanıyoruz. Her yıl borcumuz katlanıyor. Bankaya borçlanıyoruz. Banka da malımızın üzerine haciz koyuyor” dedi.

ÇİFTÇİ MALİYETİNİ ÇIKARAMIYOR

Maliyetin yüksekliği ve borçlanma konusunda tüm çiftçilerin benzer sorunlar yaşadığını anlatan Mehmet Arslan, hiçbir üreticinin ürettiği ürünün karşılığını alamadığını söyledi. Kendisinin mısır ve pamuk ektiğini anlatan Arslan, “Mısırı bu sene dönümü bin 500’e mal etmiş biriyim. Her dönüm başı bana ortalama 200 lira kalıyor. Ben 100 dönüm ekmişsem, bana 20 bin lira para kalmış oluyor. Kendi işçiliğimi, masraflarımı saymıyorum bile. Ben 7 nüfusa sahibim. Bu 20 bin TL ile nasıl geçineceğim” diye sordu.

'SERMAYE SAHİBİ KORKAKTIR, RAHAT OLDUĞU YERE GELİR YATIRIM YAPAR'

Çiftçiler olarak en çok DEDAŞ’tan şikâyet ettiğini ifade eden Arslan, “Evet DEDAŞ sorunlu doğru, ama sorunumuz sadece o değil. Mazot fiyatı yüksek, ilaçlar çok pahalı. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Dünya gıdaya bu kadar muhtaçken çiftçiye böyle üvey evlat gibi bakılmaması lazım. Biz çiftçiler eskiden de üvey evlattık gerçi ama şimdi daha da çok. 18 yıl boyunca çiftçi sadece zulüm gördü. Sadece biz bölgedekiler değil, tüm Türkiye’deki çiftçiler bunu yaşıyor. Derdimiz büyük. Örgütlü olmalıyız. Kaybediyoruz. Üretemiyoruz. Uzaya gitseniz bile gıdaya ihtiyaç duyarsınız. Demokrasi gelirse her şey geliyor. Demokrasi gelirse yatırım da gelir. Sermaye sahibi korkaktır. Rahat olduğu yere gelir, yatırım yapar. Yatırım olursa çiftçi de kazanır, halk da kazanır. Kısacası her şey demokrasi ve barışa bağlı” diye konuştu.

YURTTAŞLAR SAYAÇLARIN DİREKLERE ÇIKARILMASINA TEPKİLİ

DEDAŞ’ın uygulamalarından şikâyetçi olan Süleyman Gündüz, sayaçların direklere çıkarıldığını ve yüksek faturalarla karşılaştıklarını söyledi. Kendilerinin hiçbir şekilde sayaçlardaki rakamı görmediğini ifade eden Gündüz, “Biz sayaçlarımızda ne kadar enerji tükettiğimizi bile bilmiyoruz. Fatura falan gelmiyor. Telefonlarımıza gelen mesajla borcu öğrenebiliyoruz. Telefonlarımıza gelen mesajda bugün yatırmazsanız elektriklerin kesileceği bildiriliyor. Bugün içinde ödeyin ya da keseriz diyorlar. Aynı günde de kesiyorlar elektrikleri” dedi.

'BATIDA SAYAÇLARIN DİREKLERE ÇIAKRILDIĞINI GÖRDÜNÜZ MÜ?'

Sayaçların direklere çıkarılmasının sadece bu bölgede uygulandığını anlatan Gündüz, batı illerinde bunun yapılmadığını belirterek “Bu uygulamaları kınıyoruz. Ayırımcılık yapılıyor. Güneydoğu dışında, batıda bunlar yapılıyor mu? Ben o kadar batıya gittim sayaçların direklere çıkarıldığını hiç görmedim. Burada DEDAŞ bunu yapıyor. Şikâyet edemiyorsun. Mahkemeye gidiyorsun, bir şey yapamam diyorlar. Bu ayrımcılıktır. Çifte standarttır” diye anlattı.

'SAYAÇLAR RÜZGÂRDA BİLE DÖNÜYORMUŞ!'

Direklere çıkarılan sayaç, kullanılan kablo ve işçilik ücretlerinin da faturaya yansıtıldığını ifade eden Gündüz, şunları söyledi: “Örneğin ben 20 gün yoktum. Adana’ya gitmiştim. Geldiğimde 480 liralık faturayla karşılaştım. Artık nasıl bir sayaç takmışlarsa, enerjiyi kullanmasak bile bize borç çıkarıyor. Rüzgârla bile dönüyormuş bu sayaçlar! Öyle diyorlar… Daha önce 100-150 civarında fatura geliyordu. Şimdi 700’den aşağı değil. Faturaları ödeyemiyoruz. Tüm partilere sesleniyoruz. Mağduriyetimiz giderilsin.”

Kaynak: Diyarbakır Söz