Dün havlulu evdi bugün cafe

Olaylı günleri geride bırakan ve her yönden toparlanmanın ve yenilenmenin sürdüğü Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yöreye özgü bazalt taşlı evlerin birçoğu yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri halini alan kafelere dönüştü.

Dün havlulu evdi bugün cafe

Merkez Sur ilçesinde sayıları her geçen gün artan bu otantik yerler, hem ciddi bir istihdam oluştururken, hem de kendin turizmine önemli bir katkı sağlıyor. Söz Haber ekibi her birinde canlı müzik eşliğinde Diyarbakır türkülerinin söylendiği ve hoş vakit geçirilen bu mekanların işletmecileri ve müdavimlerinin görüşlerini aldı.

“KENTİN TURİZMİNE KATKI”

İlçedeki bir tarihi evi restore ederek kafeye dönüştüren Halit Ölmez, Diyarbakır’ın turizmine katkı sağlamayı amaçladıklarını belirterek, “Eskiden bu tarihi evin bir harabe olduğunu ve uzun süren bir restorasyon çalışması sonucu Diyarbakır’ın turizmine katkı sağlıyor. Eski Diyarbakır’ın sur içindeki yerleşik düzen, başka şehirlerden gelen vatandaşların oldukça ilgisini çekiyor” dedi.

“TARİHİ MEKAN, TUTKU VE KAFE”

Ersin Yaşar da,  tarihe olan tutkusundan gelen ilhamla daha önce restoran olarak kullanılan taş evi kafeye dönüştürdüğünü söyleyerek,“Kültürümüzü yansıtan mimarisi ve canlı müzikle insanları eğlendiriyoruz ve bu da bizim açımızdan oldukça önem taşıyor “diye konuştu.

“BİR KÜRT GELENEĞİ ELMA KARANFİL”

Abdulgaffur Özer ise, şuan işletmiş olduğu bu tarihi mekanın daha önce ailelerin yaşadığını ve harabe olduğunu kaydederek, her bir taşını dikkatlice restore ettikleri bu evi halka kazandırdıklarını söyledi.

Özer, şöyle konuştu: Şehir dışından gelen misafirlerin tepkileri de işletme açısından hem de bu kafeleşmiş taş evin ambiyansı açısından olumlu tepkilerle karşılaşıyoruz. İnsanlara daha cazip gelmesi açısından spontane gelişen müzik faaliyetleri ve yöremizin kültürünü yaşatmak amacıyla düzenlediğimiz etkinlikler oluyor. Örneğin geçenlerde yapmış olduğumuz elma karanfil diye en son yaptığımız bir etkinlikten söz etmek istiyorum. Kürt tarihinde çok eski bir geçmişe dayanıyor. Eskiden tek taş yüzükler vs. yoktu bir şeyleri değerli kılabilmek için farklı teknikler ortaya çıkmış zamanında. Elmaya karanfil batırarak hoş bir koku ve yüz yıla kadar bozulmayan bir elma elde ediliyormuş ve onu genelde kız isteme veya çok önemli günlerde çok değerli kişilere veriliyormuş”

“DIŞARIYA AÇILAN BİR PENCERE”

Diyarbakır Kültür Turizm ve Musiki Başkanı Kenan Aksu da, 4 senedir işletmecisi olduğu Diyarbakır Kültür Evi ile ilgili “Amacımız Diyarbakır’ın kültürünü, musikisini ve değerlerini yaşatmak için böyle bir düşüncemizi hayata geçirdik. Kentimizde artık müzik sesleri sokaklardan duyuluyor ve bu da insanların ilgisini çekiyor. Ülkemizin dört bir yanından vatandaşlarımız turlar düzenleyerek geliyor halkın ilgisi oldukça yoğun. Facebook üzerinden yapmış olduğumuz canlı yayında dört yüz bin takipçimiz var, bu da oldukça iyi bir rakam. Kentimizin kültürünü, değerlerini musikisini yapmış olduğumuz etkinliklere tanıtmaya çalışıyoruz. Söyleşiler konferanslar, kitaplar dağıtıyoruz. Elimizden geldiği kadar memleketimizin bir eyvanı bir avlusu ve dışarıya açılan bir penceresi olarak faaliyet gösteriyoruz. Bu tarz yerlerin memleketimizi canlandırmak adına her yerde olmasını ve olması içinde elimizden geleni yapmamız gerektiğini düşünüyorum” dedi.

“SOBAYI YENİ TANIYAN ÇOCUKLAR”

Diyarbakır kültür evi sorumlusu Esra Aksu ise, “Diyarbakır’ın yaşanmış ev hayatını burada sürdürmeye çalıştıklarını ev yapımı limonatalar kış hazırlıkları turşular kurutmalar reçeller gibi birçok şeyi burada yapıyoruz. Kentimizin kültürü sadece müzikle sınırlı değil. Ev yaşantısında kışlıkların hazırlanması beraber imece çalışması insanların bir birbirini sorup biri birine değer vermesi gibi unsurlar var bunları burada yaşatmaya çalışıyoruz. Yeni gelen nesile de bunları aktarmaya çalışıyoruz. Sobanın ne olduğunu bilmeyen çocuklar var buraya gelip sobayla tanışıyorlar. Eski yaşanmışlıkları gelecek nesillere tanıtmak değerlerimize sahip çıkmamız gerektiğini anlatıyoruz” şeklinde konuştu.

“BU TÜR YERLERİN ÇOĞALMASI MEMLEKETİMİZİN KÜLTÜRÜNÜ TARİHİNİ YANSITMASI AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ”

Bir diğer kafe işletmecisi Ramazan Erim haftanın belirli günlerinde düzenledikleri canlı müzik eşliğindeki programlara yerli turistlerin ilgi gösterdiklerini anlatarak, “Eğer evler kapalıysa ve içinde kimse yaşamıyorsa hiçbir değeri yoktur. Bence bu tür yerlerin çoğalması memleketimizin kültürünü tarihini yansıtması açısından çok önemli. Yeni nesil buraya gelerek geçmiş yaşayan insanların nasıl bir hayat yaşadığını görüyorlar. İsterim ki bu tür mekanların daha fazla olması. Dışarıdan gelen turistlerin bu ambiyansı görmesi. Buradaki müziği kardeşliğe tanıklık etmesi” dedi.

“GÖNÜLDAŞLAR İLE BİRLİKTE EĞLENİYORUZ”

Tarihi mekanlarda müzisyenlik yapan İrfan Yaşar Edem de, “Diyarbakır’ımızın kültürünü tanıtmak için bu tarihi taş ev kafede müzisyenlik yapıyorum. Yaş itibari ilende şöhret olmak gibi bir çabam yok burada dostlar ile gönüldaşlarlan birlikte elimizden geldiğince eğlenmeye çalışıyoruz. Siz Uzay Haber ekibi olarak buraya gelip bizi değerlendirdiğiniz için size de teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

“GEZİP EĞLENEN YABANCI YÜZLER GÖRÜYORUZ”

Diyarbakır’ın tarihi yerlerine ciddi bir şekilde ziyaretçi akını olduğuna dikkati çeken Sadık Kayar, “Bir müzisyen olarak değerli misafirlerimize müzik ziyafeti sunmaya çalışıyoruz bu tarihi mekânda. Zaman zaman söyleşiler oluyor bu bizi mutu ediyor. Toplum olarak kötü bir süreç atlattık. Şimdi huzur geldi sur içinde. Yabancı yüzler görüyoruz. Gezen, eğlenen insanları görüyoruz ki bu bizi mutlu ediyor. Umarım böyle devam eder” şeklinde konuştu.

“TARİHİ MEKANLARDA ESKİYE ÖZLEM”

Tarihi kafelere gelen insanların buradaki canlı müzik programlarında Diyarbakır’ın eski türkülerini dinlediğin aktaran Yasin Rızgar da, “Böyle bir yerde müzik yapmak farklı bir duygu farklı bir atmosfer insanları çok eskiye götürüyor. Buraya gelen insanlar da eskiye özlem duygusundan dolayı yoğunlaşma oluyor” dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz