Haliç kıyısına topunu kaçıran genç, topu kurtardı ama kendi kara sularda boğularak öldü

İstanbul'da Haliç kıyısından trajik bir haber geldi. Arkadaşları ile kıyıda top oynayan bir genç denize düşen topu için suya girdi. Topun peşinden yüzdü ama denizden çıkamadı. 15 yaşındaki Ahmet ZİN öldü

Haliç kıyısına topunu kaçıran genç, topu kurtardı ama kendi kara sularda boğularak öldü

İstanbul'da Haliç kıyısından trajik bir haber geldi. Arkadaşları ile kıyıda top oynayan bir genç denize düşen topu için suya girdi. Topun peşinden yüzdü ama denizden çıkamadı.

İstanbul'da Haliç kıyısında arkadaşlarıyla top oynayan, bu sırada denize kaçan topu almak için suya giren 15 yaşındaki çocuk yaşamını yitirdi.

Görgün tanıklarının anlattığına göre Ahmet Zin adlı çocuk topun denize düşmesinin ardından sadece ayakkabılarını çıkarıp denize girdi.

Çocuğun durumunu görenler olay yerinin yakınındaki olay yerine sadece metre mesafedeki deniz polisine haber verdi. Yaklaşık 20-25 dakika denizde kalan çocuğun yanına deniz polisinin botu geldi.

Kendinden geçmiş ve bilincini yitirmiş şekilde sudan çıkarılan Ahmet Zin'e karada kalp masajı yapıldı, yeniden hayata döndürülmeye çalışıldı. Sağlık ekipleri 25 dakikayı aşan bir süre aralıksız çocuğu hayata döndürmek  için uğraş verdi ama bunda başarılı olamadı.

Ambulans Ahmet Zin'i son bir umutla hastaneye doğru yola çıkardı ancak Zin'in yaşamını yitirdiği anlaşıldı. Ambulans hastaneye doğru yola çıkarken ondan geriye denize girmeden önce çıkarıp sahile bıraktığı ayakkabıları ve denizden onunla birlikte çıkarılan topu kaldı.

Haliç (Altın Boynuz olarak da bilinir), İstanbul'un Avrupa yakasını kaplayan Çatalca Yarımadası'nın güneydoğu ucunda,Boğaziçi girişinde, İstanbul (Tarihi yarımada) ve Beyoğlu platolarını birbirinden ayıran deniz girintisi. Denizin kendisine ulaşan akarsu yatağının bir bölümünü istila etmesiyle meydana gelen yapının jeomorfolojik adı olan Arapça haliç sözcüğü, İstanbul halicinin kent açısından taşıdığı önemden dolayı Osmanlılar döneminden bu yana bir özel isim haline gelmiş, birçok semti kapsayan bir kent bölgesi adı olmuştur.

Bizans döneminde kolonileşme de burada başlamıştır. Aynı zamanda Bizans İmparatorluğu'nun denizcilik merkeziydi. Sahil boyunca uzanan duvarlar, şehri bir deniz filosu saldırısından korumak için inşa edilmiştir. Haliç'in girişinde istenmeyen gemilerin girişini engellemek için, şehirden karşıya eski Galata kulesi'nin kuzeydoğu ucuna uzanan geniş bir zincir vardı. Bu kule Latin haçlılarınca 4. Haçlı Seferinde 1204 yılında geniş bir şekilde tahrip edildi. Fakat Cenevizliler yanına yeni bir kule inşa ettiler. Bu kule meşhur Galata Kulesi 1348 Christea Turris (Tower of Christ:İsa'nın Kulesi) diye adlandırılır.

Haliç'i karşıdan karşıya kapayan zinciri kırabilecek veya hile ile galip gelebilecek dikkate değer üç zaman vardı. Onuncu yüzyılda Viking'ler uzun gemilerini boğaz dışına, Galata etrafına sürüklediler ve onları kızaktan tekrar Haliç'in içine indirdiler.Bizans'lılar onları Yunan ateşi ile yendiler. 1204 de 4.Haçlı seferinde, Venedik gemileri zinciri koç ile kırabilecekti. 1453 de Osmanlı Sultanı II. Mehmed'in gemilerini yağlanmış kütükler üzerinde Galata içlerinden karşı yana geçerek Haliç'e indirmesi.*

Şehrin, Fatih Sultan Mehmed'e tesliminden sonra; Rumlar, Gürcüler, Yahudiler, İtalyan tüccarları ve diğer gayri müslimler Haliç boyunca fener ve Balat bölgesinde yaşamaya başladılar. Bugün altın Boynuz her iki yakada yer alır. Sahil boylarınca parklar vardır. Güzelliği ve tarihinden dolayı turistlerin ilgisini çekmektedir.

Haliç Osmanlı döneminde yoğun Yahudi, Rum, Ermeni ve Gürcü nüfusun yaşadığı bir bölge idi. Osmanlı dönemninin münevverlerinin takip ettiği Karyağdıbaba, Karaağaç ve Sütlüce, Giresunlu Tekkesi bu bölgede bulunmaktadır. GünümüzdeGalata köprüsü; Galata ve Eminönü'yü Haliç üzerinden birleştirir. Haliç üzerinde diğer iki köprü de Atatürk Köprüsü ve Haliç Köprüsü'dür.

1980'li yıllara kadar; endüstriyel atıkların döküldüğü bir yer olan Haliç, dönemin Belediye Başkanı Bedrettin Dalan "Haliç'i gözlerim gibi mavi yapacağım" vaadiyle döneminde temizlenmeye başlamış ve uzun yıllarca süren çalışmalar sonucu 2000'liyıllarda daha temiz bir hale getirildi. Haliç’in temizlenmesi amacıyla İstanbul Boğazı’ndan deniz suyunun Kağıthane Deresi’ne sürekli akışının sağlanarak dere suyunun yenilenmesi ve Haliç’e sürekli temiz suyun girmesini sağlamak için başlanılan proje 2012 yılında tamamlandı

Kaynak: Diyarbakır Söz