Kedilere sağlık karnesi!

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezinde koruma altına alınan Van kedileri, "uluslararası sağlık karnesi" ile sahiplendiriliyor.

Kedilere sağlık karnesi!

Duygusallığı, cana yakınlığı, beyaz ipeksi kürkü, aslan yürüyüşü, kabarık kuyruğu, farklı göz renkleri ve suya düşkünlüğüyle kentin en önemli değerlerinden olan Van kedisinin neslinin korunması ve sayılarının artırılmasına yönelik çalışmalar sürüyor.

Bu amaçla YYÜ bünyesinde kurulan "Kedi Villası"nda özenle korunan ve tüm bakımları yapılan Van kedileri, her yıl kente gelen binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret ediliyor.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde de kaldıkları odalar sürekli dezenfekte edilerek, mama kapları ve yatakları düzenli yıkanarak korunan kedilerin sayılarının artırılması amacıyla Van Kedisi Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde bilimsel çalışmalar yürütülüyor.

Neslinin korunması ve sayılarının artırılması için "Her eve bir Van kedisi" projesinin başlatıldığı merkezde, kediler için uluslararası geçerliliği olan "sağlık karnesi" hazırlanıyor.

Adı, ırkı, cinsiyeti, göz rengi, doğum tarihi, kuyruk özelliği, rengi, işitme durumu, kimlik ve cip numarası gibi bilgilerin yazıldığı karneler, kedileri sahiplenmek isteyenlere teslim ediliyor.

Kediyi sahiplenen hayvanseverin tüm bilgi ve iletişim numaralarının kayıtlı olduğu belge sayesinde, kedilerin yeni yuvalarında da takibi yapılıyor.

ZİYARETÇİ SAYISINDA KOVİD-19 ETKİSİ

YYÜ Van Kedisi Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Abdullah Kaya,  2020 yılının Van kedileri için de çok zorlu geçtiğini söyledi.

Salgının ortaya çıkmasıyla birtakım tedbirler aldıklarını belirten Kaya, "Salgının hayvanları etkileyip etkilemeyeceğini araştırdık. Bir süre ziyaret yasağı getirdik. İnsanların kedilere temasını tamamen kestik. Tüm önlemlerimizi aldık. Kontrollü normalleşmeye kadar bunu sürdürdük. Sadece görevlilerin sınırlı bir şekilde temas kurmasını sağladık ve bu süreci başarılı bir şekilde yönettik. Herhangi bir risk oluşturmadan bugüne gelmeyi başardık." dedi.

Kedilerin insana yakınlığı açısından ziyaretlerin önemine dikkati çeken Kaya, salgından önce insanların merkezi ziyaret ederek kedileri sevip besleyebildiğini, bunun kediler için önemli olduğunu dile getirdi.

Günlük ortalama 800 olan ziyaretçi sayısının salgın döneminde yüzde 80 azaldığını aktaran Kaya, salgının etkisinin azalmasıyla ziyaretçi sayısının artacağına inandığını ifade etti.

"HER KEDİNİN BİR KİMLİĞİ VAR"

Merkezdeki tüm kedilerin kayıt altına alındığını anlatan Kaya, şunları kaydetti:

"Orijinal Van kedisi elde etmeye çalışan bir kurumuz. Dolayısıyla her hayvanın geçmişini bilmek zorundayız. Bir hayvanın pedigrisini (soyağacı) tuttuğunuz zaman o hayvanın yıllar içinde nasıl davrandığını, hangi genlerin etkin pozisyona çıktığını, hangilerinin pasif pozisyona düştüğünü görebilme imkanınız var. Elde edilen veri üzerinden ıslah çalışması yapılıyor. Van kedilerinin pedigrilerinin tutulması bu açıdan çok önemli. Uluslararası kayıt sistemine girebilmeleri için üç yıllık geçmiş kaydı isteniyor. 5 yıldır Van kedilerinin bütün geçmişlerini kayıt altına alıyoruz."

Kaya, her kedinin bir kimliğinin ve dosyasının olduğunu, bu kimliklerde doğurduğu yavru sayısı, baba ve annesinin doğurduğu yavrularının özellikleri, hangi yavrunun nasıl bir performans gösterdiği gibi bütün detayların kayıt altına alındığını aktararak, "Sahiplendirdiğimiz kedinin ve yeni sahibin tüm bilgileri de bu sistemde kayıtlı. Türkiye'de kime Van kedisi verdiysek, nerede ve hangi durumda olduğunu bu kayıt sisteminden kontrol ediyoruz." dedi.

"HEDİYE OLARAK SUNULMASI DOĞRU DEĞİL"

Nesli koruma altında olduğu için Van kedilerinin yurt dışına çıkarılmasının yasak olduğuna işaret eden Kaya, sözlerini şöyle tamamladı:

"Hava yolu şirketleri de bunu kabul etmiyor. Tarım ve Orman Bakanlığının izni gerekiyor. O onayı almaları mümkün değil. Bunun yerine ülkemizdeki her evde bir Van kedisi olmasını isteriz. Bunu doğru ve bilimsel bir şekilde yapmamız gerek. Merkezimizde her yıl yaklaşık 100 yavruyu sahiplendiriyoruz. Bunu sertifikalı bir şekilde yapıyoruz. Sahiplendirdiğimiz kediyi yaşadığı ortamda da takip ediyoruz.  Öte yandan, hayvanın hediye olarak sunulması doğru değil. Bu konu çok hassas. Eve yeni bir canlı alınıyor. Bu karar öyle kolay olmamalı. Hayvanı beslemeye niyeti yoksa hediye olarak verilmesi yanlıştır."

Kaynak: Diyarbakır Söz