Göbeklitepe'de "kafatası ayini" yapıldığına ilişkin bulgular

Harran Üniversitesi (HRÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal, Göbeklitepe'de "kafatası ayini" yapıldığına ilişkin makale ile ilgili, "D tapınağının dikili taşında akbaba figürünün yanında başı kesilmiş insan gövdesi kabartması ve bazı dikili taşlarda gövdesinden ayrılmış baş olarak yorumlanan yuvarlak şekiller, Göbeklitepe'de kafatası ayininin olabileceği düşüncesini yıllar önceden vermişti. Çanak çömleksiz neolitik yerleşimlerde görülen bu gelenek, Göbeklitepe'de de bugün yarın bulunur diye bekleniyordu." değerlendirmesinde bulundu.

Göbeklitepe'de

Prof. Dr. Mehmet Önal, Science Advances dergisinde yer alan makaledeki bilgilere göre, Göbeklitepe'de bulunan üç yetişkin kafatası parçasının ilk önce derileri yüzülerek etlerinden arındırıldığını, ardından da kemiklere çakmaktaşıyla oyuklar açıldığını belirtti.

Bu parçaların kafatası kültüyle ilişkili olabileceği yönünde fikirler beyan edildiğini aktaran Önal, şunları kaydetti:

"Yaklaşık 22 yıldan beri Göbeklitepe'de arkeolojik kazı çalışmaları yapılmaktadır. Rahmetli Klaus Schmid'in kazı başkanlığında burada önemli buluşlar elde edildi. İlk anıtsal tapınaklar, ilk ataerkil düşünce gibi. Science Advances adlı dergide yayınlanan makalede de Göbeklitepe'de bulunan 3 kafatası parçası ayrıntılı olarak tanıtılarak, bunların 'dünyada bilinen ilk oyulmuş kafatasları' olduğu ifade edilmiştir. Kafatası kültü ile ilişkilendirilen bu parçaların üzerindeki deliklerin kafataslarının asılması için yapıldığı belirtilmiştir. Rahmetli Klaus Schmidt döneminde bulunan ve sonraları analizi yapılarak incelenip, yakın zamanda da yayınlanan üç kafatası parçası, Göbeklitepe'nin diğer bir önemli yönünü ortaya koymaktadır."

İLK OYULMUŞ KAFATASLARIYLA AYİN

Önal, yıllardır süren kazılarda çıkan bulguların böyle bir sonucu zaten ortaya koyduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Göbeklitepe'deki D tapınağının dikili taşında akbaba figürünün yanında başı kesilmiş insan gövdesi kabartması ve bazı dikili taşlarda gövdesinden ayrılmış baş olarak yorumlanan yuvarlak şekiller, Göbeklitepe'de kafatası ayini olabileceği düşüncesini yıllar önceden vermişti. Çanak çömleksiz neolitik yerleşimlerde görülen bu gelenek Göbeklitepe'de de bugün yarın bulunur diye bekleniyordu. Kamuoyuyla paylaşılan bu son bilgilerle bu düşüncelerin yerinde olduğu kanıtlanmıştır. Ölüme ilişkin olası ritüellerin 'ataya tapınma' ve 'dini kutsama ayini' de olabileceği uzmanlar tarafından ifade edilmektedir."

Oyulmuş kafatasları ile kafatası ayininin de görüldüğünün kanıtlanmasının, Göbeklitepe'nin kültürleri etkileyen, bilinmeyen diğer bir yanını gösterdiğini vurgulayan Önal, "Ayrıca, Göbeklitepe'yi tasarlayan, inşa eden avcı-toplayıcı insanların bedenine ait olan bu iskelet parçaları, bu insanların fiziki yapıları hakkında da bilgi vermesi açısından oldukça önemlidir. Devam edecek olan kazılarda Göbeklitepe'nin daha birçok bilinmeyeninin gün ışığına çıkacağı kuşkusuzdur." ifadelerini kullandı.

GÖBEKLİTEPE

İlk kez 1963'te İstanbul ve Chicago Üniversitelerinden araştırmacıların yüzey çalışmaları sırasında fark edilen Göbeklitepe'deki kazı çalışmaları, o dönemden beri aralıksız sürüyor.

Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesi tarafından 1995'ten beri ortaklaşa yürütülen çalışmalarda, neolitik döneme ait, boyları 3-6 metre, ağırlıkları da 40-60 ton olan yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlar, 8-30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli dünyanın en eski tapınak kalıntıları, çok sayıda yabani hayvan figürü, insan heykeli ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi tarihi eserler gün yüzüne çıkarıldı.

"Dünyanın en eski tapınak merkezi" olduğu belirtilen ve 6 yıl önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Göbeklitepe'nin tanıtımı için çeşitli projeler yürütülüyor.

Kaynak: Diyarbakır Söz