İhlallere karşı mücadele sürecek

İnsan Hakları Haftası kapsamında bir çok kentte yapılan açıklamalarda, yaşanan hak ihlallerine ve cezaevlerindeki açlık grevlerine dikkat çekilerek, İmralı Cezaevi'ndeki tecridin sonlandırılması istendi.

İhlallere karşı mücadele sürecek

İnsan Hakları Haftası kapsamında İstanbul, İzmir, Adana, Mersin, Hatay gibi bir çok kentte hak örgütlerinin de aralarında olduğu sivil toplum örgütleri tarafından açıklamalar yapıldı.

DİYARBAKIR

İHD Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı(TİHV) Diyarbakır Temsilciliği, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır Tabip Odası ve Hak İnisiyatifi Diyarbakır Temsilciliği, Koşuyolu Parkı içerisindeki İnsan Hakları Anıtı önünde açıklama  yaptı. Eyleme, kurum temsilcilerinin yanı sıra birçok yurttaş katıldı.

'EN ÖNEMLİ MESELE KÜRT MESELESİDİR'

Kurumlar adına ortak basın açıklamasını okuyan İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı Abdullah Zeytun, Türkiye'nin sürdürülen güvenlikçi politikaların etkisiyle kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığının ortadan kalktığı bir ülke olduğunu söyledi. Seçme ve seçilme hakkının kayyumlar ile ortadan kaldırıldığına da değinen Zeytun, "Türkiye’nin insan hakları ve demokrasi sorununun en önemli halkasının Kürt meselesi olduğu ve bu sorunun barışçıl ve demokratik yolla çözülmediği sürece Türkiye’deki insan hakları ve demokrasi sorunlarının çözülemeyeceğini bir kez daha vurgulayarak, Kürt meselesinin demokratik, barışçıl ve adil çözümünü savunmakta ısrarcı olduğumuzu da bir kez daha dile getirmekteyiz" dedi.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE

"Kişi özgürlüğü-güvenliği ve işkence yasağı da yine ihlal konuları arasında yer almaktadır" diyen Zeytun, "Gözaltı merkezlerinde, gözaltına alırken veya gözaltı yerleri dışında işkence ve kötü muamele, yasadışı sorgu ile muhbirlik dayatmasının yaygın ve sistematik bir biçimde yaşandığına tanık olunmaktadır. Kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen operasyonlar sırasında gerçekleşen ev baskınlarında, maalesef yurttaşlar kötü muameleye maruz kalmakta, köpekli saldırıya maruz kalmakta, darp edilmekte ve keyfi biçimde kişisel eşyalarına zarar verilmektedir. 2020 yılının ilk 11 ayında; TİHV’e işkence ve diğer kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 573 kişi başvurmuştur. Başvuranların 295‘i aynı yıl içinde işkence ve kötü muamele gördüklerini belirtmişlerdir" ifadelerini kullandı.

49 TUTUKLU YAŞAMINI YİTİRDİ

2020 yılı içerisinde de Diyarbakır'da sivil toplum çalışanları ile mesleki faaliyetleri nedeniyle çok sayıda kişinin tutuklandığını ifade eden Zeytun, hasta tutukluların durumuna karşı ilgililerin yaşadığı kayıtsızlık nedeni ile 2020 yılında en az 49 tutuklu cezaevinde yaşamını yitirdiğini kaydetti. İmralı Yüksek Güvenlikli Hapishanesinde Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tecridin devam ettiğini vurgulayan Zeytun, yaşanan hak ihlalleri nedeniyle Türkiye cezaevlerinde bulunan tutukluların açlık grevine başladığını söyledi. Anayasa ve yasa ile güvence altına alınan haklarından mahrum bırakıldığı için bu çifte standarda son verilmesini gerektiğini söyleyen Zeytun, yetkilileri hukuktan kaynaklanan haklar için göreve çağırdı.

KAYYUMLAR DEVEM ETTİ

2020 yılında da HDP’li belediyelere yönelik görevden alma ve kayyım atamalarının devam ettiğini belirten Zeytun, 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerdeki kazandığı 3'ü büyükşehir, 5'i il, 45'i ilçe, 12'si belde toplam 65 belediyeden 6'sına mazbata verilmezken, 48’ine de kayyum atandığını dile getirdi. Yine sene içerisinde Ceza Kanunda yapılan değişikliğe değinen Zeytun, "Bu kapsamda adli suçtan hükümlüler suç türüne göre ayrılarak yasadan yararlandırılmış, politik saiklerle cezaevinde tutulan mahpuslar düzenleme dışında bırakılarak Anayasanın temel ilkeleri çiğnenmiştir. Ayrımcılık ve eşitsizlik içeren bu yasa ile Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde haksızca cezalandırılan muhalifler ve hak savunucuları bu yasanın kapsamı dışında tutulmuş, var olan haksızlıklar derinleştirilmiştir" diye belirtti.

11 AYDA 355 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ

"2020 yılı Kadınlara yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de, artarak devam etmiştir" diyen Zeytun, "2020 yılının ilk 11 ayında en az 355 kadın, erkek şiddeti nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Artan kadın cinayetlerine yoğunlaşılması gerekirken, kadınları şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme durumunun tartışmaya açılması kabul edilebilir bir durum değildir. İstanbul Sözleşmesi'nin etkin şekilde uygulanmaması nedeniyle birçok kadının yaşamını yitirdiğine şahit olduk, olmaktayız. Tablo bu denli ağır iken sözleşmeden çekilmek demek, kadına yönelik şiddeti ve cinayetleri onaylamak ile eşdeğer bir anlam taşımaktadır" diye konuştu.

Kaynak: Diyarbakır Söz