0 KİLOMETRE
Motoru SOS veren, Egzozu SES veren, Direksiyonu elde kalan, kaportası boya tutmaz hale gelmiş bu Anayasa’yı gelin değiştirelim diyor Sayın Başbakan.
Evet Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çılgın projesi, hiç kuşkusuz gerçek Milli İradeyi temsil eden TBMM sine seçilmiş Milletvekillerinin baskı altında kalmadan, kendi özgür iradeleri ile yeni bir Anayasa yapmak olacaktır.
12 Eylül rejiminin getirdiklerinin sonucu olarak yapılan 1982 Anayasası, bu güne kadar birçok değişikliğe uğradı.
Fakat gerek başlangıç bölümünde yazılanlar ve gerekse buna mumasil Anayasanın diğer bölümlerine aksedenler, hala ana gövdeyi koruyor.
Haklar ve özgürlükler ile ilgili olarak yapılan kimi düzenlemeler, bu ana gövdenin dışına taşmış birer çıkış kapısı olsa da, dışarıda bizi bekleyen hala yüzlerce tuzak var.
İşte onlardan birisi son yılların en büyük katılımı ile gerçekleşen 12 Haziran 2011 seçimlerine "DUR" diyen 14 ve 83 ncü maddeleri.
Demokrasinin katline "FERMAN" gibi duran bu maddeler ile ilgili tartışmalar, biliyorum iyice karnınızı doyurdu. Yenilerini yazmam, çatlamaya sebep olur, gerek yok.
Tabii ki herkes gibi ben de; bu tartışmalardan ne tür sonuçlar çıkacak ona bakıyorum.
Muhalefet diyor ki, bu işten büyük hasarımız var.
Cevap olarak iktidar, şimdiye kadar neredeydiniz? Diyor.
Her iki taraf ta haklı.
Peki, haksız olan kim?
Millet!!!mi?
Millet Ak Partiye ve Kürt sorununu çözmede bize önemli görevler düşüyor, o sebeple güçlü bir ses halinde TBMM sinde olmalıyız diyen Demokrasi ve Özgürlük blokunun adaylarına çok önemli oranda oy verdi.
Türkiye’nin doğusu batısı, kuzeyi güneyi ortaya koyduğu bu siyasi iradesi ile, inanın her şeyden çok "BARIŞ"a oy verdi.
Bir yönü itibariyle bu gelişmeler hayırlı sonuçlar doğurabilir.
Ak Parti tümü ile bu Anayasayı değiştirelim derken,
Ana muhalefet partisi yeni bir Anayasa yapmayı kilitleyecek açıklama yapıyor, ben de bu Anayasanın değişmesini istiyorum, fakat ilk üç maddesine dokundurtmam diyordu. Rezerv koyuyordu. Yani iktidarın ellerini arkadan bağlıyor, hadi gel diyordu.
Devran döndü, yasaklı zihniyetin kabağı gelip başlarına patladı.
Ergenekon davasından tutuklu iki Milletvekilleri serbest kalmayınca, TBMM sine gelmek, ama yemin etmemek gibi bir tutum sergileyeceklerini söylemeye başladılar.
Bu gelişmeler CHP sinin yeni Anayasa yapılırken, koyduğu rezervlerin ne kadar anlamsız olduğunu gösterdi.
Nasıl mı?
Anayasanın 14 ve 83.maddelerine sinen yasakçı, öteleyici, iteleyici hususlar, Anayasanın 2. Ve 3. Maddelerindeki betimlemelerden kaynaklanıyor.
Bu maddeler, ülke insanının bütününü kapsayan, koruyan, kollayan hususları içerse idi, 14 ve 83 maddelerdeki istisnalar ne gündeme gelir ve ne de, zaten bu tür istisnaların konulmasına sebebiyet veren eylemler oluşurdu.
CHP, MHP ve BDP nin tutuklu adayları bir yönü itibariyle bu anayasanın mahkumlarıdır.
Şimdi burada TBMM sine gelip yemin etmelerine engel çıkartılan Milletvekillerinin yapmış oldukları eylemleri, aman ne güzel, biz de paylaşıyoruz, havası doğmasın.
Bizim bu Anayasanın ortaya koyduğu rezervlere karşı koyuşumuz, fikri plandaki eylemlere yöneliktir. Yoksa devletin ve milletin birlik ve bütünlüğünü yıkmaya, yok etmeye, ortadan kaldırmaya matuf fikirlerin, eyleme dönüşmüş olanlarına değil. Ülke insanının canına, malına kast eden, ülkeyi yıkıma sürükleyen fikirlerin eyleme dönüşmüş halleri elbette, hangi amaçla olursa olsun mazur görülemez, makul karşılanamaz.
Ak Partiye verilen özellikle Güneydoğulu oyların temelinde yatan ana düşünce, inanın "barıştan" başka bir şey değil.
İşte yemin töreni başladı. CHP liler haksızlıklar giderilinceye, BDP liler seçilmiş tüm milletvekilleri Meclise gidinceye kadar yemin etmeme kararı aldılar.
Bunun böyle devam etmesi asla mümkün değil.
Tutuklu 8 Milletvekili bu dayanışma sebebiyle daha fazla içeride kalamaz.
Ya Hatip Dicle?
Gözler şimdi yine Sayın Başbakanda.
Çünkü Milli İradenin böylesine hasarlı bir şekilde vaziyetini devam ettirmesi mümkün değil.
Böylesine hasarlı bir Meclisten sıhhatli kararlar beklemek, toplumun tüm kesimlerinin ihtiyacına cevap verecek kanunlar çıkarmak ne kadar mümkün olur?
Ak Parti ve Sayın Başbakan bu tumturaklı gidişata son verecek tek başvuru makamıdır.
Büyüklük yine sizde kalsın.