SURİYE GÜNLERİNDE BİR DE NUSAYRİ BİLGİNİZ OLSUN(2)
Bu fırkaya göre ibadetleri başında "batınî namaz" yahut kısaca "namaz" adı verilen ibadet gelmektedir. Bu da ferdi ve kolektif olarak iki şekilde yerine getirilir. Namaz; Ali'ye açılan kalbin niyazı anlamında anlaşıldığından, özel bir mekâna, camiye ihtiyaç duyulmadığı gibi, her hangi bir tarafa yönelme yahut özel bir duruş da söz konusu değildir.
Namazdan önce abdest alınmaz. Namaz sesle yapılan bir ibadet olup, sadece duadır. Namazın başında "Ali, Muhammed ve Selman'ı yüceltiriz." demek, namazı eda etmek olarak anlaşılır. Ayrıca Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatır (Fatıma) isimlerini anmak da beş vakit namaz sayılır. Namazın temel şartları beş seçkini (Muhammed, Fâtır (Fâtıma), Hasan, Hüseyin ve Muhassin) bilmek, dua esnasında gülmemek ve konuşmamak, Abbasi rengi olduğu için siyah takke giymemek, gizliliğe riayet etmek ve namazı "Ey yüce, büyük ve arıların efendisi Ali, bize merhamet et." diyerek bitirmektir.
Namazın sayısı yine beştir ve beş masuma tahsis edilmiştir. Namazda Mekke'ye dönmek şart değildir. Öğleye kadar Güneş’in doğuş yönüne, öğleden sonra ise batıya doğru yönelinir. Bu namazın kılınması, mahiyet itibariyle, Kur'an-ı Kerim'den Fatiha ve İhlâs sureleri ile öteki bazı kısa sureler, Kitâbü'l-Mecmû'daki sureler ve kuddâs adı verilen özel bazı duaları okumaktan ibarettir.
Toplu olarak kılınan namaz ise büyük bir şeyhin ziyareti, bayramlar ve fırkaya giriş merasimleri gibi vesilelerle yerine getirilir. Kadınların ve topluma kabul edilmemişlerin alınmadığı bu ibadette, ferdi yapılandan farklı olarak ezan okunur, kutsallığına inanılarak şeyhlerden başlanarak cemaat kadehten birer yudum alır, bazı surelerin okunması sırasında secde edilir. Merasimin ilgili yerlerinde kuddâsu'l-buhûr, kuddâsü't-tîb, kuddâsü't-teberri ve kuddâsu's-sin gibi dualar okunur ve selam verilerek ibadet tamamlanır.
Namaz gibi İslam'ın diğer temel ibadetlerini de tevil eden Nusayrîlik'te, söz gelimi oruç, Hz. Peygamber'in babası Abdullah'ın sessizliğini temsil eder ve fırkaca kutsal sayılan sırları başkalarından gizlemek anlamına gelir. Zekât, Selmân-ı Farisî'yi temsil eder ve dini öğrenip aktarma anlamına gelir. Bununla birlikte fırkanın iç işleyişinde zekât çeşitli vesilelerle merasim sonrası şeyhe verilen paradır. Haccın manası ise, fırkaca kutsal sayılan kişi ve yerleri ziyaret etmeyi sembolize eder ve bilinen hac ibadetiyle bir ilgisi yoktur. Nusayrilikte ziyaret yerleri çok önemlidir. Buralar beyaza boyanır ve aynı zamanda ibadet yerleridir. Ziyaret yerleri ya su kenarlarında ya da ağaçlık yerlerdedir. Bu anlayışları eski Fenikelilerden kalan bir inançtır.
Nusayrilerde, şeyhler tabir edilen din işlerini organize eden dört ayrı sınıf vardır ki, bunlar onlara göre büyük önem arz etmektedir.
Bunları da sırasıyla şöyle sıralayabiliriz:
A-Büyük Şeyh: Ali'nin yeryüzündeki gölgesi durumunda olup, geniş ve büyük bir otoritesi vardır. İnsanüstü gücü bulunduğuna inanılır, bu yüzden büyük itibar görür. Vazifesi, şeyh ve imam adaylarını seçmektir. Her bölgede ancak bir büyük şeyh bulunur.
B-Şeyh: Cemaatin manevi önderleri durumunda bulunan şeyhlerin sayıları çoktur ve atalarının melekler olduğuna inanılır. Melekler onlara hulul etmiştir. Ahiret âleminde şefaat hakkına sahiptirler. Merasim ve ziyaretleri idare edip, hastalara dua ederler, onlardan izinsiz doktora bile gidilmez. En güzel ve zengin kızlarla evlenirler ve evleri herkese açıktır. Şeyh olabilmek için şeyh ailesinden gelmek şart olduğu gibi geniş bir kültüre de sahip olmak zorunludur.
C-Nüvvab: Bir nevi şeyh yardımcısı durumundadırlar. Şeyh olabilmeleri büyük şeyhin kararına bağlıdır. Bunun için geniş bir tecrübeden geçmesi gereklidir, şeyh olabileceği kanaati oluşuğunda bir başka bölgeye şeyh olarak atanır
D-İmam: Daha alt tabakadan görevlilerdir. Nusayriliğe giriş bir kaç merhaleden oluşmaktadır. Kadınlar bu mezhebe giremezler, çünkü onlar sır saklayamazlar. Bu sebeple Nusayriler inançlarını kadınlara bildirmezler. Erkekler ise mezhebe girmekle yükümlüdürler. Erkeklere bu inançlar, 19 yaşında öğretilir. Bundan sonra öldürülseler bile bu sırrı kimseye söylemeyeceklerine yemin ederler. Giriş için, esas şart ana-babanın Nusayri olmasıdır. Erkek, sağlığı yerinde, 8-10 yaşından büyük ve ölümle karşı karşıya kalsa bile sır saklayabilecek kabiliyet ve olgunlukta olmak da Nusayriliğe giriş için gerekli şartlardandır. Nusayriliğe girmenin şartlarına haiz olup, Nusayri inanç ve sırlarını öğrenen ve Nusayri ibadetlerini yerine getiren Nusayrilere ukkâl (akıllı) Nusayriler denir. Nusayri soyundan gelip de Nusayri inanç ve sırlarını öğrenmeye haiz olmayan veya haiz olup da bu sırlar kendisine öğretilmeyen ya da bu inanç ve sırları bilmeyen Nusayrilere ise cuhhâl (cahil) Nusayriler denir( Yarın devam edelim)
Namazdan önce abdest alınmaz. Namaz sesle yapılan bir ibadet olup, sadece duadır. Namazın başında "Ali, Muhammed ve Selman'ı yüceltiriz." demek, namazı eda etmek olarak anlaşılır. Ayrıca Ali, Hasan, Hüseyin ve Fatır (Fatıma) isimlerini anmak da beş vakit namaz sayılır. Namazın temel şartları beş seçkini (Muhammed, Fâtır (Fâtıma), Hasan, Hüseyin ve Muhassin) bilmek, dua esnasında gülmemek ve konuşmamak, Abbasi rengi olduğu için siyah takke giymemek, gizliliğe riayet etmek ve namazı "Ey yüce, büyük ve arıların efendisi Ali, bize merhamet et." diyerek bitirmektir.
Namazın sayısı yine beştir ve beş masuma tahsis edilmiştir. Namazda Mekke'ye dönmek şart değildir. Öğleye kadar Güneş’in doğuş yönüne, öğleden sonra ise batıya doğru yönelinir. Bu namazın kılınması, mahiyet itibariyle, Kur'an-ı Kerim'den Fatiha ve İhlâs sureleri ile öteki bazı kısa sureler, Kitâbü'l-Mecmû'daki sureler ve kuddâs adı verilen özel bazı duaları okumaktan ibarettir.
Toplu olarak kılınan namaz ise büyük bir şeyhin ziyareti, bayramlar ve fırkaya giriş merasimleri gibi vesilelerle yerine getirilir. Kadınların ve topluma kabul edilmemişlerin alınmadığı bu ibadette, ferdi yapılandan farklı olarak ezan okunur, kutsallığına inanılarak şeyhlerden başlanarak cemaat kadehten birer yudum alır, bazı surelerin okunması sırasında secde edilir. Merasimin ilgili yerlerinde kuddâsu'l-buhûr, kuddâsü't-tîb, kuddâsü't-teberri ve kuddâsu's-sin gibi dualar okunur ve selam verilerek ibadet tamamlanır.
Namaz gibi İslam'ın diğer temel ibadetlerini de tevil eden Nusayrîlik'te, söz gelimi oruç, Hz. Peygamber'in babası Abdullah'ın sessizliğini temsil eder ve fırkaca kutsal sayılan sırları başkalarından gizlemek anlamına gelir. Zekât, Selmân-ı Farisî'yi temsil eder ve dini öğrenip aktarma anlamına gelir. Bununla birlikte fırkanın iç işleyişinde zekât çeşitli vesilelerle merasim sonrası şeyhe verilen paradır. Haccın manası ise, fırkaca kutsal sayılan kişi ve yerleri ziyaret etmeyi sembolize eder ve bilinen hac ibadetiyle bir ilgisi yoktur. Nusayrilikte ziyaret yerleri çok önemlidir. Buralar beyaza boyanır ve aynı zamanda ibadet yerleridir. Ziyaret yerleri ya su kenarlarında ya da ağaçlık yerlerdedir. Bu anlayışları eski Fenikelilerden kalan bir inançtır.
Nusayrilerde, şeyhler tabir edilen din işlerini organize eden dört ayrı sınıf vardır ki, bunlar onlara göre büyük önem arz etmektedir.
Bunları da sırasıyla şöyle sıralayabiliriz:
A-Büyük Şeyh: Ali'nin yeryüzündeki gölgesi durumunda olup, geniş ve büyük bir otoritesi vardır. İnsanüstü gücü bulunduğuna inanılır, bu yüzden büyük itibar görür. Vazifesi, şeyh ve imam adaylarını seçmektir. Her bölgede ancak bir büyük şeyh bulunur.
B-Şeyh: Cemaatin manevi önderleri durumunda bulunan şeyhlerin sayıları çoktur ve atalarının melekler olduğuna inanılır. Melekler onlara hulul etmiştir. Ahiret âleminde şefaat hakkına sahiptirler. Merasim ve ziyaretleri idare edip, hastalara dua ederler, onlardan izinsiz doktora bile gidilmez. En güzel ve zengin kızlarla evlenirler ve evleri herkese açıktır. Şeyh olabilmek için şeyh ailesinden gelmek şart olduğu gibi geniş bir kültüre de sahip olmak zorunludur.
C-Nüvvab: Bir nevi şeyh yardımcısı durumundadırlar. Şeyh olabilmeleri büyük şeyhin kararına bağlıdır. Bunun için geniş bir tecrübeden geçmesi gereklidir, şeyh olabileceği kanaati oluşuğunda bir başka bölgeye şeyh olarak atanır
D-İmam: Daha alt tabakadan görevlilerdir. Nusayriliğe giriş bir kaç merhaleden oluşmaktadır. Kadınlar bu mezhebe giremezler, çünkü onlar sır saklayamazlar. Bu sebeple Nusayriler inançlarını kadınlara bildirmezler. Erkekler ise mezhebe girmekle yükümlüdürler. Erkeklere bu inançlar, 19 yaşında öğretilir. Bundan sonra öldürülseler bile bu sırrı kimseye söylemeyeceklerine yemin ederler. Giriş için, esas şart ana-babanın Nusayri olmasıdır. Erkek, sağlığı yerinde, 8-10 yaşından büyük ve ölümle karşı karşıya kalsa bile sır saklayabilecek kabiliyet ve olgunlukta olmak da Nusayriliğe giriş için gerekli şartlardandır. Nusayriliğe girmenin şartlarına haiz olup, Nusayri inanç ve sırlarını öğrenen ve Nusayri ibadetlerini yerine getiren Nusayrilere ukkâl (akıllı) Nusayriler denir. Nusayri soyundan gelip de Nusayri inanç ve sırlarını öğrenmeye haiz olmayan veya haiz olup da bu sırlar kendisine öğretilmeyen ya da bu inanç ve sırları bilmeyen Nusayrilere ise cuhhâl (cahil) Nusayriler denir( Yarın devam edelim)
Yazarın Önceki Yazıları