SOSYAL MEDYA TUFANI!..

Toplumun ve ailenin sosyal normlarının yanı sıra kişinin bireysel ve ahlaki normları sosyal medyanın etkisiyle ne yazık ki, tufana tutulmuş bir seyirde.. Yakıyor ve yakıyor.. Şu anda sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bu iç kale hükmündeki aile normları ile bireyin iç ve ahlaki normlarının krize girdiğini, tüm bilim adamları ve psikologlar bangır bangır bağırıyor… Çünkü, İnsanların nereye gittiğini hiç önemsemeyen kontrolsüz bir gidişat var. Daha önce normları, kültürel ve etik standartları aile ve toplum aktarıyordu. Şimdi ise, aile ve toplumun kültür aktarma rolü iyice devre dışı kaldı.. Yanlış davranışı düzletme ile ilgili aile büyüklerinin, geniş ailelerinin etkisi kavramlarımız, geri bildirim sistemlerimiz, yok noktasına gelirken, vazifeyi üstlenen de kalmadı..
Ne yazık ki, çocuklar da bu durumun kurbanı.. İşte bu noktada sorumluluk gerekiyor.. Özellikle, aile büyükleri ve sözü geçerli isimlerin devreye girip, müdahale ile otokontrol sistemi geliştirmeli.. Lakin, sosyal medya artık kendisi bir kültür aktarıcı ve kontrol mekanizması görmekte..
Böyle durumlarda iyi de kötü de çok hızlı yapıldığı gibi, kendi kulvarlarında güç kazanıyorlar. Tabi burda, yekün şekilde sosyal medyayı tu kaka yapmak, kötü göstermek de doğru değil… Özünde, buna dair kullanım ve kişinin kendisini teslim etmesi, önceliktir..

 Sosyal medyanın bazı avantajları da var. Bir çok yeniliği buradani takip edebiliyoruz, insanlar birbirleriyle hızlıca iletişime geçebiliyor..Uzktaki insanlar birbirleri ile çok rahat iletişim kurabiliyorlar ve eğlenceli zaman geçiriyorlar. Ama bu avantajları sağlarken diğer taraftan da insanlar evin güvenli ortamında en güvensiz durumlara maruz kalıyorlar. Kimlik değiştirilerek, kimlik saklayarak çok ciddi siber suçlar ortaya çıktı. Davranışsal olarak teknolojik bağımlılıklar oluşturdu. Beyindeki ödül ceza sistemi, haz kontrol sistemi bozuldu.” dedi. 

Bakınız, gençler yönünde Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan hoca neler aktarıyor.. “Şu anda eğlence endüstrisinin Hollywood merkezli dünyaya yaptığı bir ihracat var. İşlerinin gereği olarak da hızla ve çok değişken bir şekilde insanların ilgisini çekebilecek bir tarz ile yapıyor. Arama motorlarının önemli bir iddiası var. İkna laboratuvarı kurmuşlar. İnsanları nasıl kendilerine bağlayacaklarını hesaplıyorlar. Örneğin arama motorlarından biri ‘tek rakibimiz uyku’ diyor. İnsanları uyutmadan kendilerine bağlamak istiyorlar. Böyle bir durumda biz değişmek zorundayız.  Değişimin gerekçesi ise dünyanın artık elektronik köy gibi olması. İletişimin bu derecede hızlı ve haz verici hale gelmesi insanlardaki özgürlük, özerklik ve otonomi beklentisini yükseltti.” 
Nevzat hoca dikkat çektiği bu yüksek özgürlük ve özerklik tuttukluğu, vahim kültürün inşaasına neden olmaktadır.? Çünkü, gençler giderek ‘Ayıp, yasak, günah’ gibi kavramlara ciddi şekilde itirazlarda bulunuyor.. Ve bu kavramları sorgulamaktan da hoşlandıklarını görüyoruz.. 
Tarhan hoca geçmişten örnek aktararak.. “Mesela eskiden herkes evdeki büyükbabayı dinlerdi. Sosyal medya şu anda evin büyükbabası konumunda. Herkes onunla ilgileniyor, başka şeyle ilgilenmiyor. Sosyal medya zihinleri, duygularımızı esir aldı.”   
Netice itibariyle…
Dünyada ben merkezli çıkarcı, hazcı, kendini özel, önemli, üstün gören insanlarla çoğalmaya başladı. 
Sosyal medya bunu artırdı. İkincisi de sekülerizm. Yani dünyacılık, dünyasallaşmış. İnsanlar hiç hesap vermeyecek gibi yaşamak istiyorlar. Ölüm sonrasıyla ilgili hesap verebilirlik duygusu yok. B
öyle olunca insan gizli kötülük yapabiliyor. 
Bu antik çağda Yunanlılarda da varmış. Yakalanmadıkça, hırsızlık serbestmiş. Şu anda dünya antik çağın ahlakını küresel olarak yaşamaya başladı. 
Bu bir cehalet ahlakı.”