Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Vakıf toplantısında gündeme dair konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul'da Birlik Vakfı'nın Çemberlitaş'taki merkezinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da Vakıf toplantısında gündeme dair konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı'nın İstanbul Çemberlitaş'taki merkezinde konuştu. Birlik Vakfı yöneticileri ve öğrenciler seslenen Erdoğan, Türkiye'nin son 13 yılda tarihi değişim ve dönüşüme imza attığını söyledi. Erdoğan, Türkiye'nin eğitim ve kültür alanında hak ettiği yerde olmadığını belirtti.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Malum, işte bir Paralel Devlet Yapılanması STK olarak ortaya çıktı, bakın ülkemiz nereye doğru gidiyordu, nasıl bir mücadeleyle karşı karşıya kaldık. Öyleyse bu alanda çok ciddi bir adımın atılması gerekiyor. İnşallah 2019 yılına kadar olan dönemde bu konuda gerekli adımlar atılır diye bekliyorum. Türkiye'nin 2023'te diğer alanlarla birlikte eğitim ve kültürde de hedeflerine ulaşacağına inanıyorum. Bunun için sizlerden çok daha fazla gayret, çok daha fazla mesai bekliyorum gençler." dedi.

Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

BU MEKANDA EKMEK PEYNİR YEDİĞİMİZ ANLAR OLDU

Şiir okuma yarışmalarını burada yaptık, burada çok şampiyonluklar yaşadık. Buralar hep bizim unutulmaz hatıralarımızın yadedildiği yerdir. Buradaki pekç ağabeyimin, arkadaşımın, kardeşimin çok uzun yılları bulan geçmişleri olduğunu biliyorum. Gerek İsmail ağabeyimiz, gerek Abdullah Bey, buralarda çok geçmişi yaşadık. Burada ekmek, domates peynir yediğimiz anlar oldu. Bu dava öksüz kalmasın, büyüklüğüne yaraşır bir şekilde sürsün diye bursla, eğitimle, irfanla yetiştirilen gençleri görüyorum, iftihar ediyorum. Şehit Mustafa ağabeyimizi de unutmak mümkün değildir. Onu da burada kaybettik. Birlik Vakfımızın bünyesinde gerçekleştirilen programlarda gördüğüm gençlik Necip Fazıl'ın özlemini çektiği Mehmet Akif'in 'Asım'ın Nesli' dediği gençliktir.

EĞİTİM VE KÜLTÜRDE HAKETTİĞİMİZ YERDE DEĞİLİZ

Ne mutlu bu kutlu yolda bir ömür geçirenlere, geçirecek olanlara. Türkiye'nin tarihi bir dönüşüme, tarihi gelişimine hep birlikte şahit olduk. Bu süreçte iki alanda eğitimde ve kültürde arzu ettiğimiz, hayal ettiğimiz hedeflediğimiz ilerlemeyi kaydedemediğimizi üzüntüyle ifade etmek istiyorum. Bunu başarmamız lazım. Eğitimde altyapıyı, fiziki imkanları güçlendirdik. Fatih projesiyle, yüksek öğretimle, 117 yeni üniversiteyle, 387 yeni yurtla gerçekten bir atılıma imza attık. Ama müfredat konusunda çocuklarımızı medeniyet tasavvuru hususunda yetiştirme konusunda aynı başarıyı gösterebildiğini maalesef söyleyemiyorum. Ama vakit geçmiş değil, bu umudumu koruyorum. Yeniden güçlendirdiğimiz imam hatiplere giden öğrenci sayısının 1 milyon 200 bine çıkmış olması elbette önemli. 28 Şubat sayısı 60 bine inmişti, hamdolsun iktidarımız döneminde 1 milyon 200 bine çıkardık.

ZARF TAMAM AMA MAZRUFTA SIKINTILARIMIZ MEVCUT

Zarf tamam ama mazrufta sıkıntı var. Müfredatı zenginleştirmemiz, geliştirmemiz lazım. Bunu hallettiğimiz zaman gençliğimiz çok daha bereketli ve farklı bir şekilde gelişecektir. Aynı şekilde kültür alanında yapılanlanla yapılması gerekenler arasında çok ciddi bir fark var. Ancak önceliklerimiz vardı. Artık önümüze bakacağız. Önümüzdeki yılları eğitim ve kültür alanında bir seferberlik anlayışıyla en iyi şekilde değerlendirmeyiz. STK'larımızla övünmemek mümkün değil. Hamdolsun STK'larda gayet güzel gelişmelerimiz var. Yük üstlenerek onların da katkıda bulunması gerekiyor. Vakıflarımıza, derneklerimize çok büyük görevler düşüyor. Eğitim ve kültür alanında mevcut durum analizi ve önümüzdeki dönemde yapılması gerekenler hususunda çok ciddi hazırlıklar ortaya koymalıyız. STK'larımızın girmediği, olmadığı alan olmamalıdır. Bunu unutmayalım. Aklınıza hangi alan gelirse, ilgili, ilgisiz her alanda bu gençlik yerini almalıdır. Geçmişten aldığımız dersler ışığında gelecek yılları eğitim ve kültür alanında bir seferberlik anlayışıyla geliştirmeliyiz.

PARALEL'İN AÇTIĞI YARALARI SÜRATLE İYİLEŞTİRİYORUZ

Burada devleti yönlendirecek, istikamet verecek olan sivil toplum kuruluşları, gönüllü teşekküller ve akademik çalışmalardır. Eğitim ve kültür gibi esneklik sınırları hayli geniş alanlarda sadece bürokratik alanlarda elde edebilecek yerler değildir. Eğer bürokrasiye bırakırsa orada bürokratik oligarşinin egemenliğini görüyoruz. Biz bu oligarşiye bu alanı terkedemeyiz. Ekonomide gösterdiğimiz başarıyı eğitim ve kültürde de göstermek durumdayız. Paralel devlet yapılanması STK olarak ortaya çıktı bakın ülkemiz nereye doğru gidiyordu, nasıl bir mücadeleyle karşı karşıya kaldık. Öyleyse bu alanda çok ciddi bir adımın atılması gerekiyor. İnşallah 2019'a kadar bu konuda gerekli adımlar atılır diyoruz. Türkiye'nin 2023'de eğitim ve kültür alanındaki hedeflerine de ulaşacağına inanıyorum. Bunun için sizden çok daha fazla mesai bekliyorum gençler. Paralel adı verilen ihanet ve şer şebekesinin milletimizin gönlünde açtığı yaraları süratle iyileştirmek durumundayız.

MAZLUM KARDEŞLERİMİZE KULAKLARIMIZI TIKAYAMAYIZ

Bu şer şebekenin açtığı eğitim ve kültürdeki yaraları onarmalıyız. Ortaya çıkan ihtiyaçları telafi etme görevini en iyi şekilde yerine getireceğinize inanıyorum. Bundan sonra da tüm gücümle yanınızda duracağımdan hiç şüpheniz olmasın. Bölgemizde ve ülkemizde tarihi gelişmelerin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Allah'ın yardımı ve inayetiyle bu süreçten alnımızın akıyla çıkacağımıza inanıyorum. Haksızlıklar, adaletsizlikler yüreğimizi yaralıyor ve bizi üzüyor. Hemen yanıbaşımızda Suriye'de vicdanı ve ahlaki olan herkesi utandıracak örneklerle dolu kirli bir savaş yürütülüyor. Bir yandan Esed ve onunla birlikte hareket eden Rusya, İran gibi ülkeler diğer yandan DAİŞ, YPG gibi örgütler masum insanları acımadan katlediyorlar. Bu manzara karşısında biz tabii ki itidalimizi koruyacağız. Ama zulüm altında inleyen kardeşlerimizin sesine de kulaklarımızı tıkayamayız.

PKK NE İSE DAEŞ, PYD VE YPG DE AYNI ŞEYDİR

Bu masumların acılarını yüreğinde hissetmeyenlerin insanlığından şüphe ederim. Bu millet ta Hint yarımadasındaki bir zulme buradan donanmalarını gönderen bir millettir. Biz bu Osmanlı'nın torunlarıyız. Bu idraki bir kenara koymamız mümkün değil. Elimiz nereye kadar uzanıyorsa elimizi uzatmak zorundayız. Evladının, annesinin, babasının, kardeşinin, arkadaşının, komşusunun cenazesi başında gözyaşı döken masumların hayatını karartan, siyasi çıkarı uğruna onları öldüren her ülke, her rejim, her örgüt benim gözümde aynıdır. Bunların hepsi de zalimdir, hepsi de belhumadaldir... Suriye'de bir terör örgütüyle değil, bir tarihe, kültüre, medeniyete karşı savaş veriliyor. Rejim de DAİŞ'de aynı savaşı veriyor, kimse kimseyi kandırmasın. DAİŞ, YPG, PYD bu tür örgüttler bizdeki PKK'yla aynıdır, hiçbir farkı yoktur.

TÜRK ASKERİ ORALARDA DURMAYA DEVAM EDECEKTİR

Bu karanlık yapılar bölgedeki kirli hesapların birer truva atına dönüşmüştür. Bugün bölgenin ve dünyanın gündeminde Suriye bu şekilde yer alıyorsa tek çözümü sorunun çözümüne katkı sağlayacak ülkelerin kendi ajandalarına yönelmiş olmalarıdır. Ne zamanki bu mülteciler kapılarına dayandı hepsi o zaman tutuştu, feryat etmeye başladı. Türkiye olaya böyle bakmadı. Kapısını açtı ve sıfır tolerans dedi 2 milyon 200 bin Suriyeli mülteciyi topraklarımızda misafir ediyoruz. 300 bin Iraklıyı topraklarımızda misafir ediyoruz. Bize birileri akıl veriyor, 'Başika'da ne işiniz var' deniyor. Bugünün işi değil ki bu. Irak'lı yöneticiler Başika'da bizim Türk askerine teşekkür ederken şimdi Bağdat'ta ofis kurdular ve 'Türkiye niye burada duruyor?' dedi. Durmamızın sebebi oradaki eğitim veren kardeşlerimizin korunmasıdır. Bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.

PEKİ RUSYA'NIN SURİYE'DE VE IRAK'TA NE İŞİ VAR?

Bu yapılırken her türlü uluslararası görüşme yapılmıştır. Peki Rusya'nın Suriye'de, Irak'ta ne işi var? Eğer oradaki yönetim sizi davet ederse oraya gidebilirsiniz, deniyor. Sen oradaki sivil insanı katleden rejimin davetine gitmek zorunda değilsin. Siz orada bulunursanız o zulmü adeta desteklemiş olursunuz. Şimdi Lazkiye'nin kuzeyinde bir hava üssü kurmak suretiyle orada adeta bir yerleşim planı var. Şimdi Irak'ta da aynı adımın atıldığını görüyoruz. İran mezhepçilik gayesiyle Suriye'nin arkasında durmasaydı belki de bugün Suriye meselesi olmayacaktı. Biz Suriyeli kardeşlerimizin can güvenliğini sağlamak istiyoruz. Biz 9, 5 milyar dolar harcadık. Dünyadan gelen para 420 milyon dolar. Türkiye'nin tavrı ortada dünyanın bakışı ortada. Ev sahipliği yapmanın getirdiği ağır yükü en küçük bir serzenişte bulunmadan taşıyoruz, taşıyacağız.

TARİH BİZİ DE YAZIYOR BU ZİLLETE ORTAKLIK EDENLERİ DE

Bu insanlara yardım etmek sadece onlara kalacak yer vermek, yiyecek, içecek vermekten ibaret değildir. Onların eğitim, dini, sosyal talebini karşılamamız gerekir. Her kurum bu tür çalışmaları planlamalı ve süratle hayata geçirmeliyiz. Kardeşin kardeşe mihneti olmaz. Ensar ve muhacir olayı işte bunun ta kendisidir. Tarih bizim bu onurlu duruşumuzu da kaydediyor. 400 bin insanı katleden insanların yanında duran bu zillete ortak olanları da kaydediyor. Müslümanlar olarak DAEŞ, Boko Haram, Eş Şebab gibi en büyük zararı Müslümanlara veren zemin iklimini ortadan kaldırmalıyız. Müslümanlar bu zilleti daha fazla taşıyamaz, taşımamalıdır. İslam coğrafyasında bu bilincin uyanması için çalışmalı ve gayret göstermeliyiz. G-20 zirvesinin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Gençlerimizin Allah'ı inkar eden yaklaşımı bizi üzerse aynı şekilde gençliğin bu tür örgütlere girmesi de bizi üzer.

KİMBİLİR BELKİ YARIN BELKİ YARINDAN DA YAKIN

Ülkemizle birlikte tüm İslam dünyasında bu anlayışı süratle ve güçlü bir şekilde tesis etmeliyiz. Allah'ın inanıyorsanız muhakkak üstünsünüz müjdesine nail olabilmenin yollarını hep birlikte aramalıyız. İnanıyorum ki, o günler yakındır. M.Akif'in dediği gibi 'Kimbilir belki yarın, belki yarından da yakın'... Tüm insanlığın refahı ve güvenliği için dua etmeyi sürdüreceğiz. Allah yar ve yardımcımız olsun.

Kaynak: Diyarbakır Söz