Gençlik eğitime oy vereceğiz!

'Siyasi Partilerin Eğitim Vaatlerinin Seçmen Tercihlerindeki Rolü Araştırması' açıklandı. Özellikle genç nüfus, eğitim konusundaki vaatleri dikkate alıyor.

Gençlik eğitime oy vereceğiz!

Türk Eğitim Derneği'nin düşünce kuruluşu TEDMEM, seçim sürecinde eğitim taahhütlerinin ne kadar etkili olacağını gözlemlemek amacıyla 'Siyasi Partilerin Eğitim Vaatlerinin Seçmen Tercihlerindeki Rolü Araştırması' yaptı. Araştırma kapsamında 1950'den itibaren 90'a yakın seçim bildirgesi incelendi.

Araştırmaya göre, Türkiye genelinin yüzde 45'inin, 18-24 yaş arası gençlerin ise yüzde 57'sinin seçim vaatleriyle kullandıkları oy arasında bağlantı görüldü. Gençlerin yüzde 67'si eğitimi düzelteceğine inandığı siyasetçi için oyunu değiştirebileceğini söylüyor.

“Seçimin kaderi eğitim vaatlerine mi bağlı?” ana sorusu üzerinden çeşitlendirilen araştırmayla Türkiye siyasetinin polimetresi ortaya konulurken, sürecin nasıl işlemesi gerektiğine dair çözüm önerileri de sunuldu.

Türkiye'de eğitime yönelik seçim vaatlerine bakıldığında dünya örneklerine kıyasla 'çok genel, popülist, yüzeysel ve belirsiz' kaldığı görüldü. Siyasi partilerin yıllar içinde eğitim vaatlerinin değişmediği ve tekrar ettiği, Türkiye'de eğitim ihtiyacının karşılanamadığı belirlendi.

Saha çalışmaları KONDA Araştırma ve Danışmanlık tarafından yapılan araştırma, Türkiye'deki seçmen nüfusunu temsil edecek 3 bin kişiyle gerçekleşti. 2023 seçimlerinde oy kullanacak 18-24 yaş aralığındaki gençlerin oy verme davranışları ve eğitim vaatleri arasındaki etkileşime de değinildi.

HER İKİ GENÇTEN BİRİ EĞİTİM SİSTEMİNE ÖNCELİK İSTİYOR 

Araştırma kapsamında 'Siyasetçiler neye öncelik versin?' sorusuna verilen cevaplar içinde eğitim, ekonomiden sonra ilk sırada geliyor. 18-24 yaş aralığındaki her iki gençten biri eğitim sistemine öncelik verilmesini istiyor. Seçmenin oy verirken tercihini nasıl yaptığına bakıldığında ise 18-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 54'ü hiçbir siyasi partinin kendisini temsil etmediğini düşünen veya seçim döneminde siyasi parti çalışmalarına bakarak oy verenlerden oluşuyor.

SEÇİM VAATLERİYLE OYU DEĞİŞEBİLENLERİN ORANI YÜZDE 45

Araştırma kapsamında seçmenin oyunun seçim vaatleriyle değişip değişmediği de soruldu. Türkiye genelinin yüzde 45'inin seçim vaatleriyle oyu değişebilirken, 18-24 yaş aralığında bu oran yüzde 57 olarak görülüyor. Her seçim aynı partiye/lidere oy verdiğini belirtenlerin arasında bile seçim vaatlerine göre oy verdiği partiyi değiştirme potansiyeli olanlar bulunuyor. Oy değiştirme konusunda daha az esnek olan taraftar ve liderci seçmen gruplarında dahi her beş kişiden en az biri seçim vaatleriyle oyunun değişebileceğini ifade ediyor. Seçim vaatleriyle oy tercihini değiştirmeye en yakın grup ise öğrenciler. Her 10 öğrenciden yaklaşık 7'si oy tercihinin seçim vaatleriyle değişebileceğini ifade ediyor. Meslek gruplarına göre incelendiğinde ise beyaz yaka çalışanların yüzde 48'inin; işçi, esnaf ve çiftçinin yüzde 40'ının; emekçilerin yüzde 35'inin; işsizlerin ise yüzde 50'sinin seçim vaatlerine göre oyunun değişebileceği görüldü. Çalışmayan kadınlarda ise bu oran yüzde 41 oldu.

TOPLUMUN YÜZDE 56'SI EĞİTİMİ DÜZELTECEK SİYASETÇİ İÇİN OYUNU DEĞİŞTİRİYOR

Araştırmada cevap aranan bir diğer soru ise “Toplum eğitimi düzelteceğine inandığı siyasetçi için oyunu değiştirebilir mi?” oluyor. Toplumun yüzde 56'sı, gençlerin ise yüzde 67'si eğitimi düzelteceğine inandığı siyasetçi için oyunu değiştirebileceğini söylüyor. Araştırma verilerine göre, toplumun yalnızca yüzde 17'si eğitim sisteminin iyi/çok iyi olduğunu düşünürken, toplumun yarısından fazlası ise eğitim siteminin kötü/çok kötü olduğunu, 18-24 yaş aralığındaki gençlerin yalnızca yüzde 7'si eğitim sisteminin iyi/çok iyi olduğunu, her 10 gençten en az 7'si ise eğitim sisteminin kötü/çok kötü olduğunu düşünüyor. Katılımcıların yüzde 34'ü aldığı eğitimin kendisine bir şey katmadığını belirtirken, eğitimin kendi çocuğuna bir şey katmayacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 16.

Araştırma kapsamında her 10 kişiden 8'i ancak eğitim seviyesi yükselirse Türkiye'nin güçlü bir ülke olacağını düşünürken, her 3 kişiden 2'si para ve statü sahibi olmak için iyi bir eğitimin şart olduğunu ifade ediyor.

Araştırma verilerine göre toplumun yüzde 93'ü, gençlerin ise yüzde 94'ü mesleki eğitimin güçlendirilmesini çok önemli buluyor. Bu konularla ilgili verilen “mesleki eğitim güçlendirilecek”, “öğrenciler iş dünyasına hazırlanacak şekilde yetişecek”, “eleştirel düşünme, sorgulama ve problem çözme becerilerine sahip gençler yetiştirilecek”, “her öğrencinin teknoloji eğitimi alması sağlanacak” gibi vaatler toplumun ve gençlerin yüzde 90'ı tarafından çok önemli bulunuyor.

'EĞİTİM SİYASETİN EZBERLENMİŞ DENKLEMLERİNİ BOZABİLİR'

Raporla ilgili konuşan Türk Eğitim Derneği Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, “Seçimler, ülkelerin kaderini değiştirir. Seçimler, gelecek nesillerin dünyaya açılan kapısını etkiler. O nedenle siyasilerin en büyük yükümlülüğü, genç nesillere sunacakları vaatlerde gizlidir. Tam bu noktada Türkiye yeni bir seçim sürecine hızla yaklaşırken, biz de ömrünü genç nesle, çocuklarımızın nitelikli eğitimine adamış, 94 yıllık bir sivil toplum kuruluşu olarak sorumluluğumuzu yerine getirmek istedik. Üç nesli aynı sandıkta buluşturacak seçim sürecinde, eğitim taahhütlerinin ne kadar etkili olacağını gözlemlemek amacıyla bu araştırmayı yapmayı bir ülke görevi bildik. Farklı seçmen profilleriyle gerçekleştirilen derinlemesine görüşmelerle seçmenlerin zihin haritalarını çıkardık. Ulaştığımız sonuç tartışma götürmez bir netlikteydi. Eğitim, siyasetin ezberlenmiş denklemlerini bozabilir" dedi.

TEDMEM Koordinatörü Dr. Sabiha Sunar, araştırmayı neden gerçekleştirdiklerini şu sözlerle ifade etti, “Ülkenin bütün çocuklarının daha mutlu bir geleceğe kavuşması için araştırmaya ve üretmeye devam ediyoruz. Eğitimin, ülkenin öncelikli gündemi arasında yer bulabilmesi için bu kez yönümüzü siyasete çevirdik. Amacımız, toplumun gözünde eğitimi konumlandırmak, toplumun siyasetten eğitimle ilgili beklentilerini somutlaştırmak ve eğitimin toplum ile siyaset arasındaki ilişkide oynadığı rolü tanımlamak.”

OKUL BAŞARI PUANI YOKSUL AİLELER

TED Genel Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, eğitimde pozitif ayrımcılık yapılması önerisinde bulundu.

Pehlivanoğlu, okul başarı puanını değiştirmeleri gerektiğini dile getirerek, "Okul başarı puanı, yoksul aileler için bir engeldir. Çünkü kolejlerde okuyan çocukları Türkiye ortalamasına tabi tutuyoruz. Diyorlar ki, 'X okulunda okuyan bininci, Y okulunda okuyan birinciden akademik olarak daha başarılı oluyor.' Bir toplumda sosyal adaletsizliği ortadan kaldırmak için pozitif ayrımcılık yapmanız gerekiyor yani okul içinde sıralamanız gerekiyor. Bir okulun yüzde 1, yüzde 2, yüzde 3'lük dilimiyle okul başarı puanını vermeniz gerekiyor." diye konuştu.

11'inci sınıfta öğrencilere diploma verilmesi önerisini sunan bulunan Pehlivanoğlu, şunları kaydetti:

"Liseyi yeniden 11'e indirmek kolay olmayabilir. 11'inci sınıfta standart lise diploması alan öğrenciler okul başarı puanına göre meslek yüksekokulu, ön lisans ve açık öğretim programlarına direkt gitsin. Bu öğrencilerin okul başarı puanına göre havuzu azaltmış olacağız. Üniversite sınavına giren öğrenciler bir yıllık avantaj elde etmiş olacaklar. Mecburen okumak mecburiyetinde kalmayacaklar. Akademik olarak devam edecek çocuklar 12'nci sınıfta üniversite sınavına hazırlanacaklar. Yani mühendis olacaksa ilgili dersleri alacak."

Kaynak: Diyarbakır Söz