Salihli'de Belediye kafeteryası yanarak inanılmaz hale geldi! Bakın alev topuna nasıl döndü!

Manisa'ya bağlı Salihli ilçesinde henüz bilinmeyen bir nedenle çıkan yangında belediyeye ait kafeterya kullanılamaz hale geldi.

Salihli'de Belediye kafeteryası yanarak inanılmaz hale geldi! Bakın alev topuna nasıl döndü!

Manisa'ya bağlı Salihli ilçesinde henüz bilinmeyen bir nedenle çıkan yangında belediyeye ait kafeterya kullanılamaz hale geldi.

Gaziler Mahallesi'nde mülkiyeti Salihli Belediyesi'ne ait olan bir kafeteryada saat 21.00 sıralarında bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Kafeteryadan çıkan alevleri görenler durumu itfaiye ve polis ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale etti. İçeride kimsenin bulunmadığı kafeteryadaki yangın kısa sürede söndürüldü. Kafeterya kullanılamaz hale gelirken, yangının çıkış sebebinin belirlenmesi amacıyla soruşturma başlatıldı.

Manisa, Türkiye'nin bir ili ve en kalabalık on dördüncü şehridir. 2014 itibarıyla 1.367.905[1] nüfusa sahiptir. Ege Bölgesinde yer alan ilde 17 ilçe bulunur. Nüfus bakımından İzmir'den sonra bölgedeki 2. büyük ilidir. "Şehzadeler Şehri" olarak da bilinir. Şifalı Mesir Macunu ve Sultaniye Üzümü ile tanınır. Antik çağda "Magnesia", Roma İmparatorluğu döneminde tam ismiyle "Magnesia ad Sipylum" olarak anılmıştır. Dünya dillerindeki mıknatıs ve magnezyum kelimelerinin kökeni Manisa'nın ismidir.

İzmir'e yakınlığının da sağladığı avantajlarla hızla gelişen bir merkezdir. Türkiye'nin en gelişmiş ve en büyük organize sanayi bölgelerinden birisine sahiptir. Manisa ili üzümü, kavunu, mesir macunu ile ünlüdür. Vestel grubu, Indesit, Bosch, Schneider, ECA,Eczacıbaşı, Ülker, Keskinoğlu gibi birçok marka ve firma, üretim üssü olarak Manisa'yı tercih etmektedir. Bölgenin İzmir'den sonra ikinci büyük sanayi ve ticaret merkezidir. Ayrıca Manisa Türkiye'nin en hızlı sanayileşen 3. kentidir. Kent merkezi olarak Türkiye'nin en yoğun göç alan şehirlerinden birisidir.

Antik kaynaklar şehrin kurucuları olarak, bugünkü Yunanistan’ın Tesalya Bölgesi'ndeki Pelion Dağı civarında yaşayan Magnetleri işaret etmektedir. Magnetler, Batı Anadolu'ya göç ettiklerinde önce Menderes Nehri kıyısındaki Magnesia’yı, daha kuzeye giden bir koluda Sipylos Dağı eteğindeki Magnesia’yı kurmuşlardır. Sonra kurulan şehri Menderes Magnesia’sından ayırt etmek için “Magnesia ad Sipylum” adını kullanmışlardır. Magnesia, Türk hâkimiyeti sırasında zamanla Mağnisiye, Mağnisa, Manisa şekline dönüşmüştür. Kelime “Büyük şehir” anlamına gelmektedir.

Manisa Dağı eteğinden Gediz Ovası'na bakan şehir sırasıyla Hititler, Frigler, Yunanlar, Lidyalılar, İranlılar, Romalılar, Bizanslılar, Saruhanoğulları ve Osmanlıların hâkimiyetinde kalmıştır.

Harzemşahlara mensup bir emirin torunu olması kuvvetle muhtemel olan Saruhan Bey, Manisa’yı başkent yapmış, topraklarını genişletmiş, donanma kurarak Yunanistan sahilleri ve Trakya kesimine seferler yapmış, çevresindeki beylik ve devletlerle ittifaklar kurmuş, donanma sayesinde elde ettiği ganimetlerle ekonomik durumu düzeltip cami, medrese, zaviye, tekke ve kütüphaneler yaptırarak Manisa’nın bir Türk-İslam şehri kimliği kazanmasını sağlamıştır.

Yıldırım Beyazıt’ın Anadolu birliğini sağlamak amacıyla 1390 yılında giriştiği Batı Anadolu harekatı esnasında Saruhanoğlu Beyliği'nin başında bulunan Hızırşah, Yıldırım’ı karşılayarak barış yoluyla Manisa’yı Osmanlılara teslim etmiş; şehre hâkim olan Yıldırım Bayezit ise şehrin doğu kesimlerinin yönetimini Hızırşah’a bırakıp Manisa’yı da Karesi ile birleştirerek oğlu Ertuğrul’un idaresine vermiştir.

Timur'un Anadolu'ya girip Yıldırım Bayezit’i Ankara Savaşı'nda mağlup etmesi üzerine, daha önce Timur'a sığınan Hızırşah'ın kardeşi Orhan Bey, Manisa'ya gelip bağımsızlık simgesi olarak 1403 yılında adına para bastırmıştır. Ancak Timur güçlerinin ayrılması üzerine tekrar Hızırşah'ın yönetimi ele geçirdiği, Osmanlı Devleti'nin ikinci kurucusu olarak kabul edilen Çelebi Mehmet'in Anadolu birliğini sağlamak gayesiyle 1405-1406 yıllarında giriştiği Batı harekatı sırasında beyliğinin başında bulunduğu ve Çelebi Mehmet'in Manisa’yı alması üzerine idam edildiği bilinmektedir.

Tarih boyunca hemen her büyük medeniyetin dikkatini çekecek kadar zengin olmuş Manisa topraklarının geçmişi Yontma Taş Devri'ne kadar uzanır. Bölge Lidya bölgesi olarak bilinen bölgenin tamamına yakına Manisa’dadır. Bölgede başta Sardes (ya da Sardis) olmak üzere sayısı yirmiyi aşan antik kent mevcuttur. Osmanlılarda ise Manisa Sancağı, geleceğin padişahlarının Osmanlı dönemi adıyla Saruhan Beylerbeyliği ilk görev yeridir. Şehzadeler Manisa bölgesinin yönetiminde sorumlu tutulup, idarecilik yeteneklerini geliştirirlerdi.

Manisa şehri Yunan ordusu tarafından 26 Mayıs 1919'da işgal edildi ve 8 Eylül 1922 tarihinde Türk ordusu tarafından geri alındı. Yunan ordusu Batı Anadolu'dan geri çekilirken yakıp yıkma taktiği uyguladı.[2] Orta Doğu tarihçisi Nettleton Fisher konu hakkında, "Geri çekilen Yunan ordusu bir yakıp yıkma politikası benimsedi ve önüne gelen bütün savunmasız Türklere karşı vahşilikler uyguladı." yazdı.[2] İskoçyalı tarihçi Kinross Yunan geri çekilişini, " Zaten onun (Yunan ordusu) önünde bulunan çoğu mahalle harap içindeydi. Tarihi kutsal şehir Manisa'da 18 bin binadan sadece 500'ü ayakta kalabilmişti." sözleriyle tasvir etmiştir

Kaynak: Diyarbakır Söz